Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/288 E. 2021/374 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/288
KARAR NO : 2021/374

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017 (Dava), 08/02/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/1463 Esas, 2018/135 Karar
DAVA : RÜCUEN TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/05/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1463 Esas – 2018/135 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …..’nin maliki olduğu dava dışı ehliyetsiz …..’nın sevk ve idaresindeki ….. plakalı aracın 22.07.2015 tarihinde dava dışı …..’in sevkindeki motorsiklet ile karıştığı trafik kazasında …..’in vefat ettiğini, …..’in mirasçıları tarafından müvekkili şirkete başvurulması ile destekten yoksun kalma tazminatı olarak 140.748,55.TL ödemenin 16.09.2015 tarihinde yapıldığını, müvekkili şirketin ZMMS genel şartlar B.4.b maddesi kapsamında aracın ehliyetsiz sürücü tarafından kullanılması nedeniyle sigortalı aleyhine rücu hakkına sahip olduğunu ileri sürerek 140.748,55.TL’ nin 16.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin maliki olduğu ….. plakalı aracın 22.07.2015 tarihinde ölümlü trafik kazasına karıştığını ancak müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, aracın sürücüsünün salt ehliyetsiz olmasının tek başına kazaya sebebiyet vermediğini, Menderes 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2015/516 Esas 2016/322 Karar sayılı dosyasında vefat eden …..’in aşırı hızlı seyretmesi ve kask kullanmamasının ölüme sebebiyet verdiğinin belirlendiğini, illiyet bağının kesildiğini, davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan davalı müvekkiline rücu edebileceği tazminat miktarı belirlenirken, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının da dikkate alınması gerektiğini, sigorta şirketinin sürücünün kusuru oranı ile sınırlı olarak rücu hakkını kullanabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

YEREL MAHKEME KARARI;

Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; “…Dava; Sigorta sözleşmesine dayalı olarak açılan rücuen tazminat davasıdır.
Ekspertiz raporları, sigorta poliçesi, fotoğraflar, ibraname, Menderes 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/516 Esas 2016/322 Karar sayılı dosyası, ZMMS poliçesi trafik kaza tespit tutanağı ödeme dekontu incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 2. Tüketici Mahkemesi 2016/1157 Esas sayılı 2017/435 Karar sayılı dosyasında yaptığı yargılamada keşif ve bilirkişi incelemesi ile, bilirkişi ….., ….. ve …..’ndan aldığı 16.06.2017 tarihli raporda,ehliyetsiz davalı sürücü …..’nın idaresindeki ….. plakalı traktörün kontrolsüz kavşağa hızla girdiği ve kavşakta seyretmekte olan …..’in idaresindeki ….. marka tescilsiz motosiklete geçiş üstünlüğü tanımayarak önüne çıktığı, önünü kapatarak hareket alanını daralttığı ve 2918 sayılı kanun m.53/b, 84/h ve yönetmeliğin 109/b-8 hükümlerini ihlal ettiğinden %65, motosiklet kullanan yetersiz sürücü belgesi bulunan …..’in de kask takmadan hareket etmesi ve hızla kavşağa girmesi nedeniyle 2918 sayılı kanun m.78/b, m.52/a gereğince %35 oranında tali kusurlu olduğu, ….. mirasçılarına davacı sigorta şirketinin 16.09.2015 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı olarak 140.748,55 TL ödediği yapılan hesaplamaya göre hak sahipleri ve destekten yoksun kalma süreleri nazara alındığında, mirasçıların toplam destekten yoksun kalma tazminat alacağının 246.106,96 TL olarak tespit edildiği, müteveffanın %35 oranında kusur indirimi yapılması ile, ….. plakalı traktör sürücüsünün kusuruna mütenasip olarak sorumluluğunun 159.969,52 TL olduğu, 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu m.91 gereği ZMMS’nin zorunlu olması nedeniyle, sigortacının ödemekle yükümlü olduğu yaralanmalarda, sürekli/geçici işgörememezlik zararları, tedavi giderleri, maddi hasarlar ve ölümlerde DYK ile cenaze giderlerinin sigorta şirketi tarafından trafik sigortası kapsamında ödendiği, sigortanın 2015 yılında teminat limitinin 290.000,00 TL olduğu, yine Kara Yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlar m.B.4’de yer aldığı üzere ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından araçların sevk edilmesi halinde, sigortacının sigorta ettirene ödemiş olduğu zararı rücu edebileceğinin yer aldığı, ….. plakalı aracın sürücüsü …..’nın sürücü belgesinin bulunmadığı bu nedenle, sigorta şirketinin kendi akidi olan sigorta ettirene rücu edebileceği, yapılan ödemenin de sigorta limiti içerisinde usulüne uygun olduğundan 140.748,55 TL’nin 16.09.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilebileceğini belirttikleri, bu rapora karşı davalı vekilinin 14.07.2017 tarihinde kusur oranına itiraz ederek itirazda bulunduğu, mahkemenin rapor aldıktan sonra 19.10.2017 tarihli kararı ile davanın traktörün mesleki amaç dışında kullanılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davacının aracını meslek amaçlı kullandığını bahisle, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalmadığı gerekçesi ile HMK m.114/1-c ve 115/2 gereğince görevsizlik kararı ile davanın usulden reddine karar verdiği, bu kararın 21.12.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının süresi içerisinde tahrik dilekçesi vererek dosyanın mahkememize gönderilmesini talep ettiği belirlenmiştir.
Davacı tarafın Mahkememize gönderilen dosyadaki bilirkişi raporuna itirazı yerinde görülmemiş olup yeniden rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
Usül ve yasaya uygun bilirkişi raporu kabul edilerek davacının sigorta ettireni ve sigortalısı olan …..’ye ait ….. plakalı traktörün olay tarihi olan 22.07.2015 tarihinde bilirkişi raporunda da yer aldığı üzere Kuşadası istikametinden Menderes istikametine giden yol üzerinde kavşağa kontrolsüz olarak çıktığı, böylece 2918 sayılı Kanun m.53/b, 84/h ve yönetmeliğin 109/b-8 hükümlerini ihlal ettiği %65 kusurlu olduğu, diğer kazaya karışan ve kontrolsüz ve hızlı olarak kavşağa giren kaskı bulunmayan sürücü, müteveffa …..’in ise %35 oranında kusurlu olduğu, belirlenen kusur oranının yapılan tespite ve daha önce yapılan aktüerya incelemesine uygun olduğu, Menderes Asliye Ceza Mahkemesinden alınan raporda da, sürücülerin kusurlarının belirlendiği, mahkememizce bu kusur oranının yerinde olduğu tespit edilmekle yeniden bilirkişi raporu alınmamıştır. Davacı sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemenin de destekten yoksun kalma tazminatı olarak mirasçılara bilirkişi raporunda belirlendiği üzere davalının kusur oranı kapsamında ve bunun içerisinde kaldığı (159.969,52 TL olarak tespit edilen destekten yoksun kalma tazminatı) ve ZMMS Genel şartlar b.4’e göre aracın kendi rızası ile ehliyetsiz sürücü …..’na veren sigorta ettiren ve sigortalı olan …..’nin sigorta şirketinin ödemek zorunda kaldığı destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olduğu tespit edilmiş olup bu ödeme tarihi olan, 16.09.2015 tarihinden itibaren davalıdan tahsiline…” gerekçesi ile DAVANIN KABULÜ ile 140.748.55.TL tazminatın 16.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF İTİRAZLARI:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazada davalı müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, araç sürücüsünün salt ehliyetsiz olmasının tek başına kazaya sebebiyet vermediği hususunun Menderes 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2015/516 Esas – 2016/322 Karar sayılı ceza dosyasındaki bilirkişi raporları ve tanık beyanları ile sabit olduğunu, müvekkilinin kazada kusurunun olmadığını, kazada vefat eden motorsiklet sürücüsünün aşırı hızlı seyretmesi ve kask kullanmamasının kazaya ve ölüme sebebiyet verdiğini ancak bu durumun hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve yerel mahkeme gerekçesinde yer almadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, müteveffanın eşi için yapılan hesaplamada evlenme ihtimalinin bulunmadığının belirtilmesinin hatalı olduğunu, hatalı ve eksik inceleme yapıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, sigortacı tarafından trafik kazasından dolayı doğan zararın ZMMS poliçesine dayalı olarak yapılan ödemenin ehliyetsiz kullanım nedeniyle sigortalısına rücu istemine ilişkindir.
Somut olayda; 22.07.2015 tarihinde müteveffa …..’ in sürücüsü olduğu motorsiklet ile davacı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …..’ nin sahibi olduğu dava dışı ehliyetsiz sürücü …..’ nın sevk ve idaresindeki traktörün çarpışması sonucunda meydana gelen trafik kazasında, motorsiklet sürücüsü …..’ in vefat ettiği ve müteveffa motorsiklet sürücüsünün mirasçılarına ZMMS poliçesine dayalı olarak davacı sigorta şirketi tarafından 140.748.55.TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği anlaşılmaktadır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, kaza tespit tutanağında davalı …..’ ye ait römorklu ….. plakalı traktör sürücü belgesiz …..n’ ın, sola dönüş kurallarına riayet etmemek ve kavşaklarda geçiş önceliğine uymamaktan asli kusurlu, motorsiklet sürücüsü yetersiz sürücü belgeli müteveffa …..’ in kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamaktan tali kusurlu olduğu ve müteveffa …..’ in kask takmadığının belirtilmesine, mahkemece kusur oranının belirlenmesi yönünden aldırılan ve hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda davalı …..’ ye ait römorklu ….. plakalı traktör sürücü belgesiz …..n’ ın, sola dönüş kurallarına riayet etmemek, kavşaklarda geçiş önceliğine uymamaktan %65 oranında asli kusurlu, motorsiklet kullanmaya yetersiz belgeli müteveffa sürücü …..’ in, motorsiklet sürücülerinin koruma başlığı ve gözlüğü kullanma ve bulundurma zorunluluğuna uymamak ve kavşaklara yaklaşırken hızlarını azaltmak zorunluluğuna uymamaktan %35 oranında tali kusurlu belirtilmesine göre kaza tespit tutanağı ile mahkemece alınan kusur bilirkişi raporu birbirini teyit ettiği ve dosya kapsamına uygun olduğunun anlaşılmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair iistinaf tirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. (818 sayılı BK 44.) maddesine göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca sürücü ve yolcuların araçların kullanılması sırasında koruyucu tertibatları kullanması zorunludur. Araçlarla gerek sürücü gerekse de yolcu olarak seyir halinde iken zorunlu olan koruyucu ekipmanların kullanılmaması zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet veren etkenlerdendir. Özellikle de motorsiklet gibi bir araçla seyir halinde iken mevzuata göre sürücülerin takmak zorunda olduğu koruma başlığı (kask) hayati öneme sahiptir. Bu nedenle ilgili şahsın kaza anında kasksız olduğunun anlaşılması halinde müterafik kusuru bulunduğundan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılıp yapılmaması gerektiği hususu değerlendirilmelidir.
Somut olayda; desteğin davaya konu kaza neticesinde, genel beden travmasına bağlı kafatası kubbe ve kaide kemik kırıkları, travmatik beyin kanaması, her iki akciğer, karaciğer ve sağ böbrek yaralanması sonucu vefat ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. (818 sayılı BK 44.) maddesi gereğince motorsiklette sürücü konumunda olan murisin kask takmadığından zararın ağırlaşmasına neden olduğundan dolayı zarar görenin müterafik kusuru sebebiyle Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin yerleşik uygulamalarına göre %20 oranında indirim yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, ”…Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir…” yönündeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı İlamı da dikkate alınarak aktüer bilirkişiden TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tarafların kazanılmış hakları da gözönünde bulundurularak taraf ve yargı denetimine elverişli, açık ve ayrıntılı hesap bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece PMF 931 yaşam tablosu esas alınarak ve kaza tarihi olan 22.07.2015 tarihinde müteveffa sürücünün geride sağ ve yasal mirasçı olarak eşi ….. ile ….., ….. ve ….. adında 3 çocuğunu bırakmasına rağmen müteveffanın kazadan ve vefatından önce 09.05.2014 tarihinde vefat eden oğlu …..’ ın sağ olarak hesaplamaya dahil edilmesi ile Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, sağ kalan eşin olay (haksız fiil) tarihindeki yaşı, çocuk sayısı, sosyal yaşantısı ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak olay tarihinde 35 yaşında olan müteveffanın eşi ….. için AYİM tablosuna göre kaza (ölüm) tarihindeki evlenme ihtimali %17 olarak belirlenerek evlenme oranının her bir çocuk için 5 birim olmak üzere toplam 3 çocuk için 15 birim indirim yapılması gerekirken toplam 4 çocuk üzerinden indirim yapılarak düzenlenen eksik ve hatalı hesap bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2017 tarih ve 2017/1463 Esas – 2018/135 Karar sayılı hükmünün, HMK’nın 353/(1).a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İstinaf başvurusunun kısmen kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.