Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/326 E. 2021/482 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/326
KARAR NO : 2021/482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/07/2012 (Dava), 26/10/2017 (Karar)
NUMARASI : 2013/318 Esas, 2017/1114 Karar
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/06/2021
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/318 Esas – 2017/1114 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda “…Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, Müvekkil şirketin merkezi İzmir’de bulunan, kimyasal temizlik malzemeleri üreten ve ürettiği bu ürünleri İzmir de dahil olmak üzere, Türkiye genelinde pazarlayan bir limited şirket olduğunu, davalı …’in müvekkil şirkette 02.01.2012 tarihi itibariyle satış temsilcisi olarak işe başladığını, davalı …, işe başlamadan evvel, müvekkil şirketle belirli süreli iş sözleşmesi imzalamış olup; işbu iş sözleşmesi uyarınca, davalı yanın çalışma bölgesi İstanbul Avrupa Yakası olduğunu, iş bu sözleşme uyarınca davalı işçi tarafından 02.01.2012 tarihinde imzalanan iş akdi 02.01.2013 tarihine kadar yürürlükte kaldığını, davalı işçinin müvekkil şirkette belirli süreli iş akdi uyarınca 02.01.2013 tarihine kadar çalışmakla yükümlü olduğunu, davalı işçinin hiçbir neden belirtmeksizin 30.04.2012 tarihinde sözleşmede belirtilen şartlara ve kanuni yükümlülüklere uymaksızın haklı bir neden de göstermeksizin istifa ettiğini, davalının iş akdinin istifa ile sonlandırılmasının ardından diğer davalı …’nde 09.05.2012 tarihinde işe başladığını, dilekçede ayrıntıları açıklandığı üzere, davalı işçinin iş akdi sona erdikten sonra rekabet yasağına aykırı davranmasından dolayı ve davalı …’in BK 339 ve İK 23 md uyarınca 20 bin Amerikan dolarının fiili ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı olan cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca bir yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek faiz oranında faiz yürütülerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini karar ve talep etmiştir.
II- 1- Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, herhangi bir nedenle tacirler arasında açılacak bir alcak davasında görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış bir akit de olmadığının mahkemenin yetkisine de itirazda bulunduklarını, davacı ile davalı işçi arasında imzalanmış rekabet yasağına aykırı cezai şart tutarından davalı şirketin sorumlu olamayacağını bu nedenle haksız ve yersiz açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı … cevap dilekçesinde özetle, yetkiye ilişkin itirazda bulunduğunu, esas yönünden ise davacı şirketten çıkarıldıktan sonra Mayıs ayının başında diğer davalı şirketin kariyer net adlı insan kaynakları sitesine verdiği ilan üzerinei davalı şirkete başvurduğunu bu şekilde davalı şirkette işe başladığını, dilekçede açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- 1-Sözleşme sureti, ibrahame, işe giriş belgesi, ihtarname, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
2- 24/04/2014 tarihli bilirkişi rapor sonucuna göre; “..dava dosyasında mevcut bilgi, belgeler ve davacı firmaya ait resmi defterlerde yapılan incelemeler sonucunda …’nde (02/01/2014-30/04/2012) tarihleri arasında çalışan …’in çalıştığı dönemdeki şirket müşterilerinin işten ayrılma tarihinden sonra tamamına yakınının davacı şirket ile çalışmayı ve ticaret yapmayı bıraktığı sadece birkaç firmanın çalışmaya devam ettiği resmi kayıtlardan tespit edillmiş, davacı firmanın bu konuda ticari satış kaybına uğradığı..” tespit edilmiştir.
3- Talimat yazılmış İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/3 Tal. Dosyasından rapor sonucuna göre; “…davalı şirketin önceki yıllarda satışı bulunmayıp 2012 yılında satışına başlanılan müşterilerin tabloda belirtildiği gibi olduğu, davalı şirket tarafından 2012 yılında satış yapılan 6 firmadan …, …, …, … Ve …’ne yapılan satışların davalı …’in davacı şirketten ayrılmadan önce başlamış olduğu, söz konusu 5 firmaya 2012 yılında yapılan şatış tutarının 11.317,01.-TL’si olduğu, sadece …’ne yapılan satışın davalı …’in davacı şirketten istifa etmesinden sonra başlamış olduğu, söz konusu firmaya 2012 yılında yapılan satış tutaranını 2.619,60.-TL’si olduğu..” tespit edilmiştir.
4- 14/01/2016 tarihli bilirkişi rapor sonucuna göre; “…dava konusu olayda, dava şirket ile davalı arasında akdedilen “Hizmet sözleşmesinin 8.maddesinde yer olan rekabet yasağı şartında, davalı işçiye getirilen rekabet yasağının zaman ve işin türü bakımından sınırlandırılmasına karşın, söz konusu maddede, rekabet yasağına coğrafi açıdan (yer bakımından) getirilen herhangi bir sınırlamanın yer almadığı ve davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalışan davalı işçiye sözleşme ile tahsis edilen satış bölgesinin aynı zamana rekabet yasağına yer bakımından getirilmiş bir sınırlama olarak değerlendirilmesi de mümkün olmadığı için, davacı şirket ile davalı işçi arasında akdedilen Hizmet Sözleşmesinin 8.maddesinde yer alan rekabet yasağı şartının TBK.nun 445/1 ile 818 sayılı BK.m.349 hükümlerine ve yukarıda bahsi geçen Yargıtay içtihadına göre geçerli olmadığı ve bu sebeple, davacı şirketin aynı sözleşme hükmünde kararlaştırılan cezai şartı davalı işçiden talep etmesinin mümkün olmadığı ve buna bağlı olarak, davalı işçinin sonradan işe girdiği davalı … açısından cezai şart ödeme yükümlülüğünün söz konusu olamayacağı…” tespit edilmiştir.
5- 21/03/2017 tarihli bilirkişi ek rapor sonucuna göre; “… bahse geçen emsal Yargıtay kararına göre, davalı …’e getirilen rekabet yasağının da coğrafi açıdan “İstanbul Avrupa Yakası” ile sınırlandırılmış olması nedeniyle, TBK.nun 445.hükmündeki geçerlilik şartlarını taşıdığı ve geçerli olduğu; …davalı … açısından “İstanbul Avrupa Yakası” ile sınırlandırıldığı kabul edilebilecek olan rekabet yasağının davalı … tarafından ihlal edilmiş olduğu ve buna bağlı olarak, davacı şirketin, sözleşmenin 8.maddesinde kararlaştırılan 20.000 Euro tutarındaki cezai şartı davalı …’den talep edilebileceği, … davalı …’in davacı şirketteki işinden istifa ettikten sonra işe girdiği yeni işvereni olan davalı …’nin davalı işçi ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulup tutulamayacağı konusundaki nihai değerlendirme mahkemenin takdirindedir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
IV- Dava, rekabet yasağına aykırı davranmadan dolayı cezai şartın tahsili nedeniyle Alacak davasıdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, Dava rekabet yasağının ihlalinden duyduğu ileri sürülen cezai şartın tahsiline ilişkin olup, davaya dayanak alınan taahüdün işçi ile işveren arasında düzenlenmiş olması bu taahhüt sebebiyle oluşan alacak davasıdır.
V- 1-Rekabet yasağı, 6098 s. TBK.nın 444. maddesinde; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği” ve “ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli” olacağı, Rekabet yasağının sınırı da ” işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz”(m.445/1) şeklinde düzenlenmiştir.
2- Eldeki davada; davacı şirket ile davalı … arasında iş akti yapılmış, cezai şart hükmünde süre 1 yıl ile sınırlamış, ancak yer sınırı getirmemiştir. Ancak, davalı …’ın görev tanımı İstabul Avrupa yakasındaki satışlar olarak belirlendiğinden ve davacı şirketin de burada faaliyet göstermesi nedeni ile coğrafi sınırın İstabul Avurpa olarak kabulü gerekmiş ve cezai şart hükmünün gerçerli olduğu kanaatine varılmıştır.(Davacının bir başka işçisi ile aynı sözleşme kapsamında görülen davada Yargıtay 11. HD. 10.06.2015 tarih, 2015/3044 E. 2015/8052 K. Sayılı ilamı ile davaya konu cezai şart hükmünün geçerli olduğu kabul edilmiştir.)
3- Mahkememizce, davalı …’ın iş söleşmesinin feshinden sonra bir yıl içerisinde davacı ile aynı bölgede ve aynı iş kolunda çalışan davalı şirkette işe başlaması nedeni ile davalı şirket defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ikisi davalı …’ın davalı şirkette işe başladıktan sonra, diğerleri davalı …’ın davacı yanında çalıştığı dönemde davalı şirketin davacının müşterileri ile ticari ilişki kurduğu tespit edilmiştir. Özellikle iş sözleşmesinin feshinden önceki satışların tarihlerinin feshe yakın olması da dikkate alındığında davalı …’ın, davacının müşterilerini daha iş sözleşmesi devam ederken davalı şirkete yönlendirdiği, sonrasında da kendisinin de davalı şirkette çalışmaya başlayarak bu eylemlere devam ettiği böylelikle rekabet yasağını ihlal ederek davacının zararına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
4- Davalı …’ın rekabet yasağını ihlal etmesi nedeni ile davacının cezai şart isteme hakkı doğmuş ise de, sözleşmede belirlenen cezai şart miktarının davalının ekonomik mahvına sebep olacak oranda olduğu anlaşıldığından 6098 s. TBK.nın 182/3. Maddesi uyarınca tarafların hak ve menfaatleri eylem nedeni ile davacının uğradığı zarar nedeni ile taktiren indirilerek 3.000,00 USD’ye hükmedilmiştir.
5- Davalı şirket yönünden yapılan incelemede ise 4587 s. İş Kanunun 23. Maddesinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesini düzenlemesi, cezai şart yönünden müteselsil sorumluluğa ilişkin bir kanun hükmü olmaması…” gerekçesi ile Davanın davalı … şirketi yönünden REDDİNE, Davanın davalı … yönünden KISMEN KABULÜ ile 3.000,00.-USD cezayi şart alacağının dava tarihinden itibaren Devlet Bankalarınca bu para cinsinden açılan 1 yıl vadeli hesaplara uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte alınarak fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı işçi yönünden rekabet yasağından dolayı cezai şart alacağından indirim yapılmaması gerektiğini ayrıca indirimin çok yapıldığını, İş Kanunu’ nun 23. Maddesi gereğince davalı …’nin de davalı işçi ile birlikte cezai şarttan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararından aleyhe olan kısımlarının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, Rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 16.03.2021 tarih ve 2020/2087 Esas 2021/2483 Karar sayılı İlamı) anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2017 tarih ve 2013/318 Esas – 2017/1114 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin alınan 93.00.TL harcın mahsubu ile bakiye 33.70.TL harcın davacıya iadesine
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.