Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/277 E. 2021/349 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/277
KARAR NO : 2021/349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.07.2015 (Dava), 29.12.2017(Karar)
NUMARASI : 2015/797 Esas- 2017/1531 Karar
DAVA : TAZMİNAT (TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/797 Esas, 2017/1531 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; “..Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; Dava konusu kaza sonucunda müvekkillerinin oğlu …’ un olay yerinde vefat ettiğini, … plakalı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki otomobilin kaza tarihi olan 04.04.2015 tarihinde … tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 216960554/0 poliçe numarası ile sigortalandığını, kazadan sonra 5/476244 numaralı hasar dosyası açıldığını, davalı … şirketi tarafından 18.06.2015 tarihinde müvekkil …’a 15.375,24 TL, müvekkil …’e de 20.242,51 TL olmak üzere toplam olarak 35.607,75 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, Kaza tarihindeki poliçe limiti 290.000,00 TL olduğunu, davanın kabulü ile HMK’nun 107. Maddesinde öngörülen belirsiz alacaklarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile … adına 650,00 TL ve … adına 850,00 TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL Destekten Yoksun Kalma Tazminatının hasar dosyasının açılış (22.05.2015) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigortanın kaza tarihindeki poliçede yer alan üst limit ve teminat miktarı ile sorumlu tutulmasına, müvekkileri adına imzalanan ibranamelerin iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kaza nedeniyle hesaplanan tüm tazminatın davacılara ödenmiş olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğunun kalmadığını, davadan önce davacılar tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine 5/476244 no’lu hasar dosyası açılıp davacılardan …’a 15.375,24-TL, …’e 20.242,51-TL olmak üzere toplam 35.617,75-TL 18.06.2015 tarihinde ibraname karşılığında davacılara ödenmiş olduğunu, davaya konu talepler bakımından, davacıların başvurusuna müteakip davacılar tarafından kayıtsız ve şartsız ibra edilmiş olan müvekkil şirket açısından davanın reddinin gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkil şirketin dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru olduğunun ispatlanmasının gerektiğini, müterafik kusurun tazminattan düşülmesinin gerektiğini, SGK’ na müzekkere yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının ve yapılmış ise hangi koldan ödeme yapıldığının araştırılmasını talep ettiklerini, söz konusu ödemelerin tazminat hesabı yapılması halinde bu hesaplamadan düşürülmesinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosya ve ekleri kusur bilirkişisine tevdi edilerek, davaya konu trafik kazasının oluşumunda tarafların kusur oranının tespiti hususunda rapor aldırılmıştır.
Bilirkişinin 06/05/2016 tarihli raporunda; Davaya konu 04.04.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda; … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen diğer kusurlardan 52/1-a “Araçların hızlarını, kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken azaltmamak” ve ayrıca aynı kanunda asli sürücü kusurları olarak belirtilen Madde : 84/j) “Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama” kurallarını ihlal etmesi nedeniyle “%100 Oranında Asli Kusurlu” olduğu, araçta yolcu olarak bulunan müteveffa …’un, kaza tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı ile ilgili olarak “4- BELİRSİZ” şeklinde açıklama yapıldığı, buna göre …’un gerçekleşen kazada önlem alma imkanı bulunmadığından kendisine kusur izafesinin mümkün olmadığı yönünde rapor ibraz etmiştir.
Tarafların Bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları doğrultusunda dosya ve ekleri rapor aldırılmak üzere İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmştir.
İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 03/08/2017 tarih 1944 sayılı raporunda; Sürücü … sevk ve idaresindeki otomobille seyri sırasında yola gereken dikkatini vermesi, hızını mahal şartlarına göre ayarlaması, direksiyon hakimiyetine ve aracını seyir şeridi üzerinde tutmaya özen göstermesi gerektiği halde bahsedilen bu hususlara riayet etmediğinden bahisle olayda asli kusurlu olduğunu, müteveffa …’un alkollü olan sürücü idaresindeki araçta yolculuk yapmaması, yolculuğu sırasında emniyet kemerini takması gerektiği halde bahsedilen bu hususlara riayet etmemiş olduğu için tali kusurlu olduğundan; Sürücü …’ ın %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, Müteveffa …’ un %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu yönünde rapor ibraz edildiği görülmüştür.
Dosya Aktüer bilirkişiye tevdi olunarak, davacıların destekten yoksun kalma tazminat istemlerinin hesaplanması bakımından teknik rapor alınmıştır.
Hesap bilirkişisinin 06/09/2017 tarihli raporunda; Davacı anne – babanın destekleri …’un ölümü nedeni ile Sigorta Şirketi tarafından kendilerine ödeme yapılan 2015 yılı itibariyle gerçek zararlarının karşılanmadığının anlaşıldığını; bu nedenle 2017 yılı verileri ile ve kaza tarihinde yürürlükte olan KTK hükümleri gereğince PMF Yaşam Tablosu ve %10 artırım – %10 ıskonto esasına göre yapılan hesaplama sonucunda (askerlik süresi düşülmek, %30 müterafık kusur indirimi yapılmak ve sigorta ödemeleri güncellenerek mahsup edilmek suretiyle);
a)Anne … için 16.196,94 TL DYKT,
b)Baba … için 14.956,27 TL DYKT olmak üzere toplam 31.153,21 TL maddi tazminat hesaplandığını; hesaplanan tazminatın trafik sigortası poliçe teminat limiti içinde kaldığı; ayrıca hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmayacağının mahkemenin taktirlerinde bulunduğunu; davalı … şirketinin dosya kapsamına göre 03.06.2015 tarihinden itibaren, sigortalı araç ticari nitelikte olmadığından yasal faizi ile birlikte davacılara karşı sorumlu olacağı yönünde rapor ibraz etmiştir.
Davacılar vekili 26/09/2017 havale tarihli değer arttırım dilekçesi ile, Destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini … için 650,00-TL den 14.956,27-TL , … için 850,00-TL den 16.196,94-TL olmak üzere toplamda 29.653,21-TL ‘ na arttırdıklarını beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu yakınları(çocukları) vefat eden davacıların destekten yoksun kalma tazminatının trafik poliçesi( zmms) kapsamında davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Somut olay, 04/04/2015 tarihinde dava dışı …’ın sürücüsü bulunduğu … plakalı aracın Ortaca ilçesi Dalyan Mahallesi istikametinden Gökbel Mahallesi istikametine doğru seyir halinde iken sürücü …’ ın direksiyon hakimiyetini kaybederek aracın takla atması sonucu araçta yolcu konumunda bulunan davacılar … ve …’ in çocukları olan …’un vefat etmesi şeklinde gerçekleşmiştir.
Davacılar … ve …’ in oğulları 20/12/1995 doğumlu müteveffa … kaza tarihinde (04/04/2015) 19 yaşında vefat etmiştir.
Davacılardan … 08/03/1963, … ise 13/04/1967 doğumlu olup, çocukları …’ un trafik kazası sonucu vefatı nedeniyle desteklerini kaybetmişlerdir.
6098 sayılı TBK’nun 53. maddesi (818 sayılı BK’nun 45/2. md.) gereği, ölümle sonuçlanan olay nedeniyle, ölenin yardımından mahrum kalan yakınlarının, bu zararlarının da tazmini gerekmektedir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan maddi zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
TBK’nun 53.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Yukarıda değinilen açıklamalar çerçevesinde, anne ve babanın yaşam sürelerinin sonuna kadar destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanabilecekleri kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına almaktadır. İşleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar, zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, sigorta şirketi ortaya çıkan destekten yoksun kalma zararından sorumlu olacaktır.
Dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli 03/08/2017 tarihli İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporuna göre, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü dava dışı … ‘ın %70 oranında asli kusurlu, … plakalı araç içinde yolcu konumunda bulunan müteveffa …’ un %30 oranında tali kusurlu olduğu ve hatır amacıyla taşındığı, … plakalı aracın davalı … tarafından, kaza tarihini kapsayan trafik(zmms) sigortası ile teminat alındığı görülmektedir.
Davacıların çocukları …’ un trafik kazası sonucu vefat etmesi sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandıkları anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 06/09/2017 havale tarihli hesap raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu nazara alınarak, hesap raporunda belirlenen miktardan %20 şer oranında hatır indirim yapıldığı.” gerekçesiyle, Davanın KISMEN KABULÜ ile davacıların murisleri …’un 04.04.2015 tarihli tarfik kazası sonucu vefatı nedeniyle 05.09.2017 tarihli hesap raporu ile hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından %20 şer oranında hatır indirimi yapılması sonucu davacı baba … için belirlenen 11.965.02.TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı anne … için belirlenen 12.957.62.TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan temerrüt tarihi olan 03.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, verilen karara karşı katılma yolu ile davacılar vekili ile davalı … Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; Müteveffaya atfedilen kusur oranının çok fazla olduğunu ve hakkaniyete uygun olmadığını, hatır taşımalarında tazminattan indirim yapılmasının mutlaka zorunlu olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı … Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından daha önceden yapılan ödemenin bilirkişi incelemesi ile yapıldığı tarih itibariyle güncellendikten sonra kusur, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimleri yapıldıktan sonra tazminattan düşülmesi gerektiğini bu olayda da hatır taşıması indirimi, emniyet kemeri kullanılmaması ve alkollü kişinin aracına binme nedeniyle ayrı ayrı en az %20 indirim yapıldıktan sonra güncellenmiş ödemenin düşülmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
”…Mahkemece yapılacak iş; ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri (ödeme tarihindeki asgari ücret vs. gibi) dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile bu tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılarak, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılması; ödemenin yeterli bulunması halinde davacının bakiye zararı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez mahkemece yazılı olduğu şekilde karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmeli, bulunacak tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılarak, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktara karar verilmesi gerekmektedir…” (Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 13.12.2018 tarih ve 2015/17938 Esas 2018/12168 Karar sayılı İlamı’ ndan)
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle olayda %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmasının ve davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin Yargıtay içtihatlarına uygun olarak mahsubunun yapılmış olduğuna göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, katılma yolu ile davacılar vekili ile davalı … Şirketi vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.12.2017 tarih ve 2015/797 Esas, 2017/1531 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan katılma yolu ile davacılar vekili ile davalı … Şirketi vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacılardan alınması gereken 59.30.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 35.90.TL harcın tenzili ile bakiye 23.40.TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı … Şirketi’ nden alınması gereken 1.702.46.TL nispi karar harcından peşin olarak alınan 425.00.TL harcın tenzili ile bakiye 1.277.46.TL harcın davalı … Şirketi’ nden alınarak hazineye gelir kaydına
4-İstinaf başvurusu sırasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.