Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/443 E. 2021/898 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/443
KARAR NO : 2021/898
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018
NUMARASI : 2016/1076 Esas – 2018/399 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/10/2021
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2018 tarihli, 2016/1076 esas ve 2018/399 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, gayrimenkul ve otomotiv sektörlerinde faaliyet yürüten bir işadamı olduğunu, …/… Sok. No: … …/… adresinde bulunan taşınmazını … … Şubesi’ ne kiraladığını, davacının kiralama işleminden sonra davalı bankanın … Şubesi ile çalışmaya başladığını, davalı bankanın hızlı kredi işlemleri, bir telefon ile havale işlemleri gerçekleştirme ve daha bir çok işlemde yardımcı olduğunu, davacıya özel bir hız ve esnekliği kazandırdığını, gerekli bürokratik prosedürleri sonradan ve davacının tüm bankacılık işlemlerini ilk günden beri sürdüren banka şube ve operasyon şefi davalı … tarafından şubeye davet edilerek tamamlatıldığını, zaman içerisinde müvekkilinin hesap notları ile banka hesaplarındaki tutarlar arasında farklılık olduğunun fark edildiğini ve bankadan, davalı banka çalışanı …’ dan farklılık hakkında bilgi istendiğini, davalı …’ ın sehven hatalar olabileceği, hesaplar arasında transferler nedeniyle aslında fark olmadığı gibi gerekçeler ile davacıyı oyaladığını ancak daha sonra …’ ın paraları kendisinin çektiği, paraya ihtiyacı olduğu, geriye ödeyeceğini söyleyip suçunu ikrar ve itiraf ettiğini, davalı … tarafından ilk etapta 30.000,00-TL sonrası 140.000,00-TL olmak üzere toplam 170.787,58-TL usulsüz işlemin itiraf edildiğini, geri ödeme olmayınca davalı …’ dan yazılı belge istenildiğini, davalının 01/08/2016 tarihinde usulsüzlük yapıldığını beyan ettiği dekontların arkasına borç almış gibi beyan eklediğini, bunun üzerine 02/08/2016 tarihinde durumun banka şube müdürüne aktarıldığını, davalı bankanın diğer davalı personelinin sözlü ifadesini aynı gün bankadan istifa ve emeklilik ile ilgili yazılı başvurusunu zimmetine geçirdiği paraları davacıya iade edeceği ile ilgili yazılı beyanını aldığını ve müfettiş incelemesi başlattığını, davacının ayrıca İzmir CBS’ nin 2016/69809 soruşturma sayılı dolandırıcılık ve zimmete para geçirme şikayetlerinde bulunduğunu, daha sonra davalı … ‘ in dekont arkası imzaların kendisinden zorla alındığı iddiası ile Karşıyaka CBS’ nin 2016/11937 soruşturma sayılı evrakı ile müracaat ettiğini, davacıdan farklı belgeler arasında, bilgi ve iradesi dışında imzası alınarak işlem ve para çekme yapmadığı halde tahsilatlar yapıldığını, davalı banka şubesi ve personelince yapılan işlemlerin Bankacılık Mevzuatına, Banka Etik Kurallarına ve Hukuka aykırı olduğunu, yapılan işlemler sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirtmiş 203.000,00 – TL maddi zararın oluştuğu tarihten itibaren en yüksek avans faizi, 200.000,00 – TL manevi zararında en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılardan …’ ın T.C. … bankasındaki hesaplarına, alacaklarına, … bankası A.Ş Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı’ ndaki alacaklarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalının çalıştığı Türkiye … bankası A.Ş. … Şubesi’ nin bulunduğu taşınmazın mülkiyetini yaklaşık 2 yıl önce satın aldığını ve daha sonra bu şube ile çalışmaya başladığını, davacının mülkün sahibi oluşu ve hatırlı bir müşteri olması sebebiyle banka yönetiminin davacının tüm işlemleri ile bizzat davalının ilgilenmesini istediğini, bu vesile ile davacı ve davalının tanıştığını, davacının davalıya karşı duygular beslediğini beyan ettiğini, davalının kendisinin dul bir bayan olduğu ve ayrıca davacının evli ve çocuklu olmasından mütevellit davacının bu duygularına cevap vermeyeceğini müteaddit defalar beyan ettiğini, davalı tarafından reddedilen davacının gerek telefon konuşmaları gerek telefon mesajları gerekse kendi el yazısı ile yazdığı mektuplarda davalıya karşı ilgisini belirttiğini hatta bazı yazışmalarda davalının bu ilişkiyi kabul etmemesi halinde davalıyı tehdit ettiğini, son olarak kendi el yazısı ile yazdığı 4 sayfalık mektupta eşinden ayrılacağını dahi beyan ettiğini, davacı taleplerinin reddedilmesi üzerine davalıdan davaya konu 2 adet dekontun fotokopilerinin çıkartılarak kendisine getirilmesini istediğini, davalıya baskı ve tehdit ile bu paraları aldığı ve 15/04/2017 tarihinde ödeyeceği konusunda zorla imza attırdığını, davalının bu durumları kimseye söyleyemediğini, mahkemeye beyan edilen 2 adet dekontun asıl olmayıp fotokopi olduğunu, bu fotokopilerin ön yüzünde davacının imzasının bulunduğunu, … Bankası’ ndan söz konusu dekontların aslı istendiğinde dekontların ön yüzünde davacının bu parayı aldığına dair ıslak imzalarının olduğunun görüleceğini ayrıca banka kayıtlarından talep edildiği takdirde davaya konu dekontlardan 28/03/2016 tarih ve 140.787,58 – TL’ nin …’ ın şahsi hesabından çekildikten sonra tutarın tamamını aynı gün davacının ticari hesabındaki kredinin kapanması için kullanıldığının açıkça görüleceğini, davacının basiretli tacir olarak hesaplarını sürekli kontrol etmesi gerektiğini, bu husus göz önüne alındığında 30.000,00-TL’ nin yaklaşık 1 yıl kadar 140.787,58-TL’ nin de bundan yaklaşık 6 ay sonra kendisinden habersiz bir şekilde çekildiğini iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu iddia edilen rakamların davalı tarafından alındığı iddiasının mesnetsiz bir iddia olduğunu belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türkiye … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın … İzmir Şubesi nezdinde hesapları bulunduğunu, davacının aynı zamanda şube hizmet binasının maliki olduğunu, diğer davalının 22/09/2014 tarihinden bu yana davalı bankanın çalışanı olduğunu, davalı …’ ın davacıya duygusal anlamda davacının taleplerine uygun şekilde bir karşılık vermek istememesi nedeni ile taraflar arasında aralarındaki şahsi ilişki kaynaklı anlaşmazlık yaşandığını, bu anlaşmazlığın bir şekilde alacak verecek iddialarına dönüştüğünü ve davacının davalı ile yaşadığı bu anlaşmazlığı davalı bankaya önce şikayet daha sonra da dava açmak suretiyle yansıttığını, davacının iddiaları ile ilgili banka teftiş kurulu tarafından soruşturma başlatıldığını, alınan soruşturma raporunda; 28/03/2016 tarihli 140.757,58-TL’ lik çekiliş işleminin suistimal nitelikli bir işlem olması ihtimalinin bulunmadığının anlaşıldığının belirtildiğini, davacının 06/10/2015 tarihli 30.000,00-TL’ lik işlemin bilgisi dahilinde gerçekleşmediğini iddia ettiği işlemden 3 gün sonra hesaba ilişkin olarak defter yazdırma işlemi yaptığını ancak bu işleme aylarca her hangi bir itirazda bulunmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesinde tespit edileceği üzere davacının kendisinin gerçekleştirmediğini iddia ettiği işlemlerin bizzat davacının bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleştirildiğini, söz konusu işlemlerin dekontlarının tamamının bizzat davacı tarafından imzalandığını, işlemlere davacı tarafından icazet verildiğini, yapılan işlemlerin işlem anında onaylanması veya işlemden sonra onaylanmasının hukuken doğacak sonucu değiştirmeyeceğini, davacının 08/08/2010 tarihinde İzmir CBS’ ye ilettiği dilekçede de aynı tutarlara ilişkin şikayette bulunduğunu ancak daha sonra hesapları uzman kişilere incelettiğini ve 140.787,58-TL’ lik işlemin bilgisi dışında yapıldığı iddiasından vazgeçtiğini bu kez 3456-165590 ve 3456-166169 numaralı vadeli TL hesaplarının kapatılarak 172.000,00-TL’ nin nakit olarak alınmasına dair işlemlerin bilgisi dahilinde olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın da gerçek dışı olduğunu, hesapların davacı bilgisi dahilinde ve iradesi ile kapatıldığını, davacı tarafça işlem dekontlarının arkasına diğer davalı tarafından bazı kayıtlar düşüldüğü iddiasında bulunulduğunu, davacı ile diğer davalı arasındaki şahsi hukuktan kaynaklanan karşılıklı/karşılıksız alacak verecek iddialarının tümüyle davalı bankanın dışında gelişen iddialar olduğunu, bu iddiaların davalı bankaya hiç bir şekilde yansıtılamayacağını, işlem dekontlarının arkasına paranın borç alındığı şeklinde şerh düşülmesinin o dekontun kaynağı olan işlemin sağlığını etkilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde işlemlerin davalı banka tarafından hukuka aykırı olarak yapıldığı iddiasına gerekçe olarak işlemlerin müşteri temsilcisi yerine operasyon şefi tarafından yapılmış olmasını, kasa işlemlerinin kapanması gereken saatlerde işlemler yapılmış olmasını gösterdiğini, bu şekilde işlem yapılmasının hukuka aykırılığından bahsedilmesinin hiç bir gerekçesinin bulunmadığını, davacının işlemler sonrasında toplu imza alındığı yönündeki iddiasının da gerçek dışı olduğunu, davacının işlemlerin hukuka aykırı olduğu iddiasını müşteri – banka çalışanları kuralına uyulmamış olduğu varsayımı çerçevesinde ileri sürdüğünü, davacının diğer davalı ile müşteri – banka çalışanları kuralına aykırı ilişki kurup kurmadığının davalı bankanın insiyatifinde veya denetiminde bulunamayacağını, buna ilaveten böyle bir ilişkinin yapılan işlemlerin davacının bilgisi ve talimatında yapıldığı sonucunu değiştirmeyeceğini, davacının adam çalıştıranların görülecek işe uygun fikri, ahlaki, mesleki bilgi ve yeteneklere sahip kişi seçmek ile yükümlüdür iddialarına karşı ise soruşturma raporu ekinde yer alan mektuba atıf yapmakla yetinildiğini, manevi zarar oluştuğu yönündeki iddiaların temeli olan eylemlerin banka tüzel kişiliği ile ilgili bulunmadığını, davacının bankadan manevi tazminat talep etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararı ile “…. Davacı tarafça davalı … ve davalı banka şubesi personelince yapılan işlemlerin bankacılık mevzuatına, banka etik kurallarına ve hukuka aykırı olup söz konusu işlemler dolayısıyla davacının maddi ve manevi zarara uğradığından bahisle oluşan zararın tazminine yönelik davalılar hakkında mahkememize maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, dava dilekçesinde belirtilen 06/10/2015 tarih 30.000,00 TL bedelli işlemin TR … no’lu vadesiz hesap ile ilgili nakit çekim işlemi olup işleme ait dekontta davacının ad soyadının el yazısı ile yazıldığı ve imzasının bulunduğu , 28/03/2016 tarihli 140.787,58 TL bedelli işlemin 28/03/2016 tarihinde vadesi dolan TR … no’lu vadeli hesabın 140.787,58 TL olarak kapatılarak kredi borcunun ödenmesinde kullanılan işlem olduğu , 13/01/2016 tarih 172.000,00 TL bedelli işlemin 13/01/2016 tarihinde TR … no’lu 80.733,61 TL ve TR … no’lu 92.161,46 TL tutarındaki vadeli hesapların vadesinden önce kapatılmasına ilişkin işlemler olup davacı …’ın fişler üzerinde imzasının mevcut olduğu ve toplam 172.800,00 TL nakit çekildiğine dair gişeden para küpürlerinin dökümünün de mevcut olduğu , şube nezdinde gerek … gerekse …’ın vadeli ve vadesiz hesapları arasında kayıtlar üzerinde herhangi bir para aktarımına rastlanılmadığı, vadeli hesapların kapatılması sonrasında bu bakiyelerin genelde yeni vadeli hesap açılmalarında kullanıldığı, kullandığı kredilerini başka kişilere havale olarak yollandığı, dekontlar üzerinde davacının imzasının bulunduğunun alınan ayrıntılı gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile belirlendiği, bu belirlemeler göz önüne alındığında dava dilekçesinde belirtilen ve davalı … tarafından yapılan işlemlerde usulsüzlük olup bu usulsüzlükten dolayı zarar doğduğuna , davalı tarafça usülsüz ve davacının bilgisi dışında davacının hesaplarından para çekme işlemi yapıldığına yönelik davacı iddialarının usule uygun delillerle kanıtlanamadığı, yapılan işlemlerde herhangi bir usülsüzlüğün söz konusu olmadığı anlaşılmakla davanın REDDİNE …” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı …’ in borçlu olduğunu, nasıl ve nereden ödeneceğini, el yazısı ve imzası ile açıkça ikrar ettiğini, mahkemenin davalı … açısından tereddütsüz davayı kabul etmesi gerekirken ret kararının dayanak gerekçesi olarak, “ delillerle kanıtlanamadığı ” yaklaşımının usul ve esas olarak hukuka aykırı olduğunu, davalı …’ in borçlu olduğunun yazılı deliller ile sabit bulunduğunu, mahkemenin davalı …’ in açık ikrarı özelliğindeki davaya cevap ve ve yargılamada hiçbir şekilde ret etmediği savcılıkta da kabul ettiği el yazısı ve imzasını taşıyan ikrarlarını hiç ele almadığını, her halukarda; davalılardan … … için davanın kabulü gerekirken, bu davalı için de davanın reddine karar verilmesinin usul ve esas açısından hukuka aykırı olduğunu, davalı banka açısından ise davalı …’ in diğer Davalı T.C. … Bankası’nın söz konusu … Şubesi çalışanı olduğunu, bankanın hem BK. 66. vd maddelerindeki adam çalıştıranın sorumluluğu ve özellikle 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun 75. maddesinin 2. fıkrasının 80. maddesinin (c) ,(e) Bendleri hükümlerine dayanarak hazırlanan Türkiye Bankalar Birliği’nin 20.08.2014 Tarihli kararı ile Bankacılık Etik İlkeleri nedeniyle müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını; davacının maddi olarak zarar uğratıldığını, senaryolar ve dolandırma sonucu ticari mali yapısında, ödemelerinde daralmalar yaşadığını, bazı ödemelerini vadesinde yapamadığını, davalı …’in konuyu bir gönül işine saptırmasının davacıyı ticari faaliyetlerinde lekelediğini, ahlaki eleştirilere hedef olduğunu, asıl önemlisi ailesi ve çevresinde büyük problemler yaşadığını, yuvasının dağılma noktasına geldiğini, itibarını, güvenilirliğini büyük ölçüde yitirdiğini, bu gelişmeler karşısında doktor ve ilaç desteği almaya başlayan davacı adeta yeni ve olumsuz bir yaşama sokulduğunu, mahkemenin diğer iddiaları ve manevi zararlarını ispat edecek tanıklarını dinlemeden karar tesis ettiğini belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı … ve davalı banka şubesi personelince yapılan işlemlerin bankacılık mevzuatına, banka etik kurallarına ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla, söz konusu işlemler dolayısıyla davacının maddi ve manevi zarara uğradığından bahisle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacının şikayeti üzerine başlatılan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/69809 sayılı dosyasının incelemesinde; müştekisinin …, şüphelinin …, suçun 5411 sayılı Bankacılık Kanununa aykırılık, suç tarihinin 2015-2016 yılları olduğu, şüphelinin üzerine atılı suçları işlediği yönünde soyut iddia dışında kovuşturmaya yeterli ve inandırıcı delilin bulunmadığının tespit edildiğinden bahisle şüpheli … hakkında üzerine atılı suçtan dolayı kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, karara müşteki … tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/07/2017 tarihinde 5271 Sayılı CMK’nun 173/3 maddesi uyarınca itirazın reddine kesin olarak karar verilerek KYOK kararı kesinleşmiş bulunmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince somut olayda; bankacı bilirkişiden alınan 14/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; dava dilekçesinde belirtilen 06/10/2015 tarih 30.000,00 TL bedelli işlemin TR … no’lu vadesiz hesap ile ilgili nakit çekim işlemi olup işleme ait dekontta davacının ad soyadının el yazısı ile yazıldığı ve imzasının bulunduğu, 28/03/2016 tarihli 140.787,58 TL bedelli işlemin 28/03/2016 tarihinde vadesi dolan TR … no’lu vadeli hesabın 140.787,58 TL olarak kapatılarak kredi borcunun ödenmesinde kullanılan işlem olduğu, 13/01/2016 tarih 172.000,00 TL bedelli işlemin 13/01/2016 tarihinde TR… no’lu 80.733,61 TL ve TR … no’lu 92.161,46 TL tutarındaki vadeli hesapların vadesinden önce kapatılmasına ilişkin işlemler olup davacı …’ın fişler üzerinde imzasının mevcut olduğu ve toplam 172.800,00 TL nakit çekildiğine dair gişeden para küpürlerinin dökümünün de mevcut olduğu, şube nezdinde gerek … gerekse …’ın vadeli ve vadesiz hesapları arasında kayıtlar üzerinde herhangi bir para aktarımına rastlanılmadığı, vadeli hesapların kapatılması sonrasında bu bakiyelerin genelde yeni vadeli hesap açılmalarında kullanıldığı, kullanılan kredilerin başka kişilere havale olarak yollandığı, dekontlar üzerinde davacının imzasının bulunduğunun alınan ayrıntılı gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile belirlendiği, bu belirlemeler göz önüne alındığında dava dilekçesinde belirtilen ve davalı … tarafından yapılan işlemlerde usulsüzlük olup bu usulsüzlükten dolayı zarar doğduğuna, davalı tarafça usülsüz ve davacının bilgisi dışında davacının hesaplarından para çekme işlemi yapıldığına yönelik davacı iddialarının usule uygun delillerle kanıtlanamadığı, yapılan işlemlerde herhangi bir usülsüzlüğün söz konusu olmadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2018 tarihli, 2016/1076 esas ve 2018/399 karar karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/09/2021