Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2653 E. 2023/1044 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2653
KARAR NO : 2023/1044

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2017/608 Esas – 2020/564 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 tarihli 2017/608 Esas 2020/564 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin İzmir 25. Noterliğinin 06.03.2015 tarih ve 06651 yevmiye nolu Limited şirket Pay Devri Sözleşmesi ile şirketteki hissesini davalı borçlu şirketin yeni sahibine devrettiğini, payların karşılığı olan 10.000,00 TL’ nin 3.000,00 TL sini aldığını, bakiye alacak ile müvekkilinin davalı şirket için yaptığı harcamaların ödenmediğini, bu nedenlerle davalı aleyhine İzmir 20. İcra Dairesi’nin 2015/12416 Esas sayılı icra dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini bildirerek, itirazının iptaline, takibin devamına ve itiraz edilen borcun %20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunduğunu, davanın ticari işlemlerle ilgili ticari dava olduğunu ve görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının davalı şirketin ünvanını dava dilekçesinde yanlış gösterdiğini, davacının sadece kayıtlarda görünen ortak olduğunu, davacının davalı şirketten alacağı olmadığını bilmesine rağmen kötü niyetli olarak haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, davanın aktif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacı hakkında % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın kısmen kabulü ile, İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12416 E sy takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 6.420,28 TL asıl alacak üzerinden devamına, 6.420,28 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin eksik ve hatalı değerlendirme sonucu müvekkili aleyhinde karar verdiğini, kira bedellerinin davacı lehine alacak olarak hesaplandığı bilirkişi raporunu da hükme esas aldığını, oysa tüm kira bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davacı şirketin merkez adresine ilişkin başka bir kira sözleşmesi sunamadığı gibi mevcut sözleşmeye istinaden kira bedellerini ödediğine ilişkin de makbuz sunamadığını, öte yandan müvekkil şirketin kuruluşundan hemen 10 gün önce, müvekkili şirketin şimdiki yetkilisi …’ ın, davacının babası …’ e para gönderdiğine ilişkin olarak sunulan … Bank dekont ve işlem dökümünün sunulduğunu, bu bedelin şirket kayıtlarına geçirilmediğini, hal böyle iken, masrafların davacı tarafından yapıldığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, öte yandan, alacak likit olmayıp uyuşmazlığın çözümünün yargılamaya muhtaç olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olmadığını, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının limited şirket ortaklığı ve yöneticiliği döneminde davalı şirkete yaptığını iddia ettiği harcamaların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın İptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı davalı şirketin eski ortağı ve müdürü olduğunu, ortak ve yönetici olduğu dönemde şirket yararına harcamada bulunduğunu ileri sürerek alacağın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itirazın iptalini talep etmiştir.
Bir ortak veya yöneticinin, ortağı ve yöneticisi olduğu şirket yararına kendi parasını kullanarak harcamalar yapması, şirket harcamalarını kendi malvarlığından karşılaması ticari yaşamda olağan bir durumdur.Böyle bir durumda şirketin kendi malvarlığından harcama yapan ortak veya yöneticisine talepte bulunması halinde bunu ödemesi gerekmektedir.Hukuk düzeninin şirketlere şirkette pay sahibi olan ortaklarından ayrı bir kişilik tanımış olmasının sonucu olarak şirketler ortaklarından ayrı bir malvarlığına, gelirlere, giderlere, hak ve borçlara sahiptir.Şirketlerin hak, alacak ve borçlarının saptanmasında esas alınan temel belgeler ise şirket kayıtları olup, özellikle şirket defterlerinde veya şirket yetkilileri tarafından düzenlenen kayıt ve belgelerde yazılı bulunan bir borcun şirket tarafından benimsendiği sonucuna varılarak şirketin bunu ödemekle yükümlü olduğu kabul edilir.Özellikle üçüncü kişilere karşı olan borçların tespitinde şirket defter ve kayıtlarında geçen şirket aleyhine olan hususlar bu bakımdan büyük önem taşımakta olup, yasal olarak da bu kayıtlara hukuki sonuçlar bağlanmıştır.Ancak, bir şirketin yöneticisi veya yetkilisi gibi şirketin defter ve kayıtlarını kendi elinde bulunduran, bunları düzenlenme, takip ve denetim yetkisi olan, defterlere kendi yararlarına kayıt yapması veya kendi yararlarına şirket zararına bir belge oluşturması çok kolay olan bu kişilerin şirketten bir talepte bulunmaları halinde bu hususta sadece soyut olarak şirket kayıtlarına dayanmaları, kendilerine yarar sağlayan şirket kayıtları uyarınca istemde bulunmalarında sırf şirket kayıtları dayanak alınarak ortak veya yöneticinin talebi haklı bir talep olarak kabul edilemez.Bu durumda, bir şirket yöneticisi veya ortağı şirketten bir istemde bulunduğunda sadece şirket kayıtları değil, böyle bir kayda dayanak oluşturan bilgi, belge ve makbuzların da ortaya konulması suretiyle kaydın dayanağının geçerli bir şekilde ispat edilmesi, soyut kaydın somut ve geçerli delillere dayandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde, somut delillerle desteklenmeyen veya yapılan genel kurullarda açıkça tartışılarak kabul edilmemiş bir kayıta dayanarak şirkete karşı alacak iddiasında bulunan ortak veya yöneticinin talebi hukuken haklı bir talep olarak kabul edilemez. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/826 Esas, 2012/388 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan rapora dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davacının şirkete harcadığını ileri sürdüğü miktarın sadece şirket kayıtlarına dayalı olarak kabul edildiği anlaşılmıştır. Oysaki davalı şirketin eski ortağı ve yöneticisi olan davacının kendi malvarlığından şirkete harcadığını ileri sürdüğü bedelleri şirkete ne şekilde harcadığı, talep hakkının ne şekilde doğduğunu ortaya koyan harcama belgelerini, banka havalesi, makbuz gibi yazılı belgeleri ibraz etmek suretiyle soyut kaydı somut delillerle ortaya koyması, ispat etmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, davacının dosya kapsamına sunduğu delillerden, davasını sadece şirket kayıtlarına dayandırdığı başkaca somut delil sunmadığı gerekçesiyle ispat olunamayan davanın reddi gerekirken, davacının yöneticisi olduğu döneme ilişkin bulunan şirket kayıtlarına dayalı olarak davalı şirketten alacaklı olduğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne varki; yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamaya gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılmasına, dairemizce aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 tarihli 2017/608 Esas 2020/564 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERİNE;
“1)Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 -TL karar harçtan, peşin alınan 119,55 TL harcın mahsubu ile akiye 60,35 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan AAÜT’ne göre hesaplanan 7.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B- İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan istinaf başvuru harcı 148,60-TL’nin hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davalı yanca istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 148,60-TL istinaf harcı giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 15/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.