Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/369 E. 2021/533 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/369
KARAR NO : 2021/533

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017
NUMARASI : 2014/1718 Esas- 2017/1317 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 16/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1718 Esas- 2017/1317 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davalılardan …. ve …. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, davalılardan ….’ın sevk ve idaresindeki olan …. plakalı araç ile müvekkilinin kullandığı …. plakalı motorsiklette bulunan müvekkili arasında meydana gelen kazada müvekkilinde kemik kırığı meydana geldiği, kaza neticesinde İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/189 esas sayılı dosyasında dava açıldığı ve alınan raporda ….’ın asli derecede kusurlu olduğu sonucuna varıldığını ileri sürerek maddi zarara ilişkin şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, davalılardan sigorta şirketi hariç 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı …. A.Ş. vekili, yetkisizlik itirazında bulunmuş, ayrıca davanın reddini savunmuştur.
Davalılar …. ve …. vekili, olayda müvekkili ile davacının da kusurlu olduğunu, asliye ceza dosyasındaki ifadesinde kendisine çarpma olmadığını, davacının otomobile çarpmamak için fren yaptığı ve otomobile çarpmadığını ancak motorsikletin devrilmesiyle yere düştüğü ve omuzundan yaralandığını ifade ettiğini, manevi tazminat yönünden omuz kırığının ömür boyu şekil bozukluğu meydana getirmeyeceğini, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre ” Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki çekişme, kazanın meydana gelmesinde sürücü davalı ile davacının kusurlarının olup olmadığı, varsa oranı, davacıların ileri sürdüğü zarar kalemlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise tutarları ve davalıların bu zararlardan sorumlu olup olmayacakları noktasında toplanmaktadır.
Maddi tazminat istemi bakımından davacı vekilinin 04/05/2017 tarihli oturumdaki beyanı, taleplerini fer’ileriyle birlikte davalı sigorta şirketinden karşıladığı, diğer davalıların bundan da yararlanacağı dikkate alınarak maddi tazminat davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, talep gibi taraflar yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
Manevi tazminat bakımından ise, davacının manevi tazminat isteme koşullarının oluştuğu bir gerçektir. Davacının %25 oranında maluliyetinin yarattığı üzüntü, olayın oluş şekli, davalı sürücünün kusur durumu, olayın meydana geldiği tarih, paranın alım gücü, manevi tazminat davasının bir zenginleşme aracı olarak düşünülmemesi, caydırıcılığı, somut olayın özelliği de dikkate alınarak davacı yararına manevi tazminat tayin edilmiş, bu kalem zarar bakımından talep gibi davalı işleten ile davalı sürücü sorumlu tutulmuş, haksız fiil olması nedeniyle olay tarihi itibariyle temerrüde düşecekleri ve davalı tarafın aracının niteliği nazara alınarak yasal oranda temerrüt faiziyle sorumlu olacakları” gerekçesiyle davacının davalıya karşı açmış olduğu maddi tazminat isteminin konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile, 12.500,00 TL manevi tazminatın 26/10/2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. ve ….’den alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılardan …. ve …. vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluş şeklinin yanlış değerlendirilmiş olduğunu, davacının fren yapması sonucu motorsikleti ile yere düşerek yaralandığını, omzunda kırık oluşmadığını, sadece ödem oluştuğunu, davalı sürücünün de kaza sonrasındaki hal ve tutumu ile davacıya yardımları göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, trafik kazası sebebiyle davalı karşı yan malik, sürücü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından maddi ve manevi zararın tahsili davasıdır.
Uyuşmazlık manevi tazminatın miktarı hususundadır.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu edilen kazada, davacının oluşan maluliyetinin %25 oranında ve kaza sebebiyle iyileşme süresinin de 3 ay olduğu, bu sebeple duyulan acı ve elemin kısmen giderilmesinin gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, kazanın meydana geldiği olay tarihindeki paranın alım gücü, davalıların içine düşebileceği mali güçlükler ve manevi tazminatın yukarıda ifade edilen amacı da göz önünde bulundurularak davacı için takdir edilen manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiği anlaşılmıştır.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1- İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1718 Esas- 2017/1317 Karar sayılı kararına karşı davalılar …. ve ….vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalılardan alınması gereken 853,875 TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan 35,90 TL ‘nin mahsubu ile bakiye kalan 817,975 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Davalıların yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına
5- İstinaf yoluna başvuran davalılarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6- Kullanılmayan gider avansının yatıran taraflara İADESİNE,
7- Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/06/2021