Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2492 E. 2023/763 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2492
KARAR NO : 2023/763

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2020
NUMARASI : 2014/938 Esas – 2020/297 Karar

DAVA : Trafik Kazası Nedeniyle Uğranılan Bedensel Zarardan Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/03/2013

BAM KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarihli 2014/938 Esas – 2020/297 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 30.09.2011 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karşı şeride geçerek karşı şeritte park halinde bulunan … ve … plakalı araçlara çarpması sonucu, çarpmanın etkisi ile savrulan … plakalı araca binme hazırlığı yapan müvekkillerinden …’ın yaralandığını, yanındaki çocuklarından olayı kavrayabilecek yaşta olan davacı …’ın psikolojik olarak olaydan etkilendiğini, yaralanma nedeni ile müvekkili …’ın geçici ve sürekli iş göremezlik durumuna girdiğini, ayrıca ev işlerini görememesinden dolayı ayda iki kez ev işlerini yapması için yardımcı tuttuğunu, müvekkilinin ev hanımı olmasının yanı sıra eşinin işlettiği bakkal dükkanında eşinin bulunmadığı zamanlarda günün belirli saatlerinde düzenli olarak fiilen çalıştığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 8.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.000,00 TL ev işlerinin görmekten dolayı yardımcı gideri tazminatı, 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 15.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacılardan … için 5.000,00 TL, … için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkil şirkete müracaat edilmediğini, herhangi bir hasar dosyası açılmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın 04/03/2011-2012 tarihleri arasında 3968704 numaralı zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçelerden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, sürekli sakatlık halinde Trafik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesinde kişi başı azami 200.000- TL. ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmenin de davayı kabul anlamına gelmediğini, tedavi giderleri ile ilgili olarak 25/02/2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ” gereğince trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmesi gerektiğinden bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanacağını, ilgili Kanunun 59. ve geçici 1. maddesi ile getirilen yeni hükümler çerçevesinde trafik kazalarına bağlı olarak davalı şirket aleyhine açılmış olan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili müvekkili şirketin yükümlülüğünün ve taraf sıfatının sona erdiğini, tedavi giderlerine ilişkin taleplerin de SGK tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle davacının bakıcı giderine ilişkin talebinin de reddine karar verilmesini, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin olarak yine 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ” gereğince trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağını yine müvekkili olan şirketin aleyhine açılmış olan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili müvekkil şirketin yükümlülüğünün ve taraf sıfatının sona erdiğini, ayrıca Zorunlu Mali Mesuliyet poliçelerinde belirtilen tedavi teminatı ve maluliyetin ayrı ayrı teminatlar olarak belirlendiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı doğrultusunda geçici iş görmezlik tazminat talebinin “Tedavi giderleri teminatı ” içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, kaza sonucu üçüncü kişinin yaralanması ve/veya malul kalması söz konusu olduğu takdirde, sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında yaralanan/malul kalanlara veya vekiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, tazminatın ödenebilmesi için davacıların tedavi giderleri olarak yapmış oldukları harcamaların uygun olup olmadığını, maluliyet oranını, çalışabilecek durumda olup olmadığını ve bir maluliyet söz konusu ise bunun uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap ettirildikten sonra karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın küçük …’e velayeten annesi tarafından ikame edilmiş olduğunu, TMK gereğince küçüklerin velayetinin anne ve babanın her ikisine ait olup sadece anneye ait olmadığından, küçük … açısından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiğini, …’in manevi acılarına karşılık olarak 5.000,00 TL manevi tazminat , … için 20.000,00-TL manevi tazminat , çalışma gücü kaybı için 5.000,00 TL maddi tazminat, gelir kaybı için 8.000,00 TL maddi tazminat, evine yardımcı aldıkları için 2.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere davacı tarafından toplam 40.000,00 TL tazminat istendiğini, bu taleplerin yasaya, Yüksek Mahkeme kararlarına ve fiili gerçeğe aykırı olup reddinin gerektiğini, çünkü dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ceza davasındaki bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve bu raporun esas alınmaması gerektiğini belirtmiş, manevi tazminat talepleri açısından anne ve babanın küçüğün trafik kazalarında yaralanması üzerine manevi tazminat talep edebilmesi için uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılık koşullarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiğini yani kaza nedeniyle hem küçüğün yaralanması hem de bu yaralanma nedeniyle anne babanın hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğünün ağır bir şekilde haleldar olması şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerektiğini, somut olayda kaza nedeniyle küçüğün yaralanmadığını, psikolojik travma geçirmediğini, buna ilişkin doktor raporu tedavi belgeleri gibi delillerin davacının delilleri arasında olmadığını, davacının kendisi için istediği 20.000,00 TL manevi tazminat talebinin de fahiş olduğunu, manevi tazminatın asla davacının mal varlığında zenginleşmeye yol açmaması gerektiğini, davacının biri 8, diğeri 3 yaşında olmak üzere iki çocuk sahibi ev kadını olduğunu, iddiasının aksine eşinin bakkal dükkanında 5 saatlik çalışması olmadığını, şayet çalışıyor ise çocukların bir bakıcısının olması gerektiğini, davacının beyanından anlaşılacağı üzere hiçbir zaman evinde çocuklara bakan bir kişi olmadığını, kendisinin baktığını bu nedenle davacının bir gelir kaybı olmadığından 8.000,00 TL’lik kazanç kaybı talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, yine evde para ile yardımcı çalıştırdığı iddiasını da kabul etmediklerini ve tüm bu nedenlerle haksız ve samimi olmayan davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davacı …’ın maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 5.605,47 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 26.695,04 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.440,00 TL ev işlerine yardımcı kişi ücreti olmak üzere toplam 33.740,51 maddi tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 01/03/2013 tarihinden, diğer davalı yönünden kaza tarihi olan 30/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, davacı …’ın manevi tazminat davasının reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı … vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sadece maddi tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvuruda bulunduklarını, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, yargılama neticesinde davacının kaza sebebiyle vücudunda meydana gelen sakatlığın durumuna göre 25/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının ev hanımı olmasına göre maddi tazminatı belirlendiğini, aynı zamanda bakkaliye işçisi olmasına göre de maddi tazminatı ayrıca hesaplandığını ve belirlendiğini, Yerel Mahkeme 25.10.2019 tarihli bilirkişi raporundaki davacının ev hanımı olduğu yönündeki kriteri ve hesabı dikkate alarak davacının davasını bu yönden ve kısmen kabul edip davacının bakkaliye işçisi olduğu yönündeki bilirkişi raporundaki hesabı ve talebi ise reddettiğini, davacının geçirdiği trafik kazası sonrasında sakatlık oranının belirlenmesi için yapmış oldukları tüm itirazları da, dava dilekçesinde cevap ve açıklama dilekçelerinde ve de delilerinde, müvekkilin eşinin … bakkaliye işi yaptığını ve aynı zamanda sünnet, düğün organizasyonları yaptığını ve müvekkilinin bakkal dükkanında günde ortalama 5-6 saat eşine yardımcı olduğunu ve müvekkilin eşinin organizasyon işleri veya diğer işler için veya dinlenmek için bakkal dükkanında olmadığı zamanlarda burayı çalıştırdığını beyan ettiğini, aynı zamanda mahkemenin 02.02.2016 tarihli oturumunda dinlenen tüm tanıkların da davacının, eşine ait bakkal dükkanında çalıştığını görgüleriyle teyit ettiklerini, tüm dosya kapsamına göre sabit olan müvekkil davacının meslek çalışmasına göre mesleğinin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği EK-B XXXIV – İŞKOLLARI LİSTELERİ DIŞINDA KALAN MESLEKLER VE İŞLER bakkaliye işçisi olduğunu, bu açıdan davacının bilirkişi raporuna göre bakkaliye işçisi olduğu yönündeki hesaplamasına göre hüküm kurulması gerekirken aksi kararla davacının ev hanımı olduğu yönündeki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/938E. – 2020/297 sayılı kararı usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, sunulu ve resen gözetilecek nedenlerle; davanın ve istinaf taleplerinin aynen kabulüne, müvekkilin mesleğinin bakkaliye işçisi olduğunun dosyada sabit olması ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği eklerinden B cetveline göre müvekkilin yaptığı işe göre meslek grup numarası XXXIV – İŞKOLLARI LİSTELERİ DIŞINDA KALAN MESLEKLER VE İŞLER içinde yer alan ve Bakkaliye işçisi olarak belirlenen meslek olup bilirkişi raporuna göre bakkaliye işçisi olduğu yönündeki hesaplamasına göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olarak kabulü ile yapılan hesaplamaların hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, zira davacı hakkında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu 11.10.2016 tarihli Adli Sağlık Kurulu raporunda davacının tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olarak kabulünün uygun olacağının belirtildiğini, mahkemece yapılan değerlendirmede bu hususun da nazara alınmasının gerektiğini, iyileşme süresi bakımından raporlar arasındaki bu ay farkı dikkate alınması gereken bir durum olduğunu, bu nedenle müvekkil aleyhine hükmedilen geçici iş görmezlik tazminatı ve sürekli iş göremezlik tazminatı miktarlarının hatalı olduğunu, davacının yardımcı kadın gideri yönünden maddi tazminat talebinin de reddinin gerektiğini, davacının böyle bir gideri olmuşsa bile davacı bunu yazılı olarak ispatlaması gerektiğini, davacının kendisine sürekli bayan yardımcısının SGK kaydı bulunuyorsa bunun dosyaya ibraz edilmesinin gerektiğini, bu konuda sadece davacının ve tanıklarının beyanları nazara alınarak hüküm kurulmasının hukuka ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, mahkeme kararında “davaya konu trafik kazasında davalı sürücü …’in asli ve tam kusurlu olması, davacının kemik kırığı ve %4,3 oranında maluliyeti oluşacak şekilde yaralanması, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacı …’ın yaralanması nedeniyle çektiği elem ve ızdırap nazara alınarak, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş” diyerek müvekkil aleyhine talep edilen 20.000,00-TL manevi tazminatı kabul ettiğini, davacının maluliyet oranının tarafımızca kabulü anlamına gelmemek üzere; davacının maluliyet oranı nazara alındığında Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, bilindiği ve Yüksek Mahkeme kararlarına konu olduğu üzere, manevi tazminat asla davacının mal varlığında zenginleşmeye yol açmaması gerektiğini, manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi davalıya yapılan bir kötülüğün de olmadığını, aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurma, ruhi ızdırabının dindirilmesini kısmen de olsa para ile karşılamak amacı vardır; ancak takdir edilecek miktar felaketi özlenir hale getirecek nitelikte olmaması gerektiğini, bu anlamda davacı … için hükmedilen manevi tazminat miktarı oldukça fahiş olup manevi tazminat miktarı kararın kaldırılmasını da talep ettiklerini, anılan nedenlerle ve Başkanlıkça resen yapılacak incelemeler sonucunda İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.07.2020 tarihli 2014/938 E.2020/297 K. sayılı davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin kabulüne dair kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı … vekili ve davalılardan … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davacı …’ın maddi tazminata yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda, davacı …’ın kaza tarihinde herhangi bir işte çalışmadığı, ev hanımı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda davacının ev hanımı olduğu ve asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılması ve asgari geçim indiriminin dikkate alınmaması da yerindedir. Davacı … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
2-Davalı …’in istinaf itirazlarının incelenmesinde ise;
a) Davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin önce Ege Üniversitesi raporu ile sonra ATK 3. İhtisas Kurulu raporu ile belirlendiği, rapora itiraz üzerine dosyanın ATK üst kurulu olan 2.İhtisas Kuruluna gönderildiği ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin belirlendiği, çelişkinin böylelikle giderildiği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
b) Somut olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. (Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2016/4476 Esas, 2019/2293 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.) Davacının geçici iş göremezlik süresi 9 ay olup, aktüer bilirkişi … tarafından hesaplanan 1440,00 TL yardımcı bayan gideri makul olup, bu giderin davacı tarafından belgelendirilmesi gerekli olmadığından anılan miktarın davalı …’den tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının da esastan reddi gerekmiştir.
c) 6098 sayılı TBK nın 56. maddesi gereğince, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede; meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, davalılardan işleten ve sürücünün sorumluluğunun niteliği, davacının manevi zararının niteliği, olay tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında hak ve nefaset kuralları çerçevesinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı … vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … vekili ve davalı … vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarihli 2014/938 Esas – 2020/297 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davacı …’ dan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, başlangıçta alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 125,50 -TL’nin anılan davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davacı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı …’den alınması gereken 3.671,01- TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 600,00 TL’nin ve tamamlanan 317,75 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.753,26 -TL’nin anılan davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
ç)Davalı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 04/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.