Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2427 E. 2023/1286 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2427
KARAR NO : 2023/1286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2019
NUMARASI : 2018/112 Esas – 2019/192 Karar
DAVA : Marka – Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/04/2018
BAM KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/11/2019 tarihli 2018/112 Esas ve 2019/192 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından üretim ve satışı yapılan ürünlerin marka ihlali olduğunu, ürünlerdeki gıda mevzuat ihlali nedeniyle yaptırıma maruz kaldıklarını, tutanağa konu olan davalıdan çıkan ürünlerin kodlarının kendi kayıtlarında bulunmadığını, böyle bir parti kodu taşıyan ürün üretilmediğini, sahte olduklarını ileri sürerek marka ihlalinin önlenmesini, 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi, 5.000 TL itibar tazminatı, belirsiz alacak olarak hüküm edilmesini, ilan yapılmasını, tedbir kararı verilmesini, 2017/95 Esas sayılı dosya ile birleştirme kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve yersiz açıldığını, davacıya ait ”…” markasının izinsiz olarak kullanılmadığını, davacıyla aralarında 06/01/2017 – 24/02/2017 tarihleri arasında sekiz faturaya konu ticari ilişki bulunduğunu, bu ürünlerinde diğer şahıslara satıldığını, davacının kapalı ambalaj içinde satılan ürünleri hakkında kodeks ihlali nedeniyle idari yaptırım uygulandığı için bu davayı haksız açtığını belirterek taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın kısmen kabulüne, davalı tarafın davacıya ait markayı taşıyan ürün ambalajlarını kullanarak, davacı markasını kullanarak, üretim ve satış yapmasının marka hakkına tecavüz, haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bundan böyle önlenmesine, halen mevcut ise tecavüzlü ürünlerin, tanıtım gereçleri, ticari işaretlerin kaldırılmasına, toplanmasına, 12.708,39 TL maddi tazminatın, 1.000 TL itibar tazminatının ve 5.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden değişen oranlı ticari faizle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin sair taleplerin reddine, karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek, ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili ve davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı, usule ve yasaya uygun olup davalı tarafın istinaf talebinin reddedilmesi gerektiğini, davalı tarafın usuli itirazlarının yerinde olmadığını, bekletici mesele yapılmasını gerektirecek bir hususun söz konusu olmadığını, Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinin uyarınca dava dışı … A.Ş ile davalı yaptığı eylemlerden ayrı ayrı sorumlu olduğunu, dosya kapsamında da anlaşılacağı üzere dava dışı … A.Ş ile davalı arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, her birinin markaya tecavüz eyleminden kaynaklı sorumluluğunun tek başına olduğunu, davalının birleştirme talebine ilişkin usuli itirazının yerinde olmadığını, davalının faize ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını, dava konusunun haksız fiil olduğunu, davalı tarafın sahte ürünlerin satışından sorumlu olduğunu, davaya konu ürün, Torbalı Sulh ceza mahkemesi 2017/1238 D.iş sy dosyası ve İzmir Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesin 2017/95 E. sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemeleriyle müvekkil firmaya ait olmadığı açık ve net biçimde ortaya çıktığını, davalı firma her ne kadar yetki belgesine dayansa da yetki belgesi, bayilik sözleşmesi anlamına gelmediğini, üstelik davalının iddialarının aksine markaya tecavüz eyleminin oluşması için kast zorunlu unsur olmayıp ihmal durumunun yeterli olduğunu, bu nedenle davalının iddialarının mesnetsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu, istinaf talebinin reddi gerektiğini, dava dışı … A.Ş, bu ürünleri … firmasından aldığını ikrar ettiğini ve buna ilişkin fatura sunduğunu, davalı ve dava dışı firmalar hakkında markaya tecavüz suçuna ilişkin soruşturmanın halen devam ettiğini, davalının müvekkile ait olmayan ürünleri sattığı teknik bilirkişi raporları ve dava dışı … A.Ş’nin sunduğu faturalarla kanıtlandığını, davalı ile müvekkil firma arasında bayilik ilişkisinin olmadığını, davalı bu ürünü üretim veya satım suretiyle tedavüle çıkarttığını ve SMK 29.maddesi hükmü uyarınca markaya tecavüz fiili gerçekleştiğini, nitekim davalı ve dava dışı … A.Ş aleyhine markaya tecavüz eylemi sebebiyle Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2018/2207 Soruşturma numaralı dosyasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, ürünün müvekkil firmaya ait olmadığı İzmir Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/95 E. ve Torbalı Sulh Ceza Mah. 2017/1238 E.sayılı dosyalarında alınan bilirkişi raporlarıyla ayrıntılı olarak irdelendiğini, davacı tarafın iddiasının ispatı üretim kodu olup Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesindeki talimat dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi bu hususa yönelik olmadığını, kast veya ihmal suretiyle dağıtım ve satım eylemleri ile markaya tecavüz gerçekleştiğini, müvekkil firmanın üretim sistemi ve fabrika işleyişine ilişkin ISO ve TSE belgelerinin dosyaya sunulduğunu, dava konusu bu ürün müvekkil firma ürünü olmadığının ortaya çıktığını, dava konusu ürünün tedarik edildiği … firması ise müvekkil firmanın bayiisi olmadığını, davalı firmanın müvekkilin hiçbir şekilde lisans sözleşmesi akdetmediği ve bayii gibi göründüğünü, davalının istinaf talebi yargılamayı geciktirmek ve müvekkilin zararını arttırmaya yönelik olduğunu, mahkeme kararında takdir edilen itibar tazminatının çok düşük olduğunu, markaya tecavüz eylemi ile müvekkil firmanın itibar kaybına hak kazandığının kanıtlandığını, ancak takdir edilen 1.000,00-TL. itibar tazminat bedelinin çok düşük olduğunu, talep edilen miktar davalının da yerel tanınmışlığı da düşünüldüğünde davalıyı zarar uğratma ve müvekkil firmanın da zenginleşmesini sağlayacak bir miktar olmadığını, yerel mahkemenin bu yöndeki kararının hatalı olduğunu, istinaf ettiklerini, sunulu nedenlerle; davalı tarafın istinaf talebinin esastan reddine, yerel mahkemenin itibar tazminatına ilişkin kararının kaldırılarak istinaf taleplerinin kabulüyle bu hususta yeniden hüküm kurulmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde görülen ve müvekkile dermeyan ve kısmen kabul edilmekle davalı tarafça istinaf edilen işbu karar, aynı mahkemenin 2017/95 Esas sayılı dosyasından düzenlenen bilirkişi raporuna dayandırıldığını, 2017/95 Esas sayılı dosyasının davalısı olan … Çiftliği Ltd.Şti. tarafından ayrıca istinaf edildiğini, bu hususun talepleri doğrultusunda bekletici mesele yapılması gerektiği halde İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi tarafından işbu istinafa konu 2018/112 Esas sayılı dosyasından reddedilmiş olması işbu davanın usulden bozulmasını gerektireceğini, ayrıca, kabule göre İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi 2018/112 Esas sayılı dosyasından davacı taraf dahi, dava dilekçesinin talep kısmında aynı mahkemenin 2017/95 Esas sayılı dosyası ile bu dosyanın birleştirilmesini talep etmiş olmasına rağmen ilgili mahkemenin bu yönde de bir kararı bulunmayıp, başka bir usule aykırılık sebebi ile bozma söz konusu olduğunu, yine, davacı tarafın talebine göre belirsiz alacak olarak 1.000-TL dava konusu edilmiş iken davalı tarafça kabul edilmeyip mahkemece karara esas alınan raporda belirtilen 12.708,39-TL alacak miktarına davacı tarafın ıslah talebinde bulunduğu 15.03.2019 tarihinden itibaren faiz işletilmesine dair karar verilmesi gerekirken, bu miktarın tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi apaçık usul hukukuna aykırılık sebebi olup, bir başka bozma nedeni olduğunu, davalı safahatte defalarca belirttiği gibi davacı yanın işbu davaya ve mahkemenin de kararına gerekçe yaptığı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2017/95 Esas ve 2018/108 karar sayılı ilamı, davalı tarafı olmadığı bir davanın henüz kesinleşmemiş bir kararı olup, bu dosya içinde davalı tarafa savunma imkanı tanınmaksızın düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılması sadece usule değil esas dair de açık bir bozma nedeni olduğunu, ticari hayatın olağan akışı ve dosyaya sunulan belgelere göre, fatura karşılığı satılan bu malların bir başkasına satılması için müvekkile davacı tarafından teslim edildiğini, tarafların ticari ilişkinin tespiti için düzenlenen raporlarda bu ilişkinin tespit edildiğini, ve müvekkile fatura karşılığı bizzat davacı tarafından kendi aracıyla teslim edilen ürünlerin hiç birinin üretim kodunun faturalara işlenmediği aşikar olduğunu, şu halde müvekkil firmanın, davacının iki yılı aşkın süre içinde faturalı malını alıp üçüncü kişilere sattığı bu ticari ilişkinin hem süre hem de hacim yönünden aralarında ticari ilişki olmaksızın yürümeyeceğini, davacının müvekkile fatura edip teslim ettiği hiçbir ürünün üretim parti kodu faturasına derc olunmadığı gibi, bu hususun tek dayanağı davacının soyut iddiası, bu iddiayı esas alıp rapor düzenleyen bilirkişinin tek taraflı beyanı olduğunu, oysa, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin istinafa konu işbu dosyasından Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi, 2018/143 Tal. Sayılı dosyasından 17.12.2018 tarihinde düzenlenen ve tamamen müvekkil lehine tespitleri havi bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, 5. İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/112 Esas, 2019/108 Karar sayılı ilamının 2.sayfasının ikinci paragrafında, ” Söz konusu idari para cezasına konu ürünlerin tespit edildiği sırada taklit iddiasıyla ilgili uzman bilirkişi incelemesi ve tespiti yapılmamıştır. Gıda uzmanlarının yoğurtların vasfıyla ilgili incelemeleri sonucunda vardıkları idari yaptırım işlemi, davalı aleyhine sonuç vermekle birlikte ürünlerin kim tarafından taklit edildiği konusunda şüpheye yer vermeyen bir ekspertiz yapılmamıştır”… şeklinde bir cümle ile hükmün kabul gerekçesi birbirine çelişmekte olup, tek başına bu husus dahi bozma nedeni olduğunu, maddi ve somut hiçbir delile dayanmaksızın davacı tarafın tüm taleplerini aşar şekilde karar veren yerel mahkemenin işbu kararının bozulması ve anılan kararın davacı tarafça İzmir 4.İcra Müdürlüğü 2019/16160 Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiğinden istinaf incelemesi sonuna kadar icranın geri bırakılmasını talep etmek zorunda kaldıklarını, safahattaki tüm beyanlarına ek olarak, arz olunan, mahkemece tespit edilecek sair nedenlerle, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararının istinafen bozulmasını, incelemenin sonuçlanmasına kadar ilamın icrasının geri bırakılmasına karar verilmesini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, marka ihlali nedeniyle tazminat istemi, tecavüzlü eylemlerin durdurulması, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm katılma yoluyla davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, dava dışı … Çiftliği Büyük Mağazacılık San. Ve Tic. A.Ş nin …’da yer alan işletmesinde … İl Müdürlüğü denetim elemanlarınca 28/02/2017 tarihinde yapılan denetimde “…” ürününden alınan numune sonucunda ürününün bitkisel yağ değeri açısından Türk Gıda Kodeksine aykırı olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine Torbalı İlçe Gıda . Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından müvekkili aleyhine idari para cezası tahakkuk ettirildiğini, … Çiftliği Büyük Mağazacılık San. Ve Tic. A.Ş nin ürünleri davalı … Ürünleri… Ltd. Şti den aldığını beyan ettiğini, davacı ile davalı şirket arasında ürün satışına dair ticari ilişki bulunduğunu, sahte numune ürün üzerinde Parti No: 0227 yazıldığını, oysa ki müvekkilinin parti numarası verme talimatına göre ürünün üretildiği gün başa yazılmak üzere bu ürün için 56-121 yazılması gerektiğini, ürünün davalı tarafından sahte üretilip satışa sunulduğunu ileri sürerek, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili ise, davacı şirket ile müvekkili arasında 06/01/2017 tarihi ile 24/02/2017 tarihi arasında sekiz adet faturalı cari iş ilişkisi olup, davacıdan aldığı ürünleri dava dışı üçüncü kişilere sattığını, davacı yanın iddia ettiği ürünleri müvekkilinin sahte biçimde üretip satmadığı gibi bunu gerektirecek herhangi bir nedeni de olmadığını, davacının davalıyı suçlamasının gerekçesinin ürünün kodunun davacı kayıtlarında bulunmamasına bağladığını, ancak ürüne kod verenin de davacı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 25/10/2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu … markalı yoğurt ürününün gıda kodeksine aykırı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çekişme, söz konusu yoğurdun kim tarafından üretildiği noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinin 2017/1238 Değişik iş sayılı kararı ile davacı hakkında tahakkuk ettirilen idari para cezasının sahte ürünün davacı yanca üretilmediğinin sabit olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği, kararın 21/02/2019 tarihinde kesinleştiği, davacı ile davalı … … Ltd. Şti arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşılmakla birlikte ve faturalar üzerinde parti koduna ilişkin bir açıklama bulunmadığı, Torbalı Kaymakamlığı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce sahte olarak ele geçen yoğurt ürünü ile fatura edilen ürünlerin aynı olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, mali müşavir bilirkişi ile marka patent uzmanı tarafından hazırlanan 17/12/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalının ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil ettiği, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı yanca davacıdan 06/01/2017 -24/02/2017 tarihleri arasında sekiz adet alış faturası karşılığı süt, peynir, tereyağ, lor, süzme yoğurt, kaymak ve tava yoğurdu olmak üzere toplam 777.460,59 TL lik mamül satışı bulunduğu, süzme yoğurdun raf ömrünün 21 gün olduğu dikkate alındığında 17/02/2017 tarih ve 24/02/2017 tarihleri arasında 120 adet … 10 Kg süzme yoğurt alımı yapıldığı, davalının dava dışı … Çiftliği Büyük Mağazacılık San. Ve Tic. A.Ş’ye 17/02/2017- 28/02/2017 tarihleri arasında süzme yoğurt satışı yaptığı, mahkemece gıda mühendisinin de bulunduğu, davalı yanını dava dışı … Çiftliği Büyük Mağazacılık San. Ve Tic. A.Ş ye “…” markalı ürünü sahte üreterek satışına dair somut delil olmadığının bildirildiği, gıda mühendisi ile mali müşavirin içerisinde bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan 06/03/2019 havale tarihli raporda marka ihlali olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılmaksızın davacının hak edebileceği tazminat miktarının 12.708,39 TL olduğunun bildirildiği, taraf vekillerince rapora itiraz üzerine gıda mühendisi, mali müşavir ve marka vekilinden oluşan heyetten alınan 24/10/2019 tarihli rapor da ise dava konusu üründe yazılı olan imalat parti kod sisteminin davacı şirket tarafından kullanılmadığının, imalat kod sistemleri takip çizelgeleri ve imalatı takip etmekte kullanılan tüm bu kodların zaman içerisinde oturduğunun ve sistem içerisinde çapraz kontroller ve takipler olduğundan bu hacimde bir firma için kolayca değiştirilebilir kod sistemleri olmadığının, söz konusu ürünün davacı tarafından üretilmediğinin belirtildiği, mahkemece anılan rapor hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanca, dava konusu ürün ile ilgili olarak dava dışı … Çiftliği Büyük Mağazacılık San. Ve Tic. A.Ş aleyhine İzmir FSHH Mahkemesinin 2017/95 esas sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı yanca istinaf edilmesi üzerine İzmir Bam 11. Hukuk Dairesinin 2018/1931 Esas 2023 /103 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili iş bu dosya ile İzmir FSHH Mahkemesinin 2017/95 esas sayılı dosyasının birleştirilmesini talep etmiş, mahkemece davacı yanın birleştirme talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür.
Açıklanan nedenlerden ötürü, mahkemece İzmir FSHH Mahkemesi’nin 2017/95 esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılıp, kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; katılma yoluyla davacı vekili ve davalının istinaf itirazlarının belirtilen yönden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, kararın kaldırılması sebep ve şekline göre taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Katılma yoluyla davacı vekilinin ve davalının istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/11/2019 tarihli, 2018/112 Esas ve 2019/192 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre taraflarca ileri sürülen sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 14/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.