Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/340 E. 2021/505 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/340
KARAR NO : 2021/505
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2017 (Dava), 06/03/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/231 Esas, 2018/225 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/231 Esas – 2018/225 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan …’a çarpması sonucunda ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde sigorta şirketi tarafından 13/02/2017 tarihinde 9.145,83.-TL ödeme yapıldığını, ancak yapılan bu ödemenin müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını ileri sürerek şimdilik poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00.-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekili 15.02.2018 tarihli dilekçe ile HMK’ nın 107/2. maddesi uyarınca talebini 56.888.70.TL’ ya çıkartmıştır.
CEVAP:

Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … Plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 290.000,00.-TL olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, dava açılmadan önce dava konusu kaza nedeniyle müvekkil şirkete başvurulduğunu müvekkil şirket tarafından hasar dosyası açıldığını, 13/02/2017 tarihinde… için 9.145,83.-TL ödeme yapıldığını, ödemeye esas alınan hesap raporunda esas alınan kusur oranının %25 olduğunu, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının da tespitinin gerektiğini, davacıya yapılan ödemenin denetlenmesinde ödeme tarihi olan 13/02/2017 tarihindeki verilerin de dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ”…03/04/2015 günü saat 19.39 sıralarında davalı sigortaya ZMMS ile sigortalı olan dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile … viyadükleri üzerinden gelip İstanbul caddesini takiben Manisa istikametine seyri sırasında yolun sağından karşıdan karşıya geçen yaya …’a çarptığı, bu kaza neticesinde davacının kızı olan …’ın hayatını kaybettiği anlaşılmıştır.
Dava dışı sürücü … hakkında davaya konu olay nedeniyle İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış, sanık sürücü … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan 1 yıl 11 ay hapis cezası verilerek verilen cezanın ertelenmesine karar verildiği, kararın 26/11/2015 tarihinde kesinleştiği, ceza dosyasında aldırılan 03/11/2015 tarihli tarfikçi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda müteveffa yaya …’ın kazanın oluşumunda asli, sanık sürücünün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce kazadaki kusur oranının tespiti için Ankara ATK Trafik İhtiss Dairesi Başkanlığından aldırılan raporda sürücü …’nın kazanın oluşumunda %25, yaya …’ın ise %75 oranında kusurlu oldukları belirtilmiş, ATK kusur raporunun denetime elverişli, açık ve olayın oluşuna uygun olması nedeniyle mahkememizce itibar edilmiştir.
Yine mahkememizce davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarı hususunda bilirkişiden rapor aldırılmış, bilirkişi … tarafından düzenlenen raporun denetime elverşli ve açık olması nedeni ile mahkememizce itibar edilerek hükme esas alınmış, buna göre; davacı babanın destekten yoksun kaldığı tazminat miktarının 56.888,70 TL olduğu kanaatine varılmış, davacı tarafça dava 56.888,70 TL üzerinden ıslah edilmiş, dolayısıyla davanın ıslah edilen miktar üzerinden kabulü gerektiği…” gerekçesi ile DAVANIN KABULÜ İLE; 56.888,70.TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sigorta poliçesi bulunan aracın kusuru oranında meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, bilirkişi hesap raporunda kusur oranı dikkate alınmadan %100 kusurlu gibi hesaplama yaptığını, müvekkili şirketin zararın ancak %25′ inden sorumlu tutulabileceğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda, 03/04/2015 tarihinde meydana gelen kazada vefat eden davacının kızının %75 oranında, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu yönündeki Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi’ nce düzenlenen kusur raporu oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına ve mahkemece doğru olarak hükme esas alınmasına rağmen aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davalı sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün %25 oranındaki kusurundan sorumlu olacağının dikkate alınmaması ve mahkemece de bu husus gözden kaçırılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca ”…Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü,…, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir…” yönündeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı İlamı da dikkate alınarak aktüer bilirkişiden TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tarafların kazanılmış hakları da gözönünde bulundurularak taraf ve yargı denetimine elverişli, açık ve ayrıntılı hesap bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece PMF 931 yaşam tablosu esas alınmak suretiyle ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan hazırlanan iş bu rapor çerçevesinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yerel mahkemece yapılacak iş, başka bir bir aktüer bilirkişiden TRH-2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak hazırlanan denetime elverişli, açık ve ayrıntılı bir rapor almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle; davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK 355 ve 353/(1)-a-6 maddeleri uyarınca kararın kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmesi için mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.03.2018 tarih ve 2017/231 Esas, 2018/225 Karar sayılı kararının HMK’ nun 355 ve 353/(1)-a-6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın davalı sigorta şirketine iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı sigorta şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı sigorta şirketi tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın taktiren davalı sigorta şirketine iadesine
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’ nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.