Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2420 E. 2023/530 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2420
KARAR NO : 2023/530

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2018 (Dava) – 30/06/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/375 Esas – 2020/325 Karar

DAVA : Tazminat

BAM KARAR TARİHİ : 29/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 tarih ve 2018/375 Esas – 2020/325 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13.07.2017 tarihinde …’ye ait … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkili …’ya ait ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, taraflarca tanzim edilen trafik kazası tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalılardan … kusuru ile kazaya sebep veren araç sürücüsü sıfatıyla, …’nin ise kaza tarihindeki araç işleteni sıfatıyla, davalı sigorta şirketinin ise kaza tarihinde geçerli olan ZMMS poliçesi nedeniyle oluşan maddi zarardan sorumlu olduklarını, sigorta şirketinin maddi zarardan sigorta teminatları dâhilinde sorumlu olduğunu, müvekkiline ait … plakalı aracın kaza sonrasında kullanılamayacak hale geldiğini ve aracın tamirinin uzun zaman alacağından ve müvekkilinin kaza sonrası kullanılamaz hale gelen aracıyla yurtdışına çıkmasının da mümkün olmadığından 26.09.2016 tarihinde Gümrük Müdürlüğü’ne terk etmek zorunda kaldığını, davalı sigorta şirketine 13.02.2018 tarihinde hasar ihbarı yapıldığını ileri sürerek, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haklı davanın kabulüne, 7.900.00 EURO maddi tazminatın 1 ve 2 nolu davalı bakımından kaza tarihi olan 13.07.2017’den, 3 nolu davalı sigorta şirketinden ise (33,000 TL teminat limitinin dönüğüm kuru belirtilmek suretiyle kaza tarihindeki euro karşılığı ile sınırlı olarak) temerrüt tarihi olan 26.02.2018’den itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin bilirkişi ücreti olarak ödediği 1.650,11-TL + 100,00 EURO’ nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dâhil edilerek davalılardan tahsiline, kanuni vekalet ücretinin KDV hariç olarak hükmedilerek yargılama giderleri ile birlikte davalı taraflara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar … ve … cevap dilekçelerinde özetle; davanın niteliği itibari ile davacının öncelikle davalı … ‘ye müracaat edip sigorta poliçesinde belirtilen limit üzerinden hasar bedelini sigorta şirketinden alması gerektiğini, dava dilekçesi ekindeki fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere maliki ve sürücüsü oldukları aracın, davacının aracının arkasındaki çeki demirine çarptığını, davacının aracının kaportasında çizik, çökme ve kırılma olmadığını bu nedenle istenilen miktarın yüksek olduğunu, hasarın yabancı para cinsinden değerlendirilmesinin yasaya aykırı olduğunu ve öncelikle sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini savunarak, haksız açılmış davanın reddine karar verilmesini, yargılama ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın ZMMS Poliçesi ile … adına kaza tarihi itibarıyla maddi hasarda araç basına 33.000,00 TL’sine kadar azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, davacının talebinde hukuki dayanak olmadığını, kazanın müvekkil sigorta şirketine ihbar edilmesi sonrasında müvekkili şirket tarafından 05.10.2017 tarihinde davacı hesabına 2.655,03 TL ödenerek dosyanın sonuçlandırıldığını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğu kalmadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Somut olayda davacı, davalı …’nın sevk ve idaresindeki aracın kendi sevk idaresindeki araca çarpması neticesinde aracın ağır hasar gördüğünü, 05.12.2017 tarihinde Gümrük Müdürlüğü’ne terk edildiğini ileri sürerek 7.900 Euro maddi zararın olduğunu ileri sürmüştür. Tüm dosya kapsamı ve 09.01.2019 tarihli İstanbul Adli tıp Kurumu Traifk İhtisas Dairesi’nin raporunda hasarın aracın gümrüğe terk edilmesine yol açacak kadar ağır olduğuna ilişkin bir veri bulunmadığına ilişkin tespiti, İTÜ’den seçilen bilirkişi kurulunun hazırladığı 24.07.2019 tarihli raporda davacıya ait araca davalı taraf aracının arkadan çarpması sonucu oluşan hasar nedeni ile aracın pert total olmasının mümkün olmadığının ve davalıların sorumlu olduğu miktarın 2.655,03 TL sınırlı olduğunun belirtilmesi ve Karayolları Fen Heyeti’nden oluşturulan bilirkişi kurulu raporunda da kaza yerinde çekilen resimlere göre neredeyse arka tamponun bile hasarlanmadığı, arka tamponun değişimini gerektirecek bir hasarın görünmediğini, çeki demirin tamponu koruduğuna ve davacının gümrüğe terk edildiğine sebep gösterdiği şiddette bir hasar dosyası muhteviyatında görülmediğine yönelik tespitleri ve her üç raporun birbirini doğrular nitelikte olması karşısında meydana gelen kaza ile davaya konu davacının iddia ettiği hasar arasında illiyet bağı olduğu hususunda mahkememizde kanaat oluşmamış, nitekim mahkememizce celp edilen kaza esnasında çekilen fotoğraflarda arka çamurlukta hasarın olduğu, davalı …’nın idaresindeki aracın arkadan çarpması neticesinde çamurluğun hasarlanmasının mümkün olmadığı, çamurluktaki hasarın davacıya ait aracın daha önce başka bir kazaya karıştığı kanaatini güçlendirmiş, bu nedenle mahkememizce meydana gelen kaza ile davacının iddia ettiği aracın gümrüğe çekilmesini gerektirir hasarın oluşmasında illiyet bağı unsurunun oluştuğu ispat edilemediği…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının eksik inceleme sonucu verilen kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece keşifi taleplerinin reddedilerek eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, müvekkilinin aracında oluşan hasar miktarının tespiti bakımından olay yerinde keşif incelemesi yapılması gerektiğini, müvekkilinin aracı kasise yaklaştığı esnada yavaşlayarak kasisten geçmeye çalıştığını, tam da bu sırada arkasında seyir halinde olan davalı araç sürücüsünün dikkatsizliği ve hızı sebebiyle yavaşlayamayarak müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, müvekkilinin aracının altı da arkadaki aracın hızı sebebiyle ve eylemsizlik etkisiyle kasise çarptığını, müvekkilinin aracı şanzıman hasarı sebebiyle çalışmaz duruma geldiğini, Karayolları Fen Heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda müvekkiline kusur atfedilemeyeceği, davalı sürücünün KTK’nın 52 ve 56. Maddelerine aykırı, dikkatsiz ve tedbirsiz tutumunun kazaya sebebiyet verdiği, dolayısıyla davalının işbu kazada %100 oranında kusurlu olduğuna kanaat getirildiğini, kaza anının aydınlatılması, kaza yerindeki kasisin yüksekliği, kasisin yüksekliğinin müvekkilinin aracının altında yer alan şanzımana zarar verip veremeyeceğine yönelik hususların aydınlatılabilmesi amacıyla keşif talebinde bulunduklarını, mahkemece dosyadaki çelişkilerin giderildiği gerekçe gösterilerek taleplerinin reddine verildiğini, dosyadaki çelişkili hususların giderilmeden, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, kazadan sonra müvekkilinin arcının çalışmaz duruma geldiğini bu nedenle de kaza yerinden çekici vasıta ile çekildiğinin esasen ispatlandığını, müvekkilinin aracının kasisten geçerken davalı tarafça arkadan vurulması neticesinde, müvekkilinin aracının alt kısmının eylemsizlik etkisi ile kasise çarptığını, normal zamanda dahi yüksek kasislerden geçerken, aracın altının sürtmesi gibi bir riskin söz konusu olduğunu, kaza etkisiyle arkadan gelen davalı araç sürücüsünün duramayıp müvekkilinin aracına çarpacak kadar da hızlı geldiği göz önünde bulundurulursa, bu hızın etkisiyle müvekkilinin aracının altının kasise çarpması ve şanzımanın da zarar görmesinin normal olduğunu, davalı araç sürücüsünün kusuruyla meydana gelene kazanın etkisiyle şanzımanda meydana gelen zararın aracın çalışamayacak hale gelmesine sebep olduğunu, pasaportuna işlenerek yurda giriş yapan aracı ülkede bırakarak çıkmak zorunda kalan müvekkilinin aracı pasaportundan sildirmek için gümrüğü terkinin mevzuat gereği zorunlu olduğunu, davaya k onu kaza nedeniyle müvekkili aracında meydana gelen hasar tutarının, aracın total pert olduğunun kabulü gerektiğini, davacının aracındaki hasarların tespit edildiği 07/08/2017 tarihli servis formunda aracın tamir masrafının 47.236,53 TL olduğunun tespit edildiğini, Volkswagen yetkili servisi tarafından düzenlenen servis formunda kaza sebebiyle, aracın otomatik şanzımanının hasarlı olduğu ve bedelinin 37.182,18 TL olduğu tespit edildiğini, aracın alt kısmının diğer hasarları sebebiyle değişmesi gereken parçalar servis formunda ayrı ayrı belirtildiğini, bu sebeple aracın total pert sayıldığını ve aracın gümrüğe terk edildiğini, müvekkilde oluşan zararın, aracın Almanya’daki rayiç değeri olduğunu, Almanya’da ikamet eden müvekkilinin belirli süre sonunda tekrar ikamet ülkesine dönme ve iş başı yapma zorunluluğu olduğunu, müvekkilinin bu nedenle 05.12.2017 tarihinde aracını Erzurum Gümrük Müdürlüğüne bırakmak zorunda kaldığını yasal mevzuat gereği de müvekkilinin aracının bu mahiyetteki zararının Türkiye’de tamirinin mümkün olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak karşı araç zorunlu trafik sigortacısından, araç malikinden ve sürücüsünden araç hasar bedeli ve değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Adli Tıp, İTÜ ve Karayolları Fen Bilirkişi Heyetinden alınan her üç bilirkişi raporunda da davacı aracında oluşan zararın davaya konu kaza neticesinde oluşmasının mümkün olmadığının açıkça tespit edildiği, söz konusu raporların somut olayın özelliklerine uygun, itirazları karşılacak şekilde denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile de uyumlu olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/375 Esas – 2020/325 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2023