Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2552 E. 2023/1365 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2552
KARAR NO : 2023/1365

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019
NUMARASI : 2007/89 Esas – 2019/1443 Karar
DAVA TÜRÜ : Alacak
DAVA TARİHİ : 07/02/2007

BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2006/717ESAS – 2014/27 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA TÜRÜ : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/11/2006

BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2006/717 ESAS-2014/27 KARAR SAYILI DOSYASIYLA BİRLEŞEN
İZMİR 4. ATM ‘NİN 2006/718 ESAS-2007/82 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/11/2006

BİRLEŞEN 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NİN
2007/107 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/01/2007

BİRLEŞEN İZMİR 12. SHM NİN 2007/299 ESAS – 2008/112
KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli 2007/89 Esas ve 2019/1443 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Asıl dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı banka şubesinde YTL USD GBP DM JPY EUR ve çek hesabı olmak üzere bilinen ve bilinmeyen hesapları olduğu, bu hesap numaralarına ait belgelerin davalı … tarafından imha edildiğinden verilemediği, davalı …’ün müvekkili şirketin ortağı ve müdürü iken 25.10.2001 tarihinde hisse devir sözleşmesi ile hissesini …a … işlemler esnasında davalılardan …’ın müvekkili şirkete ait birçok belgeyi imha ettiğini söyleyerek müvekkili şirketin yetkilisine vermediğini, davalı banka şubesinin müvekkili şirketin eski ortağı olan … ile işbirliğine girerek müvekkil şirkete ait hesaplardan sahte belgeler tanzim ederek yada hükmü kalmamış belgeler kullanarak yetkisi olmadığı halde … ve ortağı müdürü olduğu diğer davalı şirket … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ne para aktarmak ve kullandırmak suretiyle müvekkil şirketi zarara uğratarak para aktardığı hesap ve çeklerini kullandığı kanaatinde olduklarını bu nedenlerle 01.01.2001 – 31.12.2006 tarihleri arasındaki hesap dökümlerinin temini ile bu hesaplardan davalılara aktarılan paraların tespit edilmesini aktarılan şimdilik 10.000,00-YTL’nin haksız aktarım tarihlerinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl dava dosyasında davalı … Bankası A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesinin yeterince açık olmadığını, davacı yanın afaki bir takım beyanlarda bulunduğunu, bu sebeple dava dilekçesinin açıklattırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın iddialarının soyut olup dava dilekçesinde belirtilen hesapların davacıya ait olmadığını, müvekkili bankanın son iki yıl içerisinde başka bir banka ile birleşme süreci yaşadığını ve şube birleşmeleri olduğunu, 2001 yılından itibaren 3 kez bilgisayar sistem değişikliğine gidildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği bir kısım hesapların 2001 yılından bu yana hiç işlem görmediğinden bu hesap kayıtlarına ulaşılmasının güçlük arzettiğini, dava dilekçesindeki davalı … ile müvekkilinin işbirliğine girdiğine dair iddiaları kabul etmediklerini, bu konuda suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl dava dosyasında davalılar … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, dava dilekçesindeki 01/01/2001 tarihi itibari ile doğduğu iddia edilen alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın alacak iddiasının soyut ve tahmine dayalı olduğunu, davacı şirkete ait tüm kayıt ve belgelerin müvekkili … tarafından davacı şirkete teslim edildiğini, aksi yöndeki iddiayı kabul etmediklerini, davacı şirketin müvekkili … ile eşi … tarafından kurulan iki ortaklı bir şirket olduğunu, diğer müvekkili şirket hakkında da alacak talebinde bulunulan 01/01/2001 tarihi itibari ile müvekkili şirketin müdürünün yine davacı şirketin müdürü olan … olduğunu, bu sebeple davacı şirket aleyhine davalı müvekkili şirket lehine nasıl bir haksız çıkar sağlandığı ve davacı şirketin nasıl zarara uğratıldığı ve bundan müvekkilinin neden sorumlu tutulduğunun anlaşılmadığını, müvekkilinin davacı şirketteki hissesinin 25/10/2001 tarihi itibari ile devrettiğini ve davacı şirkette ortaklığının kalmadığını, ancak şirketin ticari faaliyetini müvekkilinin birlikte yürüttüğünden hisse devrinden sonra da şirket tasfiyeye girene kadar müvekkilinin vekaletnameye dayalı olarak hareket ettiğini, müvekkilinin hem davacı şirket müdürü ve temsilcisi …’ün hissedar olduğu kardeş şirket … .,…. Ltd. Şti.ndeki ortaklığının devam ettiğini, mahkemece işin esasına girilmesi halinde ise davanın esastan reddine davayı kabul anlamına gelmemek koşuluyla talep edilen reeskont faiz oranının da hukuka aykırı olduğunu bildirerek davacının tüm taleplerinin reddine istemiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/717 Esas – 2014/27 Karar sayılı dava dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ün ortaklar kurulunun 25/10/2001 günlü, 2001/1 sayılı kararı ve İzmir 12. Noterliğinin 25/10/2001 tarihli 27293 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile şirketteki paylarını …’a devredip şirketle hiçbir ilgisi kalmamasına rağmen 19/11/2001 tarihinde diğer davalı bankanın … Şubesindeki şirket hesabından yetkili olmadığı halde 150.000,00 TL’yi çekip aldığını ileri sürerek bu paranın 19/11/2001 tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/717 Esas, 2014/27 Karar sayılı dava dosyasında Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili …’ün banka hesaplarına ait belgeleri imha ettiği ve diğer davalı şirket ile işbirliği içinde sahte belgeler düzenleyerek yetkisi olmadığı halde şirket hesaplarındaki paraları çektiği veya başka yerlere aktardığı, davacı şirket çeklerini kullandığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacı şirketin işlerini vekaletnameye istinaden devam ettirmiş olduğunu ve çekilen bir para var ise bu nedenlerden hesapları kullanmış olduğunu, bu işleri yaparken davacı şirket temsilcisi ve eşi olan …’ün bilgisi ve muvafakatı mevcut olduğunu, …’ün 11.03.2003 tarihinde müvekkili aleyhine müşterek çocuklarının velayet haklarını, nafaka ve maddi-manevi tazminat talepleri ile boşanma davası açmış olduğunu, boşanma davasının sonuçlanmış olduğunu ancak velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin reddedilmiş olduğunu, bu tarihten sonra İzmir C.Savcılığına asılsız ve mesnetsiz sayısız şikayetlerde bulunmuş olduğunu ve bu şikayetlerin takipsizlik ve beraatla sonuçlanmış olduğunu, müvekkiline karşı işlediği tehdit suçundan ise açılan davada mahkumiyet karar verilmiş olduğunu belirtmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/717 Esas – 2014/27 Karar sayılı dava dosyasında davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ek dava açmasına muvafakatları olmadığı ileri sürülen husus haksız fiile dayandığından zaman aşımı süresini geçtiğini pasif husumet itirazı olduğunu davacıda davacı sıfatının bulunmadığını davacı şirket tarafından müvekkil şubeye sunulan tek bir imza sirküleri olduğunu davacı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini davacı şirketin ödemenin yapıldığı tarihi kapsayacak şekilde ticari defterlerinin sunulmasını zira tahsilatların şirket kayıtlarında yer alması gerektiğini temsilciyi azledecek veya yetkilerini kısıtlayacak olursa bu durumu bankaya bildirmekle yükümlü olduğunu bu nedenlerle öncelikle davanın esasına girilmeksizin uslden reddine, davanın esasına girilmesi halinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın müvekkil banka yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2006/718 Esas 2007/82 Karar sayılı dava dosyasında davacı tasfiye halinde … San ve Dış Ticaret Ltd. Şti. vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ün müvekkili şirketin ortağı ve müdürü iken 25/10/2001 tarihindeki hisse devir sözleşmesi ile müvekkili şirketteki hissesini …’a devrettiğini, yeni ortak durumuna göre önceki imza sirkülerini … Ticaret Siciline tescil ettirilerek 06/11/2001 tarih ve 5426 sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, müvekkilinin davalı … ile hiçbir ilişkisinin kalmadığını, ancak davalı bankanın … şubesinde müvekkili şirket adına … numaralı hesaba açtırarak müvekkili şirketin bu banka şubesindeki … müşteri numaralı hesaba gelen havaleleri müvekkili şirket yetkilisinin ve ortaklarının bilmediği kendisinin yetkisiz ve usulsüz olarak açtırdığı … nolu hesaba virmanlar yaparak bu hesaptan paralar çektiğini, davalılardan …’ın yetkisi olmadığı halde müvekkili şirketin para tahsil etmesinin usulsüz olduğu gibi davalı bankanın da gerekli hassasiyeti göstermeyip basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek bu usulsüz ödemeleri yapmış olmasından dolayı kusurlu olduğunu, belirterek toplam 45.562,94 YTL alacağın 22/11/2001 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2006/718 Esas 2007/82 Karar sayılı dava dosyasında davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ek dava açmasına muvafakatları olmadığını, zira davacının işbu davayı açmadan önce İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1633 Esas sırasında kayıtlı olarak görülen müvekkili banka … … şubesi ile diğer davalı aleyhine aynı alacağa dayalı olarak açmış olduğu davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, dolayısıyla kısmi dava değil tam dava olarak davayı açtığını, dolayısıyla HUMK’un 185/2 uyarınca işbu davaya muvafakatlarının bulunmadığını, bu sebeple müvekkili bankanın davada taraf sıfatının bulunmadığını, yine tasfiye halinde olan davacı şirket adına davayı açma yetkisinin tasfiye memuruna ait olduğunu, bu bakımdan da davanın reddini talep ettiklerini, davacı şirketin 25/10/2001 tarihli hisse devir sözleşmesi doğrultusunda yeni ortak yapısına göre düzenlenen imza sirkülerini ve daha sonra şirketin tasfiyeyi girmiş olduğunun müvekkili bankanın … şubesine bildirmesi gerekirken bildirmediğini, bu nedenle davacı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, şirketin yeni imza sirkülerinin ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği ileri sürülen 06/11/2001 tarihinden sonraki bir tarih olan 13/11/2006 tarihinde diğer davalının şirket adına imzaladığı ve ekte örneği sunulan yatırım hesabı sözleşmesine dava konusu edilen ve edilmeyen ödemelerin varlığından da davalı …’ın eşi olan ve halen davacı şirketin tasfiye memuru olarak görev yapan …’ün bilgisinin olmamasının mümkün olmadığını, BK’nın 33/2 maddesi ve 34/3. Maddesi uyarınca temsil yetkisinin geri alındığı hususunu bankaya bildirilmemiş olması halinde bankanın iyiniyetli yapacağını işlemlerden dolayı sorumluluğunun olmayacağını, açık olduğunu, belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2006/718 Esas 2007/82 Karar sayılı dava dosyasında davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketteki ortaklığını 25/10/2001 tarihine kadar devam ettirdiğini, anılan tarihte şirketteki hissesinin dava dışı üçüncü kişiye devrederek davacı şirketteki ortaklığını sona erdirdiğini, davacı şirket ile davalı şirketi aile şirketi olup davalı … ile eşi … tarafından dönüşümlü olarak idare edildiğini, her iki şirketin de ticari faaliyetlerinin benzer olduğunu, davacı şirketin temsilcisi olan …’ün eşi olan davalı müvekkiline şirketin ticari faaliyeti ile ilgili bütün işleri yürütebilmesi için bilimum yetkileri içeren İzmir 4. Noterliğinin 29/06/1998 tarih ve 14051 yevmiyo nolu vekaletnamesini verdiğini ve müvekkilinin vekil tayin ettiğini, diğer müvekkili şirket hakkında da alacak talebinde bulunulan 01/01/2001 tarihi itibari ile müvekkili şirketin müdürünün yine davacı şirketin müdürü olan … olduğunu, müvekkilinin hem davacı şirket müdürü ve temsilcisi …’ün hissedar olduğu kardeş şirket … .,…. Ltd. Şti.ndeki ortaklığının devam ettiğini, davacı şirketin müvekkilinin yetkilerinin sona ermesini istiyor idi ise müvekkilini vekillikten azletmesi gerektiğini, ancak böyle bir azlin söz konusu olmadığını, çünkü davacı şirketin ticari faaliyetinin devam ettiğini, ve müvekkili …’ın halen bazı işleri yürüttüğünü, kaldı ki müvekkili ile davacı şirket müdürü ve temsilcisi …’ün elli olduklarını, davacı şirketin diğer davalı bankanın … şubesi nezdinde 132483 nolu hesabı bulunduğunu, bu hesabın vadesiz olduğunu, davacı şirketin 12/11/2001 tarihinde vadesiz hesabına yüklü miktarda para girişi olduğunu, müvekkilinin 2001 krizi nedeniyle yukarıda anılan vekaletnameye istinaden 13/11/2001 tarihinde yatırım hesabı açtırarak bu paranın ayrı hesaba geçmesini sağladığını, banka kayıtlarının celb edilmesinde bu durumun ortaya çıkacağını, davacı şirketin davalıdan alacağının bulunmadığını, talep edilen reeskont faiz oranının da yerinde olmadığını, bildirerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/718 Esas 2007/82 Karar sayılı ilamı ile 09/03/2007 tarihinde işbu dava dosyasının anılan mahkemenin 2007/717 Esas sayılı dava dosyası aralarında iltibat bulunması sebebiyle HUMK’un 45. Maddesi uyarınca birleştirilmesine ve yargılamanın aynı mahkemenin 2007/717 Esas sayılı dosyası üzerinden devamına karar verilmiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/717 esas-2014/27 karar sayılı dosyasıyla birleşen İzmir 4. ATM nin 2006/718 esas-2007/82 karar sayılı dosyasında, davalı … davacı tarafın aynı fiili ve hukuki nedene dayalı olarak tarafları ve dava konusu aynı olan işbu davadan daha önceki tarihte aynı mahkemede açmış olduğu 2006/717 Esas sayılı dosyasını mevcut olduğunu, işbu dava dosyası ile anılan dosya arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğunu, bu nedenle her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğini, işbu davanın ek dava mahiyettinde olup davacının ek dava açmasına muvafakati bulunmadığını, davacı yanca daha önce aynı nedene dayalı olarak müvekkili aleyhine fazlaya ilişkin haklarının saklı tutmaksızın açmış olduğu ve halen İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/1633 E. Sayılı derdest alacak davasının mevcut olduğunu, anılan dava dosyasında davacı yanın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayarak davasını ek dava açmaya olanak vermeyecek şekilde tam olarak dava açtığını, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde olan davanın da müvekkilince reddinin talep edildiğini, bu sebeple işbu davanın da anılan davanın eki niteliğinde bulunulduğundan kabulünün mümkün olmadığını, davacının dava açma sıfatının bulunmadığını, davacı şirketin tasfiye halinde olup davacıyı temsilen tasfiye memurunun dava açması gerekirken dava dilekçesindeki vekaletnamenin tasfiye öncesi şirket müdürü ve temsilcisi sıfatıyla …’ün vermiş olduğu vekaletnameyle davanın açıldığını, bu sebeple de davanın reddi gerektiğini, ayrıca davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, zamanaşımından reddi gerektiğini, bildirerek usul ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/717 esas-2014/27 karar sayılı dosyasıyla birleşen İzmir 4. ATM nin 2006/718 esas-2007/82 karar sayılı dosyasında, davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu davanın ek dava mahiyettinde olup davacının ek dava açmasına muvafakati bulunmadığını, davacı yanca daha önce aynı nedene dayalı olarak müvekkili aleyhine fazlaya ilişkin haklarının saklı tutmaksızın açmış olduğu ve halen İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/1633 E. Sayılı derdest alacak davasının mevcut olduğunu, anılan dava dosyasında davacı yanın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayarak davasını ek dava açmaya olanak vermeyecek şekilde tam olarak dava açtığını, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde olan davanın da müvekkilince reddinin talep edildiğini, bu sebeple işbu davanın da anılan davanın eki niteliğinde bulunulduğundan kabulünün mümkün olmadığını, davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, dava dilekçesinde de anlaşılacağı üzere müvekkili bankanın Konak şubesinden yapıldığı bildirilen ödeme tarihleri 20/11/2001 ve 22/11/2006 tarihleri olduğuna göre bu tarihlerden itibaren birer yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın esasına girmeden bu sebeple reddi gerektiğini, pasif husumet ehliyetine ilişkin itirazları bulunduğunu, davanın sadece davalı …’e yöneltilmesi gerektiğini, bu belgede şirket kaşesinin yer aldığını, dolayısıyla davacı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davalı …’ın o dönemki eşi olan ve halen davacı şirketin tasfiye memuru olarak görev yaptığı …’ün yapılan işlemlerden bilgisinin olmamasının mümkün olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olup yapacağı işlemlerden dolayı sorumluluğunun bulunmadığını, mevduat sahibinin bu zarara bizzat katlanması gerektiğini, bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen İzmir 5. SHM nin 2007/107 Esas – 2008/308 Karar sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı banka şubesi nezdindeki müvekkili şirkete ait olan … nolu hesapta bulunan paralardan 1.900,00 YTL 31/10/2001 tarihinde ve yine davalı banka şubesi nezdindeki müvekkili şirkete ait … nolu hesapta bulunan paralardan 500,00 YTL. 1/11/2001 tarihinde yetkisi olmayan müvekkil şirketin eski ortağı …’e ödediğini ancak davalı banka şubesinin yasal sorumluluğuna girmeyen alacaklarının bu kısımlarından feragat ettiklerini yine davalı banka şubesi nezninde müvekkili şirkete ait 12102865 nolu hesapta bulunan paralardan 1.908,20-YTL. 23/11/2001 tarihinde yetkisi olmayan müvekkil şirketin eski ortağı olan …’e ödendiğini, şirket ortaklar kurulunun 25/10/2001 tarihli 2001/1 sayılı kararı ile İzmir 12.Noterliği’nin 25/10/2001 tarih ve 27294 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile şirkette ki hissesini yeni ortak …’a devrettiğini, böylece devir sözleşmesi ile davalının 25/10/2001 tarihi itibariyle müvekkili Şirket ile hiçbir ilişkisinin kalmadığını, yine takibe konu alacağın bu miktara haksız ödeme tarihi olan 23/11/2001 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline, davalı bankanın sorumlu bulunduğu 23/11/2001 tarihli 1.908,20 YTL. tutara dair alacak yönünden % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İzmir 5. SHM nin 2007/107 Esas – 2008/308 Karar sayılı dosyasında, davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin … ve eşi … tarafından birlikte kurulduğunu, davacının ortaklar kurulunun 25/10/2001 tarihli kararı ve İzmir 12. Noterliğinin 25/10/2001 tarih ve 2793 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile şirket hissesini yeni ortak …a devrettiğini eski imza sirkülerinin iptali ile yeni imza sirkülerinin ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, icra takibinin ve davanın amacının şirket hesaplarından para çekilmesi değil … ve …’un boşanması nedeniyle birbirlerine olan husumetlerinden kaynaklandığını, icra dosyasında yapılan itirazlarının yerinde ve haklı olduğunu, davacının yetkisi olmayan bir kişiyi ödeme yapmadığını, faiz talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 23/11/2001 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizinin uygulanamayacağını, bankaya hiçbir ihtarat yapılmadığını, 2001 yılından 2006 yılına kadar davaya ve takibe alacağın konu edilmemesinin davacının kötüniyetinin göstergesi olduğunu, davanın reddi ile %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen İzmir 12. SHM nin 2007/299 Esas, 2008/112 Karar sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, davacı müvekkili şirketin … Bankası’nın … Şubesindeki … ve … nolu hesaplarında bulunan paralardan, 31/10/2001 tarihinde 1.900,00-YTL, 01/11/2001 tarihinde 500,00-YTL olmak üzere toplam 2.400,00-YTL sini yetkisi olmadığı halde çekerek tahsil ettiğini, davalının müvekkili Şirketin ortağı ve müdürlerinden iken, şirket ortaklar kurulunun 25/10/2001 tarihli 2001/1 sayılı kararı ile İzmir 12.Noterliği’nin 25/10/2001 tarih ve 27294 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile şirkette ki hissesini yeni ortak …’a devrettiğini, İzmir 20. İcra Dairesi’nin 2007/3407 takip dosyası ile yapılan itirazın iptali ile anılan takibin asıl alacağı haksız tahsilatın yapıldığı tarihten itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesine, talep ve dava etmiştir.
Davalı …’ün Birleşen İzmir 12. SHM nin 2007/299 Esas, 2008/112 Karar sayılı dosyasında, cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın işbu dava ve dayanağın icra takibine konu taleplerinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/89 Esas sayılı dosyasında da talep ettiğini, mükerrer tahsilat talebi sonucunu doğuracak şekilde ayrı ayrı talepte bulunulmasının davacının kötü niyetini gösterdiğini, bu sebeple müvekkilinin davacı şirkete bir borcu bulunmadığını, davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu, alacak iddiasının ispata muhtaç bulunduğunu, davacı şirketin paranın çekildiğini iddia ettiği tarihlerdeki temsilcisinin … olup o tarihte davalı müvekkilinin eşi olduğunu, hisse devir tarihinin gerçekleştiği 25/10/2001 tarihine kadar her ikisinin de davacı şirkette hisselerinin mevcut olduğunu, yine her ikisinin hissedarı bulunduğu şirket ikametgah adresi aynı olan ve aynı yerden idare edilen temsilcileri de belli aralıklarla değişmek üzere müvekkili ve … olan … San. Tic. Ltd. Şti.’nin mevcut olduğunu, daha sonraki tarihlerde şirketin unvanının değişerek … San. Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. olduğunu, bu nedenle İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2004/181 Esas sayılı davası ile mahkumiyetine karar verildiğini, davanın fiili gerçekleri yansıtmadığını, çekilen bir para olsa bile davacı şirketin ticari faaliyetlerinde kullanılmak üzere …’ün bilgisi dahilinde çekildiğini, müvekkili tarafından şirketin nam ve hesabına kullanıldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının talep ettiği reeskont faiz oranınında hukuka aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; ”…Görülmekte olan dava dosyasında, davacının, davalı … AŞ yönünden açılan davanın reddine, davalı … San. ve Dış Tic Limited Şti aleyhine açılan davanın da reddine, davalı …’ün yetkisiz olarak işlem yapmış olması nedeniyle, talep doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile ;
33.882,96-TL’nin 20/11/2001 tarihinden,
11.680,00-TL’nin 22/11/2001 tarihinden,
3.708,00-TL’nin 19/11/2001 tarihinden,
1.900,00-TL’nin 01/11/2001 tarihinden,
1.908,20-TL’nin 29/11/2001 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak, davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, (21/10/2013 tarihli dilekçe ile 145.444,81-TL ye yükseltilmek suretiyle ıslah edildiği), dava dosyası ile birleşen İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/107 Esas sayılı dosyasında, davacı tarafından, davalı … AŞ aleyhine İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2006/1276 Esas sayılı icra takibine yapılan itiraz için açılan itirazın iptali davasında; İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2006/1276 Esas sayılı icra takibinde, davacı Tasfiye Halinde … San. Ve Dış Ticaret Limited Şti nin, davalı … AŞ den herhangi bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla, bu davalı yönünden reddine, şartları oluşmadığından, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine, birleşen İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/299 Esas, 2008/112 Karar sayılı, davalı … aleyhine açılan dava dosyasında, davalının İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2007/3407 sayılı takip dosyasındaki, 1.900,00-TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile, takibin, 1.900,00-TL lik asıl alacağa, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, her ne kadar icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de, likit ve hesaplanabilir olmadığından, yargılamayı gerektirdiğinden, davacının, icra inkar tazminat talebinin reddine, reddedilen miktar yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebinin de, şartları oluşmadığından reddine, birleşen İzmir 4. ATM nin 2006/717 Esas sayılı dosyasında, davalılar … A.Ş. Ve diğer davalı … yönünden açılan davada; davalı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile; 3.708,00-TL nin yetkisiz işlemin yapıldığı 19/11/2001 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın reddine, İzmir 4. ATM nin 2006/717 esas sayı ile birleşerek gelen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/718 esas sayılı dosyasındaki davanın; davalı … yönünden kabulü ile, 45.562,94-TL nin, yetkisiz işlemin yapıldığı 22/11/2001 tarihinden itibaren, avans faizi ile, davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, diğer davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın ise reddine, davalı … açısından, 2007/89 esas sayılı dava dosyamızda, yetkisiz gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak alınan bilirkişi raporunda, birleşen davalılar açısından da değerlendirmeler yapıldığından, 01/11/2001 tarihli işlem için 1.900,00-TL lik bedel yönünden birleşen İzmir 12. Sulh Hukuk Mah nin 2007/299 esas sayılı itirazın iptali davasında, 19/11/2001 tarihli 3.708,00-TL lik işlem için birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mah nin 2006/717 Esas sayılı alacak davası açısından, 20/11/2001 tarihinden itibaren 33.882,96-TL ve 22/11/2001 tarihli 11.680,00-TL lik işlemler için İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/717 Esas ile birleşerek gelen İzmir 4. ATM nin 2006/718 esas sayılı alacak davası açısından sorumluluk tutarları belirlenmiş olduğundan, bu davalı … açısından, mükerrerlik hususu dikkate alınarak, infaz aşamasında dikkate alınmasına…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı … A.Ş. vekili, davalılar … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekili ve … vekili ve davacılar Tasfiye Halinde … Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı Tasfiye Halinde … Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2009 tarihi itibari ile mahkemeden davanın esasını oluşturan talepleri ile ilgili olarak tüm hesap kayıtları istendiği halde, aradan geçen süreye rağmen istenen bilgi ve belgelerin yok sayılarak bilirkişi incelemelerinin yapıldığını, bilirkişi incelemelerine karşı; bahsi geçen dilekçelerinde; mahkemece yaptırılan gerek işbu itiraza konu bilirkişi raporu ve gerekse önceki raporlara vaki beyanlarında hususlarla ilgili eksiklikler tamamlanmadan sağlıklı bir rapor almanın mümkün olamayacağını müteaddit defalar belirttiklerini, … nezdindeki 12102865 103 hesaplarındaki 20/11/2001 tarihindeki 100,000.USD’nin akibetinin araştırılmasını talep ettiklerini, durumun netleşmesi adına davalı …’a ait 19/11/2001 tarihinde 150,000 TL.sının yatırıldığını iddia ettikleri … numaralı hesap ekstresinin hesabın açıldığı tarihten itibaren tüm hesap hareketlerini gösterir şekilde ilgili bankadan istenmesini talep ettiklerini, mahkemede derdest olan işbu davalarında birleşen davalara istinaden alınmış toplam 8 adet bilirkişi raporunun bulunduğunu, tüm bilirkişiler bir önceki bilirkişi raporunu baz alarak birkaç cümle değişikliği ile yeni bir rapor tanzim ederek yargılama dosyasına sunmakta ve defalarca yazılı olarak istedikleri hesaplarla ilgili olarak bir inceleme dahi yapmadıklarını,
… A.Ş.nin keyfi davranarak şahsi ve müvekkil şirkete ait paraları 2001 yılından başlayarak 2003 yılına değin ödemeye devam ettiğini ve müvekkilleri mağdur ettiğini,
ağır derecede kusurlu olan … kurumu A.Ş mahkemeyi yanıltma adına şahsi ve müvekkil şirket hesapları hakkında halen istenen bilgi ve belgeleri tam olarak dosyaya ulaştırmadığını, bilirkişiler şirket ile ilişkisi olmayan … ve …’ün 03/12/2001 tarihinde tasfiyeye giriş sonrasında bu kişilerin sunduğu makbuzları ve iddialarını dikkate alarak işlemi kabul ediyor olmalarının da gerek muhasebe gerekse bankacılık kanunları ile bağdaşamayacağını,
daha önce yapılan bilirkişi incelemesinde dosyaya sunulan raporda bilirkişiler müvekkil adına … tarafından ödeme yapılamayacağını belirtiltiğini, son bilirkişi heyeti ise davalının kendi hesabına yatırmış olduğu 70,000,USD’yi yolladığını ve 30,000,USD’yi de elden verdiğinin beyan edildiğini, heyetin bu ödemelerin müvekkilin borcuna karşılık ödendiğine nereden kanaat getirdiğini anlamadıklarını, istinaf yargılamasının duruşmalı olarak yapılmasına, bankacılık işlemlerinde, bankaların sorumlu olduğu gerek yasa gerekse yargıtay içtihatları ile sabit olduğundan, davalı bankalar … A.Ş. … A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine ilişkin kararların kaldırılmasına, davalı bankalar aleyhine açılan davaların kabulüne, öncelikle müvekkil şirket yetkilisince daha önce dosyaya sunulmuş bulunan dilekçelerinde kalem kalem belirttikleri ve incelenmesi zaruri olan taleplerinin hiç biri yerine getirilmemiş olup neler olduğunu sıralamış bulundukları talepleri yerine getirilip dosyada evrak eksikliği kalmadıktan sonra akademisyen bilirkişilerden oluşan yeni bir bilirkişi heyetine tevdii ile yeniden rapor alınmasına,
davalılar aleyhine talep ettikleri alacakları ile ilgili olarak açıkladıkları şekilde eksik inceleme sonucu davanın ve taleplerinin reddine dair kararların kaldırılmasına, banka kayıtlarının istenmesine, somut delillerin değerlendirilerek alacak talepleri ile davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen davanın reddi yönündeki kararlar ve gerekçeleri, tanzim olunan bilirkişi raporlarının, yasal mevzuat ve tüm dosya kapsamı uyarınca usul ve yasaya uyarlı olduğunu, bu itibarla, yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama ile de açıklık kazandığı üzere dava konusu işlemlerde, sorumluluğu bulunmayan müvekkili bankaya kusur izafe edilemeyeceği yönündeki değerlendirmelere aynen iştirak ettiklerini, yerel mahkemece verilen kararın hüküm fıkrasında; “Davalı … A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 8.396,06- TL vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine” karar verildiğini, bu yönüyle reddedilen davalar bakımından müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde ise de; yerel mahkemece takdir olunan/hesaplanan vekalet ücreti tutarının müvekkili banka yönünden dava değeri göz ardı edilerek eksik ve hatalı takdir olunduğunu, tüm bu nedenlerle, müvekkil banka yönünden Yerel Mahkemece verilen ret kararlarına ve karar gerekçelerine iştirak ettiklerini vurgulamakla birlikte, davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti eksik takdir ve tayin olunduğundan ve keza hüküm fıkrasında da asıl ve birleşen her bir dava bakımından vekalet ücreti/ yargılama gideri yönünden ayrı ayrı hüküm tesis edilmediğinden sehven yapıldığını düşündükleri işbu hataların giderilmesi hususunda Başkanlığa başvuru zaruretinin hasıl olduğunu, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.12.2019 tarihli 2007/89 E. – 2019/1443 K. Sayılı kararının vekalet ücreti yönünden yasal mevzuat uyarınca reddolunan davalar gereği, her bir dava bakımından hüküm fıkrasında ayrı ayrı belirtilmek sureti ile yerel mahkemece eksik hesap olunan vekalet ücretinin düzeltilmesi sureti ile hükmün düzeltilerek onanmasına, yerel mahkeme kararının hukuka uyarlı bulunan diğer tüm yönlerden ise onanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar … ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; huzurdaki ana alacak dava dosyası ile İzmir 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/107 E sayılı İtirazın İptali dava dosyası, İzmir 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/299 E sayılı İtirazın İptali dava dosyası, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/717 E sayılı Alacak dava dosyası, İzmir 4.Asliye Ticaret mahkemesinin 2006/718 E sayılı Alacak Dava dosyası olmak üzere toplam 6 dava dosyası birleştirilerek yargılaması yapılmış ise de, her bir dava müstakil olması nedeniyle, her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğini, her bir dava için harca esas değerleri dahilinde kabul ve red oranlarına göre yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin tam ve doğru şekilde tespit edilerek hükümde yer alması gerektiğini, huzurdaki kararın bu niteliği taşımadığını, davalı müvekkil şirket … ve Dış Ticaret Ltd. Şti. açısından tüm davaların reddine karar verildiğini ancak hükmün hiçbir yerinde, bu davalı açısından davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedildiğine ilişkin bir ifadenin bulunmadığını, dosyada mübrez çok sayıda bilirkişi rapor olmasına rağmen, son üç yılda alınan bilirkişi raporları ve özellikle de son rapor ile ayırt edilebildiğini ve anlaşıldığı üzere; davacı yan ana dava ile tahsilini talep ettiğini ve yargılamanın en başında fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 10.000-TL olarak açtığını ancak daha sonra 21.10.2013 tarihli dilekçeyle ıslah ederek 145.444,81-TL ye yükselttiği davada talep edilen alacaklar ile ana dava ile birleşerek yargılaması devam eden İzmir 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/107 E sayılı İtirazın İptali dava dosyası, İzmir 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/299 E sayılı İtirazın İptali dava dosyasında talep ettiği alacaklar arasında birebir mükerrerliğin mevcut olduğunu, yine ana dava dosyası ile birleşen İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/717 E sayılı alacak dava dosyasında talep edilen 150.000-TL alacağın da, ana davadaki taleplerle mükerrerliğin mevcut olduğunu, 01.11.2001 tarihli A0050 işlem kodlu hesap hareketinde “döviz alınmak üzere” ibaresi/açıklaması bankanın bu parayı birine nakit ödediği şeklinde olmadığını, döviz alınıp başka bir hesaba virman yapılmak üzere hesap çıkışının yapıldığının göstergesi olduğunu, bir an için 1.900-TL sının davalı müvekkil …’e nakit TL olarak ödendiğini kabul etmiş olsalar dahi, aynı banka hesap ekstrelerinde, bu parayla 01.11.2001 tarihinde döviz alınıp 840-Alman Markı olarak aynı bankada bulunan …’un 10-0-0 nolu döviz hesabına 01.11.2001 tarihinde A0081 işlem koduyla yatırıldığını, nitekim EK-1/b de sunulu …’a ait banka hesap ekstresinde 01.11.2001 de yatan bu 840 –DEM ile birlikte önceden hesapta bulunan 160-DEM toplamı 1.000-DEM olup, yine 01.11.2001 tarihinde A0093 işlem koduyla “…’e ödenen” açıklamasıyla nakit olarak ödendiğinin görülmekte olduğunu, bu 1.000-DEM ile ilgili olarak, … İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1251 E ve 2005/170 K sayılı dosyasıyla müvekkil … ve diğer davalı … Kurumuna 1000-EURO miktarlı alacak davası açtığını ve bu davanın kabul edildiğini, verilen karar, davalılarca alacağın EURO değil de DEM üzerinden hesaplanması gerektiğinden bahisle temyiz edildiğinden Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2005/6130 E 2005/7098 K sayılı 27.06.2005 tarihli bozma ilamı ile Alman Markı hesaplarının 31.12.2001 tarihinde Euro hesaplarına dönüştürüldüğünü ve davalıya ödenen paranın 1000-Alman Markı olduğunu ve bu sebeple Alman Markı karşılığı TL olarak tahsile karar verilmesi gerekçesiyle bozulduğunu, bozma üzerine verilen yeni ilam ile davalı müvekkili bu parayı …’a ödediğini, ilgili dosya İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesinden celp edildiğinde durum açıkça ortaya çıkacağı gibi EK-2 de İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin ilgili ilamı ile Yargıtay bozma ilamını ve bozma sonrası yerel mahkeme ilamının 3.kez dosyaya sunulduğunu,
açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle, istinaf taleplerinin kabulüyle, talepleri gibi karar verilmesini, davalı müvekkiller açısından davaların reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava ile birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/717 Esas-2014/27 Karar, birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/717 Esas-2014/27 Karar sayılı dosyasıyla birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin nin 2006/718 Esas-2007/82 Karar sayılı davaları alacak davası: birleşen İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/107 Esas – Karar sayılı dosyası, birleşen İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/299 Esas – 2008/112 Karar sayılı dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş; hüküm davacı Tasfiye Halinde … Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti vekili ile davalılardan … A.Ş vekili, … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Birleşen İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/299 Esas, 2008/112 Karar sayılı dava, 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 67. Maddesi uyarınca açılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup, davanın temelini oluşturan İzmir 20. İcra Dairesi’nin 2007/3407 İcra dosyasının incelenmesinde; alacaklı Tasfiye Halinde … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. Vekili tarafından borçlu … aleyhine 2.400,00 YTL asıl alacak, 5.768,97 YTL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 8.168,67 YTL alacağın örnek 7 ilamsız ödeme emrini konu edildiği, takip dayanağının alacaklı şirketin … Bankasının … şubesindeki hesaplarından 31/10/2001 tarihinde 1.900,00 YTL, 01/11/2001 tarihinde 500,00 YTL olarak yetkisiz çekilen paralara dair alacak olduğu, ödeme emrinin borçluya 07/02/2007 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlu davalının ödeme emrine 12/07/2007 tarihinde süresinde itiraz ettiği icra dairesince 13/02/2007 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz dilekçesinin alacak vekiline tebliğ edilmediği, İzmir 12 SHM’nin yukarıda anılan dosyasına 14/03/2007 tarihinde süresinde açıldığı görülmüştür.
İtiraz üzerine açılan istinaf incelemesine konu itirazın iptali davasında ise harca esas değer olarak 2.400,00 YTL gösterilmiş ve bu değer üzerinden peşin harç yatırılmıştır. Ancak dava dilekçesinin netice ve talep kısmında “itirazın iptali” denilerek, takip konusu alacağın tamamının dava konusu yapıldığına dair izlenim yaratılmıştır.
Bu durumda; öncelikle mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” ilkesi çerçevesinde işin esasına girilmeden önce davacının talebinin icra takibindeki (harca esas değer olarak gösterilen) asıl alacağa yönelik mi, yoksa dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde belirtildiği üzere icra takibindeki toplam alacağa yönelik mi olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Zira, davanın takip talebindeki toplam alacağa yönelik olduğunun saptanması halinde, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir. Bu durumda, başvurulması halinde istinaf harcı da takip talebindeki toplam alacağa göre alınmalıdır. Davacının talebinin harca esas değer olarak gösterilen takipteki asıl alacağa yönelik olduğunun anlaşılması halinde ise taleple bağlı kalınarak söz konusu tutar üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekmektedir.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
O halde mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi çerçevesinde davacı vekiline davadaki talebi açıklattırılarak belirtilen usul kuralları çerçevesinde işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, Harçlar Kanunu gereğince eksik harç tamamlanmadan yargılama devam edilememesi kamu düzenine ilişkin bir aykırılık olup, HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. Anılan yönün kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle kararın bu bakımdan resen kaldırılması gerekmiştir.
2-Asıl ve birleşen davalar birbirlerinden ayrı ve bağımsız davalar olduğundan; hüküm ve fer’ileri birlikte kurulamaz. Şöyle ki; 6100 Sayılı HMK 297/2 maddesi gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, alacak ve itirazın iptali davaları her ne kadar birlikte görülmüş ise de; birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle hüküm kısmında her dava hakkında o davaya ilişkin yargılama giderleri ve buna bağlı olarak yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin, karar ve ilam harçlarının da ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur. Mahkemece anılı usul kanunu hükmüne aykırı şekilde ve her bir davanın dava ve cevap dilekçelerine düzenli bir şekilde gerekçeli kararda yer verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın anılan yönden kaldırılması gerekmiştir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/1-b. maddesinde hükmün davanın tarafları ile davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini kapsayacağı hükme bağlanmıştır. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin bir gereğidir. Anılan yasal düzenlemenin de gereği olarak mahkemece verilen hükmün, infazda tereddüt yaratmayacak mahiyette olması gerekmektedir.
İlk derece mahkemesince verilen istinafa konu hükmün altıncı bendinde “.. davalı … açısından, 2007/89 esas sayılı dava dosyamızda, yetkisiz gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak alınan bilirkişi raporunda, birleşen davalılar açısından da değerlendirmeler yapıldığından, 01/11/2001 tarihli işlem için 1.900,00-TL lik bedel yönünden birleşen İzmir 12. Sulh Hukuk Mah nin 2007/299 esas sayılı itirazın iptali davasında, 19/11/2001 tarihli 3.708,00-TL lik işlem için birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mah nin 2006/717 Esas sayılı alacak davası açısından, 20/11/2001 tarihinden itibaren 33.882,96-TL ve 22/11/2001 tarihli 11.680,00-TL lik işlemler için İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/717 Esas ile birleşerek gelen İzmir 4. ATM nin 2006/718 esas sayılı alacak davası açısından sorumluluk tutarları belirlenmiş olduğundan, bu davalı … açısından, mükerrerlik hususu dikkate alınarak, infaz aşamasında dikkate alınmasına…” ibaresi yer almaktadır. Mükerrerlik hususunun infaz aşamasında dikkate alınması mümkün olmayıp, resen değerlendirilmesi gerekirken, infazda tereddüte yol açacak ve çelişkili şekilde hüküm kurulması isabetli olmamış, kararın HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olması sebebiyle resen kaldırılması gerekmiştir.
Asıl ve birleşen dosyaların kapsamlı oluşu dikkate alınarak, her bir dosya bakımından verilen dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap, beyan dilekçelerinin, alınan bilirkişi raporlarının, taraflarca verilen bilirkişi raporlarına beyan ve itiraz dilekçelerinin tertipli bir şekilde konulmaması, aynı dilekçeden, bilirkişi raporundan, rapora beyan ve itiraz dilekçelerinin çok sayıda örneğin bulunması dosyanın yargılama aşamasını uzattığı gibi istinaf incelemesi yapılmasını da güçleştirmiştir. Mahkemece yeniden yapılacak yargılamanın sağlıklı olabilmesi için dosya düzeninin sağlanması şarttır.
Bu durum karşısında; davacı vekili, birleşen davalı … A.Ş. vekili, davalılar … Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve … vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının esastan kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)-a-4. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a-4 maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran taraf vekillerinin esasa dair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili, birleşen davalı … A.Ş. vekili, davalılar … Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve … vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli 2007/89 Esas ve 2019/1443 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-4) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-a)İstinaf kanun yoluna başvurusu sırasında asıl ve birleşen davaların davacısı tarafından yatırılması gereken (4×738,00-TL=2.952,00-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına,
b)İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında davalı ve birleşen davalı …’den alınması gereken (3×738,00-TL=2.214,00-TL) istinaf kanun yolu başvuru harcının anılan davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran tarafların sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere 21/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.