Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/329 E. 2021/485 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/329
KARAR NO : 2021/485

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2012 (Dava), 24/10/2017 (Karar)
NUMARASI : 2012/282 Esas, 2017/1007 Karar

DAVA : TİCARİ ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN ÇIKMA
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/06/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/282 Esas – 2017/1007 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin halen İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün merkez ….. nolu sicil esasında kayıtlı olan davalı şirket çalışanı ve ortağı olduğunu, taraflar arasında müvekkilinin % 25 hisse oranı ile 100.000,00 TL ortaklık bedeli olarak 01/04/2010 tarihli şirket ortaklık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılacağı bilgisi amacıyla Karşıyaka ….. Noterliğinin 22/02/2012 tarih ve 07775 yevmiye numaralı ihtarname çekerek şirket genel kurulunun toplantıya çağırmasını ihtar ettiğini ancak belirtilen süre içerisinde müvekkilinin talebinin yerine getirilmediğini, davalı şirketin Karşıyaka ….. Noterliğinin 29/02/2012 tarih ve 05843 yevmiye nolu cevap ihtarnamesi ile şirket kayıt ve defterleri üzerinde çalışmalar başlatıldığı ve çalışmalar tamamlandığında müvekkilinin çıkma isteği hakkında karar verileceği şeklinde bildirilmesine rağmen müvekkilinin talepleri hakkında karar verilmeyerek sürüncemede bırakıldığını, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren haklı nedenler bulunduğunu ve şirket yönetiminin ciddiyetten uzak olup ticari anlamda yanlış kararlar alındığını, ortaklık sözleşmesinin 3-e maddesine aykırı olarak müvekkilinin şirket defterlerini ve kayıtlarını inceleme girişimlerinin engellendiğini, sözleşme uyarınca her yıl sonunda kar payının dağıtılmasının belirlenmesine rağmen ortaklığın kurulduğu 2010 yılından itibaren hesap yapılmayarak müvekkiline kar payı ödenmesinden kaçınıldığını, müvekkilinin SGK kaydının tek yanlı olarak 31/01/2012 tarih itibari ile iptal edilerek çıkışı yapıldığını ve işyerine girmesinin engellendiğini, davalı şirketin diğer ortağı olan …..’ın faaliyet adresinin davalı şirket ile aynı olan iki adet işletmesi daha olduğunu, bu şirketteki malların bakım masrafları ve makinaların operatör ücretlerinin davalı şirket hesabından karşılandığını ve bunun gibi pek çok malın müvekkili aleyhine zarar oluşturacak şekilde kullanıldığını, bu hususların bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını ileri sürerek TTK.nın 638. maddesi uyarınca müvekkilinin ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine, ayrılma payının bu alacağın şirket öz varlığının hüküm tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri üzerinden hesaplanarak davalı şirketten tahsiline, ortaklık sözleşmesi uyarınca müvekkilinin alacaklı olduğu 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin kar payları belirlenip hesaplanarak ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekili, 07/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ayrılma payı karşılığı 200.838,50.TL’ nın, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete resmiyette ortak olduğu, ancak 2012 yılı başından itibaren kendi kararınca işten ayrılarak dönmediğini, müvekkili şirket ile davalı taraf arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesinin 4/d maddesinde ortağın keyfe keder ortaklıktan ayrılamayacağının bildirildiğini, haklı sebepler ve diğer ortağın muvafakati alınarak ortaklık hisselerinin devredilebileceğini, müvekkili şirketin performans kaybı ve sıkıntı içinde bulunma sebebinin davacı olduğunu, çeşitli firmalara ciddiyetten uzak teklifler sunmasının neden olduğunu, müvekkili şirketin % 75 hissedarı olan …..’ın 2011 yılı Nisan ayında çok ciddi bir rahatsızlık geçirerek 20/04/2011-19/04/2012 tarih aralığında Ege Üniversitesi Hastanesinden rapor alındığını, bu zaman zarfında şirketin, davacı ile kardeşi ….. tarafından yönetildiğini, ortaklığın devam ettiği sürede muhtelif firmalarla kendi nam ve hesabına işler yapıp teklifler verdiğini, davacının şirket ortaklığına girerken yapmış olduğu sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, bu nedenle her türlü tazminat davası açma hakkını saklı tuttuklarını, şirket hesaplarının incelenmesi durumunda müvekkilinin hasta olduğu esnada davacı ile kardeşinin maaşlarının ani ve yüksek bir şekilde arttığının görüleceğini, müvekkili şirketin büyük ortağı …..’ın hasta olduğunu, şirkete uğramadığı ve davacının fiili olarak şirkette bulunduğu dönem içerisinde şirkete ait bir kısım muhasebe ve bilgisayar kayıtlarının davacı tarafından yok edilerek bir kısım yedek parçaların akibetinin belirsiz olduğunu, …..’ın ….. Ltd. Şti. isimli diğer şirketi olduğunu, adresin aynı adres olup ancak hesaplarının farklı olduğunu kendi nam ve hesabına faaiyet gösterin muhasebe kayıtlarının ayrı tutulduğunu ve dava ile her hangi bir alakası bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

YEREL MAHKEME KARARI;

Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; ” …davacının, devir ve temlik aldığı, hisseler ile birlikte 12/04/2010 tarih itibarı ile davalı şirketin % 25 oranında hissedarı bulunduğu, davacı ile diğer şirket ortakları arasında harici ortaklık sözleşmesi yapıldığı, SGK İl Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre, davacı ve kardeşi dava dışı …..’ün, davalı şirketteki işlerinden 31/01/2012 tarihi itibarı ayrıldıkları, davalı şirketin, davanın açıldığı tarihe kadar, kar dağıtımına dair alınan herhangi bir kararının bulunmadığı, şirketteki işinden ayrılmak sureti ile davalı şirket ile olan fiili bağlantısı kesilen davacının, şirketteki ortaklığının devam etmesinde, ortaklığın kazanıldığı sırada, geçerli olan kişisel ve maddi şartları ortadan kalkmış olduğu, bu nedenle davacının, davalı şirketten ayrılmasına dair talebinde haklı sebep bulunduğu, her nekadar, davacı diğer şirket ortakları arasında 01/04/2010 tarihli şirket ortaklık sözleşmesi başlığı altında düzenlenen, harici sözleşmede ortaklıktan çıkmayı talep etmenin sınırlandırıldığı ve çıkma halinde çıkma payının belirlenmesine dair hükümler bulunmakta ise de, Türk Ticaret Kanununun 636/3 ve 638. Maddesi deki düzenleme karşısında, şirket ortağının, ortaklıktan haklı sebeple çıkma hakkını ortadan kaldıracak sözleşmeleri geçerli olmadığı gibi iş bu sözleşmenin, davalı şirketi ile yapılmış şirket sözleşmesi olmadığı, yine şirket sözleşmesi olmayan iş bu harici sözleşmeden çıkma halinde, çıkma payının hesaplanmasına dair sözleşmenin 3b maddesindeki sözleşme hükmünün Türk Ticaret Kanununun 641/2. Maddesinde belirtilen, ayrılma halinde, ayrılma payının şirket sözleşmesine göre belirlenmesi gerektiğine dair yasal düzenleme karşısında, şirket sözleşmesi olmayan işbu harici ortaklık sözleşmesine göre, ayrılma payının belirlenemeyeceği, bilirkişi heyetince şirket defter ve kayıtları ile şirket mal varlığına ilişkin yapıyan inceleme sonucu düzenlenen ve dosya kapsamına uygun düşen bilirkişi heyeti raporuna göre davalı şirketin paylaştırılabilecek özvarlık tutarının toplam 639.185,15 TL.sı olduğu, davacının hissesine denk gelen miktarın ise 159.796,28 TL.sı olduğu, şirket ortaklığında yukarıda arz edildiği azere haklı nedenlerle ayrılma talebinde bulunan davacının, ayrılma talebinin kabulü ile hissesine denk gelen miktarın, davalı şirketten alınarak, davacıya ödenmesine ve davacının ortaklıktan ayrılmasına karar verilmesi gerektiği…” gerekçesi ile DAVANIN KISMEN KABULÜ ile davacının davalı şirketteki ortaklıktan çıkmasına, davacının ortaklıktan ayrılmasına karşılık 159.796,28 TL ayrılma akcesinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 22.10.2012 tarihli dava dilekçesinin ”konu” kısmında ve 6. bendinde ” ortaklık payının rayiç değerinin ticari faizi ile birlikte tahsilini” talep ettiklerinin açıkça yazılı olmasına rağmen yerel mahkemece faiz hakkında hüküm kurulmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının düzeltilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, Ticari şirket ortaklığından çıkma ve çıkma bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ortaklıktan çıkma kararlarının, kararın kesinleşmesi ile sonuç doğuracağına ve kararın kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilebileceğine (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 08.10.2020 tarih ve 2019/923 Esas 2020/3963 Karar sayılı İlamı) göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2017 tarih ve 2012/282 Esas – 2017/1007 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.