Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/417 E. 2021/644 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/417
KARAR NO : 2021/644

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2018
NUMARASI : 2015/1054 Esas- 2018/329 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1054 Esas- 2018/329 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davalılar …. ve …. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, 16/06/2014 tarihinde davalılardan …. sevk ve idaresindeki davalı ….’e ait …. plakalı ve KTK’na göre ZMSS ….A.Ş. tarafından yapılmış kapalı kısa kamyonet ile kör noktaya gelmesine rağmen yavaşlamaması, ters yöne girmesi, kavşaklarda geçiş önceliğine uymama gibi tedbirsiz davranışları sonucu motosikleti ile seyir halinde olan davacı ….’e çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, haksız eylem sonucu davalı ….’ün davacı ….’in vücudunda tıbbi müdahale ile giderilemeyen nitelikte yaralanmasına ve %18 özürlü hale gelmesine sebep olduğunu, davacının bu nedenle fiziki ve psikolojik anlamda etkisinin kaldığını ve iyileşmesininde mümkün olmadığını, davalı …. hakkında İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/703 esas sayılı dosyasında taksirle yaralama suçundan dava açıldığını, açıklanan nedenlerle davacının SGK tarafından karşılanmayan tedavi masrafları ile maddi kazanç kaybı ve tedavi sonrası da haksız fiil sonucu vücudunda oluşan hasar sebebi ile çalışamayan davacının iş gücü ve gelir kaybının bilirkişi marifeti ile hesaplanması ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, haksız fiil tarihi olan 18/06/2014 tarihinden işleyecek yasal faizleri ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve ayrıca davacının haksız fiilden kaynaklanan derin korku ve acının yanında yaşadığı psikolojik ve sosyal sorunların bir nebze olsun azalması için 100.000,00 TL manevi tazminatın, sigorta şirketi hariç olmak üzere diğer davalılardan tahsili ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP
Davalı sigorta şirketi vekili, davadan önce davacı tarafın davalı sigorta şirketine başvurusu üzerine hasar dosyasının açıldığını, aktüerler siciline kayıtlı aktüerden alınan rapor doğrultusunda belirlenen, 35.137,00 TL ödeme tutarı ibraname karşılığında 24/08/2015 tarihinde davacıya ödendiğini, bu meyanda davaya konu talepler bakımından, davacı başvurusuna müteakip davacı tarafından kayıtsız şartsız ibra edilmiş olan davalı şirket açısından davanın reddini istendiği, ibrarnamede ancak açıkça ve fahiş bir fark olması halinde aradaki tazminata hükmedilebileceğini, dava konusu olayda böyle bir durum söz konusu olmadığını, açıklanan nedenlerle, davalı şirketin ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin açıkça genel şartlara göre teminat dışında kaldığından davanın reddine, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalı şirket aleyhine tazminata hükmedilmemesi halinde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
Davalılar …. ve …. vekili, kazanın meydana gelmesinde davalı ….’ün kusurunun bulunmadığını, diğer davalı ….’ün de sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın tamamen davacının kendi kusuru nedeni ile meydana geldiğini, motosikletlerin yük taşımak için elverişli araçlar olmadığını, hele ki direksiyon kollarına yük asılmasının motorun direksiyon hakimiyetinin kaybolmasına sebep olacağından kesinlikle yük taşınmaması gerektiğini, kaza anında davalı ….’ün yerine kim olsaydı kazanın meydana geleceğini, davacının hem şerit ihlali yaptığını, hem de motorunun direksiyonuna ağırlıklar asarak seyir halinde olduğunu, bu nedenle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, ve kaza tespit tutanağında da belirtildiği gibi davacının kendi şeridinde değil, karşı yöne ait şeritte seyretmekte iken çarpışmanın meydana geldiğini, bu nedenlerle açılan haksız davanın reddine karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre ” 18/06/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanma sonrasında bedensel zarara uğradığı iddiası ile davanın açıldığı, davacı tarafça bakıcı ve bakım giderleri ile iş gücü kaybı nedeni ile maddi kazanç kaybı yönünden davanın devam ettiği anlaşılmıştır.
Davalı ….’e ait …. plakalı aracın kaza tarihi itibariyle trafik kaydı ile kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ve davacının davadan önce başvurusu nedeniyle düzenlenen hasar dosyası celp edilerek dosyamız içine konmuştur. İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/703 Esas sayılı dosyası celp edilerek dosyamız içine konmuş, yapılan incelemesinde dava konusu edilen trafik kazasına ilişkin davacının yaralanması nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda açılan dava olduğu ve yargılamanın hali hazırda devam ettiği görülmüştür. Davacının kaza nedeniyle tedavisi ve bakımı yönünden rücuya tabi herhangi bir ödemenin SGK tarafından yapılıp yapılmadığı ilgili kurumdan sorulmuş, herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Meydana gelen kazada sürücü olan davacı ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusur oranlarının belirlenmesi için dosya, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, 06/06/2016 tarihli rapor ile, davacı sürücü ….’in %25 oranında, davalı sürücü ….’ün %75 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacının kaza sonrası tedavi gördüğü sağlık birimlerinden tedavi evrakları celp edilerek dosyamız içine konmuş, dosyanın davacının kalıcı iş gücü kaybı oranı ile geçici iş göremezlik süresinin tespiti için İstanbul Adli Tıp kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, İstanbul ATK tarafından düzenlenen rapor dosyaya sunulmuş, yapılan incelemesinde çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının davacıya uyarlanabilecek e -cetveline göre %20, iyileşme süresinin ise 4 ay olarak bildirildiği görülmüştür.
Dosyanın tazminat hesabı yönünden aktüerya bilirkişisine tevdi edildiği, bilirkişiden meydana gelen kazada kusur oranı ve davacıda oluşan iş göremezlik oranı ile iyileşme süresi dikkate alınmak suretiyle maddi zararın hesaplanması hususlarında ayrıntılı rapor düzenlenmesinin istendiği, raporun düzenlendiği ve dosyaya sunulduğu ve taraflara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda yapılan incelemede, davacının maluliyet oranının %20 olarak kabul edildiği, davacıya davalı şirket tarafından yapılan ödemenin mahsup edildiği, davacının bu belirlemeler ışığında aynı zamanda kusur oranı da dikkate alınarak 1.782,06-TL bakım gideri masrafı olduğu, 70.912,93-TL bedensel zararının oluştuğu, bu zarardan davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 35.137,00-TL ödemenin güncel değeri olan 42.111,45-TL’nin hesaplanan tazminattan mahsubu gerektiği ve buna göre 28.801,48-TL zararının hali hazırda tespit edildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından verilen 22/01/2018 tarihli dilekçe ile istem sonucunun artırma beyanında bulunulmuş, karşılanmayan maddi zararın 28.801,48-TL olarak istendiği ve buna ilişkin harcın tamamlandığı anlaşılmıştır.
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, 16/06/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, davalı ….’e ait aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olan davalı şirket ve kazaya karışan araç sürücüsü …. aleyhine iş bu davanın açıldığı, kaza nedeniyle davacının %20 oranında iş ve gücünden kalacak şekilde sakatlandığı, meydana gelen kazada davacının %25, davalı ….’ün %75 oranında kusurlu olduğu, davacıda oluşan iş göremezlik zararının kendi kusur oranına oranlama yapılmak suretiyle davalı taraftan isteyebileceği, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi hükümlerine göre tespit edilen zarar miktarının sigorta poliçesi teminat kapsamı içinde kaldığı, davacının bakım gideri olarak 1.782,06-TL, asgari ücret ile çalıştığı kabul edilmesi halinde yaralanma nedeniyle 69.130,87-TL beden gücü kaybı zararının olabileceği, her iki zararın toplamı olarak 70.912,93-TL zararın meydana geldiği, %25 kusur oranının bu bedelden düşülmesi gerektiği ve bunun bilirkişi tarafından tespit edildiği, davacıya davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmesi suretiyle bulunan bedelin bilirkişi tarafından tespit edilen zarar bedelinden mahsubu gerektiği, bu mahsup yapıldıktan sonra davacının davalılardan talep edebileceği zarar miktarının 28.801,48-TL olduğu, davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu ödeme tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğu, diğer davalıların ise kaza tarihinden itibaren sorumluluklarının olduğu, ancak kısa kararda 18/06/2014 yazılması gerekirken 18/06/2016 olarak sehven yazıldığı, bu hususun maddi hata olarak değerlendirilmesi gerektiği ve faizin kaza tarihinden itibaren işletilmesine karar verilmesi gerektiği görülmüştür.
Davacının manevi tazminat isteminin ise, dosyada yapılan incelemeye göre meydana gelen kazadan dolayı davacının bir süre tedavi gördüğü ve bakıma muhtaç halde yaşadığı, daha sonrasında kalıcı olarak %20 oranında bedensel zararının oluştuğu, özellikle ayağında ve yürümesinde kısmen engel bir durumun oluştuğu ve bundan sonraki hayatını da bu şekilde devam ettirmesi gerektiği, bu durumun davacıda manevi açıdan zarar meydana getirdiği, manevi tazminatın bir tarafın tamamen fakirleşmesinin önüne geçmek gibi bir tarafın da zenginleşme aracı olmaması hususunun dikkate alınması gerektiği, bu nedenle Hakimin hakkaniyet ölçüleri içinde değerlendirme yapması gerektiği..” gerekçesiyle davanın maddi tazminat istemi yönünden KABULÜNE, 28.801,48-TL tazminatın davalı sigorta şirketinden 24/08/2015 tarihinden itibaren, davalılar …. ve ….’ten 18/06/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketinden teminat limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜNE, 20.000,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. ve ….’ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar …. ve …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …. yönünden davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, bunun yanı sıra olay günü aracı kullanan ….’e asli kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, kusur oranlarının tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden nihai rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporundaki özürlülük oranının da yetersiz incelemeye dayalı olup adli işlemlere esas alınamayacağını, davacının maddi zararının 2.010,00 TL olduğunu ceza mahkemesinde beyan etmesi sebebiyle bu zarar ödendiğinden tazminat taleplerinin tamamen reddi gerektiğini, ayrıca hükmedilen manevi tazminatın da fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, ceza mahkemesinde ödenen zararla ilgili olarak davacının cevaba cevap dilekçesinde davalılarca yapılan ödemenin bakıcı masrafları ile ilgisi olmadığını beyan ettiği, alınan rapora göre de bakıcı masraflarının hesap edildiği, bu sebeple maddi zararın ödendiği yönündeki savunmanın yerinde olmadığı, manevi tazminatın da olaya, hak ve nesafet dengesine göre belirlendiği anlaşılmakla, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1054 Esas- 2018/329 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalılardan alınması gereken 3.333,59 TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan 35,90 TL maktu karar harcı 797,48 TL nispi karar harcının mahsubu ile bakiye kalan 2.500,21 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
4- Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
5- İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6- Kullanılmayan gider avansının HMK 333. mad. gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 08/07/2021 tarihinde karar verildi.