Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/328 E. 2021/484 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/328
KARAR NO : 2021/484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2016 (Dava), 28/02/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/393 Esas, 2018/80 Karar
DAVA : KOOPERATİF GENEL KURUL KARARININ İPTALİ
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/06/2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/393 Esas – 2018/80 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı kooperatif tarafından üyelerine konut edindirmek üzere … İli, … İlçesi, … pafta no, … ve … parsel nolu taşınmazlar üzerinde konut inşası için Karşıyaka Noterliğinin 12/04/2000 tarih ve … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzalandığını ve 2006 yılına gelindiğinde inşaatların kısmen bitirildiğini, davalı kooperatif tarafından üyeleri için üretilen dairelerin yanında fazladan 13 daire ve 1 dükkan üretildiğini, bu 13 daire ve 1 dükkanın nasıl değerlendirileceği hususunun 25/03/2006 tarihli genel kurulda tartışıldığını ve aynı tarihli genel kurulun 7.maddesi ile “üye kayıt edilmeyen kooperatife ait 13 zemin daire ve 1 dükkanın beherinin 80.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere pazarlık usulü ile satılmasına, satış işlemlerini yapmaya ve satış şartlarını belirlemeye, satış bedeli alınmadan karşılığında iş yaptırılmasına veya malzeme alımına yönetim kurulunun yetkili olmasına oybirliği ile” karar verildiğini, bu karar doğrultusunda müvekkilleri tarafından davalı kooperatiften dairelerin satın alındığını, satışa dair sözleşmelerle kayıtlara göre müvekkillerinin kuraya katılmaksızın şartlı üye olarak kaydedileceklerinin belirtildiğini, bu nedenle müvekkillerinin kura çekimine katılmadıklarını, aynı konulardaki genel kurul kararlarının iptali yönünde mahkememizde 2014/260 E ve 2015/330 E.sayılı davalar açıldığını, bu davalar sürerken 19/06/2016 tarihli genel kurul kararının 10.gündem maddesi ile “zemin katta oturanların da 2017 Ocak ayından itibaren 4 ay süre ile ayda 500,00.TL (toplam 2.000,00.TL) ödemelerine” karar verildiğini, bu kararın yukarıdaki sebeplere hukuka aykırı olduğunu bildirerek, davalı kooperatifin 19/06/2016 tarihli genel kurulun 10.gündem maddesi ile alınan “zemin katta oturanların da 2017 Ocak ayından itibaren 4 ay süre ile ayda 500,00.TL (toplam 2.000,00.TL) ödemelerine” ilişkin kararın davacılar bakımından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili huzurda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; ” …Dava, 1163 sayılı Koop. K.na ve genel hükümlere göre açılmış, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davalı kooperatifin ikametgahının mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı, davacıların davalı kooperatifin ortakları oldukları, davalı kooperatif genel kurulunca 19/06/2016 tarihli toplantıda 10.gündem maddesi ile “giriş katta oturanların da 2017 Ocak ayından itibaren 4 ay süre ile ayda 500,00 TL (toplam 2.000,00 TL) ödemelerine” karar verildiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, davacıların peşin ödemeli ortak olup olmadıkları, davalı kooperatifin 19/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında 10.gündem maddesi ile alınan kararın kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına uygun olup olmadığı noktalarındadır.
Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle bilirkişiler kök raporu ve ek raporu, bilirkişi kök raporunun, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22/09/1994 gün 2490 E. 6656 K.sayılı içtihadının değerlendirilmesi sonucunda:
I-Davalı kooperatifin başlangıçta belirlenen bedel (davacılara göre sabit ödeme bedeli, davalı tarafa göre ortaklığa giriş bedeli ) nedeniyle herhangi bir talebi yoktur. Bu bedelin davacılar tarafından ödendiği kabul edilmektedir. Keza, 25/03/2007, 02/09/2007 ve 02/03/2008 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarında belirlenen parasal yükümlülüklerin de davacılardan talep edilmediği açıktır. Eğer ilk girişte ödedikleri bedel giriş bedeli olsaydı bundan sonraki parasal yükümlülüklerinde yerine getirilmesi gerekeceğinden sözü edilen genel kurul toplantılarında belirlenen parasal yükümlülüklerin davacılardan da talep edilmesi gerekirdi.
Öte yandan normal daire ortakları için kredi alındığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde, zemin katlardaki daireler için de kredi alınmış ise, davalı kooperatifin ispatlaması gerekmektedir. Zemin katlardaki daireler için kredi alınmadığı taktirde, zemindeki daireler için ortak olanlardan kredi bedelinin talep edilmesi gerekirdi.
24/02/2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına kadar bu konuda taraflar arasında bir sorun olmamıştır. Aidatlardan muaf olduğunu düşünen davacılar sözü edilen genel kararının iptali için dava açmamışlardır. Diğer ortaklar gibi zemin kat ortaklarının da 3.000,00 TL borçlandırılmasıyla davanın konusu olan uyuşmazlık oluşmuş ise de, 3.000,00 TL’sını ödemeyen zemin kat ortakları aleyhine takip yapılmadığı ve dava açılmadığı belirgindir.
15/06/2014 tarihinde yapılan genel kurulda kooperatif ortaklarından 2.000,00 TL tahsil edilmesi yönünde karar alınması üzerine mahkememizce sonuçlandırılan 2014/260 E. Ve 2015/328 E.sayılı dosyaları, bilahare 19/06/2016 tarihinde yapılan ve davanın konusu genel kurulda kooperatif ortaklarından 2.000,00 TL tahsil edilmesi yönünde karar alınması üzerine işbu dava açılmıştır. Muhasebe kayıtları 24/02/2013, 15/06/2014, 03/05/2015 ve 19/06/2016 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarında belirlenen parasal yükümlülüklerin davacılardan da talep edileceğini göstermektedir.
Maddi anlamda genel kurul kararı zemin kattaki dairelerin satışını içermektedir. Ancak, arsa sahipleri ile yaşanılan sorunlar nedeniyle ferdi mülkiyete geçilemediği için genel kurulun iradesine uygun olarak dairelerin satılması mümkün olmayınca, belirlenmiş bedel üzerinden ortak kaydedilmesi yoluna gidilmiştir.
Tüm bu maddi olgular, zemin kattaki daireler için ortak kaydedilenlerin sabit ödemeli ortak olduğunu göstermektedir. Nitekim, davalı kooperatifin 2013 yılına kadarki uygulaması da bu yöndedir. Satış kararının alındığı 2006 yılından sonra normal daire ortakları için sürekli parasal yükümlülükler ihdas edilmesi, zemin kat ortakları ile normal ortaklar arasındaki dengeyi bozmuş 2013 yılından itibaren ihdas edilecek parasal yükümlülüklere zemin kat ortaklarının da dahil edilmesi yönetimce düşünülmüştür.
26/03/2006 tarihinde alınan “üye kayıt edilmeyen kooperatife ait 13 zemin daire ve 1 dükkanın beherinin 80.000,00 YTL’den aşağı olmamak üzere pazarlık usulü ile satılmasına, satış işlemini yapmaya ve satış şartlarını belirlemeye, satış bedeli alınmadan karşılığında iş yaptırılmasına veya malzeme alımına yönetim kurulunun yetkili olması” şeklindeki genel kurul kararı ile, yönetim kuruluna peşin ödemeli ortak alınması hususunda yetki verildiğinin kabul edilmesi mümkündür.
Yargıtay’a göre de kooperatif üyeleri bakımından eşitlik ilkesinin geçerli olduğu yönetim kurulunun bu ilkeden ayrılabilmesi için genel kurulun açık veya zımni belirleme yapması gerekir. Bu usule uyulmadığı taktirde böyle bir ortağın üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Ancak dava konusu olayda olduğu gibi, açık ve zımni bir belirleme söz konusu olduğundan yönetim kurulunun peşin ödemeli üye alması mümkündür.
Bu itibarla, davacılar …, …, …, …, … ve …’un bu çerçevede kooperatife üye oldukları ve faaliyet gösterdikleri anlaşıldığından, adı geçen davacıların davalı kooperatifin sabit ödemeli ortakları olduğunun kabulü gerekir.
II-Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22/09/1994 gün 2490 E. 6656 K.sayılı, -sabit ve değişir ödemeli ortakların bulunduğu kooperatifle ilgili- içtihadı uyarınca “genel kurul kararı hukuksal anlamda tüm kooperatifi ilgilendiren bir karar olmayıp, davacının şahsi ile ilgili ve onun ödemesi gereken meblağı belirleyen bir karar olup açılan davanın kararların iptali şeklinde değil, menfi tespit davası şeklinde yorumlanması gerekir.”
Sabit ve değişik ödemeli ortakların sorumluluğu kooperatif inşaat giderlerine ilişkin olmayıp sadece kooperatifin genel giderlerine yöneliktir.
Buna göre, dava konusu 19/06/2016 tarihli genel kurul toplantısının 10.gündem maddesi ile “…giriş kat daireleri de dahil olmak üzere…2017 yılı Ocak ayından itibaren ilk 4 ayda 500,00 TL/ay aidat toplanmasına…” karar verilen 2.000,00 TL’sının kaç TL’sinin inşaat giderine, kaç TL’sinin genel gidere ilişkin olduğunun tespiti zorunlu olmuştur.
Tüm dosya içeriği ile, her bir davacının hissesine düşen 2016 faaliyet yılına ilişkin genel gider tutarının 1.688,13 TL (=150.244,06 TL toplam gider/89 ortak sayısı) olduğu, dolayısıyla her bir davacının genel kurul kararı ile öngörülen 2.000,00 TL parasal yükümlülüğün 311,87 TL’lik bölümünden sorumlu ve borçlu olmadıkları, fazlaya ilişkin 1.688,13 TL’lik bölümünden sorumlu ve borçlu oldukları…” gerekçesi ile Davacılar …, …, …, …, … ve … tarafından açılan davaların KISMEN KABULÜ ile Davalı kooperatifin 19/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında 10.gündem maddesi ile alınan kararın davacılar yönünden KISMEN İPTALİNE, Adı geçen her bir davacının sözü edilen genel kurul kararında öngörülen 2.000,00.TL aidat tutarının 311,87.TL’ lik bölümünden dolayı sorumlu ve borçlu olmadıklarının, fazlaya ilişkin 1.688,13.TL’ lik bölümünden sorumlu ve borçlu olduklarının TESPİTİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacıların Genel Kurul satış kararına dayanarak Kooperatiften satış sözleşmesi ile toptan ve peşin ödeme ile daire ve dükkan satın aldıklarını, satış sözleşmesine göre davacıların sözleşmede yazılı bedel dışında hiçbir ödeme yapmayacaklarını, davacıların genel giderlerin dışında aidat ödemek zorunda olmadıklarını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulü istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin Genel kurul’ un yerine geçerek kararı değiştirmesinin mümkün olmadığını, Genel kurulda alınan kararın tüm ortakları ilgilendirdiğini, tüm ortakları ilgilendiren kararın sadece davacılar yönünden iptalinin yerleşik Yargıtay kararlarına ve mevzuata aykırı olduğunu, davacıların sabit ödemeli ortak olmadıklarını, davacıların giriş tarihine kadar olan aidat borçlarını toplu ödeyen ortaklar olduğunu, davacıların da üye kayıt edildikten sonra diğer ortaklarla eşit hak ve yükümlülüklere tabi olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, Kooperatif Genel Kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacıların peşin (sabit) ödemeli ortak olduğu, normal üyelik aidatı ve inşaat finansman giderlerinin davacılardan istenmesinin olanaklı olmadığı ancak Kooperatif genel yönetim giderlerine katılmak zorunda oldukları, davalı Kooperatifin 19/06/2016 tarihli Genel Kurul toplantısında 10.gündem maddesi ile alınan toplam 2.000.00.TL aidat tutarının 1.688.13.TL’ lık bölümünün genel giderlere ilişkin olduğu ve davacıların bu bedelden sorumlu oldukları, bakiyesinin aidata ilişkin olduğu ve bu bedel yönünden davacıların sorumluluklarının bulunmadığının mahkemece usulüne uygun olarak belirlenmesine ve mahkemenin bu tespitinin menfi tespit davası olarak değil, iptal kararının fer’isi olarak değerlendirilmesi gerektiğini göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacılar vekili ile davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 tarih ve 2016/393 Esas – 2018/80 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin alınan 215.40.TL harcın mahsubu ile bakiye 156.10.TL harcın davacılara iadesine
3-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu sırasında taraflarca tarafından yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
7-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.