Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2657 E. 2023/1135 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2657
KARAR NO : 2023/1135

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2015 (Dava) – 03/03/2020 (Karar)
NUMARASI : 2015/253 Esas – 2020/191 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)

BAM KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarihli 2015/253 Esas ve 2020/191 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı … Şti.’nin keşideci olduğu, 9494002 nolu çek üzerinde ciranta olduğunu, çekin karşılıksız çıkması sebebi ile hamili tarafından yapılan icra takibi sonunda borcun ödenmek zorunda kalındığını, ödemiş olduğu bedelin rücuen tahsili için İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2013/3634 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalılarının itirazı ile takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, itirazın iptali davası açılmasının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, esasa ilişkin olarak davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, çekin keşide tarihi itibariyle 6762 Sayılı TTK ve bu kanunda değişiklik yapan 6273 Sayılı Kanun gereğince Ticaret Kanunun 726.maddesi uygulanması gerektiğini, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, çekin hamiline yazılmış olduğunu, bunun için bankada hamiline çek hesabının açılması gerektiğini, çekte hamiline yazısının bulunmadığını, çekte cironun kopmuş olduğunu, müvekkilinin sorumlu olmadığını, takipten önce 7.840-TL ödeme yapıldığından bu ödemenin düşülmesi gerektiğini, çek sorumluluk tutarı 600-TL nin ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”….Davanın kabulü ile; davacıların İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2013/3634 E sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin aynı şartlarda devamına, dava konusu alacak taraflar arasında bilinebilir cari hesap niteliğinde bulunmadığından yargılamayı gerektirdiğinden % 20 icra inkar tazminatı isteminin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece haklı davanın kabulü ile davalıların İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2013/3634 E sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin aynı şartlarda devamına karar verilmesi ve yasaya uygun olup kararın bu kısmına herhangi bir istinaf itirazları bulunmadığını, dava konusu icra dosyası ve yapılan ödeme nazara alındığında dava konusu alacağın davalılarca bilinmeme durumunun söz konusu olmasının mümkün olmadığını, bu sebeple icra inkar tazminatı taleplerinin kabulü gerektiğini, dava konusu alacak taraflar arasında bilinebilir cari hesap niteliğinde bulunmadığından yargılamayı gerektirdiğinden % 20 icra inkar tazminatı isteminin reddine dair kısmını istinaf etme zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek, –diğer kısımlara herhangi bir istinaf itiraz olmamakla birlikte bu kısımların kesinleştirilmesini talep etmekle- kararda geçen icra-inkar tazminatı taleplerinin reddine dair olan kısmının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak davanın külliyen kabulüne karar verilmesi, şayet istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün kaldırılarak, dosyanın yeniden karar verilmek üzere Yerel Mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; işbu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bahsi geçen İzmir 23.İcra Müdürlüğü’nün 2013/3634 Esas sayılı icra takibinin 22.03.2013 tarihinde müvekkili … ‘ya tebliğ olduğını, müvekkilinin de yasal süresi içinde 28.03.2013 tarihinde işbu icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, ilgili itiraz dilekçesinin icra dosyasında mevcut olduğunu, İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde ” Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ” demek suretiyle icra takibine yapılan itirazlara karşı izlenecek yolu ve süreyi belirttiğini, ilgili maddede yazan 1 senelik sürenin hak düşürücü süre olduğunu, İzmir 23.İcra Müdürlüğü’nün 2013/3634 Esas sayılı icra takibine karşı müvekkili tarafından 28.03.2013 tarihinde itiraz yapıldığını fakat davacı tarafından işbu itirazın iptali için bir senelik hak düşürücü süreden çok sonra anca 24.02.2015 tarihinde hukuka aykırı olarak işbu davayı açtığını, İcra İflas Kanunu’nun 78. maddesine göre bir ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğinden itibaren 1 yıl içinde haciz talep edilmezse takibin yenilenmesi için harç ödeneceği ve borçluya yenileme dilekçesi tebliği gerekeceğinin düzenlendiğini, davacı tarafın icra takibini 20.03.2013 tarihinde açtığını ve bundan sonra icra dosyasına ilişkin herhangi bir işlem yapmadığını ayrıca 1 senelik sürenin sonunda takibin yenilenmesi için hiçbir talepte bulunmadığından ilgili icra dosyasının 20.03.2014 tarihinde işlemden kaldırılması gerektiğini, davacının hukuka aykırı olarak, icra dosyası hala derdestmiş gibi yenileme harç ve dilekçesi vermeksizin itirazın iptali davasını açmasının kötü niyetle hareket ettiğini gösterdiğini, ayrıca dosyada mevcut 20.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafından yapılan ödemeye ilişkin faiz hesaplamasının, ödeme tarihlerinden itibaren yapılmasının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, eğer söz konusu ödemeye ilişkin bir faiz hesabı yapılacaksa bunun başlangıç tarihinin borçluların temerrüte düştüğü tarihten itibaren yapılması gerektiğini, yargılama konusu olayda bu tarih, İzmir 23.İcra Müdürlüğü’nün 2013/3634 Esas sayılı icra dosyasında, ödeme emrinin borçlulara tebliğ olduğu tarih olması gerekirken, davacının ödeme yaptığı tarihten itibaren faiz hesaplamasının yapılması hukuka aykırı ve hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davalı … – … vekili 16/06/2020 tarihli istinaf başvuru dilekçesi sunduktan sonra 06/05/2021 tarihli dilekçe ile, “…Davacı her ne kadar yukarıda bilgileri yazılı çek ile ilgili çekin son hamili … ‘nun başlatmış olduğu İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1855 Esas sayılı icra dosya borcunu ödediği gerekçesi ile konu davayı açmışsa da, ekte sunmuş olduğumuz banka dekontunda da açıkça görüleceği üzere, yargılama konusu çek ile ilgili olarak, 09.02.2011 tarihinde … Şirketi tarafından “… ” açıklaması ile 12.000,00-TL davacı … ‘in hesabına yatırılmıştır. Bu ödeme haricinde de yine … A.Ş. tarafından davacıya ödemeler yapılmış ve yargılama konusu çek ile ilgili herhangi bir alacağının kalmadığı tarafımızca haricen öğrenilmiştir. Davacı … ‘in … Bankası … Şubesinde bulunan banka hesapları incelendiğinde yapılan tüm ödemeler görülecektir, işbu sebeple davacının banka hesap dökümlerinin temin edilmesi için ilgili banka şubesine yazı yazılmasını arz ve talep ederiz…” şeklinde beyanda bulunmuş; dilekçe ekinde “… ” açıklaması ile davacıya yapıldığı belirtilen 12.000,00 TL ödemeye ilişkin 09/02/2011 tarihli banka dekontunun sunulduğu anlaşılmış; her ne kadar bu husus istinaf itiraz süresi geçtikten sonra ileri sürülmüş ise de, davalının ileri sürdüğü itfayı gösteren belgenin yargılamanın her aşamada ileri sürülebilecek olması nazara alınarak; yapılan ödemenin neye istinaden yapıldığının davanın taraflarından da sorulmak suretiyle araştırılması, yine ödemenin yapıldığı bankadan da yapılan ödeme veya ödemeler araştırılıp icra dosyası ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi için kararın kaldırılması gerekmiştir.
2-Kabule göre de; İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal düzenleme ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, 2004 sayılı İİK’nın 67/2. maddesi gereğince icra inkar tazminatın hükmedilebilmesi için alacağın likit olma şartı aranmaktadır.
Somut olayda; davacının İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2011/1855 esas sayılı dosyası kapsamında yapmış olduğu ödemenin rücuen tahsili amacıyla asıl alacak ve işlemiş faizin tahsili için, davaya konu İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2013/3634 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olduğu, dosya kapsamına göre, talep edilen alacak takipte ve itiraz aşamasında davalı tarafça belirlenebilecek durumda olup likit sayılacağından, icra inkar tazminatı şartları oluşmuş olup; somut olayda borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olmaduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. O halde, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olması hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarihli 2015/253 Esas ve 2020/191 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı ve davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 06/07/2023