Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/425 E. 2021/655 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/425
KARAR NO : 2021/655
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2018
NUMARASI : 2015/981 Esas ve 2018/230 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat ( Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2021
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2018 tarihli, 2015/981 esas ve 2018/230 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in maliki ve sürücüsü olduğu davalı …. nezdinde ZMM sigortası ile sigortalı … plakalı araçla seyir halindeyken 04/10/2015 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki emaneten alıp kullandığı … plakalı motosiklete çarpması ile davacının yaralandığını, bu nedenle koku alma ve tat alma duyularını kalıcı olarak kaybettiğini, görme duyusunda kalıcı bozukluk meydana geldiğini, davacının evden eve nakliyecilik işi ile meşgul olup, kaza tarihinde aylık net 2.000,00 TL kazanmakta olduğunu, ancak yaralanması sonucunda işini yapamaz hale geldiğini, kazanç kaybına uğradığını, tedavi sırasında sürekli hastaneye taksi ile gidip gelmek zorunda kaldığını, ulaşım bedeli ve tedavi gideri olarak ödemeler yaptığını, davacının emaneten alıp kullandığı motosikletin hasarlandığını, motosiklet sahibine 3.000,00 TL ödemek zorunda kaldığını, davalı …’in kaza sonrasında davacıya maddi ve manevi yardımda bulunmadığını, davacının manevi zararlarının da ortaya çıktığını ileri sürerek, davalı …’ den 20.000,00 – TL manevi tazminatın ticari faizi ile tahsiline, ayrıca davalılardan müteselsilen olmak üzere 100,00 – TL tedavi gideri, 100,00 – TL ulaşım ve iaşe gideri, 1.000,00 – TL maluliyet ve iş göremezlik tazminatı, 1.800,00 – TL motosiklet hasar bedeli olmak üzere toplam 3.000,00 – TL’ nin davalı … yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline ve fazlaya ilişkin talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda davacının asli kusurlu olduğunu, motosiklet kullanma ehliyetinin bulunmadığını, kazadan sonra öğrendiklerine göre motosikletin fren aksamının bozuk olduğunu, davacının motosiklet kullanmasını bilmemesi, motosikletin fren aksamının bozuk olması, aşırı hızlı olması nedeni ile kavşak içersindeki müvekkilini gördüğü halde duramadığını ve müvekkiline çarptığını, bu nedenle davacının tam kusurlu olduğunu, ayrıca davacının kask takmaması ve hastaneden tedavisi tamamlanmadan çıkması sonucu neticenin ağırlaştığını, bundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle bir tazminata hükmedilecekse indirim yapılması gerektiğini, davacının sunduğu raporların delil vasfına haiz olmadığını, adli tıp kurumundan veya üniversite hastanesinin adli tıp kurumu ana bilim dalından rapor alınması gerektiğini, motosiklette 3.000,00 TL lik hasar olduğu konusunda sunulan bir fatura olmadığını, davacının aylık 2.000,00 TL kazandığı iddiasını da kabul etmediklerini, manevi tazminat taleplerinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı …. vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın 17.08.2015 / 2016 vadeli 40719783 nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, kişi başı sakatlık azami teminat tutarının 290.000,00 TL olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, davacının kalıcı bir bedeni zararının oluşup oluşmadığını ve kaza ile illiyetinin tespitinin gerektiğini, ticari faiz talebinin yasaya uygun olmadığını, KTK 99/1 maddesi uyarınca sigortacıya tüm belgelerle birlikte başvurması gerektiğini, bu durum gerçekleşmediğinden, olay tarihinden itibaren faizden sorumlu olmadıklarını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararı “….Davacının geçici iş göremezlik-sürekli iş göremezlik-tedavi gideri, tedavi ulaşım ve iaşe giderine ilişkin maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, 61.856,58 TL maddi tazminatın 04/10/2015 tarihinden itibaren (davalı … yönünden dava tarihinden itibaren) yasal faiziyle müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bu konulardaki fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine, davacının motorsiklet hasar bedeline dönük maddi tazminat talebinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 15.000 TL manevi tazminatın 04/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı …’ den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine,…”şeklindedir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, mahkemece iş göremezlik ve sürekli maluliyet alacaklarının hesaplanmasında maaşının asgari ücret düzeyinde kabul edilerek hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen davalılar lehine 12.165,32 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı lehine taraflarına hükmedilen ücret üzerinde bir vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığını, ileri sürerek davalı istinaf taleplerinin reddi ile istinaf taleplerinin kabulü ile kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu geçici iş göremezlik zararı, tedavi gideri, geçici bakıcı gideri zararı sigorta teminatı kapsamında olmadığını, bu nedenle iş bu taleplerin reddine karar verilmesi gekirken kabul edilmesi yasaya aykırı olduğunu, davacı …’in meslekte kazanma gücü kayıp oranı hesaplamaya esas alınmdığını, ancak bu oranın yüksek olduğunu ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuata göre düzenlenmediğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası genel şartları kapsamında TRH 2010 kadın/ erkek mortalite tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, motor hasar bedeli, tedavi-ulaşım ve bakım giderlerinin tahsili ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının motorsiklet hasar bedeline dönük maddi tazminat talebinin reddine, 1.176,30 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 812,60 TL tedavi-ulaşım ve bakım gideri ile 59.867,67 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 61.856,57 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı … şirketi nezdinde KTK ZMM sigortası ile sigortalı … plakalı aracın, davacı … motosiklet tamircisi …’ndan emaneten alarak kullandığı … plakalı motosiklet ile 04.10.2015 tarihinde çarpışması sonucunda davacı …’in yaralandığı, mahkemece mahallinde 19/04/2016 tarihinde keşif icra edildiği, keşif sonucu alınan ve mahkemeye sunulan 24/05/2016 tarihli kusur bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in % 75 oranında, davacının % 25 oranında kusurlu olduğu, Adli Tıp Kurumu İzmir Şube Müdürlüğünün 18.04.2016 tarihli raporuna göre, kazaya bağlı olarak davacının % 13 oranında sürekli maluliyete uğradığı ve 45 gün geçici iş göremezlik süresinin oluştuğu anlaşılmaktadır.
1-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi sonucunda;
a)Davacı vekili davacının kaza tarihi itibariyle gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu beyan ederek hesaplamaların daha yüksek gelir üzerinden yapılması gerektiğini belirtmektedir.
Çalışma gücünün kaybına ilişkin zarar talebi, kişinin tüm yaşamı boyunca katlanacağı, geleceğe yönelik zararının da giderimi amacını taşıyan bir talep olduğundan, kişinin hak kazanacağı tazminat miktarının doğru belirlenebilmesi bakımından, çalışma gücü kaybına yol açan kaza tarihindeki gerçek ve net gelirinin doğru belirlenmesi önemlidir.
Kişinin herhangi bir işi yoksa, geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer davacının gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir işyerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise SGK’dan trafik kazasının olduğu tarihteki davacının ücret ve gelirlerini gösterir tüm belgeler getirtmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır.
Buna göre; davacının asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğini ispat edemediği, herhangi bir gelir belgesi sunamadığı, kaza tarihi itibariyle SGK nezdinde bir gelir kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla, davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
b)Davacı vekili mahkemenin davanın kısmen kabulüne karar vermiş olmasına rağmen davalı taraflar lehine tarafımız lehine takdir edilen vekalet ücretinin üzerinde toplam da 12.165,32 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, tarafları lehine toplam da 9.334,22 TL vekalet ücretine hükmedilmişken davalılar lehine 12.165,32 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı lehine davacı tarafın haketmiş olduğu vekalet ücretinin üzerinde bir vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığını iddia etmektedir.
Karar tarihi itibariyle geçerli olan 2018 yılı AAÜT’ nin 13. maddesinde ” Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. ” hükmü bulunmaktadır.
Dolayısıyla; davacının maddi tazminat yönünden talebini bedel arttırım dilekçesi ile 151.048,10 TL’ ye yükselttiği, davanın 61.856,58 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verildiği ve reddedilen kısım olan 89.191,52 TL üzerinden davalılar lehine 9.885,32 TL nispi vekalet ücretine ve manevi tazminat talebinin reddedilen tutarı üzerinden AAÜT’ nin 10. maddesi uyarınca davalı … lehine 2.180,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
2-Davalı …. vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi sonucunda;
a)Davalının 1.176,30 TL geçici iş göremezlik ve 812,60 TL tedavi-ulaşım ve bakım gideri yönünden istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
6100 sayılı HMK’nın 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olmuştur.
Davacının davalılara karşı ileri sürebileceği farklı istemlerini tek bir davada ileri sürmesi mümkün olup, bu duruma objektif dava birleşmesi denilmektedir. Davacının geçici iş göremezlik ve tedavi-ulaşım ile bakım gideri yönünden objektif dava birleşmesi söz konusu olup, bu durumda her talep (dava) birbirinden bağımsız olduğuna ve her bir talep (dava) hakkında ayrı hüküm kurulmuş bulunduğuna göre istinaf kesinlik sınırının toplama göre değil, her dava için ayrı ayrı ele alınması gerekir.
Bu açıklamalara göre; mahkemece kabul edilen ve istinaf incelemesine konu edilen1.176,30 TL geçici iş göremezlik ve 812,60 TL tedavi-ulaşım ve bakım gideri karar tarihi itibarı ile HMK’nın 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altındadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen karar bu talepler açısından kesin nitelikte olduğundan, davalı … vekilinin istinaf talebinin bu iki talep açısından usulden reddine karar verilmiştir.
b)6100 sayılı HMK’ nın 357/1 maddesi uyarınca; Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
Bu hüküm uyarınca; davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde her ne kadar aktüer bilirkişi raporunda hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosuna göre yapılması gerekirken, PMF tablosunun esas alınmasının hatalı olduğunu iddia etmekte ise de; davalı … vekilinin ilk derece mahkemesince tahkikat aşamasında bu itirazlarını ileri sürmediği anlaşılmakla, istinaf aşamasında bu itirazının dinlenilmesi mümkün değildir.
c)Mahkemece yargılama esnasında alınan Adli Tıp Kurumu İzmir Şube Müdürlüğünün 18.04.2016 tarihli raporuna göre, kazaya bağlı olarak davacının % 13 oranında sürekli maluliyete uğradığı ve 45 gün geçici iş göremezlik süresinin oluştuğunun tespit edildiği, davalı … vekili tarafından tahkikat aşamasında bu rapora ve maluliyet oranına itiraz edilmediği, davacı için usuli kazanılmış hak oluştuğu, davalı … vekilinin müterafik kusur açısından herhangi bir istinaf başvurusunun bulunmadığı, mahkemece alınan kusur ve aktüer bilirkişi raporlarının gerekçeli, oluşa uygun, taraf ve yargı denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla, davalı … vekilinin esasa ilişkin sair istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin ve davalı …. vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …. vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2018 tarihli, 2015/981 esas ve 2018/230 karar sayılı kararına karşı geçici iş göremezlik ve tedavi-ulaşım ile bakım gideri yönünden istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2018 tarihli, 2015/981 esas ve 2018/230 karar sayılı kararına karşı istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
3-Davacının adli yardımdan yararlandığı ve bu nedenle istinafa gelirken davacıdan istinaf harçlarının alınmadığı, ancak davacının istinaf talebinin haklı bulunmadığı anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 162,10 TL istinaf başvuru harcının ve 59,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir yazılmasına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.nun 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-Davalı …’ nin istinafı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 4.225,42 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.312,50 TL ‘ nin mahsubu ile bakiye kalan 2.912,92 TL istinaf karar harcının davalı …’ den alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.nun 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-Taraflarca yapılan istinaf masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
7-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
9-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/07/2021