Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2517 E. 2023/635 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2517
KARAR NO : 2023/635

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/07/2018 (Dava) – 12/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/869 Esas – 2019/1260 Karar
DAVA : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarih ve 2018/869 Esas – 2019/1260 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine İzmir 8. İcra Müdürlüğünce 25/02/2015 tarahinde vefat eden babaları …’nun … inşaat şirketine verdiği kambiyo senetlerinden dolayı takip çıkışı 162.353,00-TL olan bir borçtan kaynaklı ödeme emri gönderildiğini, müvekkillerinin …’ndan kalan mirası süresi içinde reddettiklerini, İzmir 11. SHM’nin 2015/450 Esas, 2015/405 Karar sayılı kararı ile mirasın reddine karar verildiğini, müvekkillerinin murisinin 2015 yılında vermiş olduğu 2 adet çekten kaynaklanan ve 2018 yılında icra takibine konulan yaklaşık 160.000,00-TL’lik borç için kendilerine ait olan mülklere haciz konulmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, müvekkillerin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ve İzmir 8. İcra Dairesinin 2018/5410 takip sayılı dosyasının vekilleri yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkili bankaya tebliği sonrası yapılan araştırma inceleme neticesinde davacıların mirası reddettiklerinin öğrenildiğini ve 10.08.2018 tarihinde gereği yapılması maksadıyla İzmir 8.İcra Müdürlüğü 2018/5410 Esas sayılı dosyasından davacıların taşınır ve taşınmaz malvarlıkları üzerine konulan haciz ve diğer şerhlerin fekki talep edilerek, fek işlemleri gerçekleştirildiğini, dolayısı ile müvekkili bankaya atfı kabil hiçbir kusurunun bulunmadığı gisi iş bu davada, bilakis davacıların kusurlarının bulunduğunu, takibe konu çeklerin müvekkili bankaya dava dışı …Şti tarafından teslim edildiğini, müteveffa …’nun müvekkili banka borçlusu/müşterisi olmadığını, müvekkili bankanın çekleri takasa ibrazı ve sonrasında keşidecinin vefatı ile ilgili herhangi bir kayıt olmadığı, dolayısıyla mirasın reddinden haberdar olmasının mümkün olmadığını, davacıların takip dosyasında borçlu sıfatı kalmadığını, hacizlerin kaldırıldığını savunarak, konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/450 Esas, 2015/405 Karar sayılı kararı ile davacıların, vefat eden babaları …’ndan kalan mirası reddettikleri, 12/03/2015 tarihli mirasın reddinin tesciline ilişkin kararın 02/04/2015 tarihinde kesinleştiği, ancak davalı banka tarafından davacıların babası olup, mirasını reddettikleri …’nun düzenlediği iki adet çeke ilişkin olarak İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2018/5410 sayılı dosyası üzerinden davacılar aleyhine 02/05/2018 tarihinde takip başlatıldığı, takibin devamı sırasında davacılardan …’nun icra dosyasına sunduğu 25/05/2018 tarihli dilekçesi ile babasının mirasını reddettiğini bildirerek mahkeme ilamını dosyaya sunduğu, buna rağmen mahkememize dava açıldığı 23/07/2018 tarihine kadar davalı bankanın davacılar üzerindeki hacizlerin kaldırılması hususunda bir talepte bulunmadığı, davalı banka vekilinin menfi tespit davasının açılmasından sonra 10/08/2018 tarihli dilekçesi ile hacizlerin kaldırılmasını ve borçluların takipteki borçlu sıfatlarının silinmesini talep etmiş olup, her ne kadar bu nedenle açılan menfi tespit davası konusuz kalmış ise de; dava açıldığı tarihte davacıların dava tarihinde davayı açmakta haklı oldukları göz önüne alınarak…” gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece kötü niyet tazminat talebi yönünden bir hüküm kurulmadığını, yerel mahkeme kararında icra takibinin haksız olduğunun tespit edildiğini, davalının kötü niyetinin çok açık olduğunu, davalı bankanın, çeklerin ibraz edildiği 2015 yılı Mayıs ve Haziran aylarından sonra davacı müvekkillerini aradığını, davalıya sözlü olarak mirasın reddedildiğini bildirdiğini ve davalı tarafın çekleri bu nedenle 2018 tarihine kadar işleme konulmadığını, davalının 3 yıl sonra kötü niyetli olarak icra takibine başladığını, takip konusu çekin keşidecisi …’nun vefat ettiğini bilmesine rağmen, basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve reddi miras hususunun var olup olmadığının araştırılmadığını, davacının, 25/05/2018 tarihinde kesinleşmiş reddi miras kararının icra dosyasına sunduğunu, fakat buna rağmen davalının icra takibine devam ettiğini ve davacıların mal varlığına hacizler uyguladığını, araçları için yakalama kararı aldırdığını, davanın açıldığı tarihte bile icra takibinin ve davacıların malvarlığı üzerindeki hacizlerin devam ettiğini, dava açıldıktan sonra her ne kadar davalı tarafın icra dosyasından hacizlerin fekkini talep etse de, icra takibinden davacılar yönünden feragat etmediğini, cebri icra yolunu davacılar yönünden sürdürmeye devam ettiğini, davalının, davacıların kambiyo senedinden sorumlu tutulamayacağını, icra takibinden önce, icra takibi aşamasında ve dava esnasında bilmesine rağmen ısrarla cebri icraya devam ettiğini, bu durumun kötü niyetinin varlığını ortaya koyduğunu, davalının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Temlik alan davalı … A.Ş. Vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararda, Yerel Mahkemece müvekkili davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, dava ve ıslah dilekçesinde takibe konu kambiyo çeklerin keşidecisi …’nun vefat ettiğini, mirasçıları olan davacıların mirası reddettikleri ve dolayısıyla takipten dolayı borçlu olmadıkları iddiasıyla, takibin iptali ile borçlu olmadıklarının tesbitini talep ettiklerini, dava dilekçesinin temlik eden bankaya tebliği sonrası yapılan araştırma neticesi davacıların mirası reddettiklerinin öğrenildiğini, ve 10.08.2018 tarihinde gereği yapılması maksadıyla İzmir 8. İcra Müdürlüğü 2018/5410 Esas sayılı dosyasından davacıların taşınır ve taşınmaz malvarlıkları üzerine konulan haciz ve diğer şerhlerin fekki talep edilerek, fek işlemleri gerçekleştirildiğini, bu nedenle temlik eden bankaya ve dolayısı ile temlik alan sıfatı ile müvekkili şirkete atfı kabil hiçbir kusur bulunmamakla birlikte huzurdaki davada, bilakis takibe icra hukuk mahkemesi nezdinde süresi içinde itiraz etmeyen davacıların kusurlarının söz konusu olduğunu, davacının ihmale yönelik takibin açılış, kesinleşme, haciz talep ve işlemlerinin hangi tarihte yapıldığını görebilecekken, davacı yanın icra müdürlüğüne başvurusu sonrası ve temlik eden bankanın bilgisi dışında icra müdürlüğünce resen yapılan haciz kaldırma işlemi sonrası yine icra müdürlüğünce verilen karardan dönüldüğünü ve kaldırılan hacizlerin tekrar konulduğunu, takibe konu çeklerin temlik eden bankaya dava dışı ….Şti tarafından teslim edildiğini, müteveffa …’nun, temlik eden banka borçlusu/müşterisi olmadığını, temlik eden bankanın çekleri takasa ibrazı ve sonrasında keşidecinin vefatı ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmadığının belirtildiğini, mirasın reddinden haberdar olmasının mümkün olmadığının sabit olduğunu, söz konusu mirasın reddi bilgisinin temlik eden banka tarafından öğrenildiğinde hemen gereğinin yerine getirildiğini, takip sonrası icra kanuna göre yapması gereken itirazı yapmayarak, malvarlığına haciz konulmasına sebep veren ve bu hususta sonrasında ihdas edilen icra müdürlüğü kararını şikayet etmeyen tarafın davacı taraf olduğunu, konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekle, davanın açılmasına sebebiyet vermediğimizden; davacıların kendi kusurlu davranışları ile bu davayı açtıkları anlaşıldığından HMK’nın 331/ 1 Maddesi gereğince yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacılar üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibi sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacılar tarafından icra takibine sunulan itiraz dilekçesi ve ekindeki mirasın reddi kararının davalıya tebliğine dair icra takip dosyasında herhangi bir bilgi veya belge olmadığı, icra müdürlüğünce itiraz dilekçesi üzerine hacizlerin resen fekkedilip yine resen alınan kararla yeniden konulduğu, yani bu hususta da davalının bir dahili olmadığı, bu sebeplerle davadan önce davalının mirasın reddedildiğini bildiğinin davacılarca ispatlanamaması sebebiyle kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği, ve yine aynı sebeple davalının mirasın reddi kararını bildiği veya bilmesi gerektiğinin de ispatlanamadığı anlaşıldığından yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin de davalı üzerine bırakılmayacağı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğinc esastan reddine, davalı vekilinin istinaf itirazlarının ise HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Temlik alan/Davalı … A.Ş. vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/869 Esas – 2019/1260 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
b-Harçlar Kanunu gereğince, peşin alınan 2.772,59 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 2.592,69-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
c-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d- Fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
e-Davacı lehine yukarıda açıklanan gerekçelerle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davacı istinafı yönünden; alınması gerekli 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davacı tarafında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı istinafı yönünden; davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/04/2023