Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/403 E. 2021/609 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/403
KARAR NO : 2021/609
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/02/2015 (Dava), 15/03/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/901 Esas, 2018/295 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2021
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/901 Esas – 2018/295 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ”…Davacı vekili, mahkememize verdiği 26/02/2015 tevzi tarihli dava dilekçesi ile ve özetle: Müvekkilinin babası, dava dışı alacaklı …..’in tasfiye halinde …..’den olan alacağını 23 Aralık 2010 tarihinde alacağın temliki sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ile davalı kurumun üstlendiğini, taraflar arasında sözleşme uyarınca 28.06/2011 tarihinden başlamak üzere her ay 650,00 USD olarak 49 ay boyunca ödeme yapılacağını, en son 50. taksit olarak 28 Temmuz 2015 tarihinde 743,00 USD olmak üzere toplam 32.593,00 USD ödenerek alacağın sona ereceğini, dava dışı alacaklının 15/08/2011 tarihli temlikname ile alacağını davacı müvekkiline temlik ettiğini, davalı şirketin üstlendiği borcunun bir kısmını ödedikten sonra kalan borçlarını ödemediği için izmir 15.İcra Müdürlüğünün 2014/8660 Esas sayılı dosyası ile 24.050,00 USD asıl alacak ve 444,76 USD faiz olma üzere toplam 24.494,76 USD üzerinden takibe geçildiğini, davalı şirketin süresi içinde temlik sözleşmesi, yetkiye, borca, takibe, faize ve ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla davalı yanın itirazının iptaline, takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili 04/05/2015 tarihli dilekçesi ile; görev itirazında bulunarak Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, yetkili mahkemelerin İstanbul mahkemeleri olduğunu, esas yönünden tasfiye halinde ….. nezdinde henüz vadesi gelmemiş mutlak ödemesi de hukuken garanti edilmeyen kar ve zarar katılım bakiyesinin temlik alındığını, müvekkili şirketin edimlerini yerine getirdiğini, günü geçmiş borcunun bulunmadığını, vadesi geçmiş alacaklar için takip yapılması gerekirken muaccel olmayan alacakların da takibe konulduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekili dava dilekçesi ile ;İzmir 15.İcra Müdürlüğünün 2017/8660 Esas sayılı dosyası, 23/12/2010 tarihli temlik sözleşmesi, İzmir …. Noterliğinin 15/08/2011 tarihli temliknamesi, ticari defterler, banka hesapları, her türlü yasal delillerini sunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile ; alacağın temliki sözleşmesi, davacının banka hesap haraketleri, müvekkil şirketin defter ve kayıtları, icra dosyası, bilirkişi incelemesi, ve sair delillerini sunmuştur.
İzmir 15.İcra Dairesinin 2014/8660 sayılı icra dosyası celp edilmiş, incelenmesinde dosyamız ile ilgili olduğu anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/263 Esas 2015/942 Karar sayılı 20/11/2015 karar tarihli ilamı ile dosyanın İzmir Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine karar verildiği, talep üzerine dosyanın İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilerek 2016/87 Esas 2016/63 Karar, 24/02/2016 tarihli kararı ile mahkemenin görevsizliğine karar verilerek dosyanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna dair karar verildiği, davacı vekilinin 14/04/2016 tarihli temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2016/5344 Esas, 2016/7009 Karar , 15/06/2016 günlü kararı ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememiz dosyasının 2016/901 Esas kaydını alarak yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
Davalı borçlunun adresinin İzmir olduğu icra takibi İzmir’de yapılmış olduğundan İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Delillerin toplanmasından sonra mahkememizin 27/10/2016 tarihli oturumunda bilirkişi incelemesine karar verilmiş, bilirkişi ibraz ettiği 03/01/2017 havale tarihli raporunda dosya kapsamı hakkında beyanda bulunduktan sonra sonuç olarak ;”Davalı şirket tarafından alacağın davacıya temlik edildiği tarihten sonra 4.399,99 USD ödemede bulunduğu dosyaya sunulu banka ödeme dekontları ve davacının hesap ekstrelerinden belirlendiği, 26/06/2014 takip tarihi itibariyle, davacı takipte 28/06/2014 tarihine kadar olan 37 adet 650.00 USD tutarından oluşan toplam 24.050,00 USD’yi asıl alacak olarak talep ettiğini, 37*650=24.050,00 USD, Davalı şirket tarafından 32.593,00 USD limitli temlik sözleşmesine istinaden dava dışı …..’e 28/06/2011 ve 28/07/2011 tarihlerinde 650.00 USD ‘den toplam 1.300,00 TL UDS ödemede bulunulduğunu ve 32.293,00 USD temlik bakiyesi kaldığını, 32.593, USD – 1.300 USD =31.293.00 USD . Davacı …..’e 15/08/2011 tarihinde temlik edilen 31.293,00 USD’ye karşılık, davacı hesabına 4.399,99 USD EFT havalesi ile gönderilmiş ve dava dışı …..’ye yapılan 1.300 USD tahsilatla birlikte toplam ödeme tutarı 5.699,99 USD olarak tespit edildiğini ve yapılan ödemelerin talep edilen asıl alacaktan düşülmesinden sonra, 4.050,00 USD borç bakiyesi, 5.699,99 USD yapılan ödeme, =18.350,01 USD asıl alacağın bulunduğunun tespit edildiği, alacağın temlik sözleşmesinin, 4.5. temlik alan .m.d.4.3. te ödeme miktarları belirtilen 32.593,00 USD yi muhatabın TR….. IBAN numaralı hesabına m.d. 4.3. te belirtilen vadelerde havale edilerek ödeyecektir her bir ödeme birbirinden bağımsızdır. Ödemelerin birinin gününde yapılmaması bakiye ödemeleri muaccel kılmaz, ancak ardışık 6 taksitin gününde ödenmemesi halinde, takip eden 6 aylık ödeme muacceliyet kesp edecektir hükmünün yer aldığı, davalı şirket tarafından en son ödemenin 17.09.2013 tarihinde yapıldığı, takip eden 6 aylık taksitin gününde ödenmediği ve 6 aylık dönemin sonu olan 28/04/2014 tarihinde muacceliyetin başlangıcı olduğunun belirlendiği, muacceliyet tarihi dikkate alınarak yapılan hesaplama ile 18.350,01 USD asıl alacak, 266.96 USD işlemiş faiz, toplam 18.616,97 USD toplam (1 usd=2.1384 kur üzerinden 18.616,97* 2.1384=39.810,53 TL) Davacı …..’in davalı ….. ‘den alacağının bulunduğu ve takip sonrası 13 adet taksit tutarı karşılığı kalan asıl alacağın 8.543.00 USD olduğu tespit edilmiştir. Takip tarihinden itibaren davacının 18.350,01 USD asıl alacağa 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmü gereği kamu bankalarının 1 yıllık USD cinsinden vadeli mevduata verdiği faiz oranları üzerinden talebinde bulunabileceği, takip tarihi itibariyle bu oranın %10 olmasına karşın talebin yıllık %9 olması nedeniyle taleple bağlı kalınması gerektiği” bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunarak yeni bir bilirkişiye dosyanın tevdini, davanın esastan reddine, kısmi kabul halindeyse red edilen kısım üzerinden karşı vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili rapora karşı yazılı beyanda bulunmamıştır.
Dosya kapsamı ve toplanan delil ve alınan bilirkişi raporu yeterli görüldüğünden yeni bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Mahkememizin 16/03/2017 tarihli oturumu ile ek rapor alınmasına karar verilmiş, 12/03/2017 tarihli alınan ek raporun sonuç bölümünde; Kök raporda dosyaya sunulan temlik sözleşmeleri irdelenmiş ve sözleşmeler kapsamında takibe konu alacak tutarları hesap edilmiş olup kök raporda yapılan bu tespitlerde değişikliği gerektirecek bir hususun bulunmadığı bildirilmiştir.
Ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Taraf vekilleri ek rapora karşı yazılı beyanda bulunmamışlardır.
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu ve ek rapora göre; davacının babası dava dışı …..’in tasfiye halindeki ….. den olan alacağının borcun nakli sözleşmesi kapsamına göre …..ndan olan alacağın davalı şirket tarafından 23/12/2010 tarihli sözleşme ile üstlenildiği, sözleşme kapsamında ödeme şartlarının ve ödemenin şeklinin gösterildiği, sözleşme gereğince yapılacak ödemenin alacaklısı olan …..’in bu alacağını davacıya İzmir …. Noterliğinin 15/08/2011 tarih, 20615 yevmiye nolu temliknamesi ile temlik edildiği, bilirkişi raporu ile belirlendiği şekilde davalı şirketin …..’e 1.300-USD ödeme yapıldığı, yapılan temlik bedelinin 30.293-USD olduğu davadan önce 4.399,99-USD ödeme yapıldığı, davalı şirketin borcun nakli sözleşmesine göre ödemesi gereken taksitlerin üst üste altı defa ödeme yapmadığı, bu sebeple temerrüdünün oluştuğu, alacağın muaccel hale geldiği, takip tarihi itibariyle borç bakiyesinin 18.350,01-USD olduğu, işlemiş faizin 266,96-USD olduğu, davalı şirket savunmasında, ….. ile yapılan sözleşmenin borcun nakli sözleşmesi olduğu, borcun muaccel hale gelmediğini belirtmiş ise yapılan sözleşme ile nakli öngörülen borcu ödemeyi taahhüt ettiği, ödeme şartlarını ve şeklini sözleşme ile belirlemiş olduğu, nakledilen borcun tasfiyesi iddiasının yapılan sözleşmeye göre yerinde olmadığı, kaldıki davalı tarafından sözleşme kapsamında …..’e ve daha sonra davacıya ödemelerin yapılmış olduğu bu hali ile de sözleşmenin yürürlüğe girdiği…” gerekçesi ile davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İzmir 15. İcra Müdürlüğü’ nün 2014/8660 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 18.350,01.USD asıl alacak ve 266,96.USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.616,97.USD üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağın % 9 faiz uygulanmak suretiyle devamına, hüküm altına alınan itirazlı alacak üzerinden takdir olunan % 20 (7.962,00 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ait istemin reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirmiş olduğundan takip alacaklısına takip miktarı kadar günü geçmiş bir borcu bulunmadığını, davanın hukuki tavsifinin borcun nakli sözleşmesi olduğundan borcun muaccel hale gelmediğini, nakledilen borcun tasfiye halinin devam ettiğinden tasfiye bitmeden ödemenin talep edilemeyeceğini, alacağın yargılama gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davada ihtar olmadığından ve fahiş faiz hesabı yapıldığından kararın hatalı olduğunu, sözleşmenin 4.3. maddesini uygulayarak dolar talebinin kabulünün hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, İİK.’nun 67.madde uyarınca hükmedilecek icra inkar tazminatının, hüküm altına alınan yabancı paranın icra takip tarihi itibariyle geçerli olan TL karşılığı tespit edilip bu miktar üzerinden tazminata karar verilmiş olmasına (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2020/3864 Esas ve 2021/2451 Karar sayılı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/19313 Esas ve 2018/4515 Karar sayılı ilamı) göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2018 tarih ve 2016/901 Esas – 2018/295 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 3.166.59.TL nispi harçtan peşin alınan 791.39.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.375.20.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.