Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/381 E. 2021/571 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/381
KARAR NO : 2021/571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/08/2016 (Dava), 12/04/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1044 Esas, 2018/481 Karar
DAVA : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/06/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1044 Esas – 2018/481 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.09.2015 tarihinde davalı … adına kayıtlı olup davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı sayılı aracın, müvekkili …’ye çarpması sonucu, müvekkilinin yaralandığı kaza nedeniyle maddi zarara uğradığını, daha sonra artırılmak ve fazlaya ilişkin haklara saklı kalmak üzere 5.000,00.TL maddi 25.000,00.TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden maddi tazminat ile sınırlı ve poliçe limiti dahilinde, davalılardan olay tarihi olan 23.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında verilen ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 151.324.34.TL sürekli iş göremezlik, 7.277.64.TL geçici iş göremezlik, 3.001.62.TL bakım gideri ve 1.890.00.TL tedavi ve ulaşım gideri olmak üzere toplam 163.493.60.TL’ ya yükseltmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumluluğunun bulunmadığını, bakıcı gideri talebinin reddinin gerektirdiğini, gerekli belgeleri tamamlamadan müvekkili şirkete başvurmadıklarını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesine istemiştir.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle, olayla ilgili Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/8 Esas sayılı ceza dosyasının mevcut olduğunu, henüz kusurun belirlenmemiş olduğunu, davacının yaşamsal faaliyetini tehlikeye sokacak derecede yaralanmadığını, manevi tazminat bedelinin fahiş olduğunu davalı müvekkilinin asgari ücretle çalışmakta olan bir işçi ve 3 çocuk babası olduğunu 1 çocuğunu ciddi sağlık problemleri bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı …, duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir beyanda da bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; “… Hastanesi, … Devlet Hastanesi kayıtları ,tedavi evrakları nüfus kayıtları ,kaza tutanağı, Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinden alınmış olan Adli Tıp Trafik İhtisas kusur raporu, trafik tescil kayıtları, taraflara ait ekonomik sosyal durum araştırmaları, hasar dosyası ve poliçe davacıya ait maluliyet raporu dosya içersinde mevcuttur.
Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 31.03.2016 tarihli raporuna göre, sanık sürücü …’nun olayda asli kusurlu olduğu, müşteki yaya …’nin kusursuz olduğu maluliyet raporuna göre davacının, meslekte kazanma gücündeki azalma oranının %39.2 olduğu, geçici iş göremezlik süresi olarak, hastanın hastaneye gittiği ve yatarak tedavi olduğu süre ile raporlu olduğu sürelerinin toplamının göz önüne alınmasının uygun olduğu bildirilmiştir.
Dosya tazminat miktarının hesaplanması için aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş ve rapor alınmıştır. Tüm dosya içeriğine göre, davacının kaza tarihinde 47 yaşında olduğu,tarım işçisi olduğu,kazancının 1.300,00 TL civarında olduğu, bu nedenle en az asgari ücret üzerinden değerlendirme yapıldığı görülmüştür. … Üniv. ATK raporuna göre kalıcı maluliyet oranı %39.2 geçici maluliyet oranı ise hastanın hastaneye gittiği ve yatarak tedavi olduğu süre ile raporlu olduğu süreler olar toplam iyileşme süresinin 6 ay’a kadar uzayabileceği bilirkişiler tarafından tespit edilmiştir. Davalı … tarafından davacıya bir ödeme yapılmadığı ve tedavisinin yeşil kartla yapıldığı ,tazminattan indirimi gerektiren davacıya yapılan bir ödeme bulunmadığı anlaşılmıştır.Bu bağlamda geçici iş göremezlik tazminatının 7.277,64 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.Sürekli iş göremezlik tazminatının 151.324,34 TL olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Dosya içersindeki hastane kayıtları ve taraf beyanlarına göre 3 ay süre ile bakım ihtiyacı içinde olduğu ve bu bakımın eşi tarafından sağlandığı, bu nedenle asgari ücret üzerinden 3 aylık karşılığı 3.001.62 TL olarak bakıcı gideri olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Tedavi amaçlı harcamalar ve yol gideri bakımından yapılan değerlendirmede hastane evraklı doğrultusunda davacının raporlu olduğu ve hastanede yattığı , taburcu olduğu ve kontrole gittiği tarihler dikkate alınarak 1.890,00 TL tedavi amaçlı yol gideri olmak üzere toplam 163.493,60 TL maddi tazminat hesaplandığı görülmüş, dosya kapsamına göre dava açılmadan önce sigorta şirketine 16.12.2015 tarihinde başvuruda bulunulduğu anlaşılmakla 8 iş günü ilavesi ile davalılardan sigorta şirketinin 28.12.2015 tarihinde temerrüde düştüğü, diğer davalı araç sahibi ile sürücüsünün kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğu, toplam 163.493,60 TL tazminatın davalı … bakımından teminat süresi ve limiti içersinde bulunduğu görülmekte, davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davalı … vekili gerek cevap dilekçesinde ,gerekse duruşmadaki beyanlarında kızının ciddi sağlık problemleri bulunduğunu,ekonomik zorluk içersinde bulunduğunu bildirmiş ve buna yönelik belgelerini dosyaya sunmuştur. Manevi tazminat istemi bakımından yapılan değerlendirmede,hem davacıları zenginleştirmeyecek ölçüde hem de davalının ekonomik ve sosyal durumu da dikkate alınmak sureti ile oluşan manevi zarar olarak takdiren 10.000,00 TL nin davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle Maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile; 7.277,64.-TL geçici işgöremezlik, 151.324,34.-TL sürekli iş göremezlik, 3.001,62.-TL bakım gideri, 1.890,00.-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 163.493,60.-TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 28/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; taktiren 10.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gerçek kusur, gelir ve uzuv kaybına göre tazminatın belirleneceğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı süresini hukukçu bilirkişi tarafından herhangi bir belge ve doktor raporu olmaksızın kendi görüşüne göre 6 ay geçici iş göremezlik ve 3 ay bakıcı giderinin hesaplandığını bu süreler için doktor bilirkişi görüşünün olmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedavi giderlerinin 6111 sayılı Yasaya göre SGK’ nun sorumluluğunda olduğunu, herhangi bir belge olmadan hastaneye gidiş, pansuman v.s. Tedavi gideri hesaplanmasının dayanaksız olduğunu, müvekkili şirketin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğini, faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, yargılama gideri yönünden maddi ve manevi tazminat ayrımı yapılmamasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre, davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 9. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan kimsenin, kendi fiilleriyle hak edinebileceği ve borç altına girebileceği, 10. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyetinin bulunduğu, 13. maddesinde, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkesin, bu Kanuna göre ayırt etme gücünün bulunduğu, 14. maddesinde, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetine sahip olmadıkları, 16. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu, 51. maddesinde, dava ehliyetinin, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada yasal temsilcileri tarafından temsil edileceği, TMK 335.maddesinde, ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altında olacağı, yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamayacağı, 114. maddesinde, tarafların dava ehliyetine sahip olmaları, dava koşulları arasında sayılmış, 115. maddesinde, mahkemenin, dava koşullarının var olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava koşulu eksikliğini belirleyen mahkemenin davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, eksikliğin giderilmesi olanaklı ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içinde eksiklik giderilmemişse davayı usulden reddedeceği bildirilmiştir.
Buna göre, kişinin kendisi tarafından veya yetkili kılacağı temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekil olup ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar kural olarak dava ehliyetine sahip olmadıklarından davada yasal temsilcileri tarafından temsil edilmeleri gerekmektedir. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin niteliği ile 6100 sayılı HMK’nun 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemece re’sen göz önünde tutulması gerekir.
Somut olayda, 24.07.2009 doğumlu, SMA hastalığı ile bedensel ve zihinsel engeli bulunan davalı … yargılama sırasında reşit değildir ve tüm tebligatlar davalı küçük …’ ya yapılmıştır. Buna göre, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda husumetin davalı küçük …’ nun velileri yani anne ve babasına yöneltilmesi gerekirken davalı küçüğe karşı yöneltilerek hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün re’ sen kaldırılması gerekmiştir. (Bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 18.04.2019 tarih ve 2016/10545 Esas 2019/4987 Karar sayılı ilamı)
Kabule göre de; Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Eldeki davada; kaza tarihi 23.09.2015 olup; buna göre somut olayda davacının varsa maluliyeti ve oranının tespitinin; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre belirlenmesi gerekirken; 11.10.2008 tarihli Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi ayrıca davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezliğinin olup olmadığı varsa süresi, bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıcıya ihtiyaç olması halinde bakıcı ihtiyacının süresi ve yapılacak bakıcı giderinin tespiti bakımından, konusunda uzman adli tıp uzmanı bilirkişiden, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınması gerekirken (Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2015/9015 Esas, 2018/610 Karar; 2015/17264 Esas, 2018/9039 Karar; 2015/13706 Esas 2018/7045 Karar sayılı ilamları) davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezlik ve bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, varsa bu ihtiyacın oranı ve süresi konusunda mahkemece yeterli bir araştırma yapılmaksızın, 09.10.2017 tarihli aktüer raporunda hastaneler tarafından verilen istirahat raporları dikkate alınıp davacının 6 aylık geçici iş göremezlik süresi içinde 3 aylık bakıcı gideri hesabı doğrultusunda karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacıya ilişkin tüm tedavi evrakları getirtilerek, gerekirse davacının ATK 3. İhtisas Kurulu’na veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümlerine sevki sağlanarak, muayenesinin yapılması ve kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde; varsa maluliyet ve oranı ile süresi, bakıma muhtaç olup olmadığı, bakıma muhtaç olma süresi yönünden denetime açık, yeterli ve hükme esas alınmaya yeterli rapor alınarak; ondan sonra (varsa kazanılmış haklara halel gelmemek kaydıyla) davacının geçici iş göremezlik, bakım, tedavi ve ulaşım gideri yönünden alanında uzman bilirkişiden ülke çapında uygulama birliği açısından tazminatın hesaplanmasında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu (Bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı İlamı) ile hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle (Bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14/01/2021 tarih ve 2019/3292 Esas 2021/1848 Karar sayılı ilamı) taraf ve yargı denetimine esas, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle; davalı … şirketi vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355. 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı … şirketi vekilinin sair istinaf itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … şirketi vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarih ve 2016/1044 Esas 2018/481 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK ‘ nın 355., 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davalı … şirketi vekilinin sair istinaf itirazının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA
4-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalı … şirketine iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı … şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı … şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.