Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/397
KARAR NO : 2021/618
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
NUMARASI : 2017/131 Esas- 2018/388 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 03/02/2017
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2021
İzmir 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/131 Esas- 2018/388 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, malik/sürücü ….. idaresindeki davalı …..ne 127071300 ZMSS.(trafık) poliçesiyle sigortalı ….. plakalı araç 27.12.2016 tarihinde, İzmir İli, ….. ilçesinde müvekkiline ait park halindeki ….. plakalı 2014 model ….. marka araca %100 kusurlu çarparak hasarına sebebiyet verdiği kaza sonucu, müvekkil aracı üzerinde İzmir 7.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/193 D.İş sayılı dosyasıyla yaptırılan tespit sonucu verilen raporda, araçta 6.121,77-TL. parça ve 1.250,00- TL. işçilik olmak üzere toplam 7.371,77 TL.+ %18 KDV= 8.698,69 TL. hasar tespit edildiğini, ayrıca meydana gelen hasar sonucunda 4.000 TL. değer kaybı meydana geldiği tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla açılan davanın belirsiz alacak devası olduğundan ileride ıslah edilmek üzere şimdilik; hasar bedeli olarak 1000,00 -TL. nin, değer kaybı olarak 100,00- TL. nin tahsiline İzmir 7.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/193 D.İş sayılı dosyasında sarf edilen 476,30-TL.delil tespit gideri ile 400-TL. delil tespit vekalet ücreti olmak üzere toplam 876,30-TL nin işleyecek avans faiziyle birlikte ödenmesine, ayrıca yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili, davacı tarafın usulen bir talep yazısı gönderdiğini, ancak eksper tarafından araç üzerinde hasarlı haliyle inceleme yapılmasını özellikle engellediğini, gerekli bilgi ve belgeleri vermekten itina ettiğini, kazaya karışan şahıslar ve araç malikleri de kazayla ilgili görüşmekten bilgi vermekten kaçınmış olduklarını, kazanın araştırılmasında ört bas etmeye çalışarak hasar dosyasının neticelendirilmesini dahi beklemeden iş bu davayı açmış olduklarını, davacı taraf vekiline 25.01.2017 tarihli yazı gönderilerek dava konusu kazayla ilgili tüm bilgi ve belgelerin tamamlanarak kendilerine iletilmesinin istenilmiş olmasına rağmen hiçbir netice alınmadığını, bilirkişi raporunda ….. plakalı aracın hasarlı resimlerinin yetersiz olması sebebiyle hasar tespiti yapılmadığından raporun olumsuz kanaatle tanzim edilmiş olduğunu, davacı aracının Tramer kayıt çıktısında sabit olduğu üzere davaya konu kaza tarihi 27.12.2016 olup bu kazadan bir gün sonrasında ve hemen öncesinde çok yakın tarihli ve bu nedenle de şaibeli hasar kayıtları olduğunu, şöyle ki; davaya konu aracın mevcut hasarlı haliyle de kullanılamayacağı sadece bir gün sonrasında 28.12.2016 tarihinde bir başka kazaya karışamayacağı, dava konusu kazadan hemen önce 15.12.2016 tarihinde başka bir kaza kaydının olması, kazanın birbirini tanıyan kişiler tarafından mizansen ve uydurma şekilde yaratılan bir kaza olduğunu doğruladığını, davacı tarafça Tramere yansıyan kazalara ve hasarlara ilişkin onarıma ve değişen orijinal parçalara ilişkin tüm faturaların sunulması gerektiğini, kazaya karıştığı öne sürülen kişilerin her ikisinin araç tamiri, kiralanması gibi işlerle uğraşan ve bu sektörde bulunan kişiler olduğunu gösteren çıktıları ekte ibraz ettiklerini, davacı tarafından kendilerinin yokluğunda yaptırılan tespit sonucu alınan tespit bilirkişisi raporundaki parça ve onarım rakamlarının fahiş olduğunu, hasarlandığı belirtilen parçaların kaza ile uyumlu olup olmadığı da belli olmadığını, aracın 4 ayrı hasar kaydının tamamen değerlendirme dışı bırakılarak tüm parçaları orijinalmiş ve araç hiç hasarsız orijinal bir araçmış gibi değerlendirme yapılmasını kabul etmediklerini, bu nedenle değer kaybı isteminin de kesinlikle yerinde olmadığını belirterek haksız, yersiz, usul ve yasaya aykırı şekilde açılan davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ” Dava, trafik kazasından kaynaklı araç hasar ve değer kaybına ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Davacı tarafça maliki olduğu ….. plakalı aracının park halinde iken 27/12/2016 tarihinde İzmir ili …. ilçesi sınırları içinde gerçekleşen kaza neticesinde hasar gördüğünün iddia edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların kusuru ve davacı aracında hasar ve değer kaybı olup olmadığına ilişkin olarak bilirkişi heyetinden aldırılan 24/10/2017 tarihli raporun denetime elverişli ve açık olması nedeniyle mahkemizce itibar edilmiştir.
Mahkememizce Sigorta Bilgi ve Gözlem Merkezinden getirtilen kayıtlara göre davacı aracıyla ilgili 27/12/2016 tarih 09.50 de davaya konu kazaya ilişkin tutanağın tutulduğu, hemen 1 gün sonrasında da 28/12/2016 tarih saat 09.00 da tutulan tutanakta yine davacı aracının bir kazaya karıştığının anlaşıldığı, davacı tarafça davamıza konu kazaya ilişkin olarak İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/193 değişik iş dosyası ile 28/12/2016 tarihinde saat 12.10 da delil tespiti talebinde bulunulduğu, aynı gün saat 14.00 da delil tespitine karar verildiği, yapılan tespit sonucu düzenlenen raporda ; aracın sol ön çamurluk, sol ön kapı, arka tampon sol kısmı (lokal) hasarlı olduğu, ön camın çatlak ve sol arka tekerlek jant kapağının hasarlı olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği, bu hasarlara göre araçta değişecek parçaların belirtilerek hasar bedelinin belirlendiği, oysa davamıza konu 27/12/2016 tarihli tutanağa göre davacı aracına diğer aracın arkadan vurduğunun belirtildiği, davalı sigorta tarafından gönderilen hasar dosyalarında 28/12/2016 tarihli kazayla ilgili fotoğraflarda davacı aracının arka bölümünde ve ön bölümünde hiç bir hasar görünmediği, dolayısıyla 27/12/2016 tarihli tutanakta belirtilen hasarın, araçtaki hasar ile uyumsuz olduğu, davacının 1 gün sonra tutmuş olduğu 28/12/2016 tarihli tutanakla davamıza konu kazanın belirtilen zaman ve yerde belirtilen şekilde olmadığının davalı sigorta tarafından ispatlanmış olduğu, taraflarca tutulan tutanağın trafik görevlilerince tutulan trafik kaza tutanağı hükmünde olduğu, davacının doğru beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu nedenle davacının davasını ispatlayamadığı…..” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; düzenlenen bilirkişi raporunun hatalı ve teknik yeterlilikten uzak olduğunu, 27/12/2016 tarihli tutanağın sonradan düzenlenmiş olabileceği şeklinde ortada veri ve belge yok iken dava konusu kazadaki sürücülere itham eden şekilde temelsiz ve dayanaksız görüşlere raporlarında yer verdiğini, aracın kazadan bir gün sonra henüz onarılmamışken park halinde iken kapısının açılarak başka bir araca hasar vermiş olması dava konusu kazanın meydana gelmediğini veya uyumsuz olduğunu göstermeyeceğini , ispat yükü üzerinden olan davalının iddialarının somut delillerle kanıtlaması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedeli ve değer kaybının zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi asıl ve ek raporunun denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davaya konu aracın davalı iddiasına göre hem 27.12.2016 hem de 28.12.2016 tarihlerinde kaza karıştığı, 28.12.2016 tarihinde yapılan delil tespitinde çekilen fotoğraflara göre aracın sol yan kısmının hasarlı olduğu, özellikle sol ön kapı ve kapı menteşelerinde dışa doğru açılmaya bağlı kanırtma olduğu, buna göre 28.12.2016 tarihinde taraflarca tutulan tutanaktaki beyanların kaza ile uyumlu olduğu, 27.12.2016 tarihli kaza tutanağındaki beyanlara göre bıu şekilde bir hasarın oluşmasının mümkün olmadığı, bu hususun bilirkişi raporundaki tespitlerden de açıkça anlaşıldığı, ispat yükü üzerinde olan davalının artık kaza ve hasar uyumsuzluğunu ispat ettiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/131 Esas- 2018/388 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-a) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının yatıran tarafa İADESİNE,
6- Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 01.07.2021