Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/370 E. 2021/870 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/370
KARAR NO : 2021/870
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.05.2015 (Dava) – 17/10/2017 (Karar)
NUMARASI : 2015/798 Esas – 2017/920 Karar

DAVA :Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 29/09/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2017 tarihli, 2015/798 Esas – 2017/920 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, 30/12/2014 tarihinde davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracıyla aşırı hızlı bir şekilde müvekkilinin sürücüsü ve maliki bulunduğu … plakalı araca arkadan çarparak maddi hasara neden olduğunu, müvekkilinin de çarpmanın etkisiyle öndeki tıra çarptığını belirterek, müvekkiline ait araçta oluşan 12.310,50 TL hasar, 15.000,00 TL de değer kaybı olmak üzere toplam 27.310,50 TL maddi tazminatın davalı … ile bu aracın zorunlu trafik sigortasını yapan diğer davalı sigorta şirketinden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; müvekkili şirket aleyhine açılan işbu davanın haksız olduğunu, öncelikle kusur durumunun Adli Tur Kurumunca tespit edilmesi ve buna müteakip bilirkişi vasıtasıyla gerçek hasar miktarının tespit edilmesi gerektiğini, talep edilen tutarın fahiş olduğunu, değer kaybının da teminat dışı olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …; davaya konu kazanın davacının beyan ettiği şekilde meydana gelmediğini, kazanın meydana gelişinde kendisinin kusuru olmadığını, davacının muhatabının sigorta şirketi olması gerektiğini, davacının aracının yaşı, hasar geçmişi gibi hususlar incelendiğinde talep edilen değer kaybı tutarının ve hasar miktarının fahiş olduğunun görüleceğini, kendi aracının önünde hasar bulunmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Alınan Adli Tıp raporunun önceki rapor irdelenerek hazırlandığı, ayrıca davacıya ait aracın 1997 model olması dikkate alındığında Adli Tıp raporu olaya ve araca uygun olduğundan Adli Tıp raporuna itibar edildiği, davacı vekili tanık bildirmiş ise de, davalı …’in davacının aracına arkadan çarpmış olması, aracın içinde bulunanların arkadan çarpan aracın çarpma anını görmelerinin hayatın olağan akışına uygun olmaması ve araçtaki hasarın da teknik bir konu olması nedeniyle tanıkların dinlenmeleri sonuca etkisi olmayacağından dinlenmelerine gerek görülmediği, somut olayda; davacının sürücüsü olduğu ve kendisine ait … plakalı araç ile davalı …’in sürücüsü olduğu ve davalı sigortalı şirketinde sigortalı … plakalı aracın 30.12.2014 tarihinde çarpıştıkları, … plakalı araçta benimsenen Adli Tıp Raporuna göre 4.129,91 TL hasar ve 1.875,00 TL değer kaybı oluştuğu, gerçek zarar olan hasar ve değer kaybı bedelinin davalılar tarafından davacıya ödenmediği anlaşılmakla; DAVANIN KISMEN KABULÜ ile, 5.999,90 TL hasar ve değer kaybı bedelinin davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 12.01.2015 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 30.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Müvekkiline %25 kusur izafe edilmesinin yanlış olduğu, kar kaplı ve buzlu yolda neden emniyet şeridine arabasını çekmeyip yol üzerinde durduğunu sorgulayan Adli tıp heyetinin bunun kusur olduğunu iddia ettiği, oysa yol karla kaplı ve buzlu olduğu için müvekkilinin de yolda duran tır aracının arkasında durmak zorunda kaldığı, o tarih itibarı ile yolun kenarında bariyer ve yeterli genişlikte emniyet şeridi olmadığı, eğer müvekkil buzlu yolda yolun dışına biraz da olsa arabayı çekecek olsa zaten eğimli olan yolda aracının kayarak şarampole uçacak olduğu, bunun dikkatten kaçırılması suretiyle müvekkiline kusur yüklenmesini kabul etmedikleri, mahkemece daha önce yaptırılan 05/05/2016 tarihli bilirkişi raporundaki tespit edilen hasar miktarını kabul etmedikleri, gerçekte çok fazla olduğu, buna ilişkin belge ve delilleri de sunduklarını belirterek itiraz ettikleri, ancak Adli tıp raporunda hasar miktarının daha da aza indirildiği, bu indirimli hasar hesabının herhangi bir belge ve kritere de bağlanmadığı, zarar konusunda mahkemenin vermiş olduğu miktarın çok yetersiz kaldığı, 05.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilin kusursuz olduğu ve o raporda müvekkilin zararının toplam 14.300,00 TL olduğu tespit edilmişken ve o miktarın bile yetersiz kaldığı düşüncesiyle kendilerince rapora itiraz edilmişken verilen bu kararın yerinde olmadığı” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeli ve değer kaybının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekilinin, dava dilekçesinde aracın yalnızca arka kısmındaki hasara dair talepleri olduğunu belirttiği, mahkemece önce trafik bilirkişisi ve makine mühendisinden rapor alındığı, bu rapora her iki tarafın da gerekçeli olarak itiraz etmesi üzerine ATK’ dan rapor alındığı ve ATK raporuna göre hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. ATK raporunda aracın yalnızca arka kısmındaki hasara dair inceleme yapıldığı belirtilerek hesaplama yapılmış olduğu, dosyaya sunulan “mercedes hasar listesi” başlıklı kim tarafından düzenlendiği belli olmayan belgenin dikkate alınmadığının belirtildiği, rapordaki kusurun ve zarar miktarının belirlenmesine ilişkin değerlendirmelerin somut olaya uygun, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, mahkemece ATK tarafından düzenlenen rapora göre hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/798 Esas ve 2017/920 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.