Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2469 E. 2023/596 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2469
KARAR NO : 2023/596

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2016/538 Esas – 2019/1243 Karar
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/04/2016
BAM KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarihli, 2016/538 Esas 2019/1243 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’nun sevk ve idaresindeki maliki davalılardan … olan, davalı sigorta şirketince zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat kapsamına alınan … plakalı aracın 31/01/2016 tarihinde davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, yaralanma oluşan maddi zararlarının tahsili amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00.- TL maluliyet tazminatı, 20.000,00.- TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının olay tarihinde 16 yaşında ve ehliyetsiz olduğunu, asli kusurlu olan tarafın davacı olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın manevi tazminat isteminin teminat içerisinde bulunmadığını, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini maluliyet ve kusur raporlarının celbi ile aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini ve neticeten davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zararı varsa bunun davalının eylemi ile olmadığını, kendi ihmal ve tedbirsizliğinin sonucu olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile; 18.984,02.-TL sürekli iş göremezlik zararının davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, geçici işgöremezlik talebinin reddine, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile; taktiren 5.000,00.-TL manevi zarar bedelinin davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile işbu davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin ilk derece mahkemesince %30 kusurlu bulunduğunu, ancak gerçekte kazanın oluşumunda davalı tarafın %100 kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle davacı müvekkilin sol elinin yaralandığını ve sol bacağının çift yerden kırıldığını, Adli Olgu Bildirim Formunda Basit Tıbbi Müdahale ile giderilemez bir durum olduğunun yazıldığını, müvekkilinin … Ortopedi Servisi’ne yatırılarak ameliyat olmak ve 15 yaşında bacağına 2 kere platin ve vidalar taktırmak zorunda kaldığını, eski sağlığına kavuşamadığını, günlük işlerini yaparken dahi zorlanmakta yürümek dahi bacağında ağrılara sebep olduğunu, tedavisinin halen devam ettiğini, bacağında bariz incelmenin mevcut olduğunu, bu durum ergenlik dönemini yaşayan davacı müvekkile yaşattığı travma, stres, acı ve üzüntünün büyüklüğünün tartışmasız olduğunu, dava tarihinde müvekkilinin … … Anadolu Lisesi’nde 10.sınıf öğrencisi olduğunu, kaza sebebiyle 15 gün iş göremezlik raporu aldığını, okuluna devam edemediğini, okul hayatının en yoğun döneminde derslerinden geri kaldığını, mahkemenin haksız yere davacı müvekkilin de %30 kusurlu olduğuna dair hükmü esas aldığını, kazanın oluş şekli ve sebebiyet veren eylem dikkate alındığında davacı müvekkile kusur atfedilecek bir durum bulunmadığını, tamamiyle davalının hatası ve alkollü oluşu sonucu davacı müvekkile çarptığını, ilk derece mahkemesi kararı ilk olarak bu yönüyle hatalı bir değerlendirmeye dayandığından davacı müvekkil lehine kaldırılmasının gerektiğini, Mahkemece davalı sürücünün yolda gerekli dikkat ve özeni göstermeden kusurlu olarak kavşağa girmesi, yeterli kontrolü sağlamadan ilk geçiş hakkını davacı müvekkile vermemesi ile asli ve tam kusurlu olduğunun açıklandığını, davalı, davacı müvekkilin seyir istikametinin kapandığını ve davacı müvekkilin başka alternatif kaçacak yerinin kalmadığını, kaza davalı tarafından kusurundan kaynaklı olarak kaçınılmaz olduğunu, buna rağmen mahkemece 06/05/2019 tarihli bilirkişi raporuyla da tespit edilen davacı tarafın zararına dair ıslahla beraber 26.402.23-TL maddi tazminat taleplerinin kabul görmediğini, kaza tarihi itibariyle lise çağında olan müvekkilin yaşadığı travma, hayat boyu yaşamsal faaliyetlerinin devamı için emsallerine göre sarf etmesi gerekenden daha fazla çaba sarf etmesi gerekeceğini, sağlığına halen tam olarak kavuşamamış olan davacı müvekkilin tedavisinin devam ettiğini, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde 06/05/2019 tarihli bilirkişi raporu ile davacı müvekkilin %3,3 sakatlık derecesi ve davalının %70 kusur oranına göre iş gücü kaybı hesap edildiğinde; -kalıcı iş göremezlik tazminatı 18.984,02-TL -geçici iş göremezlik tazminatı 7.418,21-TL olarak hesaplandığını, olay tüm yönleriyle birlikte ele alındığında, tespitler maddi ve manevi tazminat taleplerini haklı kılmak için fazlasıyla yeterli olmasına rağmen ilk derece mahkemesince hatalı kusur-tazminat değerlendirmesi hükme esas alınarak maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 18.984,02-TL sürekli iş göremezlik zararının ödenmesine, geçici iş göremezlik tazminatı talebimizin ise reddine karar verildiğini, hükmedilen bedel mağduriyeti gidermekten ve hakkaniyetten uzak olduğunu, Mahkeme her ne kadar davacı müvekkilin kaza zamanı lise öğrencisi olduğu, bulunduğu yaş itibariyle bir işi ve kazancının bulunmadığı, reşit olmayan bir işi de bulunmayan ve kazancı olmayan davacı müvekkil için geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmayacağı kanaatine varmışsa da ekte 06/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun ilgili sayfalarından görüleceği üzere reşit olmasa da asgari düzeyde gelir kaybı yaşadığı kabul edilerek geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkil her ne kadar resmi olarak çalışmıyor gözükse de hizmet sektörü kabul edilen lokantanın getir götür işlerini yaptığını, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilebilmesi için ilk derece mahkemesindeki kanaatin aksine davacı müvekkilin çalışıyor olmasının gerekmediğini, davacı müvekkil lehine 06/05/2019 tarihli bilirkişi raporuyla da tespit edilen 7.418,21-TL’lik geçici iş göremezlik tazminatının da ödenmesine hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı hüküm kurulduğunu, ilk derece mahkemesinin kararı bu yönüyle de istinaf incelemesine tabi olup, davacı tarafça kabul edilebilir olmadığını, dosya incelendiğinde ve daha önceki beyanları da değerlendirildiğinde; 2000 doğumlu, lise öğrencisi davacı müvekkilin yaşanan olay neticesinde meydana gelen kalıcı maluliyet oranı sebebiyle günlük yaşamını idame ettirirken dahi zorluk çektiği bedensel güç kaybına uğraması ve belli oranda çalışma gücünü yitirmesi, ATK ve Bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğu üzere tam 9 ay iyileşme süreci yaşaması, okuluna derslerine devam edememesi, bu süreçte günlük işlerde dahi başkasının yardımına muhtaç kalması düşünüldüğünde geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemesinin hukuka ve hakkaniyete tamamen aykırı olduğunu, yaşanan olayın ve hayat boyu sürecek olumsuz sonuçlarının, ergenlik çağındaki müvekkilin psikolojisini ne denli olumsuz etkileyeceği dilekçelerle detaylıca açıklanarak ıslahla beraber 20.000-TL manevi tazminat talep edilmişse de ilk derece mahkemesi yine kısmen kabul ile 5.000-TL manevi tazminatın davacı tarafa ödenmesine hükmettiğini, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere kaza nedeniyle davacı müvekkilin sol elinin yaralandığını ve sol bacağının çift yerden kırıldığını, Adli Olgu Bildirim Formunda Basit Tıbbi Müdahale ile giderilemez bir durum olduğunun yazıldığını, müvekkil … Ortopedi Servisi’ne yatırılarak ameliyat olmak ve 15 yaşında bacağına 2 kere platin ve vidalar taktırmak zorunda kaldığını, tamamen davalı tarafın kusurundan kaynaklanan kaza nedeniyle yaralanan davacı müvekkil yaraları ve ağrıları sebebiyle büyük acılar çektiğini, ameliyat geçirdiğini, sol eli zarar gördüğünü, bacağının 2 yerden kırıldığını, 2 defa platinler ve vidaların takıldığını, tedavi gereği geri çıkarıldığını, okulundan derslerinden günlük hayatından geri kaldığını, kendi işini göremeyecek hale geldiğini ve tam da beden imgesinin en önemli algılandığını, farkındalığın arttığı ergenlik çağında bu sıkıntılarla boğuşmuş tek bacağında gözle görülür incelme ve deformasyon meydana gelmiş olduğunu, hiçbir kusuru olmadığı halde yaşadıklarından dolayı psikolojisinin alt üst olduğunu, sonuç itibariyle olayın oluşu, kusur durumu, maluliyet oranı ve yaralanmanın şekline göre mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı olaya uygun olmayıp oldukça düşük bir rakam takdir edildiğini, beyan edildiği gibi kaza tarihi itibariyle lise çağında olan müvekkilin yaşadığı travma, maddi ve manevi tazminat taleplerini haklı kılmak için yeterli olduğunu, açıklanan sebeplerle istinaf başvurusunun kabulü ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/538E. 2019/1243K. sayılı hukuka ve hakkaniyete aykırı kararının istinafen incelenerek davacı müvekkil lehine kaldırılmasına, maddi manevi tazminatların taleplerinin kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle;Yerel Mahkeme tarafından tarafların kusur tespit oranı ve davacının sürekli iş göremezlik zararı ile manevi tazminata hak kazandığı yönünde tesis edilen hüküm ve hükme varılmasına yönelik değerlendirmeler ilgili yasa hükümlerine ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, Mahkeme tarafların kusur tespit oranlarını 06.05.2019 tarihli bilirkişi raporu uyarınca tayin etmiş olup işbu rapora ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, keza söz konusu bilirkişi raporunda da kusur tespit oranları Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda belirlenen oranlar baz alınmış olup bu raporda da İzmir Cumhuriyet Savcılığından alınan bilirkişi raporunun esas alındığını, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporlara da davalı tarafça itiraz edilmişse de itirazların değerlendirilmediğini, işin özü dosyada birçok defa rapor alınmışsa da raporlar herhangi bir hukuki ve haklı gerekçelere dayanmadan sadece önceki raporu baz alarak kusur oranlarını tespit ettiklerini, hukuki ve tıbbi gerekçeden uzak raporların birbirlerine dayanak yapılarak oranları takdir etmelerinde sonuçlarına kusursuz olan müvekkilin de sorumlu tutulduğu düşünüldüğünde kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple kusur oranlarına itiraz ettiklerini, düzenlenen raporlar salt davacının iddialarından ibaret olup ceza yargılamasında dinlenen tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, esasen davacı kaza tarihinde 16 yaşında olup motorlu taşıt kullanma ehliyetinin bulunmadığını, bu sebeple davacı hangi yolda durması, yavaşlaması ve diğer trafik işaret ve kurallarını bilmediğini, dolayısıyla davacının bu kurallara riayet etmediğini, ancak davacının 16 yaşında olduğu düşünüldüğünde; ehliyeti olmadan, gece vakti karanlık yolda, farlarının çalışmadığını bildiği motoru, kask ve dizlik gibi koruyucular olmaksızın kullanmaması gerektiğini, bu eyleminin yol açacağı sonuçları ise mukayese edip kavrayabilecek yaşta olduğunu, davacı tüm bunları göz ardı ederek trafik güvenliğini ve insan hayatını tehlikeye attığını, … Tıp Fakültesi Adli Sağlık Kurulu’nun 04.05.2018 tarihli raporunda; davacının olaya bağlı kalıcı fonksiyon kaybının bulunmadığını, dolayısıyla sakatlık oranına neden olabilecek bir arızasının bulunmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla Adli Tıp 2. İhtisas Dairesinin verdiği rapor uyarınca davacıda %3.3 kalıcı maluliyet oranının bulunduğu hususunun kuşkulu olduğunu, bu sebeple raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Trafik 2. İhtisas Dairesi genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenip yeniden rapor alınmasının gerektiğini, kazanın meydana geldiği esnada diğer davalı araç sürücüsü … müvekkilin işçisinin olmadığını, kaza pazar günü akşam saatlerinde meydana gelmiş olup bu esnada araç işletmesel faaliyet amacıyla kullanılmadığını, araç sürücüsünün müvekkilin işletmesinde çalışmadığını, araç pazar günü işletme şoförü tarafından davalı sürücüye teslim edildiğini, bu halde müvekkil özen yükümlülüğüne aykırı davranmamış olup işleten sıfatının da bulunmadığını, kararının ortadan kaldırılmasına ve neticede davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme gerekçeli kararında bu tespit ve kusur oranlarının gerekçesini açıklamadığını, Mahkeme kararı haksız ve hukuka aykırı olup yasal dayanağının da bulunmadığını, dosyada alınan son bilirkişi raporu hatalarla dolu olup bu raporun hükme esas alınmaması gerektiğini, ancak mahkeme yalnızca bu raporu esas alarak karar vermiş olup rapora yaptıkları itirazları değerlendirmediğini, taraflara verilen kusur oranlarının yanlış atfedildiğini, aracın aydınlatması olmadığı gibi ehliyetsiz sürücü …, motosiklet kullanan sürücülerin kullanması gereken kask, dizlik, eldiven, korumalı motorcu ceketi gibi hiçbir lüzumlu ekipmanı ve koruyucu tertibatı olmadan yola çıktığının tespit edildiğini, kazanın gece saati gerçekleştiğini, motosiklet sürücüsünün bu ihmalkar davranışı sebebiyle meydana geldiğini, bu şartlar altında %70 gibi ağır bir asli kusurun müvekkili …’ya verilmesinin yerinde olmadığını, dosyada alınan bütün raporlar önceki raporlara dayanarak verildiğini, ancak gerçekte hiçbiri kazanın oluşumundaki kusur oranlarını, durumun şartlarını ve taraflarının irdelemediğini, hukuki dayanaktan ve gerekçeden yoksun raporların hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, ayrıca son bilirkişi raporunda her ne kadar davacıda 43.3 oranında malullük olduğu kabul edilmişse de … Tıp Fakültesinden alınan Adli Sağlık Kurulu Raporunda davacıda kalıcı fonksiyon kaybının bulunmadığına karar verildiğini, iki rapor arasındaki bu çelişki giderilmeden bir rapora göre hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu sebeplerle istinaf başvurusunun kabulüyle; öncelikle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini ve buna göre tarafların kusur oranlarının yeniden değerlendirilmek suretiyle, Yerel Mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini beyan ederek belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında uğranılan bedensel zarardan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin davadır.
Mahkemece; maddi ve manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacılar vekili, davalılardan … vekili ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Davacılar vekili ile davalılardan … vekili ve … vekilinin kusura yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Ceza dosyasında alınan kusur raporu ile iş bu dosyada alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunun birbiriyle uyumlu olduğu, çelişki arz etmedikleri anlaşıldığından anılan davacılar vekili ile davalıları vekillerinin kusura yönelen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin geçici iş göremezliğe ilişen istinaf itirazlarının incelenmesinde:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmıştır.
25/02/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Ancak; geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri ve SGK’ ca karşılanmayan tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/5305 Esas, 2021/7685 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.) İlk derece mahkemesince geçici iş göremezlik zararının, davalı sigorta şirketinin poliçe teminatı kapsamında diğer davalılarında sorumluluğu içerisinde bulunduğu anlaşıldığından, davalıların geçici iş göremezlik tazminatında da sorumlu tutulmaları gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, davacılar vekilinin anılan yöne ilişen istinaf itirazlarının kabulü ile kararın anılan yönden kaldırılması gerekmiştir.
3-Davacılar vekilinin manevi tazminata ilişen istinaf itirazlarının incelenmesinde:
Davaya konu trafik kazasının 31.01.2016 günü saat 20.10 sıralarında davalı …’e ait davalı sigorta şirketince zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alınan, davalı sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde aracının sağ ön köşe kısımları ile seyir istikametine göre sağ tarafındaki yoldan seyir halinde olan davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikle’in ön kısımları ile çarpışmasıyla meydana geldiği,, davacının yaralandığı, ATK 3.İhtisas Kurulunca hazırlanan rapora göre asıl %3,3 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, geçici iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre trafik kazasının oluşumunda davalılardan …’nun asli ve %70 oranında kusurlu bulunduğu, davacı sürücü …’ın tali %30 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK nın 56. maddesi gereğince, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede; meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, davalılardan işleten ve sürücünün sorumluluğunun niteliği, davacının manevi zararının niteliği, olay tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında hak ve nefaset kuralları çerçevesinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları yerinde görülerek, kararın manevi tazminat yönünden kaldırılarak manevi tazminatın 10.000,00 TL olarak takdiri gerekmiştir.
4-Davalıların müterafık kusura yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Kanununun 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/21203 Esas, 2021/6808 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır)
Somut olayda; davacının motosiklet sürücüsü olduğu, kaza tespit tutanağında koruyucu tertibatının bulunup bulunmadığına ilişkin tespite rastlanmadığı, ancak trafik kazası sonucu davacının maluliyetine ilişkin ATK 3.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre, davacının sol tibia- fibula diafizlerinde kaynamış kırık sekelleri olduğunun belirtildiği ve davacıda bacak kemik kırığına bağlı sürekli maluliyet meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan vakıalar karşısında, davacının yaralanmasının niteliği gözetildiğinde, koruyucu ekipman/dizlik takmamasının zararın artmasına sebebiyet verdiği ve müterafık kusur oluşturduğu, koruyucu ekipmanların takılmamış olmasının maluliyetle illiyeti bulunduğu dikkate alınarak, 6098 Sayılı TBK’nın 52. maddesi uyarınca belirlenen tazminattan resen %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu itibarla, istinafa gelen davalılar … ve … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları yerinde görüldüğünden, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından, hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca Dairemizce yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ile davalılardan … ve … vekillerinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarihli, 2016/538 Esas 2019/1243 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a)DAVANIN KISMEN KABULÜNE; 7.418,21-TL geçici iş göremezlik zararı, 18.984,02-TL kalıcı iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 26.402,23-TL tazminatından davacı …’ın %20’si oranında müterafık kusur indirimi (5.280,44 TL) yapıldıktan sonra bakiye 21.121,79 TL maddi tazminatın davalılardan (istinafa gelmeyen davalı … Sigorta A.Ş 26.402,23 TL’ den sorumlu olmak şartıyla) davalı … ve … bakımından kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı … ‘a ödenmesine,
b)Manevi tazminatın kısmen kabulü ile; 10.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
c)Kabul edilen maddi tazminat bedeli üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 1.803,53 -TL harçtan, peşin alınan 78,56-TL harç ile 399,61 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.325,36-TL karar ve ilam harcının davalılardan (davalılar … ve … 964,65 TL’ den sorumlu olmak şartıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
ç)Kabul edilen manevi tazminat bedeli üzerinden hesaplanan 683,10 -TL harcın davalılardan … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
d)Davacı … maddi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
e)Müterafık kusur indirimi nedeniyle maddi tazminat davası kısmen reddedildiğinden, reddedilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f)Davacı manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan … ve … dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
g)Davalılar … ve … manevi tazminat davasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
ğ)Davacı tarafından maddi tazminat yönünden yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 78,56 TL peşin harç, 399,61-TL ıslah harcı, 400,00-TL bilirkişi ücreti, 1.541,00-TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 2.448,37-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
h)Davacı yanca manevi tazminat yönünden ayrı bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
ı)Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
i)Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,

ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İstinaf edenlerin diğer istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)İstinaf başvurusu sırasında istinaf edenlerden alınan istinaf karar harçlarının talep halinde istinaf edenlere iadesine,
b)İstinaf incelemesi esnasında istinaf edenlerden alınan 148,60’şar-TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)İstinaf kanun yolu aşamasında davalılar … ve … tarafından yapılan 297,20-TL istinaf başvuru harcına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine, davacı yanca yapılan 148,60 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
ç)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
d)İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
e)Kararın temyize tabi olmaması nedeniyle, ilk derece mahkemesinde taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile 06/04/2023 tarihinde karar verildi.