Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2661 E. 2023/872 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2661
KARAR NO : 2023/872

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/07/2018 (Dava) – 27/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/869 Esas – 2019/1224 Karar
DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararlarının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 31/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 31/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2019 tarihli 2018/869 Esas ve 2019/1224 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin ortakları olduğunu, kooperatife ihtar göndererek hem müvekkillerine usulüne uygun çağrıda bulunulmadan yapılacak olan 28/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının usul ve yasalara aykırı olduğunun belirtildiğini, hem de ekte sundukları 22/06/2018 tarihli bu ihtarnamede belirttikleri hususlarda müvekkillerinin bilgilendirilmesinin istendiğini, ancak cevap alınamadığını, bir kısım ortaklara tebliğ edilen ve müvekkillerinden bir kısmına tebliğ edilmeyen genel kurul toplantı tutanağının özellikle 5,7,8. maddesinde; kooperatif arsasının kat karşılığı verilmesi, kısmen kat karşılığı verilip bir kısmının da satılması veya kredi amaçlı ipotek ve rehin verilmesinin kararlaştırılması, bununla ilgili asgari ve azami oran ve bedellerinin belirlenmesi, bu konularda yönetim kuruluna yetki verilmesi, aylık yönetim için gerekli aidat toplanması hususlarının olduğunu, bu maddelerin görüşülmesinin mümkün olmadığının ve muvafakatlerinin de bulunmadığının ihtarnamede belirtildiğini, zira ciddi şekilde maddenin ele alınabilmesi için hazırlanan bir ihale ile kat karşılığı inşaat yapmak isteyen firmaların tekliflerinin ele alınması gerektiğini, çünkü kat karşılığı inşaat sözleşmesi için ihale yapılması durumunda ihalenin anahtar teslimi alt yapı ve peyzaj düzenlemesini içerir nitelikte olması halinde ortaklardan ayrıca ek bir para alınması gerekmeyeceği gibi ortaklara artı değer de getirebileceğini, genel kurulun çağrı bildiriminde yer alan gündeminin bazı maddelerinin kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, inşaat projesi çizdirilmesi amacı doğrultusunda üye başına 350,000.00-TL’yi geçmemek üzere kredi kullanılması, bu amaçla ipotek ve rehin verilmesi, bu hususlarda yönetim kuruluna yetki verilmesi maddesinin tamamen usul ve yasaya aykırı olup sırf proje çizimi için ortak başına 350,000.00-TL kredi kullanılmasının oldukça fahiş olduğunu, müvekkillerinin bu konuda yükümlülük altına girmek istememeleri yanında, gönderdikleri noter ihtarnamesinde gündem maddelerine muhalefet ettiklerini ve bu hususun muhalefet şerhi olarak işlenmesini istedikleri halde, genel kurulda bunun hiç dile getirilmediğini ve yönetim tarafından ortaklardan gizlendiğini, ayrıca kooperatif aleyhine sürdürülmekte bulunan İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/913 E. , İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/844 E. ve Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/8 E. sayılı davalarının derdest olduğunu, bu dosyalarda taşınmaz kaydı üzerine tedbir konduğunun nedense yönetim kurulu tarafından ortaklara bildirilmediğini, genel kurula katılan ortakların ödemek zorunda oldukları aidatları ödemedikleri halde yönetim kurulu tarafından bir işlem yapılmadığı gibi eşitlik ilkesine aykırı konumda olan ortakların genel kurula katılarak çoğunluğun sağlanmaya çalışıldığını, bahse konu 22/06/2018 tarihli ihtarnamede genel kurul toplantısının ertelenmesinin talep edildiğini, bunun yanında bu etapta kooperatifin maliki bulunduğu taşınmazlar üzerine hiçbir tasarrufta bulunulmamasını ve hiçbir şekilde ipotek tesis edilmemesini, yapılacak yeni usul ve yasaya uygun genel kurulda esaslı bir şekilde irdeleme sonucu gerçek ortak sayısının belirlenmesi, eşitlik ilkesine aykırı davranan ortakların çıkarılması veya eksik ödentilerin yasal faizi ile birlikte tahsili işleminin sağlanmasından sonra ve özellikle kooperatif taşınmazı karşılığı en verimli ve en sağlam şirketle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması suretiyle ortaklar lehine işlem gerçekleştirilmesinin istendiğini, bütün bu uyarılara rağmen usul ve yasaya aykırı genel kurul yapılması halinde genel kurulda ihtarnamenin okunmasını ve tutanaklara geçirilmesini, şimdiden yapılan genel kurula muhalefet şerhi olarak derc edilmesini bildirdiklerini, çağrının taahhütlü mektupla toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok 2 ay içinde toplantının gün-saati ile yerinin ve gündem maddeleriyle bildirilmesinin zorunlu olduğunu, ayrıca çoğunluk sağlanamadığı takdirde yapılması gereken 2.toplantının tarihinin, saatinin ve yerinin açıklanarak yeni bir bildirime gerek kalmaksızın bir defada ortaklara duyurulmasının zorunlu olduğunu, yapılan çağrıda bunlara uyulmadığının ve açıkça usul ve yasalara aykırı davranıldığının görüldüğünü, kooperatifin usulsüzce 28.06.2018 günü olağan genel kurulu yaptığını ve hukuka aykırı kararlar aldığını, davalı kooperatifin daha önce de aynı şekilde usulsüz işlemler yaparak genel kurul yaptığını ve usul ve yasalara aykırı kararlar aldığını, 29.06.2016 tarihli genel kurulun İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/913 E. sayılı dosyasında iptalinin dava edildiğini, davanın henüz derdest olduğunu, davalı kooperatif yönetiminin iyi niyetli olmadığının ve şeffaf olmadığının ortada olduğunu, yine davalı kooperatifin 2016 yılı genel kurulunu usulsüz yapmış olması nedeniyle de İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/844 E. kayıtlı davanın ikame edildiğini ve halen derdest olduğunu, müvekkillerinin elde ettikleri genel kurul toplantı tutanak fotokopisinin 5,7 ve 8. maddesinde kooperatif arsasının kat karşılığı verilmesi, kısmen kat karşılığı verilip bir kısmının da satılması veya kredi amaçlı ipotek ve rehin verilmesinin kararlaştırılması, bununla ilgili asgari ve azami oran ve bedellerinin belirlenmesi konularında yönetim kuruluna yetki verilmişse de, Kooperatifler Kanunu’nun 51.maddesinde kooperatif varlığının sonlandırılması veya taşınmazının satışı söz konusu olur ise mevcut ortak sayısının en az 2/3′ ünün oyu gerektiğinin hüküm altına alındığını, ayrıca genel kurulun 5.maddesi ise 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ nun 52.maddesinde hüküm altına alınan ortakların şahsi sorumluluğunun ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların ¾’ ünün rızasının gerekli olduğunu, bu nedenle 350.000.00-TL gibi ödenti yapılması veya kredi kullanılması, buna dayalı olarak ipotek tesis edilmesi kararının oldukça ağır bir yük olduğunu belirterek, 28.06.2018 tarihinde yapılan genel kurulun tümünün iptaline, şayet mahkemece bu talep uygun görülmediği takdirde kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak alınan 28.06.2018 tarihli genel kurul kararlarından 5,7,8. maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kanunun kural olarak, toplantıda hazır bulunulmasını, alınan kararlara olumsuz oy kullanılmasını, olumsuz oya ilişkin muhalefet şerhinin genel kurul tutanağına yazdırılmış olmasını ön şart olarak aradığını, oysa eldeki davaya konu uyuşmazlıkta, davacıların hiçbirinin genel kurula katılmadığını, alınan kararlara olumsuz oy kullanılmasının ve buna ilişkin muhalefet şerhinin genel kurul tutanağına yazdırılmasının da mümkün olmadığını, bu bakımdan davacıların iptal davası açma hakkının bulunmadığını, davacıların dava hakkının varlığı açısından toplantıya çağrının usulüne göre yapılmadığı veya gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediği hususunda araştırma yapılmasının elzem olduğunu, zira çağrı usulüne uygun yapılmışsa ve gündem gereği gibi ilan veya tebliğ edilmişse 1163 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince davacıların dava hakkının söz konusu olamayacağını, genel kurul toplantı çağrısının usulüne uygun yapıldığını, eldeki davaya konu olanın 28.06.2018 tarihli (2017 yılı) olağan genel kurul toplantısı olduğunu, anasözleşmeye uygun şekilde taahhütlü mektupla ve imza karşılığında çağrı yapıldığını, bu bakımdan davacıların genel kurulun iptalini talep etme hak ve yetkilerinin bulunmadığını, gündemin gereği gibi ilan ve tebliğ edildiğini, davacıların tamamına, kooperatife bildirdikleri adreslerine olacak şekilde gündemin taahhütlü posta yoluyla gönderildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre davacıların davalı kooperatifin üyesi oldukları, kooperatifin 38 ortaktan müteşekkir olup bilirkişi incelemesinde belirlendiği üzere tüm ortaklara iptali istenen 28.06.2018 tarihli genel kurul toplantısı çağrısının yapıldığı, davacıların tümünün hazirun cetvelinde, ortaklık senedinde ve üye kayıt defterinde yer aldığı, ancak taahhütlü posta gönderim listesinde isimler yer almakla birlikte diğer tüm ortaklar gibi bu ortakların da isimlerinin yanında adreslerinin yer almadığı, tüm ortaklara taahhütlü posta gönderiminin çıkarıldığı, davacıların kooperatifte kayıtlı adreslerine tebligat yapıldığı, … ve …’ in tek hisse üstünde iştirak halinde pay sahibi olduklarını, … ve …’ in aynı adreste ikamet ettikleri ve tebligatın aynı adrese çıkarıldığı, böylece usulüne uygun olarak yasa ve ana sözleşmede belirtilen şekilde ortaklara tebligatın yapıldığı, ana sözleşmenin 27. ve 28. maddesinde aynı zamanda 1163 sayılı kanun madde 43 ve 45′ e göre süresinden önce tebligatın usulüne uygun yapıldığının belirtildiği, gündemde alınan ve tartışılan 5, 7 ve 8. maddelerin incelenmesiyle; 5. maddenin nisap yönünden 38 ortaktan 14 ortağın asaleten 11 ortağın ise vekaleten toplam 25 ortağın katılımıyla toplantının yapıldığı, bu toplantıda toplantıya katılım nisabı yönünden ana sözleşme madde 33 ve yasaya aykırılık bulunmadığı, toplantıda alınan kararlara tüm davacıların katılması ve muhalefet oyu vermesi halinde dahi kararların nisabını etkilemedikleri ve oylama sonuçlarını değiştirmeyeceği, ancak toplantıda alınan ve üyelerin şahsi sorumluluğunu arttıran 5. maddedeki hükme ilişkin salt çoğunlukla karar alınmışsa da, gündemin 5. maddesinde inşaat projesi amaçlı üye başına 350.000 TL kredi kullanılmasına ilişkin alınan kararın 1163 sayılı Kanun m. 52/1′ e göre; ‘Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir.’ hükmü gereğince, kooperatifin ilk defa kullanacağı kredinin ortakların şahsi sorumluluğunu arttıracağı da gözetilerek 3/4 pay oranıyla, yani 38 ortağın 3/4′ ü olan 29 ortağın toplanarak karar alınması gerektiği, ağırlaştırılmış nisaba aykırı olarak alınan bu kararın (25 ortak) emredici nitelikte olması nedeniyle bu hükme aykırılık teşkil eden genel kurul kararının TBK m. 26 ve 27′ ye göre mutlak butlanla batıl olduğu, bu kararın iptali için üyenin toplantıya katılması ve muhalefet şerhini dercetmesinin gerekli olmadığı (Yargıtay 23. HD. 2012/2999 E.-2012/4927 K., 2015/2561 E.-2016/1050 K.), somut olayda da davacıların bu talebinin kabulü ile 5. maddenin bütün üyelere ekonomik yük getiren, şahsi sorumluluklarını arttıran nitelikteki kararının mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar vermek gerektiği, alınan bu karardaki hükmün bir bütün teşkil etmesi nedeniyle kooperatif inşaatlarının yapılması için kredi alınıp alınmayacağı, alınacaksa oranının hükmün bütününde yer alıp bir kısmının iptal edilmesiyle hükmün uygulanması mümkün kılınamayacağından hükmün bütünüyle iptalinin gerektiği, diğer iptali istenen 7. maddenin ise kooperatifin genel borç durumu ve bütçesi dikkate alındığında yasaya ve ana sözleşmeye aykırı olmadığı, yine gündemin 8. maddesinin de iptali gerektirecek bir yasaya aykırılık bulunmadığı tespit edildiğinden talebin kabul edilmediği, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davalı kooperatifin iptali istenen 28.06.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5. maddenin mutlak butlanla batıl olması nedeniyle malul olduğunun tespitine, davacıların diğer taleplerinin şartları gerçekleşmediğinden reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
DAVACILAR VEKİLİ TARAFINDAN, “…Sundukları İzmir 21.Noterliğinden gönderdikleri ihtarnamenin konusunun; hem müvekkillerine usulüne uygun çağrıda bulunulmadan yapılacak olan genel kurul toplantısının usul ve yasalara aykırı olduğu, hem de bunun yanında ihtarnamede belirttikleri hususlarda müvekkillerinin hiç bilgilendirilmemesi olduğunu, ihtarnamede; genel kurul toplantısının açıkça usul ve yasalara aykırı bir şekilde çağrı yapılması veya hiç yapılmaması nedeniyle ertelenmesinin talep edildiğini, bunun yanında bu etapta kooperatifin maliki bulunduğu taşınmazlar üzerinde hiçbir tasarrufta bulunulmamasını ve hiçbir şekilde ipotek tesis edilmemesini, yapılacak yeni usul ve yasaya uygun genel kurulda esaslı bir şekilde irdeleme sonucu gerçek ortak sayısının belirlenmesi, eşitlik ilkesine aykırı davranan ortakların çıkarılması veya eksik ödentilerin yasal faizi ile birlikte tahsili işleminin sağlanmasından sonra ve özellikle kooperatif taşınmazı karşılığı en verimli ve en sağlam şirketle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması suretiyle ortaklar lehine işlem gerçekleştirilmesinin sağlanması, bütün bu uyarılarına rağmen usul ve yasaya aykırı genel kurulun yapılması halinde ise bu ihtarın genel kurulda okunmasını ve tutanaklara geçirilmesini, şimdiden yapılan genel kurula muhalefet şerhi olarak derc edilmesini davalıya bildirdiklerini, aynı zamanda İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvuruda bulunarak yapılacak genel kurulun denetlenmesini ve muhalefet şerhlerinin tutanağa geçirilmesinin sağlanmasının da talep edildiğini, ana sözleşmenin 27.maddesinde ve Kooperatifler Kanunu’nda çağrının taahhütlü mektupla toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok 2 ay içinde toplantının gün-saati ile yerinin ve gündem maddeleriyle bildirilmesinin zorunlu olduğunu, ayrıca çoğunluk sağlanamadığı takdirde yapılması gereken 2.toplantının tarihinin, saatinin ve yerinin açıklanarak yeni bir bildirime gerek kalmaksızın ortaklara duyurulması gerektiğini, yapılan çağrıda bunlara uyulmadığının görüldüğünü, davalı kooperatifin usulsüzce genel kurul yaptığını ve hukuka aykırı kararlar aldığını, tebligatların müvekkillerine tebliğ edildiğine dair PTT evrak asıllarının dosyaya ibraz edilmediğinin görüldüğünü, internet çıktılarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kime, ne şekilde, nerede teslim edildiği yazmadığı gibi alıcı adresinin dahi bulunmadığını, bu belgelerin hükme esas alınamayacağının ortada olduğunu, ayrıca genel kurulda esaslı bir şekilde irdeleme sonucu gerçek ortak sayısının belirlenmesi, eşitlik ilkesine aykırı davranan ortakların çıkarılması veya eksik ödentilerin yasal faizi ile birlikte tahsili işleminin sağlanması gerekirken, Kooperatif Kanunu 23.maddesi gereğince yeni kayıt olan ortakların önceki ortaklarla eşit ve denk olacak seviyede ödeme yapmak sureti ile kayıt yapılması hususu Yönetim Kurulunun temel görevi olduğu halde ve düzenlenen hazirun cetvelindeki yeni ortakların durumunun tespitini istemelerine rağmen, bilirkişi raporunda bu istemin, dava konusu kararlarla doğrudan ve açık bir bağlantı bulunmadığı gerekçesiyle değerlendirmeye alınmadığını, genel kurul toplantı tutanağının 4. ve 5.-6-7. maddesinde kooperatif arsasının kat karşılığı verilmesi, kısmen kat karşılığı verilip bir kısmının da satılması veya kredi amaçlı ipotek ve rehin verilmesinin kararlaştırılması, bununla ilgili asgari ve azami oran ve bedellerinin belirlenmesi, bu konularda yönetim kuruluna yetki verilmesinin karara bağlandığını, bu maddenin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu ve gündem maddesine muvafakat etmediklerinin de keşide ettikleri ihtarname ile belirtildiğini, müvekkilleri tarafından benimsenen yöntemin; kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu ve bu doğrultuda ihale açılmasının istendiğinin ihtarname ile belirtildiğini, diğer şıkların kabul edilmediği ve bu durumun muhalefet şerhi olarak tutanağa geçirilmesi istendiği halde hiç değerlendirilmeye alınmadığını, Kooperatifler Kanunun 51.maddesinde kooperatif varlığının sonlandırılması veya taşınmazın satışı söz konusu olur ise mevcut ortak sayısının en az 2/3′ ünün oyunun gerektiğinin hüküm altına alındığını, hazirun cetvelinde 37 kayıtlı ortağın bulunduğu, bunlardan 14′ ünün toplantıya katıldığı, 12 adet vekalet kullanıldığı belirtilmekte ise de katılan ortakların kooperatife borcu olup olmadıkları, sunulan vekaletnamelerin usulüne uygun olup olmadığının kendileri tarafından anlaşılamadığını, böyle bir karar alınabilmesi için en az 24 ortağın katılması ve bu konuda oy kullanmasının yasal zorunluluk olduğunu, bunun yanında anahtar teslim kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde kooperatif ortaklarının ayrıca bir bedel ödemesi gerekmeyeceği ve ilave yük yüklenmeyeceği ortada iken, aksine bir karar alınmasının kooperatif ortaklarının ve kooperatif tüzel kişiliğinin aleyhine bir durum yaratacağının muhakkak olduğunu, genel kurulun 5.maddesinde ise 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 52.maddesinde bütün ortakların ¾’ ünün rızasının gerekli olduğu hükmüne de aykırılık teşkil eden bir karar alındığını, mevcut ortak sayısının ¾’ ü olan 28 ortağın genel kurula katılması ve oy birliği ile böyle bir karar almasının yasal zorunluluk olduğunu, buna rağmen genel kurulda ortaklardan toplam 18 ayda ödenmek üzere taksitler halinde 200.000,00-TL aidat alınmasına karar verildiğini, bunun hukuken geçerliliğinin söz konusu olamayacağını, Türkiye koşullarında ortakların aylık 11.000,00-TL aidat ödeyebilecek ekonomik güçte bulunmasının da mümkün olamayacağı reel bir gerçek olmasına karşın, alınan bu kararda art niyet arandığını, bu nedenle genel kurulun iptalinin kaçınılmaz olduğunu, genel kurul kararlarının geçersiz çağrıya istinaden öncelikle iptaline, alınan kararların açıklanan nedenlerle açıkça ana sözleşme ve Kooperatifler Kanunu ile TTK’ ya aykırılık teşkil etmiş olmasından ötürü genel kurul toplantı tutanağının 4-5-6-7 .maddelerinin iptaline ve ayrıca hukukun genel ilkelerine, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına uyarlı olmadığından iptaline karar verilmesi gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI KOOPERATİF VEKİLİ TARAFINDAN, “…Kooperatif Genel Kurulunda alınan 5 nolu gündem maddesi mutlak butlanla sakat olduğundan bahisle bu maddenin iptaline karar verildiğini, ancak verilen bu kararın hukuka aykırı olduğunu, burada ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdasının olmadığını, Konut Yapı Kooperatiflerinin sadece aidat toplamak suretiyle konut inşa etmesinin düşünülemeyeceğini, bu durumun işin mahiyeti ile örtüşmediğini, ayrıca karara dikkatle bakılırsa, birbirine opsiyon olarak kararlaştırıldığı, bu bakımdan yönetim kurulu tarafından Kooperatif üyelerinin en lehine olacak şekilde kademeli seçim yapabilmeleri için yetki verildiğinin görüleceğini, öte yandan benzer kararların daha önce yapılan genel kurullarda da alındığını, 29.06.2016 tarihinde yapılan genel kurulun 4. gündem maddesinde; yine 30.06.2017 tarihinde yapılan genel kurulun 5. gündem maddesinin, eldeki davaya konu olan genel kurul kararının -oranlar hariç- birebir aynısı olduğunu, bundan önceki 2 genel kurulda da bu kararların alındığını, alınan kararlarda dikkat çeken hususun ise; öncelikle kooperatif arsasının kat karşılığı verilmesi olduğunu, bu durumda, inşaat iş ve işlemleri, kat karşılığı sözleşme yapılacak üçüncü kişi konumunda olan müteahhide ait olacağından, bu ihtimalde kooperatif üyelerinden hiçbir ödeme talep edilmeyeceğini, inşaatların bizzat kooperatif tüzel kişiliği tarafından yapılması halinde ise üye başına en fazla 350.000,00-TL ödeme (ödeyemeyecek olanlar bakımından ipotek karşılığı kredi) şeklinde karar alındığını, bugüne kadar inşaat bedeli için ödeme toplanmadığı dikkate alındığında, sadece aidat bedeli ödenerek konut sahibi olmayı beklemenin, piyasa koşullarında imkansız olduğunu, bu bakımdan genel kurul iradesinin, kooperatif yönetim kurulu tarafından -yapılabiliyor ise- kat karşılığı sözleşme ile inşaat masraflarını 3. kişiye yükleyerek, bu mümkün değil ise kooperatif yönetim kurulu tarafından yapılması olduğunu, esasen; her ikisini de hali hazırda imkansız kılan bir sorun bulunduğunu, bu sorunun ise imar planı değişikliği olduğunu, kooperatif genel kurulunda da yer verilen imar planı değişikliğinin etkisinin halen devam ettiğini, bu sebeple Urla Belediyesinin hiçbir şekilde inşaat ruhsatı vermediğini, bu sebeple inşaat yapılamadığını, sonuç itibariyle opsiyon olarak sunulan seçeneklerden ikincisi olan ve kooperatif arsasının kat karşılığı sözleşme ile verilememesi durumunda üyeleri ev sahibi yapabilmek amacına uygun şekilde inşaat projesi amaçlı üye başına 350.000,00-TL’yi geçmemek üzere kredi kullanılması, bu amaçla ipotek ve rehin verilmesi işleminin, üyelerin şahsi sorumluluğunu artıran bir madde olmadığını, aylık 200-TL ödenmesi kararlaştırılan aidat ile ev sahibi olunamayacağını, üyelerinden henüz bir inşaat bedeli tahsil edilmediği, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde opsiyonlu şekilde verilen inşaat projesi amaçlı üye başına 350.000,00-TL’yi geçmemek üzere kredi kullanılması, bu amaçla ipotek ve rehin verilmesi yetkisinin, 1163 sayılı KK’nun 52. maddesi kapsamında üyelerin şahsi sorumluluğunu artıran bir düzenleme olmadığını, kaldı ki açıklandığı üzere imar düzenlemeleri gereği kat karşılığı sözleşme dahil hiçbir işlemin fiilen yapılmasının mümkün olmadığını, hal böyle iken, gündemin 5. maddesinin TBK m. 26 ve 27′ ye göre mutlak butlanla batıl olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesinin hukuki niteleme hatası olduğunu, davacıların tamamına usulüne uygun çağrı yapıldığı dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuyla teyit edildiğine göre, davacıların genel kurula katılmaksızın açtıkları iptal davasının hukuken dinlenilemeyeceğinin aşikar olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 28.06.2018 tarihli kooperatif olağan genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmadığından tümden iptali ve bu mümkün değilse genel kurul toplantısındaki 5., 7. ve 8. nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Davacılar vekilinin çağrıya yönelik itirazlarına dair yapılan değerlendirmede; bilindiği üzere, Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesi yokluk olarak kabul edilemeyeceğinden, çağrı usulsüzlüğü, genel kurul kararlarının tek başına yok hükmünde sayılmasını gerektirmez (Yargıtay (kapatılan) 23. HD 2016/6648 E.-2020/2341 K). Toplantı nisabına uyulması halinde genel kurul yok hükmünde sayılmaz. Somut olayda 38 ortaklı kooperatifte asaleten ve vekaleten toplam 25 ortağın toplantıya katılmış olması karşısında, davacıların çağrının usulsüzlüğüne dair iddialarının GK kararının yok hükmünde sayılmasını gerektirmediği gibi, kaldı ki, toplantı öncesi davacılar tarafından kooperatife gönderilen ihtarname içeriğine göre davacıların bahse konu GK toplantısından haberdar oldukları da açık olup, bu durum da dikkate alındığında aksi kabulün TMK 2.maddeye aykırılık taşıyacağı da açıktır.
2-Kooperatif genel kurul toplantısında hazır bulunan ortakların alınan kararlara karşı iptal davası açabilmeleri için, ret oyu kullanmış ve muhalefetlerini de toplantı tutanağına kaydettirmiş olmaları gerekmektedir. Emredici nitelikte olan bu yasal düzenlemenin, davalı kooperatif anasözleşmesinin 38. maddesinde de aynen tekrarlandığı görülmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Diğer anlatımla, dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiri getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gerekmektedir (Yargıtay (kapatılan) 23. HD 2014/7542 E.-2015/7380 K.). Bu nedenle, davacıların GK öncesi kooperatife gönderdikleri ihtarnamenin yasanın aradığı anlamda muhalefet şerhi olarak kabulü mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
3-Davalı kooperatif vekili ise, mahkemece mutlakla batıl olduğuna karar verilen 5.madde bakımından istinafa gelmiş olup, bu kapsamda yapılan değerlendirmede; anılan maddede seçenekli şekilde (terditli) bir ifade olmaksızın, kooperatif arsasının %38’den aşağı olmamak üzere inşaatların yapılması için kat karşılığı verilmesi, bu hususta inşaat projesi amaçlı üye başına 350.000-TL’yi geçmemek üzere kredi kullanılması, bu amaçla ipotek ve rehin verilmesi hususlarında yönetim kuruluna yetki verildiği görülmekle, 1163 S.Kooperatifler Kanunu 52/1. maddedeki; “Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir.” hükmü gereğince, 38 ortaklı davalı kooperatifin 5. madde uyarınca kooperatif ortaklarına ek ödeme getirerek sorumluluklarını ağırlaştırabilmesi için 3/4 oy oranı karşılığı 29 ortağın kabulü ile bu kararı alabilmesi mümkün iken, somut uyuşmazlıkta ise 25 ortağın oyu ile karar alınmış olmasından dolayı, emredici nitelikteki yasal düzenlemeye aykırı alınıp yok hükmünde bulunan bu karara dair mahkemece davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/869 Esas – 2019/1224 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacılardan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
b-Davalıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/05/2023