Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2476 E. 2023/632 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2476
KARAR NO : 2023/632

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2019 (Dava) – 02/07/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/209 Esas – 2020/276 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarih ve 2019/209 Esas – 2020/276 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’a ait … plakalı aracın 26.10.2018 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca park halinde iken çarparak olay yerini terk ettiği, davacıya ait araçta oluşan hasarla ilgili olarak İzmir 3 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/195 Esas sayılı dosyasıyla delil tespiti yaptırıldığı, bilirkişi raporuna göre davacıya ait araçta 13.099,00 TL hasar bedeli, 3.000,00 TL değer kaybının oluştuğunun tespit edildiği, davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen sigorta tazminatının ödenmediğini ileri sürerek, HMK 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacıya ait araçtaki bakiye değer kaybı için 50,00 TL, hasar kaybı içinde 50,00 TL’nin davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili sunmuş olduğu 21.01.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava dilekçesinde 50,00 TL olarak talep edilen hasar bedelini bilirkişi raporu doğrultusunda 11.310,00 TL’ye yükselttiklerini belirterek dilekçesi ekinde eksik harcı yatırarak makbuzunu dosyaya ibraz etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemelerin İstanbul ATM olduğunu, davacı delillerinin taraflara tebliğ edilmediğini, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusur ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davalı şirketin gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.6 teminat dışında kalan haller maddesinin ”O” bendi yollamasıyla EK-1 değer kaybı hesaplaması 2 maddesine göre hasar sonrası cevap dilekçesinde belirtilen hallerin değer kaybı teminatı dışında olduğu, davacının işbu davayı belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacıya ait … plakalı araç ile davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın 26.10.2018 tarihinde karışmış olduğu trafik kazası neticesinde davacıya ait araçta hasar meydana geldiği, kaza tarihinide kapsar şekilde yine kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından 23.02.2018-23.02.2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere araç başına maddi 36.000,00 TL poliçe limitiyle ZMMS sigorta poliçesiyle sigorta kapsamına alınmış olduğu, taraflar arasındaki ihtilaf davacıya ait araçta dava konusu trafik kazası nedeniyle hasar ve değer kaybı meydana gelip gelmediği, bu kapsamda davacının hasar ve değer kaybına ilişkin tazminat isteminin yerinde olup olmadığı, davalının talep edilen tazminattan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebilmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, alınan kök bilirkişi raporunda dava konusu trafik kazası nedeniyle davalı sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta 11.310,00 TL’lik hasar meydana geldiği, ayrıca aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 08.01.2020 tarihli ek raporda ise kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları- EK-1 değer kaybı hesaplama formülüne göre yapılan hesaplama da ise söz konusu aracın 165.000 km sınırı aşmasından dolayı araçta değer kaybı oluşmayacağı sonuç ve kanatine varıldığı bildirilmiş olmakla aynen benimsenip hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu gereğince davanın kabulüne; 11.310,00 TL araçtaki hasara ilişkin maddi tazminatın 27.04.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, araçtaki değer kaybına ilişkin maddi tazminat isteminin ise de davalı sigorta şirketi kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları- EK-1 değer kaybı hesaplama formülüne göre yapılacak hesaplamadan sorumlu olduğundan bu yöndeki ek rapordaki hesaplamaya göre yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur. 2918 Sayılı KTK’nun 99/1 maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.b.maddesi uyarınca rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup, bu süre içerisinde tazminatın ödenmemesi halinde sigorta şirketi yönünden temerrüt gerçekleşmektedir. Dava konusu somut olayda davacı tarafça davalı sigorta şirketine 16.04.2019 tarihinde ihbarda bulunulmuş olup bu tarihten itibaren 8 iş gününün ilavesiyle davalı sigorta şirketinin 27.04.2019 tarih itibari ile temerrüde düştüğü kabul edilerek hükme esas alınmıştır…” gerekçesiyle davanın kısmen KABULÜNE; 11.310,00 TL araçtaki hasara ilişkin maddi tazminatın 27.04.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, Araçtaki değer kaybına ilişkin maddi tazminat isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın, davasını HMK m.107 hükmü gereği belirsiz alacak davası olarak açtığını, ayrıca davacı tarafından İzmir 3 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/195 D.İş sayılı dosyasıyla delil tespiti yaptırılarak zarar miktarı belirli hale getirildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, tespit dosyasında zarar miktarının belirlendiğini bu nedenle bu davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, zorunlu trafik sigortacısının sorumluluğunun, işletenin sorumluluğuna bağlı olduğunu, bu nedenle işletene dava açılamayacak hallerde, onun trafik sigortacısına da dava açılamayacağını, huzurdaki davanın sigortalı …’a ihbar edildiğini, İhbar olunan 13.03.2020 tarihli dilekçesinde davacı taraf ile arabuluculuk sürecinde anlaşarak hem davacıya hem de arabulucuya ödeme yaptığını belirttiğini, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/5 hükmünde “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” şeklinde belirtildiğini, mahkemece ihbar olunan ile davacı arasındaki arabuluculuk anlaşmasının araştırılarak davanın, anlaşmaya konu talepler ile aynı olup olmadığı, eğer talepler aynı ise sigortalı/işleten aleyhine dava açılması mümkün olmadığından müvekkili aleyhine de dava açılması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedeli ve değer kaybının karşı araç zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) 6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar davacı dava öncesinde tespit talep ederek bir bilirkişi incelemesi yaptırmış ve bilirkişi raporu almış ise de arabuluculuk görüşmeleri uyarınca anlaşma sağlanamadığı ve zararın karşılanmadığı anlaşılmıştır. Davacının aracındaki gerçek zarar miktarı, aracın onarımının olanaklı olup olmadığı, değer kaybı gibi hususlar taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli değildir. Esasen araçta kaza sonucu oluşan hasar tutarının tespiti, yapılacak yargılama sırasında bilirkişi incelemesi sonunda belli olacaktır. Bilirkişi yapacağı değerlendirme üzerine davalıdan talep edilebilecek alacak miktarını saptayacaktır. Bu durumda araç hasarı ve değer kaybına ilişkin dava konusu talep miktarının taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olmadığının anlaşılması karşısında eldeki dava belirsiz alacak davası kabul edilmelidir. Bu sebeple davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 17. HD 2016/16457 E.-2017/11000 K., 2015/17305 E.-2015/14311 K.).
2-) Dosyada yer alan arabulucuk görüşme tutanaklarına göre davacı ve dava dışı sigortalının sadece ikame araç bedeli üzerinde anlaştıkları, dava konusu olan hasar bedeli ve değer kaybı konusunda ise anlaşamadıkları anlaşılmakla, davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/209 Esas – 2020/276 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 772,58 TL istinaf karar harcından, peşin yatan 193,15 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 579,43 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/04/2023