Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/409 E. 2021/652 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/409
KARAR NO : 2021/652
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2015 (Dava), 07/11/2017 (Karar)
NUMARASI : 2015/139 Esas, 2017/1008 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2021
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/139 Esas-2017/1008 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA; Davacı vekili, müvekkili şirkete ait 2005 model ….. cihazın hasara uğradığını ve makinede 14.377,78 TL’lik bir zarar meydana geldiğini, makinenin tüm belgeleri sunularak davalı sigorta şirketine Makine Kırılması Sigorta Poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, sunulan belgelerde 2.el olduğuna dair faturanın da bulunduğunu, rayiç bedelinden de bu hususun zaten anlaşılmakta olduğunu, davalı sigorta şirketine başvurularına rağmen makinede meydana gelen zararın hiçbir suretle giderilmeye çalışılmayarak eksik sigorta yaptırıldığı iddiasıyla hasarın teminat dışı kaldığından bahisle ödemeden kaçınıldığını, yine davalı sigorta şirketi tarafından poliçelerinde hareketli makinelerde ödeme için 7 yaş şartı bulunduğu ve müvekkili şirketin sigorta edilen hareketli makinesinin 9 yaşında olduğu beyan edilerek hasarın reddedildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla eksik sigortaya ilişkin iddianın ve sigorta şirketinin kendi acentesinden kaynaklanan durumun müvekkili şirketi ilgilendirmeyip sigorta şirketi ile acentesinin iç ilişkisi olduğunu, davalı şirketin bu konularda müvekkilini aydınlatma yükümlülüğüne uygun davranmadığını, talebin reddinin dürüstlük kuralına da uygun düşmediğini, hasarı reddeden sigortacı davalının bunu ispatlaması gerektiğini, sigorta şirketinin hasarı reddettiği 11/06/2014 tarihinde temerrüde düştüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 14.377,78 TL maddi tazminat tutarının sigorta limitini aşmamak üzere davalıdan 11/09/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili sigorta şirketince sigortalı cihazın 09.07.2014 tarihinde hasara uğramasının akabinde hasar dosyası açılıp eksper incelemesi yaptırıldığını, poliçede özel şart olarak “işbu poliçe hareketli makineler için 7 yaş üzerindeki makinalara teminat sağlamamaktadır” düzenlemesinin bulunduğunu, ekspertiz incelemesinde dava konusu iş makinesinin 2005 model olduğunun belirlendiğini, bu nedenle davacının talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı taraf talebinin eksik sigorta ve muafiyet hükümleri uyarınca da kabulünün mümkün bulunmadığını, kısmi hasarlarda ikame bedeli esas alınacağından buna göre yapılan oransal hesaplama sonucunda bulunan 3.489,62-TL hasar bedelinin poliçede belirtilen 2500-Euro muafiyetin altında kaldığı dikkate alındığında davacının talebinin bu yönüyle de yerinde olmadığını, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediği iddialarının asılsız olduğunu, TTK 1423/2 hükmü uyarınca süresinde bir itirazın bulunmadığını ve poliçede yazılı şartların geçerli olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “Davalı sigorta şirketi basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır. Poliçenin düzenlendiği tarihte teminat kapsamı altına alınan iş makinasının yaşı zaten 9’dur. O tarihte 7 yaş şartı bulunduğu belirtilerek ayrıca eksik sigorta bulunduğundan bahisle hasarın karşılanmaması, gerek MK 2 maddesindeki iyiniyet kuralları ile gerekse TTK 1440 kapsamındaki cayma hükümlerine uygun düşmez. Mahkememizce tüm dosya içeriği birbiriyle örtüşen sadece eksik sigorta rayiç bedelinin hesaplanmasında farklılık gösteren bilirkişi raporları, düzenlenen poliçe, tarafların tüm beyanları dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin kendisine kanunen tanınan TTK 1440 kapsamındaki caymayı, sözleşmeyi yaptıktan sonra kullanmadığı, iyi niyetli olmadığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte zaten 9 yaşında olan makinanın kapsam dışı kaldığından bahisle poliçe düzenlenmesi iyi niyet kurallarıyla bağdaşamaz. Kaldı ki sigorta şirketi tacirdir. Hangi sözleşmeyi hangi şartlar altında düzenleyip imzaladığı bellidir. Teminat dışı kalan bir makinayı sözleşmenin yapıldığı tarihte sigorta poliçesi düzenleyerek sigortalaması iyi niyetle bağdaşamaz. Makinanın teminat dışı kaldığını, sözleşmenin yapıldığı tarihten sonra farkedince TTK 1440 uyarınca cayma hakkını kullanabilir. Süresinde usulüne uygun cayma hakkını kullanmamıştır. İyi niyetli değildir. Tüm dosya içeriği, alınan bilirkişi raporları, TTK 1440 ve ilgili hükümleri dikkate alınarak TTK 1462′ de tanımlanan eksik sigortanın rayiç bedel ile sınırlı olarak olayda bulunduğu anlaşılmakla en son alınan bilirkişi raporuna göre 4.712,25 TL davacı zararının giderilmesi gerekeceğinden, sonuç olarak DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 11/09/2014 tarihinden itibaren 4.712,25 TL’ nin avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: Her iki taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “Davalının, müvekkilini poliçe tanzimi aşamasında hiçbir konuda bilgilendirmediğini, muafiyet uygulamasının ve teminat dışı hallerin müvekkiline bildirilmesi gerektiğini, dosyadaki bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, hükme esas alınan yetersiz ve yüzeysel bilirkişi raporunda eksik sigorta hükümleri uygulanmış olmakla birlikte bunun kabulünün mümkün olmadığını, zira dosyadaki fatura incelendiğinde makinenin 95.000-TL’ye alınmış olduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin makineyi aldığı bedelden fazla bir değer gösterse idi bu defa aşkın sigorta itirazıyla karşılaşacak olduğunu, makinenin değer kazanacak olmasının müvekkilince bilinemeyeceğini, eksik sigortanın varlığının sözleşmenin tanzimi sırasında aranmakta olup fatura bedeli kadar sigortalanan makine ile ilgili davalı tarafça ilerleyen aylarda prim artışı yapılması gerekli ise bunun davalı tarafça müvekkiline bildirilmesi gerektiğini, karar ile davalının kötüniyetinin korunduğunu, bilirkişi raporundaki makinenin rayiç bedelini de kabul etmediklerini, neye göre bu tespitin yapıldığının belirsiz olduğunu, emsallerine dair dosyaya belge sunulmadığını, makinenin alımından itibaren hasar yılına kadar her yıl davalı tarafça poliçeler düzenlendiğini, yıllar boyunca hiçbir bilgilendirme yapılmayıp hasar oluştuğunda eksik sigorta itirazında bulunulmasının kötüniyet olduğunu, poliçenin müvekkiline teslim edildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi poliçede müvekkilinin imzasının dahi olmadığını, gerek TTK 1423.madde ve gerekse Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik uyarınca sigorta ettireni bilgilendirdiğini ispat yükünün davalı sigortacıda olup, ispatlanamadığını” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “Mahkemenin sigorta genel ve özel şartlarına ve kanuna aykırı karar verdiğini, poliçe tanzimi sırasında davacının beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususu bertaraf edilerek müvekkilince sigortalanan makinenin 9 yaşında olduğunun bilindiğinin kabulüyle iyiniyetli olmadığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, dava konusu faturada dahi makinenin yaşının yazılı olmadığını, Yargıtay 11. HD’ nin benzer bir dosyada verdiği 2015/2638 E.-2015/8590 K. sayılı kararında makinenin yaşı nedeniyle teminat dışı olmasından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğine karar verildiğini, mahkemece TTK 1440.madde çerçevesinde müvekkilinin cayma hakkını kullanmadığına yönelik değerlendirmenin de hatalı olup müvekkilinin bilgisi dahilinde olmayan bir durumdan ötürü cayma hakkını kullanamayacağının aşikar olduğunu, ayrıca bu durumun yargılama ile ilgisinin de olmadığını, itiraz ettikleri hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak TTK 1423.madde dikkate alınmadan karar verildiğini, zira sözkonusu kanun maddesi uyarınca aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde 14 gün içinde sözleşmeye itiraz edilmediğinde sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağını, burada da davacı tarafça herhangi bir itirazın olmadığını, ancak mahkemece yetersiz rapora göre karar verildiğini, davacının da tacir sıfatının bulunduğunun ve doğru-eksiksiz beyan yükümlülüğü olduğunun gözardı edildiğini, yine eksik sigorta hükümlerinin uygulanmasında da hata yapıldığını, rapordaki değerlendirmelerin poliçe genel şartlarının 4. ve 14.maddesine aykırı olduğunu, anılan düzenlemelerde sigorta bedellerinin ikame değerine göre tayin edilmesinin amir hüküm olarak görüldüğünü, kısmi hasarlarda bedelin ikame bedel olduğunu, şayet makine üretimden kalktı ise aynı güç ve kapasitedeki makinenin ikame bedelinin esas alındığını,makine kırılması sigorta poliçelerinde 2.el fiyatların uygulanamayacağını, bu nedenle bilirkişi raporunda dayanaksız tespit ve yorumla 135.000-TL olarak belirlenen rayiç bedeli kabul etmediklerini, kısmi hasarlarda ikame bedel esas alınacağından dava konusu makinenin yeni değerine göre sigorta değeri, sigortada gösterilen bedel ve hasar bedeli orantılandığında müvekkilin muafiyeti de uygulandığında talebin muafiyet altında kaldığının bilirkişilerce dikkate alınmamasının doğru olmadığını, poliçe tanziminde 2.el değerin kabul edilerek sözleşme kurulduğunun kabulünün davacı lehine zorlama bir değerlendirme olduğunu” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, makine kırılması sigorta poliçesine dayalı olarak kısmi hasar durumunun tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere sigorta sözleşmelerinde sigorta ettiren bilgi verme yükümlülüğü, sigortacı da aydınlatma yükümlülüğü altındadır. Bu kapsamda sigortalanan iş makinesinin yaşı nedeniyle teminat dışı kaldığına dair iddialar bakımından yapılan değerlendirmede; davacı, bu yöndeki şart ile ilgili bilgilendirilmediğini ileri sürmekte olup, dosyaya sunulan bilgilendirme formunda da davacı tarafa ait bir imza bulunmadığı gibi, davalı tarafça da aksinin ispatına yarar bir belge sunulamamıştır. Dava konusu makine 2011 yılında 2.el olarak satın alınmış olup, sigortalandığı yıl 2014 yılıdır. Sigortanın yapıldığı tarihte davacının sunduğu 2.el alım faturasında yazılı bedel üzerinden sigorta poliçesi düzenlendiği görülmektedir. Davalı sigortacı şirketin sigorta sözleşmesi kurulurken sigorta ettirilen iş makinesi ile ilgili tüm belge ve bilgileri ve makinenin temel özelliklerini incelemesi gerekliliği, dosyaya sunulan makineye ait üretim bilgilerini içerir belgeler ve özellikle sözkonusu makinenin davacı tarafından davadışı bir odun-kereste işletmesinden satın alındığına dair fatura içeriği dikkate alındığında, davalı şirketin sigortaladığı iş makinesinin 2.el olduğunu ve yaşını bildiği kabul edilmelidir. Davalı sigorta şirketi tarafından gerçek durumun bilinmediğini ispata yarar bir belge sunulmamış olup, ilaveten Makine Kırılması Sigortası Genel Şartlarının 6/b maddesine göre “sigorta ettirenin kasdı yoksa, sigortacı durumu öğrendiğinden itibaren 1 ay içinde sözleşmeyi fesheder ve prim farkını almak suretiyle akdi yürürlükte tutar” hükmü ile TBK 19.madde uyarınca sözleşme içeriğinin belirlenmesinde tarafların gerçek iradelerinin dikkate alınması gerekliliği dikkate alındığında basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalının araştırma ve aydınlatma yükümlülüğü uyarınca iş makinesinin teminat dışı kaldığına yönelik itirazlarının reddi gerekmiştir.
Eksik sigorta konusunda taraf vekillerinin itirazları değerlendirildiğinde; mahkemece eksik sigortanın kabul edildiği ve makinenin rayiç değerine göre hesaplama yapılarak zararı hesaplayan son bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı tarafça eksik sigorta hesaplamasında sigorta bedelinin makinenin sıfır(yeni) ikame bedeli olarak esas alınmak suretiyle orantısal hesap yapılması gerektiği belirtilmekte ise de, davalı sigorta şirketinin basiretli bir tacir olarak 2.el fatura bedeli üzerinden sigorta poliçesi düzenleyerek makineyi bu şekilde sigortalamayı kabul etmek suretiyle sözleşme yaptığı, hasar meydana geldiğinde eksik sigortayı ileri sürerek, sıfır modeli üzerinden hesaplama yapılmasını istemesinin kabulü mümkün bulunmadığından, hükme esas alınan gerekçeli ve açıklayıcı mahiyetteki bilirkişi raporundaki tespitlerde ve bu yöndeki mahkeme kararı gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2017/5200 E.-2019/1810 K). Yine davacı tarafın muafiyet şartını bilmediğine yönelik itirazları bakımından, davacının da basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü karşısında tüm dosya kapsamına göre bu itirazların da reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1.maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/139 Esas-2017/1008 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacıdan alınması gereken 59,30-TL maktu harçtan peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınması gereken 321.89-TL nispi harçtan peşin alınan 81.00-TL harcın mahsubu ile bakiye 240.89-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu sırasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08.07.2021