Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2470 E. 2023/695 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2470
KARAR NO : 2023/695

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2018 (Dava) – 11/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/276 Esas – 2019/200 Karar

DAVA : Tasarıma Tecavüzün Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat/Karşı Dava Hükümsüzlük

BAM KARAR TARİHİ : 26/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/12/2019 tarihli ve 2018/276 Esas – 2019/200 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2017/05338 nolu tasarım tescili kapsamında iki adet ürününün ve ayrıca tescillemediği iki ayrı tescilsiz tasarımının, iltibasa yol açabilecek biçimde davalı tarafından ticarete konu edildiğini, daha kalitesiz kumaşlarla üretilerek satış yapıldığını, internet üzerinden sunulduğunu, haksız rekabet edildiğini, müşterilerin yanıltıldığını ileri sürerek, tasarıma tecavüzün önlenmesini, tecavüze son verilmesini, tecavüzlü tanıtım gereçlerin ve taklit ürünlerin toplanmasını, el konularak saklanmasını, tecavüzün giderilmesini, ilan yapılmasını; fazlası saklı 1.000 TL maddi, 7.500 TL manevi tazminata tecavüzden itibaren ticari faiz uygulanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada Ankara FSHHM’nin yetkili olduğunu, kendisinin …’da yerleşik olduğunu, esas bakımından ise, tescilli tasarımlarla ilgili iddiaları kabul etmediklerini, tescil şartlarının bulunmadığını, farklı ürünler ürettiklerini, tescilsiz tasarımlara ilişkin iddiaları kabul etmediklerini, ilk kez kamuya sunumun davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, haksız rekabet iddialarının dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA:
Davalı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; davacı tarafın dayandığı tasarımların tescil şartları veya koruma şartları bulunmadığını, hükümsüz olmaları gerektiğini ileri sürerek, 14/08/2017 tarihli 2017/05338 nolu tasarım dosyasındaki 6 adet formaya ilişkin tescilin ve davacının hak iddia ettiği tescilsiz tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini, terkin edilmelerini, hükümsüzlüklerinin tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Her ne kadar yetki itirazı yapılmışsa da, sınai hak sahibi kendi ikametgahında dava açabileceğinden SMK 156/3 uyarınca yetki itirazının reddi gerekmiştir. Öncelikle karşı dava bakımından hükümsüzlük konusunun değerlendirilmesi bağlı olarak ana dosyadaki taleplerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı karşı davacı asıl davada dayanılan tasarımların şartları taşımadığını ve korunamayacaklarını savunmaktadır. 2017/05338 nolu 6 adet tescilli tasarımın hükümsüz kılınması ve terkini istenmektedir. Yeni ve ayırt edici nitelik taşıyan tasarımlar tescillenerek sahibi lehine tekelci karakterli yetkilerle korunmaktadır. Bununla birlikte tasarımın “yenilik ve ayırt edicilik” kriterlerini taşımaksızın tescili halinde rekabet düzeni olumsuz etkileneceğinden hükümsüz davası açılması mümkündür. Öncelikle işi teknik niteliği gözetilerek karşı dava konusu tasarımın tescil şartlarının ve tescilsiz olarak korunduğu, tescilsiz tasarım olduğu belirtilen tasarımların korumaya elverişli olup olmadıkları konusunda rapor alınmıştır. Tasarım tescil uzmanı ve sektör uzmanı öğretim üyesi bilirkişiler 26/08/19 tarihli raporlarında dava konusu edilen 2017/05388 nolu çoklu tasarımın kapsamındaki 01, 05 ve 06 sayılı tasarımların yeni olmadığının ve davacının dayandığı 2 adet tescilsiz tasarımın da koruma şartlarını taşımadığı rapor etmişlerdir. Bununla birlikte karşı davanın söz konusu 2 tasarımın davacı tarafın dayandığı 2 tescilsiz tasarım ile aynı görünüme sahip olduğunu belirtmişlerdir. Yine karşı davacının cerrahi ameliyathane ve nöbet olması adlı ürününün davacıya ait 2017/05338-5 sayılı tasarımla aynı olduğunu rapor etmişlerdir. Bununla birlikte gerek tescilsiz iki tasarımın gerekse tescil kapsamında 01, 05 ve 06 nolu tasarımların tescil veya koruma kriterlerini taşımadığını belirlemişlerdir. Bu durumda davalının ürünlerinde kullandığı tasarımlarının şeklen davacının 05 ve 06 çoklu tasarımları ile tescilsiz tasarımların ayniyet ve belirgin benzerliğine rağmen koruma söz konusu olmayacaktır. Öte yandan tasarım hükümsüzlük taleplerinin de kısmen kabulü gerekmektedir. Bilirkişi raporunun tasarım hukuku ilkelerine uygun şekilde inceleme değerlendirme içerdiği anlaşılmakla hükmü esas alınması gerekmiştir. Karşı davanın kapsamı ise, sadece 2017/05338 nolu tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkindir. Menfaat sahipleri, hükümsüzlük davası açtıklarında tasarımın başvuru tarihi itibariyle “yeni ve ayırt edici” olmadığını ortaya koyan somut kanıtları sunmakla yükümlüdür. Diğer deyimle ispat külfeti dava açan tarafa düşmektedir. Her ne kadar tasarım sahibi tarafından açılan davada davalıya karşı 2 adet ürün ihlal konusu edilmiş ve ferden numarası belirtilmemişse de, davalının basiretli tacir olarak hangi tasarımının problem yarattığını bilebilecek konumda olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla sadece tecavüz çekişmesine konu olanlar değil, bütün tasarımı hükümsüzlük konusu ettiğinde, “yenilik ve ayırt edicilik” bulunmadığına ilişkin kanıtlarını her bir tasarım için göstermesi gereklidir. Bu bakımdan karşı davada, kısmi red nedeniyle davacı yararına vekalet ücreti düşmektedir. Öte yandan, davacı aynı zamanda tescili bulunmayan 2 tasarımının da SMK kapsamında tescilsiz tasarım olduğunu belirterek dava açmış ise de, karşı dava sadece tescilli tasarıma özgülenmiştir. Bu bakımdan koruma şartlarının bulunmadığı belirlenen bu tasarımlarla ilgili bir karar vermek mümkün değildir. Zaten davalı da, salt tecavüz iddiasının gerçekleşmediğini…” gerekçesiyle ana davada tescilli ve tescilsiz tasarımın ihlali, haksız rekabetin önlenmesi, maddi tazminat ve manevi tazminat davalarının reddine, Karşı davada; davanın kısmen kabulüne, 2017/05338 nolu davalı tasarımın kapsamında yer alan 01, 05 ve 06 çoklu tasarımların hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine sair terkin isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının bilirkişinin hazırladığı rapora bağlı kalınarak verildiğini, bilirkişinin, tescilsiz tasarımların korunmasına ilişkin olarak, 10.01.2017 tarihinden sonra kamuya sunulan tasarımların korunacağını belirttiğini ve somut olaydaki tasarımların kamuya sunuluş tarihinin 2015 olması nedeniyle bu tasarımların tescilsiz tasarımlara ilişkin korumadan yararlanamayacağını ifade ettiğini, müvekkili şirketin, dava konusu tescilsiz tasarımları 2015 yılı itibarıyla üretmeye başladığını, 10.01.2017 tarihinde de kullandığını ve hala kullanmakta olduğunu, tescilsiz tasarımların kanunun yürürlük tarihi itibarıyla müvekkilinin kullanımında olduğunu bu durumun aksinin karşı tarafın dosyaya sunduğu delillerle ispatlanamadığını, tescilsiz tasarımların korunması hususunda müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunu Madde 56 kapsamında düzenleme altına alınan Haksız Rekabet hükümlerine karşı korumadan da yararlanması gerektiğini, tasarım ruhunun korunması, tasarımcıların teşvik edilmesi ve taklitçiliğin önlenerek inovasyon yaratarak daha ileriye doğru gidilmesi için 6769 sayılı yasa ile Tescilsiz Tasarım korumasının getirildiğini, sırf bu düzenlemenin henüz yapılmadığı döneme rastladı diye aynı aykırılıklara cevaz verilmesi, yapılan taklitçiliğin haksız rekabet hükümlerine bile sokulmayarak karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, karşı tarafın dosyaya sunduğu delillere bakıldığında kullanıma hangi dönemde başladığına ilişkin bir delile rastlanılmadığını, bilirkişi tarafından yapılan tespitte, davalı karşı davacının kullandığı tasarımların, müvekkilinin tescilsiz tasarımlarıyla aynı görünüme sahip olduğu kabul edildiğinden tasarım hakkına tecavüz nedeniyle haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak bir hesaplama yapılması ve müvekkili lehine tazminata karar verilmesi gerektiğini, bilirkişinin, tescilli tasarımların korunmasına ilişkin 2017 05338/1,5,6 nolu tasarımlar tescil sahibi tarafından başvuru tarihi olan 14.08.2017 tarihinden önceki 12 aylık hoşgörü süresini aşarak yayın ve satış yoluyla kamuya sunulduğu için 6769 sayılı yasa kapsamında korunabilecek tasarımlardan olmadığı yönünde fikrini açıkladığını, müvekkilinin, 14.08.2017 tarihinde 2017 05338/1,2,3,4,5,6 nolu tasarımların tescili için başvuru yaptığını, korunması istenen, tecavüze uğrayan tasarımların 2017 05338/5,6 nolu tasarımlar olduğunu, tasarımların tescil tarihinden önce 12 aylık hoşgörü süresi hesaplandığında 14.08.2016 tarihi itibarıyla tasarımların korunduğu sonucuna varılacağını ancak dosyada yer alan KOSGEB 2015 onaylı kataloğun varlığı nedeniyle hoşgörü süresinden önce tasarımların müvekkili şirket tarafından kamuoyuna sunulduğunu bu nedenle korunamayacağının açıklandığını, tescile konu tasarımların hastane üniformaları olduğunu, tescilsiz tasarımlarda olduğu gibi tescilli tasarımlarda da tasarımın sahibinin müvekkili … olduğunu, tasarımların çalınmadığını ve taklit edilmediğini, iddialarının ve sundukları belgelerin aksinin ispatlanamadığını, müvekkilinin, tasarım sahibi olarak Haksız Rekabete ilişkin düzenlemelerden de yararlandırılması gerektiğini, yerel mahkemenin haksız rekabete ilişkin taleplerini görmezden gelerek bu hususta da bir hüküm tesis etmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece tesis edilen hükmün 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporuna dayadırıldığını, bilirkişi raporunun davacı/karşı davalı vekiline e-tebligat yoluyla 09/09/2019 tebliğ edildiğini, rapora itirazın son gününün 28/09/2019 olduğunu ve davacı/karşı davalı tarafından bu sürenin aşıldığını, davacı/karşı davalının itirazlarına muvafakat etmediklerini, asıl davada davacı tarafın, kendileri tarafından bulunulan 14/08/2017 tarih ve 2017/05338 sayılı başvurularını takiben tescil ettiren 6 adet hastane forması ile ilgili görselleri paylaşmak suretiyle bu tasarımlardan 2 tanesi ile ilgili olarak müvekkiline yönelik tasarım tecavüz iddiasında bulunduğunu, ancak bu 6 üründen hangi 2’sinin tecavüz iddialarına konu ettiklerini açıkça ifade etmediklerini, yerel mahkeme tarafından da 28/12/2018 tarihli tensip tutanağında da tasarım tescillerinin çoklu olduğundan hangi tasarımın ihale konu olduğunu açıklaması için davacı yana 2 hafta süre verilmesi yönünde karar verildiğini, davacı tarafça asıl dava yönünden cevaba cevap dilekçesi ve karşı dava yönünden cevap dilekçesi sunulmadığını, usul hükümlerini ihlal eden yerel mahkemenin kimsenin kendi kusuruna dayanarak menfaat temin edemeyeceği ilkesini ihlal edecek şekilde tesis edilen kısmen ret ve dolayısı ile davacı lehine hükmettiği vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, asıl dava yönünden yerel mahkeme kararının onanmasını, karşı dava yönünden ise, kısmen ret kararı verilerek karşı davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden kaldırılmasına yönelik hükümler yönünden onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, tescilli ve tescilsiz tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, karşı dava ise tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece; asıl davanın reddine, karşı davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş olup, asıl ve karşı davalar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Davacı- karşı davalının istinaf istemi yönünden :
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, tasarım koruması tescil esasına dayalı olup, (mülga 6762 sayılı TTK’nın 57. Maddesindeki düzenlemeden farklı olarak) tescilsiz tasarımların 6102 sayılı TTK’nın 55. maddesi gereğince haksız rekabet hükümlerine göre korunduğu söylenemeyeceği, bu durumda, tescilli tasarım korumasından yararlanmayan davacının fiili kullanımlarının tescilsiz tasarım olarak da korunması mümkün olmadığından, mahkemece, haksız rekabetin tespiti istemi yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu ( aynı yönde Yargıtay 11. HD’nin 2021/3403 E. – 2022/7323 K. sayılı ilamı ) anlaşılmakla, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı-karşı davacının katılma yoluyla istinaf istemi yönünden;
Mahkemece, 28.12.2018 tarihli tensip tutanağı’nın 9 nolu kararı gereğince; “tasarım tescilleri çoklu olduğundan, hangi tasarımın ihlale konu olduğunu açıklaması için davacı yana 2 hafta süre verilmesine” hükmedilmiş, buna dair ihtarı içeren tebligat 02.01.2019 tarihinde davacı/karşı davalıya tebliğ edilmiştir. Davacı/karşı davalı tarafından dosyaya sunulan 16.01.2019 havale tarihli dilekçe ile hangi tasarımların ihlale konu edildiği belirtilmiştir. Dava dilekçesi davalı-karşı davacıya 02.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, cevap ve karşı dava açma süresinin son günü olan 16.01.2019 tarihinde davalı-karşı davacı tarafından “davacı tarafça hangi tasarımın ihlale konu olduğuna açıklık getirilmesi halinde ek savunma ve beyanlarda bulunma hakkımız saklı kalmak üzere” cevap ve karşı davayı içeren dilekçe verilmiştir. Her ne kadar davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusunda gerek asıl davaya karşı cevaplarının gerekse de karşı davanın açılmasının mümkün olduğu yasal sürenin son günü 16.01.2019 tarihinde davacı/karşı davalı tarafından henüz dosyaya anılan hususla ilgili bir açıklamada bulunulmadığından hak kaybına uğranılmaması adına 6 tasarımın tamamı ile ilgili olarak hükümsüzlük talebinde bulunmak zorunda kaldıklarını belirtmiş ise de, yargılamanın devamı sırasında artık davacı- karşı davalının dilekçesinden haberdar olduğu, buna rağmen hakkını saklı tutarak açtığı davasında ihlale konu edildiği tespit edilen tasarımlar haricindeki diğer tasarımlar yönünden de davasına devam ettiği, bu durumda reddedilen kısım yönünden vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasının yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/276 Esas – 2019/200 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davacı-karşı davalı istinafı yönünden; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40 TL başvuru harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacı-karşı davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı-karşı davacı istinafı yönünden;alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40 TL başvuru harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/04/2023