Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/435 E. 2021/716 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/435
KARAR NO : 2021/716

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2018
NUMARASI : 2017/132 Esas – 2018/562 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 08/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/09/2021
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarihli, 2017/132 esas ve 2018/562 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, mahkememize verdiği 03/02/2017 tevzi tarihli dava dilekçesi ile ve özetle: 19.08.2011 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki …. plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan …. plakalı aracın trafik kazası yapması sebebiyle müvekkili davacının yaralandığını beyanla şimdilik 100,00 -TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00 – TL malüliyet tazminatının davalıdan başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 2918 sayılı yasanın değişik 97. maddesine göre başvuru şartını yerine getirmediğini, davanın sigortalı araç işletenden ihbarını talep ettikleri, esasa ilişkin olarak sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının sorumluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğu, yapılan ödemelerin mahsubunun gerektiğini, kusur tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, maluliyet zararı için Aktüerya siciline kayıtlı bilirkişiden rapor alınmasını talep ettiği, gecici iş göremezlik zararının sigorta poliçesi teminatı dışında bulunduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumundan kaza sebebiyle ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacının mütefarik kusurunun bulunup bulunmadığının tespitini gerektiğini, dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olduklarını yasal faiz uygulanması gerektiğini bildirerkek davanın usulden ve esasdan reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararı ile “…. Davanın kabulü ile ; 689,30 – TL geçici iş göremezlik zararı ve 120.332,17 – TL kalıcı iş gücü kaybı zararı olmak üzere toplam 121.021,47 – TL’ nin 16/12/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …. Sigorta A.Ş’ den alınarak davacıya verilmesine……” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının malüliyeti ile trafik kazası arasında illiyet bağı olmamasına rağmen yerel mahkeme tarafından zarardan müvekkil şirketin sorumlu tutulması hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından gerçekleştirilen yargılama esnasında davacının malüliyetinin tespitine yönelik alınan 30/06/2017 tarihli adli tıp kurumu izmir adli tıp şube müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda diz kontüzyonu olduğu belirtilmiş olsa da şahsın kaza tarihli grafilerinde kontüzyon mevcut olmadığından söz konusu arıza ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını bu nedenle, mevzu bahis rapora istinaden hesaplama yapılarak hüküm kurulması hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; kaza tarihi olan 19/08/2011 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki …. plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan …. plakalı aracın trafik kazası yaptığı, yaralamalı ve çift taraflı trafik kazasının meydana geldiği, davacının yaralandığı, …. plakalı aracın 102105021 numaralı poliçe ile 08/03/2011-2012 tarihleri arasında geçerli süre için …. Sigorta A.Ş tarafından Trafik ZMMS poliçesi ile sigorta teminat kapsamına alındığı, kaza tarihi 2011 yılı itibariyle sigorta teminat limitinin 200.000-TL olduğu, kazaya ilişkin ceza davasının Denizli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/444 E – 2013/373 K sayılı dosyasında görüldüğü, 01/10/2013 tarihli karar ile davalıya sigortalı araç sürücüsü …. tam kusurlu bulunarak cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
1-Mahkemece; İzmir Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünden tek Adli Tıp Uzmanı Doktor tarafından düzenlenen 30/06/2017 tarihli rapor hükme esas alınarak davacının % 16 oranında maluliyeti (kalıcı sakatlığı) bulunduğu, iyileşme süresinin 4 ayı bulacağı kabul edilip, bu rapora dayalı düzenlenen 28/02/2018 tarihli hesap bilirkişi raporu benimsenerek, maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından davacının maluliyet oranı hakkında düzenlenmiş bulunan bu rapora 18/08/2017 tarihli dilekçesi ile somut gerekçeleri de açıklanmak suretiyle itiraz edilmiş olup, mahkemece itirazlar konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş ve değerlendirme yapılmamıştır.
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 16/II-c maddesi gereğince, meslekte kazanma gücü kaybı ve maluliyet konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemelere bildirmekle görevlidir. Davacı hakkında düzenlenen tek hekim imzalı rapora itiraz edilmiş olması da nazara alındığında, davacının yaşı ve meslek grubu dikkate alınarak maluliyet raporunun İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınması gereklidir.
Şu halde davacı, tüm tedavi evraklarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek muayenesi sağlanmalı, hazırlanacak heyet raporundan sonra oluşacak sonuca göre zarar kapsamı belirlenmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru olmamış, bu nedenle kararın kaldırılması gerekmiştir.
2-Davacı vekili 02/03/2018 tarihli bedel arttırım dilekçesi sunmuş olup, bu dilekçesi ile, geçici iş göremezlik tazminatı için 100,00 – TL olan talebini 589,30 – TL arttırarak 689,30-TL’ye; sürekli iş göremezlik tazminatı için 100,00 – TL olan talebini 120.232,17-TL arttırarak 120.332,17-TL’ ye yükseltmiş olup, davalı vekili ise arttırılan bu tutarlara karşı zamanaşımı def’ isi ileri sürmüştür.
Ancak mahkemece davalının zamanaşımı def’ isi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ve değerlendirme yapılmaması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
3-Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Buna göre; davalı sigorta şirketinin kaza tarihi itibariyle sorumluluğuna esas poliçe teminat limitinin 200.000,00 TL olmasına göre, davalının sorumluluğunun poliçe teminat ile sınırlı olduğunun hükümde belirtilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
4-HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Somut olayda; davalı vekilinin 28/02/2018 tarihli hesap bilirkişi raporuna karşı ileri sürdüğü somut itirazları ile ilgili olarak talebi doğrultusunda ve davalı tarafın somut nitelikteki itirazlarını karşılayacak şekilde ek rapor aldırılmaması suretiyle davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayıcı şekilde işlem tesis edilmesi de hatalı olmuştur.
5-Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Eldeki dosyada ise, yerel mahkemece hükme esas alınan 28/02/2018 tarihli aktüer raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapıldığı görülmüş olup, bilirkişi raporu yukarıda açıklanan ilkelere uygun ve hüküm tesisine elverişli değildir.
Tüm bu maddi ve hukuksal olgular ile istinaf edenin sıfatına göre; davacı tarafından kararın istinaf edilmediği de dikkate alınarak ve kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle, destek zararı hesabında yerleşiklik kazanmış kriterlere uygun olarak, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda zarar hesaplanması için hesap bilirkişisinden ek rapor alınması gerekirken, tazminat hesaplama esaslarına uygun olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarihli, 2017/132 esas ve 2018/562 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davalı hakkında düzenlenen 11/07/2018 tarihli ve 7.823,58 TL tutarlı harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 08/09/2021