Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/357 E. 2021/638 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/357
KARAR NO : 2021/638
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI : 2017/83 Esas- 2018/32 Karar
DAVA: Markaya Tecavüzün, Haksız Rekabetin Men’i, Maddi- Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2021
İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/83 Esas- 2018/32 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 2014/32325 nolu “…” ibareli garanti markasının sahibi olduğunu, bu markayı kullanma hakkı verilen firma adına üzerinde “…” markası kullanılacak malların ticari markası, cinsi, sınıf, tipi ve türünü belirten ve geçerlilikleri süresi bir yıl olan … Belgesi düzenlendiğini belirtmiştir.
Davalı şirket hakkında 2015/30 D.iş sayılı dosya ile tespit yapıldığını, bilahare kurumun şikayeti üzerine marka hakkına tecavüz suçundan diğer davalılar aleyhine İzmir 2. FSHCM’nde 2016/81 Esas no ile ceza davası açıldığını, davalıların müvekkili kurumun markasını haksız yere kullanarak tüketicileri yanılttığını, kurumun manevi itibarını haksız rekabet ortamı yaratarak kamu zararının zedeleyecek şekilde kullanması ve kamuoyunu yanıltarak kuruma duyulan güveni sarsması nedeniyle, fazla hakları saklı kalmak kaydıyla 22.900 TL maddi, 34.350 TL manevi olmak üzere, toplam 57.250 TL tazminatın, haksız tecavüz tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili ,müvekkillerinden …’nın söz konusu eylemler sırasında davalı şirkette ortaklığının bulunmadığını, sadece şirkete açılması gereken davanın, müvekkilleri aleyhine açılmış olması sebebi ile husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, öte yandan markasal bir kullanım olmadığı için, davacının uğradığı bir zararın bulunmadığını bu nedenle aktif husumet yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Esasa ilişkin itirazlarında ise, davanın açılmasına sebep olan şirketin internet sitesinde yer alan “ürünlerimiz … belgelidir” ifadesi olduğunu, yapılan ceza soruşturmalarında ve kovuşturmalarda “…” markasının satışa arz edilen ürünler üzerinde kullanıldığına dair hiçbir kullanımın tespit edilemediğini, kaldı ki internetteki ürünler üzerinde de “…” ibaresinin var olduğuna dair bir tespit bulunmadığını, tazminat taleplerini kabul etmediklerini, davalının alacaklarının zaman aşımına uğradığını, markasal bir kullanımın söz konusu olmadığını, haksız fiil veya rekabet söz konusu olabileceğini belirterek, görevsizlik itirazında bulunmuş, davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek, haksız açılmış davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ” Dava, garanti markasının izinsiz kullanımı nedeniyle tazminat konusundadır.
Dava, MarkKHK’nın uygulanması gerektiren nitelikte olup, mahkememizin görev alanına girmektedir.
Davalının marka ihlal eylemi aynı zamanda MarkKHK’nın 5833 Sayılı Yasayla değişik 61. maddesinde yazılı suçu oluşturduğundan, davada uzun ceza aşımı uygulanmaktadır. Bu nedenle, zaman aşımı itirazı yersizdir.
Gerek davalı şirket, gerekse yöneticileri marka ihlal eyleminden sorumludur. Çünkü, yöneticiler şirket adına davranmakta ve kararlar almakta, internet sitesindeki kullanımının da kararını da vermişlerdir. Bu nedenle hem şirket, hem de gerçek kişiler sorumludur. Haksız eylemden doğan tazminat davalarında kullanımın belirlendiği tarih tecavüz tarihidir ve zarara ilişkin tutarın esas olacağı faiz de bu tarihten itibaren hesaplanmaktadır.
Davalı taraf, davacı kurumun tescillemiş olduğu tüketici güveni açısından önemli olan garanti markasını kurumla sözleşme yapmaksızın ürünlerini tanıttığı internet sitesinde markasal kapsamda kullanmıştır. Kullanım, 2015/30 D.iş tespit dosyada irdelenmiş ve resimlenmiştir. Öte yandan, kurum yetkilisi hakkında ceza davası da açılmış bulunmaktadır.
Davacı kurum vekili garanti markalarının haksız kullanımı nedeniyle kurumun kazanç yoksunluğuna uğradığını belirterek, kurum iç yönergesine göre hazırladıkları 22.900 TL maddi, 34.350 TL manevi tazminatın davalı şirket ve yetkililerinden ticari faiziyle mütelsilen tahsilini istemiştir.
Her ne kadar davalı taraf markanın geçerli olmadığını, garanti markası vasfı taşımadığını, ürün markası olarak tescillendiğini; … kurumunun o mallar için bir üretimde bulunmadığını savunmuş ise de, sonuç itibariyle kurum tescilleri garanti markası özelliği kapsamında tescillemiş bulunmaktadır. Nitekim, kurumun garanti markasını tescilledikten sonra her çeşit ürünü üretmesi markayı tıpkı mal markaları gibi koruması hayatın olağan akışına aykırıdır.
Dolayısıyla, tüketici “…” markasını garanti markası olarak bilmektedir. Ayrıca üreticinin de markasını görerek malın kalite vasfı hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Böylece alım tercihini salt üreticinin markası değil, malın kalite garantisi altında olduğunu bilerek yapmaktadır. Davalının savunması dikkate alınarak, ürün üzerine kullanımla ilgili bir veri bulunmadığı olgusu nedeniyle, internetteki görsellerin tartışılması gerekmiştir. Davalı internet ortamında ürünlerinin tanıtımını yapmaktadır. Gerçek kişilerin özellikle alıcı veya tüketicilerin bu ürünler için arama yaptıklarında “…” markasını da görerek ürünleri inceledikleri ve alım kararı verdikleri anlaşıldığından, kullanım markasal niteliktedir. Davalı “…” markasının reklam, katile gösterme, garanti işlerinden haksız yararlanmaktadır. Meğer ki, kurumun tescildeki yöntemi hatalı olsa da, fiilen markanın geçerli bir garanti markası oluşu nedeniyle davanın kabulü gerekmektedir. Muhasip bilirkişi kurum taleplerini değerlendirmiş, raporunu hazırlamıştır. Bilirkişi yönergedeki esaslara göre 22.900 TL kazanç kaybı bildirmiştir. Ancak, bu tutar, kayıtlı tavan ücretin iki katı esasından hareketle bulunmuştur.
Oysa, garanti markası ihlali nedeniyle hesaplanacak maddi tazminata ilişkin yöntemde, diğer markalarla ilgili hesap yönteminden ayrılmayı gerektiren haklı bir sebep bulunmamaktadır. Yani, yasal anlamda garanti markasının ihlali halinde bedelin 2 katının uygulanacağına ilişkin bir dayanak bulunmamaktadır. Yönerge ise kurumun iç yönetimini ilgilendirmektedir ve maddi tazminat hesabı konusunda mahkememizi bağlayıcı değildir. Buna göre, bir kat tazminatın esas alınması gerekmektedir. Bu durumda tutar, 11.450 TL maddi tazminattır.
Ancak, davalı tarafın ihlal ettiği marka garanti markasıdır. Garanti markası, tüketiciye, malın kalitesi ve standartları ile ilgili alım kararını etkileyici önemli bir referans oluşturmaktadır. Dolayısıyla firmalar … marka ve standartlarını, kullanmak üzere kurumla görüşmeler yapmakta mal veya hizmetlerini kalite şartlarını kanıtlamak suretiyle lisans almaktadır. Ancak davalı tarafın sözleşme yapmadığı halde marka işaretlerini ve standartlara sahipmiş gibi işaret kullandığı anlaşılmıştır. Buna bağlı olarak, marka sahibi kurumun manevi tazminat talebi yasaldır. Bununla birlikte, yine manevi tazminatın somut olayın şartları, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Somut olay garanti markalarının izinsiz kullanımı olup, davacı tarafın normal şartlarda lisans yapsaydı alacağı bedeller 11.450 TL’dir. Buna göre manevi tazminatın da kabaca bu miktar civarında olacağı değerlendirilmiştir. Ancak markanın garanti markası olması nedeniyle satışlardaki ciddi etkisi, somut olaya özellik katmaktadır. Buna göre, 20.000 TL manevi tazminatın verilmesi…….” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 11.450 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın 21/07/2015’den işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte müteselsilen davalılardan alınarak, davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar… ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıların davalı şirketin temsilcisi olduklarını, bu sebeple kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca …nın 13/05/2015 tarihinde hisselerini diğer davalı …’e sattığı için artık şirket ile alakasının kalmadığını, bu sebeple sorumluluğunun bulunmadığını, bunun yanısıra …’ nin bir garanti markası olmadığını, aksine ticaret – hizmet markası olduğunu yanı koruma ve garanti etme vasfının bulunmadığını, hiçbir ürünlerinin üzerinden … markasının bulunmadığını, bu sebeple hatalı olan mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerek maddi gerekse manevi tazminat taleplerinin kurumlarına dair yönergeye uygun olarak düzenlenmiş ise de bu taleplerin aynı zamanda 556 sayılı KHK’ ya da uygun olduğunu ayrıca markaları tanınmış olduğu için daha yüksek manevi tazminat hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, markanın izinsiz kullanımı sebebiyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmadığı, davaya dayanak markanın koruma süresinin dolmadığı, davalı …’nın değişik iş dosyasında yapılan tespit tarihinden sonraki tarih olan 28.05.2015 tarihi itibariyle yönetim kurulundaki yetkisinin sona erdiği, yani ihlalin tespit edildiği tarihte yönetim kurulunda yer aldığı, TMK’nın 50. maddesi uyarınca, tüzel kişinin iradesinin, organları aracılığıyla açıklanacağı, organların, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokacağı, yine organların, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olduklarının belirtildiği, buna göre davalı gerçek kişilerin markanın izinsiz kullanımı sebebiyle haksız fiilden sorumlu oldukları, davacının markasının davalı internet sitesinde kullanımının izinsiz kullanım için yeterli olduğu, hükmedilen tazminat miktarlarının ise dosya kapsamına uygun ve yerinde bir bedel olduğu anlaşılmakla tarafların istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/38 Esas- 2017/1480 Karar sayılı kararına karşı davacı ve davalılardan … ve … vekillerinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşılıklı taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-a) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4- a) İstinaf kanun yoluna başvuran davalılardan alınması gereken 2.148,34 TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan 501,20 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.647,14 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına
5-İstinaf yoluna başvuran tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerilerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran taraflara İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.