Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2540 E. 2023/727 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2540
KARAR NO : 2023/727

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020 (Dava) – 18/09/2020 (Karar)
NUMARASI : 2020/140 Esas – 2020/332 Karar
DAVA : Şirketin Genel Kurulunun Toplantıya Çağrılması
BAM KARAR TARİHİ : 03/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/09/2020 tarihli ve 2020/140 Esas – 2020/332 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri … ve …’nun … Limited Şirketi’nin ayrı ayrı % 20 şer, …’nun ise %10 olmak üzere toplamda % 50 payının sahibi olduklarını, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/29862 soruşturma sayılı dosyasında yürütülen soruşturmada İzmir 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/2843 D.İş sayılı ve 30/08/2016 tarihli kararı ile müvekkili …’nun aralarında davalı şirketin de bulunduğu, ortağı ve yöneticisi olduğu şirketler yönünden 668 sayılı KHK.nın 3/1-ı maddesi uyarınca gönderilen listede bulunan şüphelilere ait ortağı olduğu şirketlerdeki şirket hisselerinin ve gayrimenkullerin devirlerinin tedbiren yapılmamasına dair savcılık işleminin onaylanmasına karar verildiğini, davacılar dışında kalan %50 payın aynı soyadı taşıyan üç ortağa ait olduğunu, müvekkilleri … ve (… TC kimlik nolu) … yönünden bir devir yasağı kararı verilmediği gibi soruşturma dosyasında şüpheli sıfatı da taşımadıklarını, bu kararın ardından İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3664 D.İş sayılı ve 29/09/2016 tarihli kararı ile müvekkili …’nun aralarında davacı şirketin de bulunduğu, ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlere yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak ve yeni yönetim kurulunu oluşturmak üzere kayyum atanmasına karar verildiğini, kanun gereği kayyım olarak atanan … Yönetimi tarafından şirketlere değişik tarihlerde müdür ve yönetici görevlendirmelerinin yapıldığını, şirketlerin kayyımla yönetilmesinin ortakların şirket ortaklığından kaynaklı olarak Türk Ticaret Kanununda belirtilen haklarını kullanmalarını engellemeyeceğini, müvekkili … hakkındaki soruşturma tefrik edilerek, açılan kamu davasının sonunda, İzmir 19.Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli, 2018/193 esas ve 2019/442 karar sayılı kararıyla yönetim kayyımının denetim kayyımı olarak devamına karar verildiğini, hükmün tefhimi sonrasında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, dosya yeniden ele alınarak 13.12.2019 tarihli ek kararla, müvekkili …’nun ortağı ve yöneticisi olduğu şirketler yönünden yönetim kayyımlığının kaldırılarak denetim kayyımlığına geçilmesine ilişkin kararın, müvekkili …’nun ortaklık payları ile sınırlı olarak uygulanmasına karar verildiğini, buna göre müvekkili …’nun davalı şirketteki % 20 hissesi üzerindeki kayyımlık kararının kaldırıldığını, diğer müvekkillerinin ortaklık haklarını kısıtlayacak bir kararın bulunmadığını, bu aşamada müvekkili davacıların davalı şirketteki yönetim kayyımı kapsamı dışında kalan hisseleri toplamının % 50 nispetine ulaştığını, … Fon Yönetimince mahkeme kararında belirlenen esaslara göre bir yönetimin belirlenmediğini ve müvekkilleri ile hiç bir yetkili tarafından irtibata geçilmediğini, müvekkili davacıların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuatta yer alan şirket ortaklığından kaynaklı, yönetime katılma, kar payı alma, denetim yetkilerinin kullanılması gibi haklarının bulunduğunu ve bu hakların kullanılmasının mahkeme kararına rağmen engellendiğini, davalı şirketin 2016-2017-2018-2019 yılları genel kurul toplantılarının hiç yapılmadığını, bu nedenle genel kurulun dilekçede bildirilen gündemle toplantıya çağrılması taleplerinin şirket yönetimine noter aracılığıyla bildirildiğini, bu konuda ihtarnamenin 12.02.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, Türk Ticaret Kanununun 617/3 maddesi delaletiyle uygulanan 411. Maddesi ile 412. Maddesi uyarınca taleplerine yasal süre içinde olumlu bir cevap verilmemesi nedeniyle genel kurulun toplantıya çağrılmasına karar verilmesi için bu davanın açıldığını ileri sürerek, Türk Ticaret Kanununun 617/3 maddesi delaletiyle uygulanan 411-412 maddeleri gereğince, gerektiğinde bir kayyım görevlendirilerek, davalı şirketin Olağan Genel Kurulu’nun belirttikleri gündemle toplantıya çağrılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılara ait adreslerin gösterilmemesi nedeniyle dava dilekçesinin HMK’nun 119. maddesi hükümlerine uygun olmadığını, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/29862 soruşturma sayılı dosyasından başlatılan soruşturma sebebiyle, Cumhuriyet Başsavcılığının talebi ile; İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/3664 D.iş sayılı dosyasından verilen kararla, CMK.m.133 ve 674 sayılı KHK’nun 19. maddesi hükümleri gereğince … (…)‘nin kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, …’nin kayyımlık görevini … Fon Kurulu tarafından atanan kayyımlar eliyle yürüttüğünü, davalı şirketin halen …’nin kayyımlığı altında yönetildiğini, davacı … dışındaki diğer hissedarların firarda bulunduğunu, bu nedenle halen soruşturmanın devam ettiğini, davacı …’nun soruşturmanın başlamasından uzunca bir zaman sonra yakalanmış olması sebebiyle, onun hakkındaki soruşturma dosyasının ana dosyadan ayrılıp hakkında İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/193 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde, 12/12/2019 tarihli ve 2019/193 karar sayılı karar ile, davacı … hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, belirli tutarların müsaderesine hükmedildiğini, mahkemenin asıl ve ek kararı gereğince davalı şirkette davacı …’na ait hisse ile ilgili …’nin kayyımlık görevinin denetim kayyımlığı olarak nitelendiğini, kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğunu, 674 sayılı KHK’nın 19. maddesi hükmü gereği …nun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarına ait yetkilerin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Hükümleri’ne tabi olunmaksızın ve …nun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceğinin, …nun ilişkili olduğu Bakanın, bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen … Başkanı’na veya Fon Kurulu’na devredebileceğinin düzenlendiğini, bu hüküm nedeniyle davalı şirket için genel kurul yapılmasına ilişkin hususlarda, 6102 sayılı Kanun Hükümleri’nin uygulanmasına olanak bulunmadığını, genel kurul yetkisinin 674 sayılı KHK’nın 19. Madddesinin onuncu fıkrası hükmü gereğince ilgili Bakan tarafından … Fon Kurulu’na devir edildiği için genel kurul yetkilerinin yasal düzenleme gereğince Fon Kurulu tarafından yerine getirildiğini, 675 Sayılı Kanun hükmünde Kararname’nin Kayyım Atanması kenar başlıklı dokuzuncu maddesi uyarınca, davalı şirketin kayyım atanan paylarının %50 ve üzerinde olması nedeniyle yönetim görevinin …’nda bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davalı şirket yönünden …’nin yönetim kayyımı olarak atandığı, dava dışı ortakların pay oranları itibariyle …’nin yönetim kayyımlığı görevinin devam ettiği, 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca bu niteliği olan ve bu şekilde yönetilen davalı şirketin, genel kurullarının yetkilerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Hükümleri’ne tabi olunmaksızın ve …’nun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği, aynı maddenin onuncu fıkrası uyarınca ilgili Bakan’ın bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen … Başkanı’na veya Fon Kurulu’na devredebileceği, buna göre 6102 sayılı T.T.K.’nun 412. maddesinin somut davada uygulama yerinin bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuki durumunun tespiti ile delillerin değerlendirilmesine ilişkin bir gerekçeyi içermediğini, “Delillerin ve Hukuki Durumun Tartışılmasına” ilişkin bölümde, aşamalardaki dilekçe içeriklerindeki iddia ve savunmalara yer verildiğini, ancak; çelişen ve üstün tutulan delillerin nelerden ibaret olduğu ve hangi nedenlerden dolayı dava dilekçemizde belirtilen hukuki değerlerlendirmelere itibar edilmediğine ilişkin hiç bir gerekçeye yer verilmediğini, yerel mahkeme karar gerekçesinde bahsedilen 674 sayılı KHK, 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19 uncu maddesi gereğince kanunlaşmış ve daha sonra 7078 sayılı kanunun 174. maddesi ile kanunlaşan madde metnine ekleme yapıldığını, tüm dava dosyası içeriğinde, davalı tarafın cevap dilekçelerinde bahsedilen ve sayın ilgili Bakan tarafından genel kurul yetkilerinin kullanılmasına veya bu hususta …’nin yetkilendirilmesine dair bir karar ve belgenin sunulmadığının görüldüğünü, davalı tarafın cevap dilekçelerinde; Genel Kurul Yetkisinin, 674 sayılı KHK’nın 19/10 maddesi hükmü gereğince, ilgili bakan tarafından … Fon Kurulu’na devir edildiği için genel kurul yetkileri yasal düzenleme gereğince Fon Kurulu tarafından yerine getirildiği belirtilmiş ise de, davalı taraf tarafından yetkinin devredildiğine dair bir bakan kararı ve bakan oluru veya tevsik edici diğer bir karar veya belgenin dosyaya sunulmadığını, yönetim kayyımlığının, pay kayyımlığına dönüştüğünü, müvekkili …’nun şirketteki % 20 hissesi üzerindeki kayyımlık kararı esas hükümle birlikte bizzat yargılamayı neticelendiren İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesinin kararları ile kaldırıldığını, müvekkili …’nun ise, şirketteki % 20 hissesi üzerinde başlangıçtan beri adli mercilerce verilmiş ve ortaklık haklarını kısıtlayacak nitelikte bir karar bulunmadığını, müvekkili …’nun ise, şirketteki % 10 hissesi üzerinde başlangıçtan beri adli mercilerce verilmiş ve ortaklık haklarını kısıtlayacak nitelikte bir karar bulunmadığını, müvekkili bakımından verilmiş bir elkoyma veya kayyım atanma kararı bulunmadığını, kendisinin şüpheli veya sanık konumunda da olduğunu, müvekkilleri …, … ve …’nun yönetim kayyımı kapsamı dışında kalan hisseleri toplamı % 50 nispetine ulaştığını, İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/193 Esas sayılı dosyasında verilen 12/12/2019 tarihli ve …’nun ortağı olduğu … Ltd. Şirketindeki hisseleri bakımından verilen yönetim kayyımlığının kaldırılması kararı ile ortaya çıkan hukuki durum sonrasında, elkoyulan ortaklık paylarının oranları gözetildiğinde 7082 sayılı kanunun 9. maddesi …’nin yönetim kayyımlığı pay kayyımlığına dönüştüğünü, bu durumda ise 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19 uncu maddesine 7078 sayılı kanunun 174. maddesi ile eklenen ilgili Bakan veya yetkilendireceği kişiler tarafından genel kurul yetkilerinin kullanılmasına ilişkin hükmün uygulanma kabiliyetini tamamen ortadan kaldırdığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, T.T.K.nin 412 (1) maddesi hükmü çerçevesinde şirketin genel kurulunun toplantıya çağrılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
TTK’nın 412. maddesinde “(1) Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir. Karar kesindir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davacılar, mahkemeden davalı limited şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasına yetki verilmesi talebinde bulunmuş, mahkemece dava reddedilmiştir. TTK’nın 617/3 yollamasıyla 412. maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına izin davası sonucunda verilen karar kesin nitelikte olup istinafı kabil değildir. ( aynı yönde Yargıtay 11. HD’nin 01.03.2017 tarih ve 2015/13226 E. – 2017/1218 K. ; 03.12.2018 tarih 2017/2130 E. – 2018/7571 K. sayılı kararları).
Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında HMK 346/1. madde uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu durumda yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1-a ve 346. maddeleri gereğince davacılar vekilinin istinaf talebinin kararın kesin olması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b maddeSi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/05/2023