Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2444 E. 2023/1332 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2444
KARAR NO : 2023/1332

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/07/2016 ( Dava ) – 18/10/2019 (Karar )
NUMARASI : 2016/913 Esas – 2019/1131 Karar
DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2019 tarihli 2016/913 Esas ve 2019/1131 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince, dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin, davalı kooperatifin ortağı olduklarını, davalı kooperatifte ana sözleşmenin 27. maddesinde ve KK’da belirlenen çağrı usulüne uyulmaksızın 29/06/2016 tarihinde toplantı yapıldığını, bu toplantıda da hukuka aykırı kararlar alındığını, müvekkillerinin davalı kooperatifte kaç ortağın olduğunu bilmediklerini, yine ortaklar arasında eşitliğin sağlanıp sağlanmadığı ve her ortaktan eşit miktarda aidat tahsil edilip edilmediği konusunda da bilgilerinin bulunmadığını, davalı kooperatif yönetiminin usul ve yasalara aykırı davranarak ortakların zararına sebebiyet verdiğini, davalı kooperatifin davaya konu genel kurul toplantısına çağrının usulsüz olduğunu, müvekkillerin elde ettikleri genel kurul toplantı tutanak fotokopisinin 4. Maddesinde kooperatif arsasının kat karşılığı verilmesi, kısmen kat karşılığı verilip bir kısmınında satılması veya kredi amaçlı ipotek ve rehin verilmesinin kararlaştırılması, bununla ilgili asgari ve azami oran ve bedellerinin belirlenmesi, bu konularda yönetim kuruluna yetki verildiğini, bu madde usul ve yasaya açıkça aykırıdır ve gündem maddesine muvafakat da etmediğimiz keşide ettiğimiz ihtarname ile de belirtilmiştir.Müvekkiller tarafından benimsenen yöntemin kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu ve bu doğrultuda ihale açılması istendiği ihtarname ile belirtilmiş olup diğer şıkların kabul edilmediği muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesi istendiği halde hiç değerlendirilmeye alınmamış ve müvekkiller zarara sokulduğunu, zaten Kooperatifler Kanunun 51.maddesinde kooperatif varlığının sonlandırılması veya taşınmazın satışı söz konusu olur ise mevcut ortak sayısının en az 2/3 ünün oyu gerektiği hüküm altına alındığını bu durumda hazırlanan hazırun cetvelinde 35 kayıtlı ortağın bulunduğu anlaşıldığından böyle bir kararın alınabilmesi için en az 24 ortağın katılması ve bu konuda oy kullanması yasal zorunluluk olduğunu, bunun yanında anahtar teslim kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde kooperatif ortaklarının ayrıca bir bedel ödemesi gerekmeyeceği ve ilave yük yüklenmeyeceği ortada iken aksine bir karar alınması kooperatif ortaklarının ve kooperatif tüzel kişiliğinin aleyhine bir durum yaratacağını, ayrıca genel kurulun 5.maddesi ise 1163 sayılı kooperatifler kanunun 52.maddesinde hüküm altına ” alınan ortakların şahsi sorumluluğunun ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların ¾ ünün rızası gereklidir.” hükmüne de aykırılık teşkil eden bir karar alındığını, zira hazurun cetveline göre 35 kayıtlı ortağın olduğu anlaşıldığından bu gibi kararların alınabilmesi için yukarıda belirtildiği gibi 1163 sayılı kooperatifler yasasının 52.maddesi gereğince mevcut ortak sayısının ¾ ü olan 27 ortağın genel kurula katılması ve oy birliği ile böyle bir karar alması yasal zorunluluktur buna rağmen genel kurulda ortaklardan toplam 8 ayda ödenmek üzere ve aylık 25.0000TL taksitler halinde 200.000,00TL aidat alınmasına karar verilmiş olup bunun hukuken geçerliliği söz konusu olamayacağını, ayrıca Türkiye koşullarında ortakların aylık 25.000,00TL aidat ödeyebilecek ekonomik güçte bulunmasının da mümkün olamayacağı reel bir gerçek olmasına karşın alınan bu kararda art niyet arandığını, bu nedenle genel kurulun iptali kaçınışmaz olduğunu,kooperatifler yasası 23.madde gereğince ortaklar arası eşitliğin sağlanıp sağlanamadığı ,tüm ortaklardan aynı miktarda aidat alınıp alınmadığı tüm taleplere rağmen bildirilmediğini, yani kooperatife aidat borcu bulunan ortaklar yönünden işlem yapılıp yaılmadığı belli olmadığı gibi gerçek anlamda kooperatifin ortaklardan ne miktar alacağı bulunduğu da ne yazıkki bir türlü öğrenilememektedi Genel Kurul tutanağının 5.maddesinde kooperatif ortaklarından … ,… ve … bu gündem maddesindeki ağır yük getirilen 200.000,00TL aidat ödentisini yerine getirdiklerinden muaf tutulmalarına ilişkin hüküm kooperatifler kanunu 23.maddesine aykırılık teşkil ettiği gibi bu bedel davalı koopeartif aracılığı ile bankadan kredi kullanmak sureti ile tahsil edilmiş bir bedel olup nereye harcandığı bilinemediğini, bu nedenle müvekkillerinin hiçbir şekilde yönetim kuruluna verilen kredi kullanma, ipotek tesis etme gibi yetkileri içeren genel kurul hükmünün kabul edilmesi asla mümkün olmadığını, bu hali ile de genel kurulun iptali gerektiğini, yukarıda bahsedilen biçimde alınmış olan yapılan usul ve yasaya aykırı çağrılar doğrultusunda gerçekleştirilen Genel Kurul kararları 1163 sayılı kanun hükümlerine ilk çağrı anından itibaren aykırı olması nedeniyle geçersiz çağrıya istinaden öncelikle iptaline ,alınan kararların açıklanan nedenlerle açıkça ana sözleşme ve kooperatifler kanunu ile TTK ya aykıt-rılık teşkil etmiş olmasından ötürü ve ayrıca hukukun genel ilkelerine, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına uyarlı olmadığından iptaline karar verilmesi geretiğini belirterek, tedbiren kayyum tayini, 29/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın toplantıyı izleyen 1 aylık süre içerisinde açılması gerektiğini, davanın yasal süre içerisinde açılmadığını, üyelik sıfatları bulunmamasına rağmen davacılara toplantı gün ve saatinin iadeli taahhütlü mektupla bildirildiğini, davacılara verdikleri taahhütlerde bildirdikleri ve daha önceki genel kurul davetlerinin yapıldığı adreslerine davetiye gönderildiğini, davacılardan … adına da kooperatif kayıtlarına göre önceki tüm bildirimlerin bu adrese yapıldığını, bu davacıya da usulüne uygun davet yapıldığını, ihtarname içeriğini kabul anlamına gelmemek üzere davacılar vekili tarafından gönderilen İzmir 21. Noterliği’nin 21/06/2016 tarihli, 18382 yevmiye numaralı ihtarname ile davacıların müvekkili tarafından yapılacak 29/06/2016 tarihli genel kurul toplantısını öğrendiklerini, usulsüz tebliği öğrenme tarihi itibariyle dava açmaları gerektiğini, davacıların her halde 21/06/2016 tarihinde toplantı gün ve saatinden haberdar olduklarını, davacıların, müvekkili kooperatifin üyesi olmadıklarını, genel kurul kararı ile istifa eden kooperatif üyeleri yerine verdikleri taahhütnameler gereğince katılan kişiler tarafından davanın açıldığını, davacı … tarafından taahhütname dahi verilmediğini dava konusu 29/06/2016 tarihli genel kurula kooperatif üyelerinin 1/4’ünün katıldığını, toplantı ve karar nisabının yasaya uygun olduğunu, bu toplantıda üyelere şahsi sorumluluk yüklenmediğini, şartların ağırlaştırılmadığını ve ek ödeme yükümlülüğü getirilmediğini, yani karar alınmadığını, sadece 10/04/2011 tarihli genel kurul kararının açıklamasının yapıldığını, davacıların toplantıya katılarak oy kullanmayı gerektirecek üyeliklerinin bulunmadığını, KK’nın 53. maddesi gereğince davacıların taraf olma sıfatlarının bulunmadığını, kooperatifin borca batık olmadığını, iddiaların dayanaksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…Davacılardan …, …, … ve …’in dava açma hakları bulunmadığından bu davacılar tarafından açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davacı … tarafından açılan davanın esastan reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, İzmir 21.Noterliğinin 13243 sayılı ve 04/05/2016 tarihli, konusunun; müvekkillerine teslimi gereken taşınmazların zamanında teslim edilmemesi, zararların giderilmesi, kooperatifçe usulsüz yapılan işlemlerin yerine getirilmeyen yükümlülüklerin bildirilmesi vs. nedeniyle keşide edilen ihtarnameye karşılık, davalı yanın taraflarına cevaben gönderdiği ihtarnamede müvekkillerinin istediği hiçbir hususa cevap verilmediği yönetim kurulu olarak görevlerin yerine getirilmediği gibi ana sözleşme ve kooperatifler kanununa açıkça aykırı bir şekilde kooperatifin 29/06/2016 saat 13:00 olağan genel kurul yapacağının bildirildiğini, ancak müvekkili ortaklardan …’e ve diğer bazı ortaklara genel kurul yapılacağı ana sözleşme ve kooperatifler yasasında belirlenen niteliklerde hiçbir çağrı çıkarılmadığını,ana sözleşmenin 27.maddesinde ve kooperatifler kanununda olağan genel kurulların çağrı şeklinin nasıl yapılacağının açıkça hüküm altına alındığını, buna göre çağrının taahhütlü mektupla toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok 2 ay içinde toplantının gün ve saati ile yerinin ve gündem maddelerinin bildirilmesinin zorunlu olduğunu, ayrıca çağrıda birinci toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde yapılması gereken 2. toplantının tarihi saati ve yeri açıklanarak yeni bir bildirime gerek kalmaksızın bir defa da ortaklara duyurulmasını zorunlu kıldığını, ayrıca iki toplantı arasında en az 7 gün en fazla 30 gün bulunması gerektiği hükmünün de yer aldığını, yapılan çağrıda bunlara uyulmadığı açıkça usul ve yasalara aykırı davranıldığının görüldüğünü, keşide ettikleri İzmir 21.Noterliğinin 21/06/2016 tarihli 18382 yevmiye nolu ihtarnamesi davalıya 22/06/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen ve bu ihtarnamenin şayet tüm usulsüzlüklere rağmen genel kurul yapılması halinde genel kurulda okunup muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesi açık ve net bir şekilde istenmesine rağmen davalı kooperatif yönetimnin bu hususu hiç kaile almadığını, genel kurulda ihtarnameden ve muhalefet şerhinden hiç söz etmediğini, ayrıca düzenlenen hazurun cetvelinde bir önceki yılda 28 ortak var iken son genel kurulda ortak sayısının 35 e çıktığı görüldüğü halde bu ortakların ortaklığa giriş sırasında müvekkili ortakların yatırdığı aidatlar göz önüne alınarak gerekli aidatları yatırıp yatırmadıklarının belli olmadığını, şayet yatırmışlar ise kooperatifin aktifinde bilhayli para olması gerektiğini, müvekkillerinin elde ettikleri genel kurul toplantı tutanak fotokopisinin 4. Maddesinde kooperatif arsasının kat karşılığı verilmesi, kısmen kat karşılığı verilip bir kısmınında satılması veya kredi amaçlı ipotek ve rehin verilmesinin kararlaştırılması, bununla ilgili asgari ve azami oran ve bedellerinin belirlenmesi, bu konularda yönetim kuruluna yetki verildiğini, bu maddenin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu ve gündem maddesine muvafakat da etmediklerinin keşide ettikleri ihtarname ile de belirtildiğini, müvekkilleri tarafından benimsenen yöntemin kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu ve bu doğrultuda ihale açılması istendiği ihtarname ile belirtilmiş olup diğer şıkların kabul edilmediği muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesi istendiği halde hiç değerlendirilmeye alınmadığını ve müvekkillerinin zarara sokulduğunu, zaten Kooperatifler Kanunun 51.maddesinde kooperatif varlığının sonlandırılması veya taşınmazın satışı söz konusu olur ise mevcut ortak sayısının en az 2/3 ünün oyu gerektiğinin hüküm altına alındığını, bu durumda hazırlanan hazırun cetvelinde 35 kayıtlı ortağın bulunduğu anlaşıldığından böyle bir karar alınabilmesi için en az 24 ortağın katılması ve bu konuda oy kullanmasının yasal zorunluluk olduğunu, bunun yanında anahtar teslim kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde kooperatif ortaklarının ayrıca bir bedel ödemesi gerekmeyeceği ve ilave yük yüklenmeyeceği ortada iken aksine bir karar alınmasının kooperatif ortaklarının ve kooperatif tüzel kişiliğinin aleyhine bir durum yaratacağını, ayrıca genel kurulun 5.maddesinin ise 1163 sayılı kooperatifler kanunun 52.maddesinde hüküm altına alınan ortakların şahsi sorumluluğunun ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların ¾ ünün rızası gerektiği hükmüne de aykırılık teşkil eden bir karar alındığını, zira hazurun cetveline göre 35 kayıtlı ortağın olduğu anlaşıldığından bu gibi kararların alınabilmesi için yukarıda belirtildiği gibi 1163 sayılı kooperatifler yasasının 52.maddesi gereğince mevcut ortak sayısının ¾ ü olan 27 ortağın genel kurula katılması ve oy birliği ile böyle bir karar almasının yasal zorunluluk olduğunu, buna rağmen genel kurulda ortaklardan toplam 8 ayda ödenmek üzere ve aylık 25.0000TL taksitler halinde 200.000,00TL aidat alınmasına karar verilmiş olup bunun hukuken geçerliliğinin söz konusu olamayacağını, bu nedenle genel kurulun iptalinin kaçınılmaz olduğunu, ayrıca keşide ettikleri 2 ihtarnameye rağmen kooperatifin gerçek durumu kooperatifler yasası 23.madde gereğince ortaklar arası eşitliğin sağlanıp sağlanamadığı ,tüm ortaklardan aynı miktarda aidat alınıp alınmadığının tüm taleplere rağmen bildirilmediğini, üstelik kooperatif taşınmazının İzmir 28.İcra müdürlüğünün 2015/42 sayılı dosyasından satışa çıkarıldığı göz önüne alındığında yapılan bunca yeni ortak kaydı ve tahsil edilen aidatlara rağmen kooperatif taşınmazının icra tarafından satışa çıkarılmasının gerekçesinin anlaşılamadığını, her ne kadar satış düşmüş olsa bile bu konuda genel kurulda hiçbir açıklama yapılmadığını, buna rağmen yönetim kurulu ve denetim kurulunun ibra edildiğini, buna katılmalarının mümkün olmadığını, belirterek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı kooperatifin 29/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
1-Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılardan …, …, … ve … tarafından açılan dava yönünden; bu davacılara dava konusu toplantıya ilişkin olarak yapılan çağrının usulüne uygun olmasına rağmen bu davacıların toplantıya katılmamış olmaları sebebiyle 1163 sayılı KK’nın 53. maddesi gereğince iptal dava açma haklarının bulunmadığı anlaşıldığından, bu davacılar tarafından açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle; davacılardan … tarafından açılan dava yönünden ise, toplantıya çağrının davacılardan …’in eski adresine gönderilmiş olması nedeniyle bu davacının dava konusu toplantıda alınan kararların iptalini isteme hakkının bulunduğu kabul edilmiş ise de, bu davacının dava konusu toplantının yapılacağı tarihten, toplantı yerinden ve gündeminden haricen de olsa haberdar olması nedeniyle “sırf çağrının eski adresine yapıldığı” gerekçesiyle iptalini istemesi TMK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu gerekçesi ile bu davacı tarafından açılan davanın da reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar vekilinin dava konusu genel kurulda alınan kararların muhtelif gerekçelerle iptalini istediği, dosya kapsamından, genel kurul tutanağından davacıların genel kurul toplantısına katılmadıkları ve davacılara ait muhalefet şerhi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2-Davacılar vekili, dava dilekçesinde kooperatifin iş ve işlemlerinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönündeki iddiaları ile birlikte, 29/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 4. ve 5.maddesinde alınan kararların hukuka aykırı olduğundan bahisle iptalini talep etmiştir.
Genel kurul kararının 4. Maddesinde,”Kooperatif arsasının 76 35 ‘ten aşağıya olmamak üzere kat karşılığı verilmesine, ayrıca ihtiyaç hasıl olduğunda kat karşılığına ilave olarak da kısmı para karşılığı satılması (m2) — 150 TL’den aşağıya olmamak kaydı ile kooperatif üyelerine krediye ihtiyaç olduğunda mevcut arsalar üzerinde ipotek, rehin ve blokaj tesisinin sağlanabilmesi için yönetim kuruluna yetki verilmesi oya sunuldu, oy birliğiyle yönetime yetki verildi. ” şeklinde karar alınmıştır.
Genel kurul kararının 5. Maddesinde,” Kooperatifin çevre düzenlemesi, ortak kullanım alanı ve alt yapı bedellerinin belirlenmesi ve ne şekilde alınacağı ve yönetim kuruluna verilecek bilgiler genel kurulda müzakereye açıldı.
Konu hakkında başkan … söz aldı. Kooperatifin çevre düzenlemesi, ortak alanlar, altyapı bedelleri, arıtma, trafo, su deposu, ada içi ve dışı yollar, peyzaj, havuz gibi ortak kullanım alanlarının bedelleri ve ödeme şekli 10/04/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısının gündem maddesinin 5-1, 5-2 maddeleri gereği yönetim kurulunun yetkisinde toplanacak ibaresi gündem maddesinde imalatlarla ilgili rakam ve bedel belirtilmediği için bu karar aşağıdaki gibi tekrar düzenlenmiştir.
Bu kararla ilgili 10/04/2011 tarihli genel kurulun 5-1 maddesinde isimleri geçen kooperatif üyelerinden # 200.000 # ikiyüzbin TL ‘ye kadar bedeli tahsil etmeye ve ilk ödemenin Temmuz 2016’da başlamak üzere 8 eşit taksitte ödenmesi oya sunuldu. Oy birliği ile kabul edildi. Ancak 10/04/2011 tarihli genel kurulunda isimleri geçen koop üyelerinden …, …, …, … gündem maddesindeki bedelin taahhüdünü yerine getirdiklerinden ödenecek bedelden muaf tutulmuşlardır. Bu gerekçe ile oya sunuldu. Oy birliği ile yönetime yetki verildi. ”şeklinde karar alınmıştır.
Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu kararın yok hükmünde olup olmadığı tartışılmamıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23’ncü maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa’nın 23. maddesine aykırı şekilde akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden sözedilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlal edeceğinden yok hükmündedir. Bu durumda, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23 ncü maddesinde yer alan eşitlik kuralına aykırı olabilecek şekilde alınan bir genel kurul kararı, daha önce oluşan üyelik statüsünün davacı yararına olan sonuçlarını olumsuz olarak etkilediğinden, yok hükmündedir. Yok hükmünde olan kararlar baştan beri hükümsüz olan, sonradan geçerlik olanağı bulunmayan kararlardır. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmemektedir. Belirtilen nedenlerle, dava dışı ortaklar …, …, …, …’a toplantıda belirlenen ödeme yükümlülüğü yönünden diğer ortaklardan farklı olarak muafiyet tanınması KK. 23. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesini ihlal edip etmediği hususunun değerlendirilmesi gerekir.
Mahkemece, davacılar tarafından iptali istenen genel kurul toplantısında alınan kararlardan 4. maddenin ek yükümlülük getirip getirmediği, bütün üyelere ekonomik yük getiren, şahsi sorumluluklarını arttıran nitelikteki kararının mutlak butlanla batıl olup olmadığı, 5. Maddenin eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığı, 10/04/2011 tarihli genel kurulda alınan kararın iptali istenen 5 madde ile değiştirilmiş olup olmayacağı, değiştirilmiş olması halinde bu durumun ortakların kazanılmış haklarının ihlali sayılıp sayılmayacağı konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, mutlak butlanla batıl olduğunun tespiti halinde bu kararın iptali için üyenin toplantıya katılması ve muhalefet şerhini dercetmesinin gerekli olmadığı nazara alınarak davacılar …, …, … ve …’ in dava açma hakları bulunup bulunmadığının tespiti gerekir. (Bknz. aynı yönde Yargıtay 23. HD. 2012/2999 E.-2012/4927 K., 2015/2561 E.-2016/1050 K.) açıktır.
Bu durumda; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda uzman bilirkişi rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve hüküm kurmaya yeterli olmayan değerlendirmeler içeren bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. (Bkz. aynı yönde Yargıtay 23. H.D 2012/3842 E.-5460 K.)
3-Davacı … yönünden ise, genel kurul iptali sebebi olarak sadece çağrı usulsüzlüğüne dayanılmadığı, alınan kararların eşitlik ilkesine, iyi niyet kurallarına aykırı olduğu iddialarına yer verildiği, dolayısıyla bu iddialara göre de inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmesine rağmen, sadece çağrı usulsüzlüğü sebebine dayalı olarak TMK’ nın 2. maddesi uyarınca doğrudan reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
4-Kabule göre de; 6100 Sayılı HMK 297/2 maddesi gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, mahkemece davacılardan …’in talebi yönünden hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, kısa kararda yazılı olmayan bir hususun gerekçeli kararda değerlendirilmesi ve kısa kararda yer almayan bir hususa ilişkin gerekçe belirtilmek sureti ile kısa karar ile gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu, bu hususun HMK 297/2 maddesine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle ESASTAN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2019 tarihli 2016/913 Esas ve 2019/1131 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 21/09/2023