Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/344 E. 2021/509 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/344
KARAR NO : 2021/509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2017 (Dava), 06/03/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/303 Esas, 2018/226 Karar
DAVA : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/303 Esas – 2018/226 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda “…Davacı vekili 17/03/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle ; Müvekkili şirkete ait davalı … nezdinde sigortalı olan … plakalı aracın 26/09/2016 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, davalı … şirketinin müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, kaza sonrası müvekkiline ait araçtaki hasarın tespiti amacıyla İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/167 D. İş sayılı dosyasına rapor aldırıldığını, müvekkiline ait araçta 30.000,00.-TL tutarında hasar olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 25.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/167 D. İş sayılı dosyasında sarf edilen 942,20.-TL delil tespit giderinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, iş bu dava nedeniyle sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 11/04/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle ; davacının müvekkili şirkete başvurmaksızın tespit yaptırdığını, davacı tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 25.000,00.-TL’si talep edilmiş ise de belirlenebilir hasarlarda belirsiz alacak davası açılmayacağını, davacı tarafın davaya konu hasara ilişkin olarak müvekkili şirkete usulüne uygun ihbarda bulunulmadığını, hasar dosyası açtırılmadığını, iş bu davaya konu kazanın Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10 maddesi gereğince teminat kapsamı haricinde olduğunu belirterek davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususlar:
Davalı sigortaya kasko sigortalı olan davacıya ait … plaka sayılı aracın yapmış olduğu tek taraflı kaza neticesinde hasarlanıp hasarlanmadığı, hasarlanmış ise hasar miktarı, hasarın poliçe kapsamında olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
DELİLLER:
Trafik kaza tespit tutanağı, ehliyet ve ruhsat fotokopileri, hasarlı araca ait fotoğraflar, dosyamız içerisindedir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı şirkete ilişkin ticaret sicil kayıtları celp edilerek dosyamız içerisine alınmıştır.
İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/167 D. İş sayılı dosyası getirtilerek dosyamız içerisine alınmış, söz konusu dosyanın incelenmesinde, dosyada yaptırılan tespit sonucunda aldırılan bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait … plakalı aracın hasarının 82.000,00.-TL olarak hesaplandığı, piyasasından yapılan araştırma ve sorgulamalarda tespite konu … plakalı aracın hasarlanmadan önceki emsal rayiç değerinin 38.000,00.-TL, hasarlı haldeki değerinin 8.000,00.-TL civarında olabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce dosya, otomotiv uzmanı bilirkişi ile sigortacı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları, davacı aracında hasar oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı, hasarın poliçe kapsamında olup olmadığı hususlarında rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda özetle ; 26/09/2016 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ile davaya konu … plakalı aracın tek taraflı trafik kazasına karıştığı ve kaza tespit tutanağı ile sürücüsünün olay yerinden firar ettiğinin kayıtlı olduğu, davacıya ait otomobildeki yedek parça ve işçilikten kaynaklanan hasar miktarının 82.000,00.-TL olacağı, hasar tarihinde aracın piyasa rayiç değerinin 35.000,00.-TL olduğu, kaza sonrası oluşan hasar miktarının araç piyasa değerine yaklaşması nedeniyle aracın ağır hasarlı olduğu ve pert total olarak değerlendirilmesinin teknik ve ekonomik açıdan uygun olduğu, piyasa koşullarında yapılan inceleme ve araştırmalarda sovtaj bedelinin 10.000,00.-TL olduğu, buna göre araçtaki hasar miktarının 25.000,00.-TL olarak bulunduğu, dava konusu aracın davalı … nezdinde genişletilmiş kasko sigortası teminat örüntüsü içine alındığı, davaya konu edilen kazanın oluşumunun ve meydana gelen hasarın teminat kapsamında olduğu ve kazanın sözleşmedeki teminat süresi içerisinde meydana geldiği, rizikonun gerçekleşmesi durumunda sigortalının 5 iş günü içinde rizikoyu sigortacıya bildirme yükümlülüğü olmakla beraber bu sürenin hak düşürücü süre olmadığı, davacı tarafça kazadan sonra davalı kasko sigorta şirketine ihbarda bulunmadığı ancak ortalama 1,5 ay sonra araç üzerinde İzmir 6. SHM 2016/167 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığı, olayda sürücünün kim olduğunun kaza tespit tutanağı ile belirli olmadığı, davaya konu olayda ispat yükünün TTK 1409/2 maddesi gereği sigortacıda olduğu kabul edilirse davalı … ‘nin 25.000,00.-TL’si olarak tespit edilen zararın gideriminden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile sorumlu olması gerektiği, davaya konu olayda ispat yükünün sigortalı davacı yana geçtiği kabul edilirse, davalı …’nin davaya konu olayda zarar giderim sorumlusu olamayacağı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, kasko poliçesinden kaynaklı alacak davasıdır.
26/09/2016 günü saat 04.50 sıralarında sürücüsü firar eden … plaka sayılı aracın Haydar Aliyev Bulvarını takiben İnciraltı Caddesi istikametine seyir halinde iken aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek karşısında bulunan yaya kaldırımı ve ağaca çarptığı araçta maddi hasar oluştuğu düzenlenen trafik kaza tespit tutanağından anlaşılmaktadır.
Davacı araç sürücüsü olduğunu belirten … isimli şahsın davacı tarafça dosyaya sunulan yazılı beyanında; kaza olduktan sonra kendisini tanımadığı şahısların araçtan çıkardıklarını kendi araçlarına bindirdiklerini, nereye gittiklerini sorduğunda, kendisini hastaneye götürdüklerini, hastaneye gitmesi gerektiğini söylediklerini, kendisinin de aracın emanet olduğunu, hastanelik bir durumunun olmadığını söyleyerek araçtan indiğini beyan ettiği, davacı tarafça da bu beyanların sürücünün olay yerinden ayrılma nedeninin açıklanması şeklinde dosyaya sunulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Yine mahkememizce davaya konu kaza ile ilgili 155 Polis imdat acil Çağrı hattına yapılan ihbar bildirimine ilişkin konuşma dökümü İzmir İl Emniyet Müdürlüğünden getirtilmiş incelenmesinde; erkek bir şahsın arayarak arabanın İnciraltında ağaca çarptığını, araçta 2 kişi olduğunu belirttiği görülmüştür.
Mahkememizce aldırılan denetime elverişli ve açık olan 07/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda aracın pert olduğu anlaşılmaktadır.
Kasko Sigortası Genel Şartları 5.10 maddesinde; “zorunlu haller(tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerindeki ihlaller nedeniyle, sürücüsünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılınması” teminat dışında kalan zararlar arasında gösterilmiştir.
Davacı tarafça davaya konu kaza nedeniyle davalı sigortaya bildirimde bulunulmamış, kazadan 1,5 ay sonra araç üzerinde delil tespiti yaptırılmıştır.
TTK nın 1446. Maddesinde; sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında; bir an için davaya konu araç sürücüsünün davacı tarafça bildirilen … olduğu düşünülse dahi, bu şahsın hastaneye götürülürken araçtan inmesi, hastaneye gitmeyi kabul etmemesi, olay yerine aracı emanet aldığı şahıs ile birlikte geldikten sonra aracın çekilmiş olduğunu gördükleri halde aynı gün veya makul bir süre içerisinde ilgili kolluk birimine başvurmamaları, sürücünün araçta kendisi dışında başka bir şahıs olduğundan bahsetmemesi, oysa 155 ihbar hattını arayan şahsın araçta 2 kişi olduğunu açıkça ifade etmesi, kazanın oluş saati ve oluş biçimi gibi hususların tamamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde ; olayda haklı sebeple olay yerini terkin ötesinde bir durumun söz konusu olduğu, ayrıca davacı tarafın araç sürücüsünün … isimli kişi olduğunu da somut delillerle ispat edemediği, bu şahsın dosyamızda tanık olarak dahi gösterilmediği, aracı süren her kim ise sürücünün kaza sırasında alkollü olmadığını veya sürücü belgesinin olduğunu ispat yükünün davacı tarafta olduğu (Yargıtay 17. HD nin 2016/11677 esas, 2017/6905 karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır) kanaatine varılarak davacının davasını ispat edemediği…” gerekçesi ile DAVANIN REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın gerçekleşme şekli, gerçekleştiği yer ve zamanın düzenlenen resmi kaza tespit tutanağı ve İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ nün 30/10/2017 tarihli ”155 Polis İmdat Hattı”’ na yapılan ihbar ile sabit olduğunu ve kazanın da teminat süresi içerisinde gerçekleştiğinin sabit olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin benzer uyuşmazlıklardaki içtihatlarında araç sürücüsünün kaza mahallini terk etmesinin tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilemeyeceğini ve bu nedenle de ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğinin kabul edildiğini, TTK’ nun 1409. Maddesi uyarınca sigortacının geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiğini ve uygulamanın ve içtihat birikiminin de bu yönde olduğunu ancak davalı sigortacının bu durumu ispat edemediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2018 tarih ve 2017/303 Esas – 2018/226 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.