Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2677 E. 2023/1289 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2677
KARAR NO : 2023/1289

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019
NUMARASI : 2017/246 Esas – 2019/1275 Karar
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 02/03/2017

BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ NİN
2017/235 ESAS 2017/716 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 02/03/2017
BAM KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli 2017/246 Esas ve 2019/1275 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 03/07/2017 tarihinde 2016 hesap yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, genel kurul toplantısını gerçekleştiren kooperatif yöneticilerinin yöneticilik vasıflarının bulunmadığı gibi genel kurulu toplama ve genel kurulu gerçekleştirme gibi hak ve yetkilerinin bulunmadığını, davalı kooperatifin 30/06/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının iptali talebi ile İzmir 6. ATM’nin 2011/316 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, mahkemece toplantı ve toplantıda alınan kararların iptal edildiğini, kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/8331 sayılı ilamı ile onandığını, karar düzeltme talebinin reddedildiğini ve hükmün kesinleştiğini, böylelikle 30/06/2011 tarihinde başa gelen yöneticiler ile daha sonra yönetime gelen yöneticilerin zincirleme biçimde yetkisiz hale düştüklerini, davalı kooperatif nezdinde yönetim boşluğu olduğunu, bu duruma son vermek için İzmir 2. ACM’nin 2012/131 Esas sayılı dosyasında üyelikleri tespit edilerek müdahillikleri kabul edilen üyelerce 31/05/2015 tarihinde olağanüstü genel kurulun gerçekleştiğini ve gerçekte üye olmayan eski yönetim ve denetim kurullarının görevleri sonlandırılarak yerlerine yenilerinin seçildiğini, … Ticaret Sicil Müdürlüğünce bu genel kurul kararlarının tescili taleplerinin reddedildiğini, bu işleme karşı İzmir 2 ATM’nin 2015/812 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, mahkemece 22/01/2016 tarihinde tescilin yapılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini ve bu suretle yeni yönetim ve denetim kurullarının yetkili hale geldiğini ancak buna rağmen eski yönetimce 20/06/2016 tarihli 2 nolu kararın alındığını, bu kararın tescil ve ilan ettirildiğini, bu kararla kooperatif yöneticilerinin …, … ve … olarak lanse edildiğini, usul ve yasaya aykırı olarak elde edilen bu kararla kooperatif adına işlemler ve birbiri sıra genel kurullar yapıldığını, genel kurulca seçilmiş ve İzmir 2 ATM’nin 2016/39 kararı ile tescil ve ilanı yapılan yönetim kurulu üyelerinin devre dışı bırakıldığını, 03/02/2017 tarihli dava konusu edilen genel kurul toplantısını gerçekleştiren yöneticilerin yönetici sıfatları kalmadığını, yetkisiz olmalarına rağmen genel kurul toplantısının gerçekleştirildiğini, 03/02/2017 tarihli genel kurul toplantısının gayri resmi mutlak butlanla batıl toplantı niteliğinde olduğunu belirtmiş, 03/02/2017 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısının mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine, aksinin düşünülmesi halinde ise 03/02/2017 tarihinde davalılar tarafından yapılan genel kurul toplantısının ve anılan genel kuruldaki tüm kararların tüm sonuçları ile birlikte iptaline, genel kurul toplantısında alınan tüm kararların uygulamasının tedbiren durdurulmasına, alınan kararların … Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescillerinin yapılamayacağının tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan …, …, …, …, …, …, … ve bazı davacıların toplantıda temsil edilmelerine yada bizzat bulunmalarına rağmen muhalefet şerhi koymadıkları halde dava açtıklarını, davacıların hepsi hakkında üyelikten ihraç kararı verildiğini, ihraç kararına yönelik davaların devam ettiğini, 03/02/2017 tarihli genel kurul toplantısını yapan kooperatif yöneticilerinin yöneticilik görevinin halen devam ettiğini, davacılardan …, … ve … ‘ın eski yöneticiler olup bu davalılar hakkında kooperatifte yöneticilik ve denetçilik yaptıkları dönemlerde görevlerini ihmal ettikleri ve kooperatife zarar verdikleri hususlarının tespit edildiğini, davacıların kooperatifi işlevsiz bırakmaya çalıştıklarını, genel kurulun usul ve yasaya uygun olduğunu, davacıların kötü niyetli olduklarını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı kooperatif vekili mahkemenin 13/09/2018 tarihli celsesinde; davacı tarafça açılan davayı kabul ettiklerini, vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerini, karşı tarafa da vekalet ücreti ve yargılama gideri vermeyeceklerini beyan etmiş, bu beyanını imzası ile tasdik etmiş, davalı kooperatif yönetim kurulu üyeleri …, … ve … ‘ da mahkemenin 19/12/2019 tarihli celsesinde kabul beyanlarını tekrar ettiklerini, kabul beyanı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.
Davacılar vekili mahkemenin 13/09/2018 tarihli celsesinde; kooperatif yönetiminin değiştiğini ve değişikliklerin Ticaret Sicilde işlendiğini, ana dosya ile birleşen 3 ATM’nin 2017/235 Esas sayılı dosyası davacıları ile asıl dosyadaki davacılardan … yönünden davadan feragat ettiklerini, diğer davacılar yönünden kooperatif vekilinin kabul beyanı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini , vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerini, karşı tarafa da vekalet ücreti ve yargılama gideri vermeyeceklerini beyan etmiş, bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Feri müdahale talebinde bulunanlar …, … ve … vekili mahkemeye verdiği 17/10/2018 tarihli dilekçesinde ; müdahale talebinde bulunanların 03/02/2017 tarihli olağan genel kurulda yönetime seçilen ve bu görevlerini 22/06/2018 tarihine kadar yürüten yönetim kurulu üyeleri olduğunu, müvekkillerinin yönetim kurulu üyeliklerinin son bulmasının nedeninin 08/06/2018 tarihinde yapılan genel kurulun 22/08/2018 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yasalara aykırı olarak geçici tescil edilmesinden kaynaklandığını, söz konusu genel kurul kararlarının iptali için İzmir 3 ATM’nin 2018/713 sırasına kayıtlı dava açıldığını, bu davanın halen derdest olduğunu belirtmiş, eldeki davanın hem davacılarının hem de kooperatif yetkililerinin ayni kişiler olmasından ötürü davacı ve davalı sıfatının birleştiğinin nazara alınarak işlem yapılmasına, akabinde davacıların davalı kooperatif yönetimini ele geçirdiği 08/06/2018 tarihli olağan üstü genel kurulda alınan kararların usulüne uygun olup olmadığının tespitine ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesine , müdahale talebinin kabulüne ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dilekçesinde davacılar vekili özetle; müvekkillerinin …nin üyesi ve meşru yönetim kurulu üyeleri aynı zamanda pay sahibi olduklarını, kooperatifin yöneticisi olduğunu iddia eden yönetim kurulunun çağrısı üzerine 03/02/2017 tarihinde genel kurul toplantısının yapıldığını, genel kurul toplantısını gerçekleştirilen kişilerin yöneticilik vasıflarının, genel kurulu gerçekleştirme hak ve yetkilerinin bulunmadığını, genel kurula ortak olmayan kişilerin çağrıldığını, gerçek ortak olan kişilerin bir kısmının çağrılmadığını, muhalif oldukları düşünülen kooperatifin asıl üyelerinin toplantı gününde toplantı salonuna alınmadığını, fiili olarak bu üyelerin genel kurula katılımının engellendiğini, kendilerinin de genel kurula katılımamalarının sağlanması bakımından her türlü fiili zorluğun çıkartıldığını, …’ın hazirun cetveline yazılmadığı gibi zor kullanılarak genel kurul alanına alınmadığını, genel kurulun yapılamayacağı yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını, genel kurulda alınan tüm maddelere muhalefet şerhlerinin tutanağa geçirilmesinin istendiğini, itiraz ve taleplerinin kabul edilmediğini ileri sürerek 03/02/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine, genel kurulda alınan kararların tüm sonuçlarla birlikte iptaline, genel gurul toplantısında alınan tüm kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava da davalı vekili cevap dilekçesi ile; aynı genel kurulun iptali talebiyle İzmir 1. ATM’nin 17/246 Esas sayılı davasının açıldığını, aynı genel kurula ilişkin davaların birleştirilerek görülmesi gerektiğini, birleştirme kararı verilmesini, tedbir talebinin reddini ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….mahkemenin 2017/246 esas sayılı dosyası yönünden: Davacı … yönünden davacı ve davalı sıfatının birleştiği anlaşıldığından … ‘ ın talebi ile ilgili esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın diğer davacılar yönünden vaki kabule binaen kabulü ile davalı kooperatifin 03/12/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline, mahkemenin dosyası ile birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/235 esas 2017/716 karar sayılı dosyası yönünden: Davacılar yönünden davacı ve davalı sıfatının birleştiği anlaşıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı katılma yoluyla davacılar … ve … vekili – Feri Müdahiller …, … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar … ve … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; haksız ve hukuka aykırı olarak verilen nihai kararın 6100 s. Kanun madde 353/1-a-3 gereğince ortadan kaldırılan davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kararı verilmesinin gerektiğini, öncelikle; mahal mahkemesince, işbu istinafa konu davanın davacılarının davalı kooperatifin üyesi olup olmadığını tespit etmeden ikame ettikleri davayı her ne hukuki dayanakla olursa olsun kabul etmesi, diğer bir deyişle davacıların aktif dava ehliyetini tartışıp değerlendirmemesinin isabetsiz olduğunu, bilahare; davalı kooperatifin şu anda Yönetim Kurulu üyesi veya/da başkanı olan … her ne kadar 08/06/2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurula çağrı yetkisi var ise de kendisi Kooperatifin üyesinin olmadığını, zira üyeliğini 07/06/2018 tarihinde … Ltd. Şti. ye geçtiğini, … bu Genel Kurulda Yönetim Kuruluna seçilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, 08/06/2018 tarihli Genel Kurul şu anda davalı Kooperatifin Yönetim Kurulu Üyesi olan …’a İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/764 E. Sayılı dosyasından verilen çağrı yetkisiyle yapıldığını, sadece çağrı ile yetkilendirilen … birçok usulsüz ve kanun dışı uygulamalarla 08/06/2018 tarihli Genel Kurul için 124 ortak yerine üye olmayan 18 kişi de içinde olmak üzere 71 kişilik Hazirun Listesi hazırladığını, Genel Kurula 57 kişinin katıldığını ve o anda resmen Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarında Yönetim Kurulu Üyeleri olan müvekkillerinin de dahil olmak üzere 76 üyeyi Haziruna dahil etmediği gibi haricen öğrenen ve Genel Kurula katılmak isteyen bu 76 üyeyi Kolluk gücüyle Genel Kurula alınmadığını, bu suretle kanun dışı yöntemlerle kooperatifin yönetimi ve denetimini ele geçirdiğini, söz konusu olağanüstü genel kurul kararlarının iptali için iptal davası ikame edilmiş olup, söz konusu dosya İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/713 E. Sırasına kayıtlı olup derdest olduğunu, feragat ve kabule dair yetkilerin alındığı genel kurulun gündem maddelerinde işbu istinafa konu davanın feragat ya da kabulüne dair yönetime yetki verilmesine dair bir hüküm bulunmadığını, adı geçen mahkemece alınan ve celbi halinde istinaf mahkemesince de tespit edilecek bilirkişi raporundaki mütalaada, işbu istinafa konu davayı yakından ilgilendiren ve “kabul” yönünde iradeyi ortaya koyan yönetimi oluşturan genel kurulda alınan tüm kararların usul ve esas yönünden mutlak butlanla batıl olduğunun mütalaa edilmesi de istinafa konu nihai kararın eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde verildiğini, talepleri üzerine İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1108 E. Sayılı dosyası üzerinden ikame edilen davanın akıbeti araştırılıp neticesi beklenerek hasıl olacak sonuca ve kabul iradesinin usulüne uygun olarak çağrılıp toplanıp karara bağlanıp ilam ve tescil edilip yasal süresi içerisinde dava konusu edilmeyen genel kurul iradesine göre davanın karara bağlanması gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde verilen nihai kararın ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemesine iade edilmesini temin için istinaf yoluna başvurmasının gerektiğini, açıklanan resen dikkate alanacak nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı olarak verilen nihai kararın ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kararı verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Feri Müdahiller …, … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemede görülen ve yasaya aykırı olarak verilen davanın kabulüne ilişkin karar son derece yanlış ve hukuka aykırı olmakla, anılan kararın bozulması/düzeltilmesi vb. sonuçlarla ilgili işbu taleplerinin kabulünü istediklerini, kararın içeriğinden de anlaşılacağı üzere, kararda iki ayrı davanın varlığının söz konusu olduğunu, 2017/235 E. sayılı davanın davacıları …- … – … olup davalının ise Kooperatif tüzel kişiliği olduğunu ve bu davada davacı ve davalı sıfatları birleştiğinden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, 3 davacının da vekili Avukat … olduğunu, 2017/246 E. sayılı davadaki 31 adet davacıdan 3 adedi ise, yine … – …
açıklık dahi olmadığını, verilen kararın denetime elverişli olmadığını, hem kusursuz ve yasaya uygun bir genel kurul yapılmış olması gerektiğini ve hem de bu genel kurulda yasalara uygun bir kabul kararı almış olması gerektiğini, geçersiz bir genel kurul kararıyla davanın kabulünün olanaksız olduğunu, olayda 12.08.2018 tarihli Genel Kurulla ilgili olarak; hem Genel Kurul Kooperatifin 124 üyesinden 62 si Genel Kurula çağrılmadığı için 50 kişiyle yapıldığını, bunlardan bır kısmı kooperatif ortağı dahi olmadığını, hem genel kurul, Yönetim kurulu kararı alınmaksızın ve Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmaksızın yapıldığını, hem genel kurul, 04.08.2018 tarihindeki genel kurulun toplantı yeter sayısına ulaşamayınca sanki 12.08.2018 tarihinde 2. Toplantı yapılacağına ilişkin bir karar varmış gibi eski karara sahtecilikle ilave yapılarak yapılmış olduğunu, hem gündemde yer almayan “davaların kabul/feragati” konusunda 1163 sk. 46/3. Maddedeki emredici hukuk kurallarına aykırı yapıldığını, hem de sanki bu genel kurulda hukuken geçerli bir genel kurul yapılmış ve davaların kabulü kararı alınmış gibi davranılarak TC. Mahkemeleri yanıltılmaya çalışıldığını ve sonuç alındığını, her iki davada da davacı-davalı sıfatlarının birleştiğini, iptal davalarında sunulan bilirkişi raporlarının ve üyelik tespit davalarının tümündeki bilirkişi raporlarının tamamiyle bu iddialarını destekledikleri ortamda, davacılarla davalıların ittifak oluşturup usule ve yasanın emredici kurallarına da aykırı şekilde işbu davayı kabul etmiş olmaları ve Mahkemenin de bunu onaylamasını hiçbir şekilde hukuken kabul etmediklerini, açıklanan ve yargılama aşamalarında dosyaya sundukları beyanları, delilleri ve fiili durum dikkate alınarak, kararın esas dosya ile ilgili kararının düzeltilmek suretiyle davanın reddinin gerektiğinin tespitine ve bu hususta gerekli kararın tanzimine veya dosyanın yargılamanın esasına girilmesi suretiyle bir karar verilmesi için mahkemesine iadesine, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Aslı ve birleşen dava, kooperatif genel kurul kararının butlanı olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir
Mahkemece; davacı … yönünden davacı ve davalı sıfatının birleştiği anlaşıldığından … ‘ ın talebi ile ilgili esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın diğer davacılar yönünden vaki kabule binaen kabulü ile davalı kooperatifin 03/12/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline, mahkemenin dosyası ile birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/235 esas 2017/716 karar sayılı dosyası yönünden: Davacılar yönünden davacı ve davalı sıfatının birleştiği anlaşıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına. karar verilmiş; hüküm davacılar … ve … vekili ile feri Müdahiller …, … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Feri müdahillerin istinaf itirazlarının incelenmesinde:
HMK’nın 65. maddesi, “(1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. (2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.”, 66. maddesi ise; “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.” hükmünü içermektedir. Fer’i müdahil, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorundadır. Fer’i müdahilin yanında katıldığı davalı tarafından kararın temyiz edilmemiş olması ve fer’i müdahil aleyhine de bir hüküm kurulmadığı durumlarda, fer’i müdahilin tek başına istinaf veya temyiz hakkı bulunmamaktadır (Yargıtay 11. HD’nin 27.06.2019 t. 2019/2399 E. 2019/4947 K.syılı kararı).
Asli müdahale talebinde bulunan …, … ve … vekilleri, 03.02.2017 tarihli olağan genel kurulunda yönetime seçildiklerini ve görevlerinin 22.06.2018 tarihe kadar devam ettiğini, yönetim kurulu üyeliklerinin sona erme sebebinin 08.06.2018 tarihinde yapılan korsan genel kurulun Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yasaya aykırı olarak geçici tescili olduğunu, 08.06.2018 tarihli genel kurul kararlarının iptali için İzmir 3. ATM’nin 2018/713 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, 08.06.2018 tarihli genel kurul kararı ile davacıların kooperatif yönetimine seçilmiş olduklarını, davacı ve davalı sıfatlarının birleşmiş olduğunu, davalı taraf bakımından davanın savunmasız kaldığını ileri sürerek asli müdahale talebinde bulunmuşlar ise de, mahkemece davalı yanında fer’i müdahil olarak kabullerine karar verilmiştir.
İstinaf istemine konu asıl ve birleşen dava 03/02/2017 tarihli kooperatif genel kurul kararının butlanının tespiti, olmadığı taktirde iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, asli müdahale talebinde bulunan …, … ve … tarafından kendileri için bir talepte bulunulmadığı, davalı ile birlikte davanın reddini talep etmeleri gözetildiğinde, ancak feri müdahil olarak bu davada yer alabilirler. (Yargıtay 11. HD’nin 03.04.2019 tarihli , 2017/5227 Esas – 2019/2612 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır). Bu nedenle, mahkemece fer’i müdahilliklerine karar verilmiş olması doğru olup, esasen davada fer’i müdahil konumunda olduklarından ve HMK’nın 68. maddesi gereğince ancak katıldıkları yan ile birlikte kararı istinaf edebileceğinden ve bu nedenle davalının mahkeme kararını istinaf etmediği gözetildiğinde, feri müdahillerin tek başına kararı istinaf etme yetkisi bulunmadığından fer’i müdahillerin istinaf dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar … ve …’nun istinaf itirazlarının incelenmesinde ;
a-Dava açmakta olduğu gibi, kanun yoluna başvurmada da hukuki yarar koşulu bulunmalıdır. Bir tarafın lehine olan hükme karşı istinaf veya temyiz hakkını kullanmakta yararı yoktur denilebilmesi için kararın onun istemine tamamen uygun olması gerekir. Bazı hallerde ise, hüküm lehine olan tarafın, hükmü gerekçesinden dolayı temyiz etmekte hukuki yararı olabilir. HMK’nın 361/2. maddesi gereğince davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir. İlgili hükümler istinaf incelemesi yönünden de kıyas yoluyla uygulanabilir. İşte bu nedenledir ki, yargısal uygulamada gerekçeden temyiz hakkının varlığı kabul edilmektedir (B. Kuru, Hukuk Muhakameleri Usulü, 5. Baskı, Cilt 4, sh. 3279 vd.). Hal böyle olunca, hüküm lehine olan taraf hükmün gerekçesi yönünden istinaf veya temyiz başvurusunda bulunabilir. Örneğin, davacının, kural olarak lehine, yani “davasının kabulüne dair” olan bir hükmü istinaf veya temyizde hukuki yararı bulunmamakla birlikte, bu hükme varılırken dayanılan gerekçe davacıyı tatmin etmemişse ve taleplerini bu yönüyle karşılamamışsa, bu hususu istinafta veya temyizde hukuki yararının varlığının kabulü gerekir. Yine aynı şekilde kural olarak davalı tarafın, davanın reddine ilişkin kararı temyizde hukuki yararı olmamakla birlikte, bu karar savunma ve taleplerini tam karşılamıyorsa onun da bu hükmü temyizde hukuki yararının varlığı kabul edilir (Yargıtay HGK’nın 04.05.2011 t.li, 2011/9-193 K. – 2011/269 K. sayılı kararı).
Somut olayda; asıl davanın davacıları davalı kooperatifin 03.02.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine, olmadığı takdirde genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, mahkemece, asıl davanın davalı tarafça kabul edilmesi nedeniyle kabul nedeniyle davanın kabulü ile davalı kooperatifin … ‘ ın talebi ile ilgili esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın diğer davacılar yönünden vaki kabule binaen kabulü ile davalı kooperatifin 03/12/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline, mahkemenin dosyası ile birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/235 esas 2017/716 karar sayılı dosyası yönünden: Davacılar yönünden davacı ve davalı sıfatının birleştiği anlaşıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Koşulları ve sonuçları farklı olduğu halde, genel kurul toplantısında alınan kararların öncelikle mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiş olmasına ve bu terditli talebe rağmen, butlan konusunda değerlendirme yapılmaksızın iptal kararı verildiği, ayrıca davalı temsilcisinin kabul yetkisinin bulunmadığının ileri sürülmüş olduğu ve gerekçeye yönelik istinaf itirazının bulunduğu, davacılar … ve …’nun kararın gerekçesi nedeniyle istinaf başvurusunda bulunmaya hukuki yararlarının bulunduğu anlaşılmakla, davacılar … ve …’nun istinaf başvurusunun incelenmesine geçilmiştir.
b-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. ve 51. maddelerinde düzenlenen taraf ve dava ehliyeti aynı Kanun’un “Dava şartları” başlıklı 114/1-d maddesinde, dava şartı olarak kabul edilmiş, 115/1. maddesinde ise dava şartlarının kamu düzeninden olduğu mahkemece davanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 114/1 ve 115/2 maddelerinde ise başlangıçta ve dava açılırken bulunmayan dava şartlarının davanın devamı sırasında gerçekleşmesi halinde davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği hükme bağlanmıştır.
Her gerçek kişi yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Genel olarak miras bırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçıya geçer. Bu nedenle dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür.
6100 sayılı HMK’nin 55/1. maddesine göre “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.”hükmüne yer verilmiştir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile devam edilir.
Somut olaya gelince, istinaf aşamasında yapılan inceleme sırasında UYAP ortamından elde edilen nüfus kayıtlarına göre, yargılama sırasında davacılardan …’ın 17/11/2018 tarihinde, …’ın 30/10/2018 tarihinde, …’ın 15/12/2018 tarihinde, dosya istinaf kanun yoluna geldikten sonra ise …’in 05/08/2021 tarihinde, …’ın 10/01/2022 tarihinde, …’ın 21/01/2021 tarihinde vefat etmiş oldukları, taraf ehliyetlerinin ve vekalet ilişkisinin son bulduğu anlaşılmıştır. Eldeki davanın vefat eden mirasçıların mal varlığını ilgilendirdiği dolayısıyla müteveffa davacıların mirasçılarının, davaya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca iştirakinin sağlanması gerektiği kuşkusuzdur.
Öyle ise; ilk derece mahkemesince, 6100 sayılı HMK’nin 55. maddesi hükmü uyarınca davacılar …, …, …, …, …’ın mirasçıları adlarına usulüne uygun şekilde tebligat çıkarılması, mirasçıların davaya devam edip etmediklerinin tespit edilmesi böylece taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra HMK nın 55. Maddesi uyarınca hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği sabittir.
Hâl böyle olunca, taraf teşkilinin kamu düzenine ilişkin olduğu, yargılama sırasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunlu bulunduğundan, davacılardan … ve … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulüyle, 6100 sayılı HMK’nin 353,1/a-4. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, sair hususlar şimdilik incelenmeksizin, yukarıda belirtilen davacıların ölümü nedeniyle mirasçılarının belirlenerek davada yöntemine uygun olarak yer almalarının sağlanması, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
c-Kabule göre ise; mahkemece davalı kooperatifin davayı kabul ettiğinden bahisle birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Kooperatif genel kurul kararının butlanı ve olmadığı taktirde iptaline ilişkin davada yönetim kurulunun kabul yetkisi yoktur. Böyle bir kabul azınlığın iradesini genel kurulun iradesine üstün tutmak sonucunu doğurur. Bu nedenle yönetim kurulunun kabul beyanının genel kurul tarafından alınmış bir karara dayanması gerekir (Aynı yönde, Yargıtay 23. HD’nin 12.04.2017 t.li, 2015/7168 E. – 2017/1130 K. sayılı kararı).
Yönetim kurulunun kabul beyanının dayanağı olan davalı kooperatifin 12.08.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğu iddiasıyla iptal edilmesi için İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı bildirilen 2018/1108 Esas sayılı dosyasında verilecek karar, kabul beyanının değerlendirilmesi açısından eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden, HMK’nın 165/1. maddesi gereğince bu davanın bekletici mesele yapılarak sonucunun beklenmesi gerekmesine rağmen, 2018/1108 Esas sayılı dosyada dava konusu kararların yürütmesinin durdurulması yönünde karar bulunmadığı gerekçesiyle, o davanın sonucunun beklenmemiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; feri Müdahiller …, … ve … vekilinin istinaf itirazlarının usulden reddine, davacılardan … ve … vekilinin istinaf itirazlarının münhasıran kamu düzenine ilişkin nedenlerden ötürü kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-4. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacılardan … ve … vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Feri Müdahiller …, … ve … vekilinin istinaf itirazlarının, kararı istinaf hakları bulunmadığından USULDEN REDDİNE,
2-Davacılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli 2017/246 Esas ve 2019/1275 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacılar … ve … vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)İstinafa gelen davacılarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,(harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)İstinaf aşamasında davacılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
c)Feri Müdahiller …, … ve … tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru ve karar harçlarının kendilerine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a/4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile 14/09/2023 tarihinde karar verildi.