Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2473 E. 2023/688 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2473
KARAR NO : 2023/688

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/08/2019 (Dava) – 27/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/407 Esas – 2020/150 Karar

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali

BAM KARAR TARİHİ : 26/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2020 tarih ve 2019/407 Esas – 2020/150 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirkette toplam 143.308,50 adet pay sahibi olduklarını, davalı şirketin yıllardır hakim ortaklar tarafından yönetildiğini, genel kurul toplantılarının zamanında yapılmadığını, şirketin yıllardır kar payı dağıtmadığını, son olarak 20/05/2019 tarihinde şirketin 2016-2017 yılları genel kurullarının yapıldığını, davacılar adına genel kurulda hazır bulunan vekillerinin bilançolara yönelik yazılı soru yönelttiğini, sorulara cevap verilmeden kar zarar hesapları, bilançolar müzakere edilmeden oylamaya geçilerek 3 nolu kararda bilançonun tasdikine, 4 nolu kararda oy çokluğu ile yönetim kurulunun ibrasına, 8 nolu kararda yönetim kurulu başkan ve vekiline aylık net 40.000,00 TL, yönetim kurulu üyelerine aylık net 20.000,00 TL ödenmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, şirket genel kurulunda divana yazılı olarak yöneltilen sorulara daha sonra cevap verileceğinin ifade edildiğini, genel kurul sonrasında noterden yapılan ihtara rağmen hiçbir sorunun cevaplanmadığını, 2016 yılı mizanında adı geçen kişilerden olan alacakların tahsil edilip edilmediğini, 221 hesaptaki senetlerin dayanağının ne olduğunu, şirketin 350.000.000,00 TL ye yakın yatırım kredisini hangi yatırımlara harcadığını, finansman gideri olarak ödenen 70.811.592,74 TL finansman giderine katlanmasının olağan olup olmadığını, 2016 ve 2017 yılı 259 verilen avanslar hesabında yer alan avansların neden verildiğini, 2016 yılında 6736 sayılı yasa kapsamında ortaklar cari hesabından çıkarılan 8.564.281,97 TL ‘nin neye dayandığı sorularına yanıt alınmadığını, şirket hesaplarında fiktif maddi olmayan hareketlerin bizzat yönetim kurulu tarafından yapıldığının açık olduğunu, yönetim kurulu ibrasının kaldırılmasının gerektiğini, yıllardır hiçbir kar payı dağıtmayan şirkette yönetim kurulu üyelerinin bu kadar yüksek tutarlarda net ücretler almasının kabul edilebilir olmadığını, şirket hesaplarında yapılan fiktif hareketler ile ortaklar cari hesabında şişkinlik yaratıldığını, yönetim kurulu üyelerinin diğer şirketlerine para aktarıldığının ortada olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 2016-2017 yıllarına ait 20/05/2019 tarihli genel kurulunun 3 numaralı kar zarar hesapları bilançonun tasdikine, 4 numaralı yönetim kurulu üyelerinin ibrasına, 8 numaralı yönetim kurulu başkan ve vekiline aylık net 40.000,00 TL yönetim kurulu üyelerine aylık net 20.000,00 TL ödenmesine yönelik oy çokluğu ile alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kurul kararı iptali davasının koşullarının oluşmadığını, davacıların iptalini istedikleri genel kurul kararının alınmasından sonra kararlara karşı muhalefet şerhlerinin bulunmadığını, kanunun aradığı dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafın davalı şirketin uğrayacağı muhtemel zararlara karşılık mahkemece takdir edilecek miktarda teminat yatırması gerektiğini, aksi halde davanın usulden reddinin gerektiğini, davalı şirketin bir aile şirketi olup kurucularının …, …, …, … ve … olduğunu, davacıların babası …’ın hisse oranının %1 olduğunu ve …’ın davalı şirket yönetim kurulu başkanı … …’nın dayısı olup şirketin kuruluşundaki ortaklığın o zamanki mevzuat gereği anonim şirket kuruluşlarındaki 5 ortak olma şartını yerine getirmekten öte geçmediğini, …’ın 2016 yılındaki vefatından sonra davacıların ortaklık ilişkisini kötüye kullanarak öncelikle % 06 oranındaki hisselerinin karşılığında fahiş miktarda talepte bulunduklarını, bundan sonuç alamamaları üzerine davacıların haksız ve kötü niyetli dava ile davalı şirketin işleyişini engelleme ve bu yolla haksız ve fahiş kazanç sağlama amacında olduklarını, genel kurul kararlarının iptali sebeplerinin kanuna aykırılık, esas sözleşme hükümlerine aykırılık ve dürüstlük kuralına aykırılık olduğunu, davacıların TTK 445 yer alan hallerden hangisine dayanarak iptal talebinde bulunduklarını açıkça belirtmeleri ve bu durumu somut deliller ile ispatmaları gerektiğini, davacıların 3 numaralı bilançoların tasdikine yönelik açıklamaları dikkate alındığında söz konusu iddiaların genel kurul kararlarının iptalini gerektirecek nitelikte olmadığını, davacıların şirket genel kurulunda divana yazılı olarak yönelttikleri sorulara cevap verilmediğinden bahisle 3 nolu kararın iptalini talep ettiklerini, davacıların taleplerinin kanuni şartları taşımadığını, 2012, 2013, 2014 yıllarına ilişkin işlemlerin yönetim kurulu toplantı kararları çerçevesinde genel kurulda finansal tablolarına işlenmiş bir şekilde onaylandığını, işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu konulara ilişkin genel kurul kararının iptali davası açmak için zamanaşımı süresinin dolduğunu, 221 nolu hesaptaki senetlere ilişkin işlemlerin verasete konu olan …’ın vefatından önce gerçekleşmiş iş ve işlemler olduğunu, işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu konulara ilişkin genel kurul kararının iptali davası açmak için zamanaşımı süresinin dolduğunu, 258 hesaptaki yapılmakta olan yatırımların yönetim kurulu faaliyet raporları ve finansal tabloları uyarınca yapılıp yönetim kurulunca kabul edildiğini, işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu konulara ilişkin genel kurul kararının iptali davası açmak için zamanaşımı süresinin dolduğunu, 259 verilen avanslar hesabında bulunan tutarların verasete konu olan davacıların murisi … tarafından ibra edilmiş, yönetim kurulu kararı da verilmiş olan avanslar olduğunu, işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu konulara ilişkin genel kurul kararının iptali davası açmak için zamanaşımı süresinin dolduğunu, 296 nolu hesaptaki miktarların 2015 yılı finansal tablolarında görünmekte olup yönetim kurulu tarafından onaylandığını, işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu konulara ilişkin genel kurul kararının iptali davası açmak için zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacıların 4 nolu karar yönünden de taleplerinin yerinde olmadığını, davacıların 8 nolu karara yönelik itirazlarının da yerinde olmadığını ve davacı iddialarının genel kurul kararı iptalini gerektirecek nitelikte olmadığını, TTK 394. maddede ” yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme ile veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak şartı ile huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebilir” düzenlemesinin bulunduğunu, ilgili madde gereğince 2013 yılından bu yana yönetim kurulu kararı uyarınca davacı şirket yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödemeleri yapıldığını, miktarlarının yönetim kurulu tarafından belirlendiğini, genel kurulda onaylandığını, genel kurul kararının iptali için gerekli şartların oluşmadığını savunarak, öncelikle davacıların TTK 448. Maddesi çerçevesinde mahkeme tarafından tayin edilecek miktarda teminat yatırmalarına, davacıların genel kurul kararlarının iptali davası açma kanuni şartları yerine getirmediğinden davanın usulden reddine ve davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; ”….Her ne kadar davacı tarafça davalı şirketin 2016-2017 yıllarına ait ve 20/05/2019 tarihinde yapılan genel kurulunun 3,4,8 nolu kararlarının iptaline karar verilmesine yönelik olarak mahkememize dava açılmış ise de; TTK nun 446/ 1-a maddesi gereğince genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açabilmek toplantıda hazır bulunup karara olumsuz oy vermek ve muhalefetini tutanağa geçirmek gerektiğ , bu hususun genel kurul iptal davası açabilmek için dava şartı niteliğinde olduğu, davacılara vekaleten toplantıya katılan …’ın iptali talep edilen kararlara karşı olumsuz oy kullandığı ancak muhalefetini toplantı tutanağına geçirtmediği, TTK 446/1-a bendinde belirtilen dava şartının yerine getirilmediği, HMK nun 114/2 maddesinde ” diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır ” düzenlemesinin bulunduğu, söz konusu düzenleme göz önüne alındığında TTK 446/1-a bendinde belirtilen dava şartının mevcut olmadığı, dava şartlarının varlığının HMK 115/1 maddesi gereğince davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılmasının ve dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde HMK 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği….” gerekçesiyle; davanın HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme’nin işin esasına girmesi gerekirken davanın usulden reddedilmesinin açıkça usul ve yasalara aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme’de ikame edilen dava dosyasında dava şartının gerçekleştiğini, Yerel Mahkeme’ce davalı şirketin sicil dosyası celb edildiğini, davalı şirketin 2016/2017 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının 20/05/2019 tarihinde yapıldığı, toplantıya davacı müvekkillerine vekaleten …’ın katıldığı, …’ın genel kurul toplantı tutanağının 2,3,4 ve 8 nolu kararlarında red oyu kullandığı ayrıca davacılara vekaleten toplantıya katılan Okan Karasan’ın 7 maddelik ” 2016-2017 Genel Kurulu Yönetim Kurulu Soruları ” başlıklı iki sayfadan ibaret dilekçe sunduğunu, davacı müvekkillerine vekaleten toplantıya katılan …’ın iptali talep edilen kararlara karşı olumsuz oy kullandığını, dolayısı ile iptali talep edilen kararalara karşı muhalefet edildiğini ve dava şartının gerçekleştiğini, yerel mahkemece davanın esasına yönelik beyanları ve açıklamaları dikkate alınmadan usul ve yasalara aykırı olarak davanın usulden reddine karar verildiğini, davacı müvekkillerinin davalı şirkette toplam (her biri eşit oranda pay sahibidir) 143.308,50 adet pay sahibi olduklarını, davalı şirketin yıllardır hakim ortaklar tarafından yönetildiğini, genel kurul toplantılarının zamanında yapılmadığını, şirketin yıllardır kar payı dağıtmadığını, son olarak 20.05.2019 tarihinde şirket 2016-2017 yılları genel kurullarının yapıldığını, davacılar adına genel kurulda hazır bulunan vekillerinin bilançolara yönelik yazılı soru yönelttiğini, sorulara cevap verilmeden, kar zarar hesapları, bilançolar müzakere edilmeden oylamaya geçilerek 3 nolu kararda bilançoların tasdikine, 4 nolu kararda oy çokluğu ile yönetim kurulunun ibrasına, 8 numaralı kararda Yönetim kurulu başkan ve vekiline aylık net 40.000.-TL, yönetim kurulu üyelerine aylık net 20.000.-TL ödenmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, şirket genel kurulunda divana yazılı olarak yöneltilen sorulara daha sonra cevap verileceği ifade edilmişse de genel kurul sonrasında noterden yapılan ihtara rağmen hiçbir sorunun cevaplanmadığını, müvekkillerinin genel kurul başladığında soruları yazılı olarak yöneltmesine rağmen sadece dilekçe alınarak tutanağa ek yapılmakla yetinildiğini, Yerel Mahkemece usul ve yasalara aykırı olarak işin esasına girerek haklı davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken , davanın esasına girilmeden davanın usul ve yasalara aykırı olarak reddedildiğini, bilançolara ilişkin yaptıkları açıklamaların Yönetim Kurulu’nun şirketi ve şirketin azlık ortaklarını zarara uğrattığını, Şirketin yasaya uygun yönetilmediğini, keyfi yönetildiğini açıkça ortaya koyduğunu, şirket hesaplarında fiktif, maddi olmayan hareketlerin bizzat Yönetim Kurulu tarafından yapıldığının açık olduğunu, dolayısıyla Yönetim Kurulunun ibrasının kaldırılması gerektiğini, bu talepleri ve beyanlarının Yere Mahkemece değerlendirilmediğini, yıllardır hiçbir kar payı dağıtmayan şirkette, yönetim kurulu üyelerinin bu kadar yüksek tutarlarda net ücretler almasının kabul edilir olmadığını, zaten şirket hesaplarında yapılan fiktif hareketlerle ortakların cari hesabında şişkinlik yaratıldığı, yönetim kurulu üyelerinin diğer şirketlerine para aktarıldığının ortada olduğunu, bu nedenlerle bu kararında kaldırılması gerektiğini, yine bu yöndeki talepleri ve beyanlarının da Yerel Mahkemece dikkate alınmadığını, belirttikleri tüm hususların şirket kayıtlarında yapılacak uzman bilirkişi incelemesi ile hemen anlaşılabilecek hususlar olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin 20.05.2019 tarihli genel kurulunda alınan 3,4 ve 8 nolu kararların iptali stemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacıların 6102 sayılı TTK’nın 446/1. maddesinde öngörüldüğü üzere, bir kısım genel kurul kararlarına olumsuz oy verdikleri sabit ise de muhalefetlerini açıkça tutanağa geçirtmediklerinden, mahkemece dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüş ( bknz aynı yönde Yargıtay 11. HD 2015/6493 E. – 2016/1470 K. ; 2015/8992 E. – 2016/3629 K. sayılı ilamları ), bu sebeple davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/407 Esas – 2020/150 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/04/2023