Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2643 E. 2023/781 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2643
KARAR NO : 2023/781

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2018 (Dava) – 25/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/1267 Esas – 2020/161 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/05/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarih ve 2018/1267 Esas – 2020/161 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … olduğu ve …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan, maliki … olduğu, sürücüsü …’nın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın çarpıştığını ve müvekkiline ait araçta maddi hasar ve değer kaybı oluştuğunu, zararın tazmini davalı … şirketine başvurulduğunu ve aracın tamirinin gerçekleştiğini, müvekkili aracının onarımı süresince araç mahrumiyet zararının doğduğunu, davalı … şirketinin araç mahrumiyet zararı yönünden sorumluluğu bulunmadığından araç maliki ve sürücüye müracaat haklarının saklı olduğunu, davalı … şirketine yaptıkları başvuruya rağmen davalı şirketin 15 gün içinde hiçbir cevap vermediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00.-TL’lik değer kaybı zararının 21/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilin uğramış olduğu kazanç kaybının kısmi dava olarak fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00.-TLsinin kaza tarihi olan 26/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Türk Ticaret Kanununun 1426.maddesi gereği bağımsız sigorta eksperi …’nin hasar tespit ekspertiz raporu ücreti olan 250,00.-TL için kestiği faturanın bu dosyada yapılan yargılama gideri olarak değerlendirilmesine, bu dosyanın yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 27/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; hasar bedeli olarak, 500,00 TL olan talebini 1.637,00 TL arttırarak toplamda 2.137,00 TL’nin sigorta şirketi yönünden eksik ödeme yaparak temerrüde düştüğü 21/03/2018 tarihinden, diğer davalılar araç sahibi ve sürücü için kaza tarihi olan 26/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 100,00 TL kazanç kaybı taleplerini 3.650,00-TL arttırarak toplamda 3.750,00 TL’nin kaza tarihi olan 26/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ile …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ekspertiz raporu ücreti olan 250,00-TL’nin yargılama giderleri olarak değerlendirilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru konusu trafik kazası nedeniyle ihtarnamenin kendilerine tebliğine istinaden onarım masraflarının ödenmesi talebine ilişkin hasar dosyası açıldığını, … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti olan 36.000,00.-TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın başvuru dilekçesinde ekspertiz ücretini talep etmediği bu hususta başvuru şartlarını yerine getirmediğinden ilgili ekspertiz ücreti talebin de reddine, davacı aracı sürücüsünün gerekenden fazla hızlı seyretmesinden dolayı duramayarak kazaya sebebiyet verdiğinden kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunu, işbu nedenlerle davacı tarafın kusursuz olduğu iddiasını kabul etmediklerini, müvekkil şirkete yapılmış bir değer kaybı başvurusu olmadığından temerrüde düştüğünün bahsedilemeyeceğini, usulden reddi gerektiğini, zararın karşılanmış olduğunu savunarak, davanın reddine, ekspertiz ücreti taleplerinin usulden reddine, fahiş ekspertiz ücreti taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; dava konusu tazminatın diğer davalı olan Sigorta şirketinden tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edildiği ancak ancak davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Kara taşıtlarının karıştığı kazalardaki sorumlu kişiler ile sorumluluk sebepleri, araç sürücüsü yönünden 6098 s. TBK.nın 49 vd. Maddeleri, araç sahibi yönünden(işleten) 2918 s. KTK.nın 85. Maddesi ve sigorta şirketleri yönünden ise 2918 s. KTK.nın 91 vd. Maddeleri ile ZMM Genel Şartları hükümleridir. Davacı, bu hükümler uyarınca aracında meydana gelen hasar bedelinin ve kazanç kaybının tazmini için eldeki davayı açmıştır. Trafik kazası sonrasında araçta meydana gelen hasar nedeni ile anılan sorumluların aracın gerçek zararını ödemesi gerekmektedir. Mahkememizce tarafların kusur durumu ve açıklanan yöntem ile hasar bedeli ve kazanç kaybının tespiti için bilirkişilerden rapor alınmış, bilirkişiler ayrıntısı yukarıda açıklanan ve mahkememizce de hüküm vermeye elverişli ve gerekçeli raporlarında davalı … şirketine sigortalı olan araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğu, davacı aracında toplam KDV dahil 20.182,68-TL hasar meydana geldiği, %75 oranında kusura göre davalı … şirketinin sorumluluğunun 15.137,01-TL olduğu, dava öncesinde ödendiği belirtilen 13.000,00-TL hasar bedeli tespit edilen hasar bedelinden düşüldüğünde kalan bakiye hasar miktarının 2.137,01-TL olduğu, davaya konu aracın kazanç kaybının 5.000,00-TL olduğu, %75 kusur oranına göre hesaplandığında kazanç kaybı miktarının 3.750,00-TL olduğu…” gerekçesiyle dava ve ıslah dilekçsinin kabulü; 2.137,00-TL bakiye hasar bedelinin davalı … AŞ yönünden eksik ödeme tarihi olan 21/03/2018, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 26/01/2018 tarihden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, 3.750,00-TL kazanç kaybının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 26/01/2018 tarihden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, ekspertiz ücretinin yargılama gideri kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafın iddialarını kabul etmediğini, taleplerinin zaman aşımına uğradığını ve bu hususta zaman aşımı definde bulunduklarını ancak yerel mahkemenin bu hususlarının değerlendirilmeksizin hüküm kurduğunu, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, dosyada alınan bilirkişi raporları arasında çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu, 13.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda, aleyhe hususlarını kabul etmemekle birlikte, davacı tarafın kusur durumu dikkate alındığında sigorta şirketinin yapmış olduğu ödeme ile hasar talebinin karşılanmış olduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, 25.11.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda, aleyhe hususlarını kabul etmemekle birlikte, diğer davalı … şirketinin yapmış olduğu ödeme ile hasar talebinin karşılanmış olduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, 27.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda, aleyhe hususlarını kabul etmemekle birlikte, hasar onarım bedelinin KDV dahil 20.182,68 TL (17.103,97 TL+KDV) olduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporlarının aleyhe hususlarını kabul etmediklerini, her 3 rapor arasında çelişki bulunduğunu, yerel mahkeme tarafından müvekkili aleyhine hasar bedeli ve kazanç kaybı bedeline hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Trafik Kazası tespit tutanağı ve hasar fotoğrafları incelendiğinde, çarpma noktası davacı tarafa ait aracın kullandığı yolun en sağı olduğunu, yani müvekkiline ait aracın geçişi tamamlamak üzere olduğunu, kavşağın bitişine doğru olan yerde kazanın meydana geldiğini, dolayısı ile davacı tarafa ait aracın olması gerekenden fazla hızlı seyretmesinden dolayı duramayarak kazaya sebebiyet verdiğini, davacı tarafın, kazanın oluş biçimi itibariyle yargılama konusu kazaya kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, müvekkilinden herhangi bir şekilde hasar bedeli veya kazanç kaybı bedeli talep edemeyeceğini, dosyada onarım faturası olmadığı halde yerel mahkeme tarafından KDV hesaplanmak suretiyle hasar onarım bedelinin tespit edilmiş olmasının usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacı iddialarını kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafın bu yönde iddialarını ispata elverişli delil sunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava tarihinden önce uyuşmazlık konusunun davacı tarafça açıkça belirlenmiş olması nedeniyle kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmadığını, araç hasarına ilişkin davada, hasarlanan aracın davacının olduğunu, hasarlanan parçaların belli olduğunu, aracın özelliklerine bakarak değer kaybının ne kadar olduğunu, kaç günde onarılabileceğini veya aynı aracın kaç günde yeniden satın alınabileceğini, onarım süresinde ikame aracın kiralama miktarının ne kadar olabileceğini davacının bilmemesinin mümkün olmadığını, davacının, dava açmadan önce ekspertiz raporu düzenlettirdiğini, bu raporda davacı tarafın uğradığı zararın tespit edildiğini, bu nedenle davacının davayı kısmi dava olarak açmasında hukuki bir yarar bulunmadığını, davacı tarafça ıslah edilen kısmın zaman aşımına uğradığını, saklı tutulan kısımlar için zaman aşımı süresinin 26/01/2020 tarihinde dolduğu göz önüne alındığında davacı tarafın 27/01/2020 tarihinde ıslah yoluna başvurarak zaman aşımına uğramış olan borcunun davaya konu edilmemesi gerektiğini, aracın onarımının tamamlandığını ve servisten teslim alındığını, davacı tarafından gerçek zararı somut delilleri ile ispat edemediğini, davacı tarafından dosyaya hasarlı parçaların değişim yapıldığını gösterir hiç bir evrak sunulmadığını, zarar gören, makul tedbirler almak suretiyle kendi davranışı ile kaçınabilecek olduğu bir zararın tazmininin zarar verenden talep edilemeyeceğini, davacı tarafın aracınını müvekkili şirket ile koordineli şekilde yapılması gerektiğini ve tedarik edilen parçaların orijinal ve işçilik ücretleri dahil daha makul olacağını, müvekkili şirkete ihbar etmeden işlemleri sonlandıran davacının, zararın artmasına kendisinin neden olduğunu, sigorta şirketinin davacı tarafa aracı 13.000 TL’ye anahtar teslim onarmayı teklif ettiğini, ancak davacı tarafın söz konusu teklifi kabul etmediğini, bu nedenle sigorta şirketinin davacı tarafa 13.000 TL ödeme yaptığını, sigorta şirketinin davacı tarafa yine dava öncesinde araçta oluşan değer kaybı için 7.000 TL ödediğini, böylelikle müvekkili şirketin ZMMS genel şartları uyarınca sigorta teminatı kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun, kaza tarihi itibariyle benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eş değer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki parça bedelleri ile sınırlı olduğunu, onarımı yapılan araçlar için fatura kesilmesinin zorunlu kabul edildiğini, davacı tarafından da aracın onarımı yapıldığının beyan edildiğini, KDV ödenip ödenmediğinin somut olarak tespit edilebildiğini, KDV’yi gösterir faturaların dosyaya sunulması gerektiğini, fatura kesilmemiş ise onarım bedelinin KDV’sinden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, dava konusu dayanağı olan haksız fiil hükümleri gereği zararın karşılandığını, 6102 sayılı Kanun’un 1426. Maddesinin gerekçesi gereği, gerçekten iyi niyetli olarak yapılmayan masraflardan olan ekspertiz ücreti hususunun TTK madde 1426 kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası neticesinde araçta oluşan hasar bedeli ve kazanç kaybının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, işleten ve sürücüden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı … şirketi ve … vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
A-Davalı … şirketi vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK.’nun 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK.’nun Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK.’nun 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olmuştur.
Mahkemece davalı … şirketi yönünden kabul edilen ve istinaf incelemesine konu edilen 2.137,00 TL karar tarihi itibarı ile HMK.’nun 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında olup, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Buna göre; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
B-Davalı … vekilin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
1-) Davaya konu trafik kazası 26.01.2018 tarihinde meydana gelmiş; 15.03.2018 tarihinde davalı … şirketi tarafından kısmi ödemede bulunulmuş, 25.10.2018 tarihinde dava açılmıştır. Yapılan kısmi ödeme tarihinde zamanaşımı kesilmekle ve müteselsil sorumlu olan diğer davalılara da sirayet edeceğinden, ayrıca zamanaşımının son gününün tatil gününe denk gelmesi sebebiyle de 2 yıllık sürenin her halukarda dolmayacağı nazara alınarak davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Davalı her ne kadar raporlar arasında çelişki olduğunu belirtmiş ise de, hükme esas alınan raporun değişimi gerekli olan yedek parçaların kaza tarihi itibariyle fiyatını tespit edip rapor ekine eklediği ve hesaplamayı iskontosuz, kdv ekli ve kusur oranları düşecek şekilde doğru hesapladığı, bunun yanı sıra onarımı gereken aracın çekici olması sebebiyle kazanç kaybının günlük bedelinin yapılan piyasa araştırması neticesinde belirlendiği, sonuç olarak hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
3-) Davalı … idaresindeki … plakalı araç ile kaza tarihinde kontrolsüz kavşağa geldiğinde aracının sağ yan kısımlarına seyrine göre sağ taraftan gelen davacı sürücüsü … idaresindeki otomobil yüklü … plakalı oto kurtarıcının ön kısımlarıyla çarpıştıkları somut olayda; davalı sürücünün kontrolsüz bir biçimde olay mahalli kavşağa girerek davacı sürücüsü idaresindeki otomobil yüklü … plakalı oto kurtarıcının önünü kapatıp hareket alanını kısıtlayarak geçiş önceliği tanımamış olması sebebiyle kazada asli kusurlu, davalı sürücüsünün ise kontrolsüz kavşağa yaklaşırken hızını tehlikeli bir durumda hakimiyetini sağlayabilecek düzeye düşürmeyerek tali kusurlu olduğu anlaşılmakla, taraflara yüklenen kusur oranları yerinde görülüş ve davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1267 Esas – 2020/161 Karar sayılı sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davalı … istinafı yönünden; alınması gerekli 402,14 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 101,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 301,14 TL istinaf karar harcının davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalı … şirketi istinafı yönünden; davalı … şirketi tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ile toplam 275,95 TL istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde davalı … şirketine iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/05/2023