Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2407 E. 2021/1251 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2407
KARAR NO : 2021/1251
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020
NUMARASI : 2016/672 Esas ve 2020/150 Karar

DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket Ortaklığının Tespiti ve Tescil
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2020 tarihli, 2016/672 esas ve 2020/150 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2003 yılında kurulduğunu, müvekkilinin, kuruluş hissesi 280.000 olan davalı şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, müvekkilinin hissesinin 63.950 adet olduğunu, böylece müvekkilinin davalı şirketteki toplam hisse oranının % 23.8392 olduğunu muhasebe kayıtlarındaki gerçeğe aykırı işlemlerin deşifre edilmesi gerektiğini, her iki şirketin tüm muhasebe kayıtlarının incelenerek müvekkili şirketin davalı şirket kayıtlarında bulunan ancak bulunması ve kayda geçilmesi gereken hissesinin tespiti ve müvekkilinin toplam hissesinin davalı şirket hissesine oranının belirlenmesi gerektiğini belirterek, davalı şirketin yönetim kurulu tarafından imzalanan 25.000,00 USD değerinde hissesinin tespiti ile tesciline, müvekkiline davalı şirket hissedarı ….’dan devredilen 3.500,00 TL değerindeki şirket hissesinin tespiti ve tesciline, müvekkiline davalı şirket hissedarı ….’dan devredilen 750,00 TL değerindeki şirket hissesinin tespiti ve tesciline, müvekkilinin davalı şirketteki kuruluş aşamasındaki hissesinin tespitine, bu hisse devir ve tespitleri ile tescilleri yapıldıktan sonraki aşamada müvekkilinin davalı şirketteki hissesinin tespitine, tespit edilen hisselerin davalı şirket kayıtlarına tesciline ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde ilanına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2001 yılında 100 hisse üzerinden kurulmuş çok ortaklı bir şirket olduğunu, sermaye artışı yapılarak hissesinin 250.000’e ulaştığını, davacının, müvekkili şirkete küçük bir pay almak suretiyle ortak olduğunu, zaman içerisinde “sermaye artışından kaynaklanan hisse alımı” ve “hisse satışı yapan ortaklardan hisse alımı” yoluyla şirketteki hisse oranını arttırdığını, davacının yapmış olduğu tüm hisse alımlarının noterde resmi şekilde yapıldığını ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilerek şirket kayıtlarına işlendiğini, müvekkili şirketin kuruluşundan itibaren yapmış olduğu tüm genel kurullarda hazırlanan ve davacı yetkilisinin imzası bulunan hazirun cetvellerinde davacının hisse durumunun net olarak gözüktüğünü, buna göre davacının şirkette 18.000 adet hissesinin bulunduğunu, hazirun cetvellerinde davacının imzası bulunup bu kayıtlara davacı tarafından herhangi bir itiraz ileri sürülmediğini, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların tutarsız ve anlaşılamaz olduğunu, davacı tarafın bu davayı açmasında herhangi bir yararının ve hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…. davacı şirketin, davalı şirkette 18.000,00 TL nominal değerli 18.000 adet hissesi yönünden dava açmasında hukuki yarar bulunmadığından, bu miktara yönelik isteğin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacı şirketin fazlaya ilişkin isteğinin ise esastan reddine ,….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın sadece hisse tespitine yönelik değil, davacı şirketin, davalı şirket ortaklarından ve yine davalı şirket Yönetim Kurulundan aldığı hisselerin tesciline yönelik talebin havi olduğunu, kararda mevcut hisseler yönüyle karar verilmesine yer olmadığı yönündeki karar ve tescil taleplerinin, eksik ve yasaya aykırı değerlendirmelere dayanan bilirkişi raporuna dayandırılmış olmasının mahkeme kararının kaldırılması gerektiğinin yasal gerekçeleri olduğunu, öncelikle Esas Hakimliği’nin gerekçesinde, gerekçelerden biri olarak sayılan bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği ve ancak taraflarca rapora karşı beyan verilmediği şeklindeki gerekçeye, açıkça ve ilk etapta itiraz ettiklerini, çünkü sunulan rapora karşı, 03.10.2018 tarihinde bir itiraz dilekçesi ve ayrıca 10.05.2019 tarihinde ayrı bir itiraz dilekçesi verilmiş, bu dilekçelerde yapılan tespitlere ve yorumlara itiraz edilmiş ve yeniden rapor alınması talep edildiğini, istinafa konu kararın gerekçe bölümündeki rapora, iki kez ayrı ayrı itiraz edildiğini, Esas Mahkemesinin gerekçesinde üç ayrı talepleri bulunduğu ancak bunların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken, özellikle tescil talebinde, davacı şirket yönüyle, hem davalı …. hissedarlarından, davacı şirket tarafından noter işlemi ile temlik alınan hisseler ile ayrıca davalı …. Yönetim Kurulunca belge ile verileceği taahhüt edilen hisseler için, tescil talepleri varken, bu taleplerin tamamının tek kalemde değerlendirilmesinin, mevcut hisseler yönü ile değerlendirmeye yer olmadığına-reddine karar verilirken, diğer iki talep yönüyle de, aynı yönde karar verilip, kararın kaldırılması gerektiğini, davacı …nin, davalı ….nin , diğer ortaklarından devir ve temlik aldığını, usulüne uygun temlik edilmiş hisselerin, tescil talebi kabul edilmeli iken aksi yöndeki davanın reddi kararının yasaya ve usule aykırı olduğunu, davalı şirketin, davacı şirkete ….ye yaptığı iş karşılığında, sermaye artışına gidilmesi ve hisse tescili ile 25.000-usd değerinde hisse tahsisi kararı verildiğini, buna ilişkin olarak, davacı şirkete muteber bir belge verdiğini, iş bu belgenin dikkate alınmamasının, yasaya ve usule aykırı kararın nedeni olduğunu, davalı …. genel kurul hazirun cetvellerine, hisse hususunda itirazı şerh düşülmemiş olması, iş bu dava yönüyle ön koşul olmadığı gibi, amacı şirket genel kuruluna katılan ortakların tespiti ve toplantı yeter sayısını tespit olan hazirun cetvelinin, hisse tespiti ve tescili davasında, menfi ispat sebebi olarak değerlendirilmesi yasaya ve usule aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davacı şirketin davalı şirketteki hissesinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir.
Dosya istinaf incelemesi için dairemize gönderildikten sonra, davacı vekilli tarafından 27/10/2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği bildirilmiştir.
HMK’nın 307. maddesi uyarınca; feragat, davacının, talep konusundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Aynı Yasanın 310. maddesi uyarınca; feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
HMK’nın 310. maddesinde, hüküm kesinleşinceye kadar davadan feragatin mümkün olduğu belirtilmiş; ancak, hükümden sonra karar kesinleşmeden önce feragat halinde kararın kim tarafından verileceğine dair ayrı bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda, feragat hakkında karar verme yetkisinin, dava hangi yargılama derecesinde ise o mahkemeye ait olduğunun kabulü gerekir. İstinaf mahkemesi, Yargıtay’dan farklı olarak, düzeltici kanun yolu mahkemesi olup, hüküm verebilme yetkisi bulunduğundan, feragat hakkında karar verme görevinin Dairemize ait olduğunun kabulü gerekir (Benzer görüşler için bknz: Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s:528-529; Bilge Umar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2. Basım, Ankara 2014, s:910).
İstinaf mahkemesi tarafından henüz karar verilmeden ve hüküm kesinleşmeden davacı vekili davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. Davacı vekilinin dilekçesini UYAP üzerinden ve elektronik imzayla imzalamak suretiyle gönderdiği; vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan bu gerekçelerle; ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, feragat nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstinaf incelemesine konu; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2020 Tarih – 2016/672 Esas – 2020/150 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; davanın esası hakkında feragat nedeniyle yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
2-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
a-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan toplam 1.092,11-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.032,81-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
c-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden istinaf edenin sıfatı itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan tutarın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
e-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

3-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;

a-İstinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye irat kaydına,
b-İstinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
c-İstinaf kanun yolu masrafının istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
e-Kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2021