Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2650 E. 2023/840 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2650
KARAR NO : 2023/840

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2019 (Dava) – 02/11/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/536 Esas – 2020/503 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 17/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2020 tarihli 2019/536 Esas ve 2020/503 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin adına kayıtlı … plakalı aracın, sürücü … tarafından kullanmakta iken tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında araç sürücüsünün yanında bulunan … isimli İran uyruklu arkadaşının araçtan yaralı olarak çıktığını, …’ın kaza sebebiyle burnunda ve yüzünde kanamalar olduğundan bir ticari taksi ile sürücü … ile birlikte Özel İzmir Tınaztepe Hastanesi’ne gittiklerini, … için düzenlenen 15/02/2019 – 25/02/2019 tarihlerinde hastane yatışını da gösteren hasta epikrizinin ekte olduğunu, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenleneceği esnada polis ekiplerinin yanına … isimli bir şahsın gelip sürücü olduğunu beyan ettiğini, ancak polis memurları tarafından …’in sürücü olmadığı, olay yerine sonradan gelen bir şahıs olduğunun tespit edildiğini ve durumu özetler tutanak tanzim edildiğini, sürücünün hastaneye gitmiş olması sebebiyle “sürücüsü firar” olarak maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının düzenlendiğini, sürücünün olay yerine geri döndüğünde ise aracın yerinde olmadığını gördüğünü, aracının trafik otoparkına çekildiğini öğrendiğini, şüpheli sıfatıyla 19/02/2019 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde de olayı özetleyip … isimli olay yerine sonradan gelen şahsı tanımadığını, aracın sürücüsünün kendisi olduğunu beyan ettiğini, hasar bedelinin tespiti için İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tespit davası açtıklarını, makine mühendisi bilirkişi tarafından aracın onarımının teknik ve ekonomik yönden uygun olmadığı, pert-total işlemi yapılması gerektiği, araç piyasa rayiç değerinin 134.000,00-TL olduğu, sovtaj bedelinin 35.000,00-TL olduğu, bu sebeple hasarının 99.000,00-TL olduğu hususlarının tespit edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya varılamadığını, 25/04/2019 tarihli başvuruları ile aracın kasko şirketi olan davalı … Şirketinden talepte bulunulduğunu, tüm bu başvurulara rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere araçta meydana gelen şimdilik 20.000,00-TL hasar bedelinin kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, 2019/72 D. İş sayılı dosyasındaki yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile araç hasar tazminat talebini 87.500-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, uyuşmazlığın müvekkili sigorta şirketi ile araç sahibi … Şti. arasında düzenlenmiş bulunan kasko poliçesinden kaynaklanması hasebiyle tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı ve polis memurları tarafından kaza yeri terk ve sürücü değişikliğine ilişkin düzenlenen tutanak incelendiğinde, aracı kullanan … isimli sürücünün kaza yerini terk etmiş olduğu ve sonrasında araç sürücüsünün değişmesi için gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun anlaşıldığını, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10; “Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” hükmü gereği aracın uğradığı maddi zararın teminat dışı olduğunu, bu sebeple huzurdaki davanın da reddi gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından dar pert kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, KTK’nın 109/1-a maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmünün olduğunu, kazanın gerçekleşme tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Davacı tarafın şirket olup araç kiralama işi ile iştigal ettiği, dava konusu aracın davacı şirketin işyerinde bulunan ve kiralanan araçlardan olduğu, işbu dava kasko sigortası poliçesine ilişkin ise de tarafların ticaret şirket olup uyuşmazlığın her iki tarafın ticari ilişkisini de ilgilendirmesi ve uyuşmazlığın sigorta poliçesine ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak davalı vekilinin görev itirazının reddi gerektiği, her ne kadar davalı vekilince, dava konusu araç sürücüsünün kaza mahallini terk etmesi sebebiyle rizikonun teminat dışında kaldığından bahisle davanın reddi gerektiği beyan edilmiş ise de, dava konusu araca ilişkin olarak düzenlenen sigorta poliçesinde bu hususa ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, Genel Şartların A.5.10. maddesinde zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb.) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4. ve 5.5. numaralı bentlerindeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması durumunun maddi zararlar açısından teminat dışı tutulması karşısında, dava konusu araç sürücüsünün araçta yolcu olarak bulunan …’ın dava konusu trafik kazasında yaralanması neticesinde yaralanan şahsı tedavi amacıyla … Hastanesi’ne götürdüğüne ilişkin hastane kayıtları göz önünde bulundurulduğunda, araç sürücüsünün zararın teminat dışı kalmasına sebebiyet verecek şekilde kaza mahallini terk etmediği, bu sebeple dava konusu araç üzerinde oluşan hasarın teminat kapsamı dahilinde olduğunun kabul edildiği, dava konusu aracın araç kiralama faaliyeti kapsamında kullanıldığı, yapılan işin ticari mahiyette bulunduğu, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ticari faiz talep edildiği göz önünde bulundurularak dava konusu tazminatın avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesi gerektiği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişi raporunda dava konusu trafik kazasının oluşumunda … plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğunu, aracın onarım miktarının yedek parça, işçilik ve KDV dahil toplam 245.404,60-TL olduğu, ancak aracın rayiç değerinin 125.000,00-TL olması ve sovtaj değerinin 37.500,00-TL olması nedeniyle aracın onarım bedelinin rayiç değerinin %50’sini aştığı dikkate alındığında onarımının ekonomik olmayacağı, bu nedenle pert-total işlemine tabi tutulması gerektiği ve pert-total işlemine tabi tutulduğunda gerçek zararının rayiç değeri ile sovtaj değeri farkı miktarı 87.500,00-TL olduğunun mütalaa edildiği, davacı vekilinin 03/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini arttırdığı anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE, 87.500,00-TL maddi tazminatın 20.000,00-TL’sine rizikonun sigorta şirketine ihbarından itibaren 8 iş gününün sona erdiği 08/05/2019 tarihinden, 67.500,00-TL’sine ıslah tarihi olan 03/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davalı … Şirketi’nden alınarak davacı … Şirketi’ne verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı ve polis memurları tarafından kaza yeri terk ve sürücü değişikliğine ilişkin düzenlenen tutanak incelendiğinde, kaza sırasında aracı kullanan … isimli sürücünün kaza yerini terk etmiş olduğu ve sonrasında araç sürücüsünün değişmesi için gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun anlaşıldığını, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10 ‘Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması’ şartı gereği aracın uğradığı maddi zararın teminat dışı olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı yalnızca davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı … şirketi vekilinin istinaf itirazı, kaza yeri terk durumu olduğundan bahisle hasarın teminat dışı kabul edilmesi gerektiğine yönelik olup, bu kapsamda yapılan değerlendirmede; kaza tespit tutanağında sürücünün firar olduğu belirtilerek tutanak tanzim edilmiş ise de, davacı tarafça, kaza sırasında araç sürücüsünün yanında bulunan yolcu …’ın yaralanması nedeniyle tedavi ve yardım amacıyla hastaneye gidilmiş olduğunun ileri sürüldüğü, dosya kapsamına sunulan hastane kayıtlarının da bu durumu tevsik ettiği, buna göre kaza günü olan 15.02.2019 tarihinde anılan yolcu şahsın … Hastanesi’ne giriş kaydı olduğu, yaralanmasına dair tespitlerin de ilgili evraklarda yazılı olduğu, yine kaza yerinde kolluk tarafından tutulmuş olan tutanakta da araçta bayan şahıs da olduğunun belirlenmiş olup, davalı tarafça “sürücünün olay yerini tedavi ve yardım amacı dışında terk ettiği ve hasarın teminat dışı kalan hallerden olduğu” nun ispatlanamadığı anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararına yönelik istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/536 Esas – 2020/503 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 5.977,12-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.500,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.477,12-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2023