Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/353 E. 2021/520 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/353
KARAR NO : 2021/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI : 2014/673 Esas- 2018/292 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/06/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/673 Esas- 2018/292 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, 03/04/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalılardan …’ne ait diğer davalı … tarafından kullanılan servis otobüsünün davalılardan …’nin işçilerini almaya giderken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu bölünmüş yoldan orta refüjü aşarak karşı yönden gelen taşıt trafiğinin şeridine girmesi sonucu davacının içinde bulunduğu araca çarpması nedeniyle kaza sonucu davacının ağır şekilde yaralandığı, kazanın oluşumunda davalı sürücünün tam kusurlu olduğu, aracın davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğu, kazaya yol açan aracın üzerinde “…” ibaresinin yazılı olduğu,… ile … arasında personel taşımaya ilişkin bir anlaşma olduğunu,bu anlaşmanın yerine getirilmesi için … ile … arasında sözleşme yapılarak bu personel taşıma işinin … şirketine verildiğini,… şirketinin ise …’e ait araçla taşıma işini gerçekleştirdiğini,davalı şirketlerin adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu,yani davalı … ile diğer davalılar … ,… ve … ,arasında asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin bulunduğunu,… şirketinin asıl işveren, … ve … şirketlerinin ise alt işveren konumunda olduğunu,bu şirketlerin ayrı ayrı müştereken ve müteselsilen davacıya karşı sorumlu olduklarını,bu nedenlerle kaza sonucu yaralanan davacının bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığı iddiası ile 1.000,00.- TL’den aşağı olmamak üzere çalışma gücünün azalmasından doğan maddi tazminat ile 50.000,00.- TL manevi tazminat olmak üzere toplam 51.000,00.- TL belirsiz alacağın kaza tarihi olan 03.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sorumlu tutulması kaydıyla davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı …; davalı şirket sürücüsünün tam kusurlu olmadığını, davalı şirkete ait aracın önce başka bir araca çarptığı daha sonra davacının içinde bulunduğu araca çarptığı, bu nedenle davalı sürücünün tam kusurlu olmayıp , kusur durumunun araştırılması gerektiğini, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, husumetin dava dışı …’ne yöneltilmesini talep ederek, davanın husumet, kusur, tazminat yönlerinden reddine, ayrıca davanın dava dışı … ile …’ye ihbarını talep etmiştir.
Davalı …; davalı … ile … arasında asıl iş veren ve alt işveren ilişkisi olmadığını, bu nedenle davanın … yönünden pasif husumet yokluğundan reddini istemiştir.
Davalı …; sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında ve azami sigorta limitiyle sınırlı olduğunu, SGK tarafından davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmasını, dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olduklarını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ” … plakalı aracın ticari otobüs niteliğinde olup kaza tarihi itibari ile … adına kayıtlı olduğu, … ile taşıma sözleşmesi yapan davalı …nin dışında dava dışı … arasında 15.12.2012 tarihli sözleşme ve bunun dışında … arasında taşımaya ilişkin sözleşme imzalandığı,buna göre …nin hem işleten hem taşıyan sıfatı ile sorumlu olduğu,… ile … ye karşı açılan davada adam çalıştıranın sorumluluğuna dayanıldığı,ancak davamız haksız fiile dayalı olarak işletenin sorumluluğu gereğince açılan dava olduğundan aynı nedenle birçok hukuki sebebe dayalı olarak talepte bulunulduğu,somut olayda adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığı,bu davalıların … ile yaptıkları sözleşmelerin taşıma sözleşmesine dayandığı,anlaşılmakla bu davalılar yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Dosya içersinde bulunan ATK 3.İhtisas Kurulunun 03.05.2017 tarihli raporuna göre, davacının trafik kazasına bağlı yaralanması nedeni ile meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının %2.3 ve iyileşme süresinin 4 ay olarak belirlendiği,davacı için iyileşme süresinin 4 ay olarak belirlenmiş ise de SSK Hizmet döküm cetveline göre bu süre içersinde maaşını tam olarak almaya devam ettiği anlaşılmakla geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı,davacının %2.3 oranındaki maluliyeti nedeni ile 48.207,09 TL oranında sürekli iş göremezlik zararının bulunduğu ve hesaplanan tazminatın poliçe teminat limiti dahilinde olduğu ” gerekçesiyle maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile; 48.207,09.-TL sürekli iş göremezlik zararının davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı … yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine, maddi tazminat talebi yönünden davalılar … ve …’ye karşı açılan davanın reddine, manevi tazminat talebi yönünden 5.000,00.-TL tazminatın davalılardan … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden diğer davalılar yönünden istemin reddine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılar …, … ile … arasında personel taşıma sözleşme ilişkisi yönünden silsile halinde bir ilişki olduğunu, bahsi geçen şirketler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi mevcut olduğundan bu şirketlerin kazada müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunması sebebiyle, davalılar … ve … yönünden verilen ret kararının yerinde olmadığını, aktüerya raporuna göre bilinen dönemin 31/12/2017’de bittiği, bilinmeyen dönemin ise 2018’de başladığı, karar duruşmasının da 08/03/2018 tarihinde yapıldığı nazara alındığında, 2018 yılının bilinen aktif dönem olarak yeniden hesaplanması gerektiğini, bu konuda ek rapor alınmamasının hatalı olduğunu, müvekkilindeki yaralanmanın derecesine göre de takdir edilen manevi tazminatın çok az olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, trafik kazası sebebiyle kalıcı ve geçici işgöremezlik ve manevi tazminat davasıdır.
Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu PMF 1931 tablosuna göre düzenlenmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, ayrıntıları Yargıtay 17. HD’sinin 14/01/2021 gün ve 2020/2598 E-2021/34 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, ülke çapında uygulama birliği açısından tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Ayrıca yine Yargıtay 17. HD’sinin 14/01/2021 gün ve 2019/3292 E-2021/1848 K. sayılı kararında bakiye ömür TRH 2010 tablosu uyarınca belirlendikten sonra “…hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması” gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Bu anlamda gerçek zararın belirlenmesi ve giderilmesi önem arzetmektedir. Cismani zarar halinde lazımgelen gerçek zararın belirlenmesi bakımından karar tarihine en yakın tarihlerdeki ölçütlerin kullanılması gerekmektedir. Asgari ücret kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece re’sen gözönünde tutulması zorunludur. Mahkemece alınan aktüer bilirkişi raporu 2017 yılına ait olup bilinen dönem olarak 2017 yılı sonu esas alınmışsa da hüküm tarihi 2018 yılı olduğundan artık 2018 yılı bilinir hale gelmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda anılan içtihatlar gözetilerek aktüer bilirkişiden hüküm tarihine en yakın tarihte bilinen asgari ücret tutarını belirleyerek bu verilere göre ve tarafların kazanılmış hakları da gözönünde bulundurularak taraf ve yargı denetimine elverişli, açık ve ayrıntılı ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar vermek olmalıdır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenle KABULÜNE,
2- İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/673 Esas- 2018/292 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülüp istinaf denetimine uygun bir Yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek üzere Mahkemesine İADESİNE,
4 – Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacının sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6- İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 35,90 TL istinaf maktu karar harcının kendisine İADESİNE,
7- İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
9-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10/06/2021