Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/307 E. 2021/880 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/307
KARAR NO : 2021/880

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2017
NUMARASI : 2014/158 Esas, 2017/1128 Karar

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/12/2017 tarihli, 2014/158 esas ve 2017/1128 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 08/05/2011 – 31/12/2012 tarihleri arasında yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, davalı kooperatifin 2013 yılında yapılması gereken olağan genel kurulunun 05/01/2014 tarihinde yapılacağının usulüne uygun olarak üyeleri tebliğ edildiğini, ancak davacının görev yaptığı yönetim kurulunun hazırlaması gereken bilanço ve faaliyet raporlarının davacının bilgisi dışında hazırlanıp ibraya sunulmasının istenmesi üzerine bu duruma itiraz edildiğini, genel kurul toplantısının bu sebeple iptal edildiğini, iptal edilen genel kurul toplantısı yerine gündemin değiştirilerek 23/03/2014 tarihinde saat 11:00′ de …. Belediyesi …. salonu …. Mah. …. Cad. No: …. adresinde yapılacağının tebliğ edildiğini ancak söz konusu tarih ve saatte belirtilen adrese gidildiğinde toplantının olmadığının görüldüğünü, daha sonra toplantıya bir kaç gün kala toplantı yerininin usulüne uygun olmayan ve iyi niyet ölçülerine sığmayan bir biçimde değiştirildiğinin öğrenildiğini, genel kurul toplantısının farklı bir adreste yapıldığını bildirerek, 23/03/2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kooperatif yönetim kurulu başkanı olduğu 2012 dönemi ile ilgili hazırlaması gereken bilanço hazırlanmadığından genel kurulun iptaline sebep olduğunu, daha sonra genel kurul yapılması ile ilgili işlemlerin ve hazırlıkların tamamlandığını, 19/03/2014 günü genel kurulun yapılacağı salona gidildiğinde salonun belediye tarafından oyun salonuna dönüştürüldüğünün görüldüğünü ve toplantının yapılacağı salonun belediye tarafından değiştirildiğini, bu hususun telefonla ve kooperatifin facebook sayfasında ilan edildiğini, toptantı gününde hükümet komiserleri ile birlikte genel kurulun yapılacağı eski yere gidilerek yerin genel kurul toplantısının yapılmasına uygun olmadığının belirlendiğini ve …isimli çalışanın hükümet komiseri tarafından görevlendirildiğini, bu şahsın saat 11:00 ve 12:30 arasında bina giriş kapısında bekleyerek yer değişikliğinden haberi olmayıp gelen üyeleri yeni toplantı salonuna yönlendirdiğini , yer değişikliğinin mücbir sebeplerden ve …. Belediyesi’ den kaynaklandığını, eski yönetim bilanço faaliyet raporları ve denetim kurulu raporlarının ibra edildiğini ancak yönetim kurulunun ibra edilmediğini, genel kurul iptalinin koşullarının oluşmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Davacı tarafça, davalı kooperatifin 23/03/2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmesine yönelik olarak dava açıldığı, davanın Kooperatifler Kanunu’ nun 53. Maddesinde belirtilen 1 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı, davacının dava konusu edilen genel kurul toplantısına katılmadığı, Kooperatifler Kanunu’ nun 53. Maddesi ile davalı kooperatif ana sözleşmesinin 38. Maddesi gereğince genel kurul toplantısına katılmayan ortakların genel kurul kararların iptali için dava açamayacakları, ancak davacı tarafça genel kurul toplantısının yerinin değiştirildiği ve yapılan değişiklik hakkında kendisine bilgi verilmediği gerekçesi ile toplantıya katılınamadığının iddia edildiği, toplantı çağrısında usulsüzlük halinin alınan kararların yalnızca bu nedenle iptali yada yokluğu sonucunu doğurmadığı, çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın genel kurul toplantısında alınan kararların Yasa’ ya, ana sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırılık iddialarından birine yada hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından iptal için gösterilen gerekçelerin dava konusu genel kurul toplantısının iptalini yada geçersiz sayılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, yalnızca kooeperatif genel kurulunun 14. Maddesinde ” Aidatını ödemeyen ortaklardan aylık % 2,50 gecikme bedeli alınması ” na yönelik alınan kararın 6098 sayılı TBK’ nin 120/2. Maddesinde belirtilen ” sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, 1. Fikra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının % 100 fazlasını aşamaz ” düzenlemesine aykırı olduğu ve alınan söz konusu kararın yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalı ….’ nin 23/03/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 14. Maddesinde alınan ” Aidatını ödemeyen ortaklardan aylık % 2,50 geçikme bedeli alınmasına yönelik kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, Genel Kurul Toplantısının tebliğ edilen adreste yapılmadığı, toplantı yerinin değiştiğine ilişkin tebligatın, tarafı başta olmak üzere ibraları yapılacak yönetim kurulu üyelerine ve kooperatifin tüm ortaklarına yapılmadığını, toplantı yerinin değiştiğine ilişkin çağrı yönteminin 1163 Sayılı Koop Kn, Ana Sözleşme, 6102 Sayılı TTK ve yönetmeliklere aykırı olduğunu, yasalara ve çağrı yöntemlerine aykırı olarak toplanan genel kurulda alınan kararların da aynı zamanda yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olup, iptali gerektiğini, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, gerekçeli kararın, 3 numaralı bendinde “davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” dair kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, davacı vekili ….’ın 22/02/2017 tarihinde istifa dilekçesi sunduğunu, davacı vekilliğinden istifa ettiğini ve iş bu dava dosyasında vekillik görevinden çekildiğini bildirdiğini, söz konusu istifanın vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlem olduğunu, davacı asil …’na ise iş bu istifa dilekçesinin tebliğ edildiğini, dolayısıyla söz konusu tarihten itibaren,davacı …’nun, avukatı olmaksızın davayı, asil olarak bizzat kendisinin takip ettiğini, Avukatlık Kanunu’ nun 165. maddesinde “dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir.” denilmek suretiyle karşı vekalet ücretinin hüküm altına alındığını, ancak iş bu dava dosyasında karşı yan avukatı ….’ın hüküm tarihinde dosyada vekillik sıfatının bulunmaması sebebiyle ve davacı asilin, davayı, kendisinin takip etmesi sonucu, davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş gibi lehine gerekçeli kararda vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin 14/12/2017 tarihli hükmünün davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının kaldırılması gerektiğini bildirerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 23/03/2014 tarihli kooperatif genel kurul kararlarının, çağrının usulsüzlüğü nedeni ile iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtay 11. ve 23 Hukuk Dairelerinin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde, çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
Davalı kooperatifin anasözleşmesinin 28. maddesi, “Olağan ve olağanüstü toplantılara çağrı; taahhütlü mektupla, ayrıca gerektiğinde gazete ile gazete olmayan yerlerde mahalli örf ve adete göre ilan yolu ile yapılır. Çağrının sadece yazılı olarak imza karşılığında yapılması da mümkündür.” hükmünü içermektedir. Kooperatif ana sözleşmesinde toplantıya çağrının usulüyle ilgili herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Davacı tarafça genel kurula çağrılmadığı ileri sürülmüş, davalı vekilince de kooperatif üyelerinin telefonla ve kooperatifin facebook sayfasından çağrılmış olduğu savunulmuştur.
Somut olayda, davacı işbu davasını davaya konu son genel kurulun yapıldığı 23/03/2014 tarihini izleyen bir aylık hak düşürücü süre içerisinde 18/04/2014 tarihinde açmıştır.
Davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararlardan,14. Maddede yer alan ” “Aidatını ödemeyen ortaklardan aylık % 2,50 gecikme bedeli alınmasına” yönelik kararın, 6098 sayılı TBK’ nin 120/2. Maddesinde belirtilen “sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, 1. fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının % 100 fazlasını aşamaz ” hükmüne aykırı olduğu ve söz konusu kararın yok hükmünde olduğu, alınan diğer kararların iptalini gerektirecek veya yoklukla malul olacak nitelikte bir yönü bulunmadığı anlaşılmıştır.
Vekalet ücreti konusunda yapılan değerlendirmede ise, davacının kendini vekille temsil ettirdiği, yargılama sırasında vekilin istifa ettiği, istifa dilekçesinin asile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi uyarınca; avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade etmektedir. Aynı Kanun’un 168. maddesi uyarınca hazırlanan karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre; bu tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.
Yargılama gideri olan vekalet ücretine hükmedilmesi için hüküm tarihinde vekilinin vekalet görevinin sürmesi gerekmektedir. Mahkemece davanın kısmen kabulü nedeniyle davacı yararına tarife hükümlerine göre belirlenen ücrete hükmedilmiş ise de davacı vekilinin vekalet görevinden hüküm öncesi istifa ettiği, istifanın asile tebliğ edilerek, vekalet ilişkisinin sonlandığı ve hüküm sırasında davacının vekilinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının daha önce kendisini vekille temsil ettirmiş olduğu gerekçesiyle, davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2017/4552 E, 2017/7575 K sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.) Belirtilen nedenlerle, vekalet ücretine yönelik davalı vekilinin istinaf sebepleri haklı ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kaldırılarak, HMK nın 353/1/b/2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1- İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/12/2017 tarihli, 2014/158 esas ve 2017/1128 karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşılıklı taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacının yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/12/2017 tarihli, 2014/158 esas ve 2017/1128 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davalının yatırmış olduğu 35.90 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine, davalının yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
3-Davalı tarafından yatırılan 98.10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 38.38 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;

1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı ….’ nin 23/03/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 14. Maddesinde alınan ” Aidatını ödemeyen ortaklardan aylık % 2,50 gecikme bedeli alınmasına” yönelik kararın yok hükmünde olduğunun TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2- Alınması gerekli 59,30 TL maktu peşin harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 25.20 TL harcın mahsubu ile 34.10 TL harcın, davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı taraf hüküm tarihinde kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 22 davetiye gideri 230,00-TL, bilirkişi ücreti 1.200,00-TL, posta masrafı 32,00-TL olmak üzere toplam 1.462,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre takdiren 146,00-TL’ lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan 50,40-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.