Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2406 E. 2023/932 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2406
KARAR NO : 2023/932

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2017 (Dava) – 09/07/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/763 Esas – 2020/329 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 07/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2020 tarihli ve 2017/763 Esas – 2020/329 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … Alışveriş merkezinde bulunan D-4 ve D-5 nolu işyerlerini 02.10.2014 tarihinde kiraladığını ve ticari faaliyetini 02.03.2017 tarihine kadar kiralanan yerde sürdürdüğünü, işyerinin … adı ile faaliyet gösterdiğini, bünyesinde 25-30 personelin çalıştığını ve 550 oturma kapasiteli, parti ve konserlerde 2000 kişiye hizmet veren elit bir eğlence merkezi olduğunu, söz konusu işyerinin davalı şirkete 24.10.2016 başlangıç tarihli 133539676 nolu İşyerim Paket Poliçesi ile sigortalandığını, sigorta poliçesine göre yangına karşı dekorasyon, demirbaş ve elektronik cihaz, emtia, yangın söndürme, zararın önlenmesi, altyapı temizliği,enkaz kaldırma, alt işyeri masrafları ile kira kaybı, iş durması, yangın mali sorumluluğu yanında eksik sigorta uygulaması hususlarının teminat altına alındığını, 02.03.2017 tarihinde anılan işyerinde meydana gelen alevli yangın neticesinde işyerinin kullanılamaz hale geldiğini ve davacı şirketin ticari faaliyetine devam etmesinin imkansız hale geldiğini, davacı şirketin İşyerim Paket Poliçesi’ne istinaden poliçede teminat altına alınan klozlar doğrultusunda sigorta şirketine başvurarak zararın temin edilen oranlar ve değerler uyarınca giderilmesini talep ettiğini, başvuru neticesinde davalı şirketin talebi üzerine … Ltd. Şti. tarafından 30.05.2017 tarihli ekspertiz raporu düzenlendiğini, bu rapor doğrultusunda davalı şirket tarafından esasen hasar teminat dışı olmasına rağmen acente talebi ile … (Jest Ödeme) olarak davacı şirkete 219.425,47 TL ödeme yapılmasına karar verildiğini, bu bedelin dava açma hakkı ihtirazi kaydı saklı tutularak davalı sigorta şirketinden tahsil edildiğini, ancak davalı şirket tarafından yapılan ödemenin söz konusu yangın nedeni ile davacının uğradığı gerçek zararı karşılamadığı gibi sigorta şirketinin ödeme gerekçesini jest ödeme olarak nitelendirmesinin poliçeden kaynaklanan hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, itfaiye raporunda dahi yangın zararını kabaca 400.000 TL olarak belirtildiğini, işyerini eski haline getirebilmenin maliyetinin yaklaşık 1.000.000 TL olduğunu, sigorta şirketinin ödemeyi ekspertiz raporuna göre yapmış ise de bu raporda yer alan tespit ve bilgilerin ve bunlara dayalı hesaplamaların hatalı olduğunu, eksik sigorta bedeli ödenmesinin davacının maddi açıdan zarar uğramasına neden olduğunu, ekspertiz raporunda işyerinde zarar gören her türlü demirbaş eşya, elektronik cihaz, raf ve vitrinler, dolap, masa ve sandalyeler, alçıpan ve duvarlar, tente ve tabelaların gerçek değerini tespit etmek yerine ayrıca poliçede teminat altına alınan emtia, kira kaybı, iş durması, enkaz kaldırma gibi hususların gerçek ve piyasaya uygun değerlerini belirlemek yerine … firmasından alınan teklifler ile hasar bedelinin hesaplanması yoluna gidildiğini, ekspertizin poliçede yer alan hususların tamamını haksız bir şekilde teminatı veren davalı şirket lehine olacak şekilde yorumladığını, bu hali ile ekspertiz raporunun davacı şirketin uğramış olduğu gerçek zararı yansıtmadığını, davacı şirket tarafından bildirilen listeye göre demirbaş, elektronik cihaz ve dekorasyon bedelinin 847.735 TL olduğunu, ekspertizin bunların hiçbirini dikkate almayarak değer tespiti yaparak davacının zarar uğramasına sebep olduğunu, eşyaların değerinin eksik belirlenmesi yanında eskime tenzilinin de fahiş olarak uygulandığını, ekspertiz raporuna göre; demirbaş ve dekorasyon hasar tespitinde yer alan hatalar; iş yerindeki demirbaşların gerçek değerinin çok altında belirlendiği gibi bu bedellere ayrıca eskime tenzili uygulandığını, özellikle demirbaş listesindeki elektronik cihazların fiyatlarının marka ve cinsine göre değil piyasadaki Çin malı tabir edilen malların değeri üzerinden hesaplama yapıldığını, davacıya ait işyerinin elit bir işyeri olmasına karşılık ekspertiz raporunda III.sınıf bir işletme anlayışıyla hasarın belirlenmesinin gerçek zarar ile tespit edilen zarar arasında fahiş fark yarattığını, davacının hazırlayarak sunduğu demirbaş fiyat teklifinde bedelin 239.395 TL iken ekspertiz raporunda 85.388,76 TL olarak belirlendiğini, aynı şekilde dekorasyon, elektrik tesisatı ve işletmenin tefrişi ile işletme önü tente ve pergolet işleri için davacı tarafından bu işi yapan firmalardan 434.900 TL teklif alınmışken bu işlerin bedelinin raporda 210.377 olarak belirlendiğini, ekspertiz raporunda tüm bu işler için … adlı firmadan teklif alınarak bedellerin tespit edildiğini görüldüğünü ancak her biri ayrı uzmanlık dalı olan bu imalatlar için tek bir firmadan teklif alınarak hasar bedelinin tespit edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Enkaz Kaldırma Bedeli tespitindeki hatalar; Sigorta poliçesinde enkaz kaldırma bedeli 58.75 TL olarak belirlenmiş iken ve enkaz kaldırma ile ilgili … işletmesi tarafından 61.750 TL +KDV teklif edilmesine karşın ekspertiz raporunda … adlı firmadan 13.250 TL+KDV teklif alınarak zarar tespit yapılmasının fiili durma ve gerçeğe aykırı olduğunu, Ariyet Mallar Bedeli konusundaki hatalar; ekspertiz raporunda ariyet mallar ile ilgili olarak poliçede teminat bulunmadığından tazminat hesabında dikkate alınmadığını belirtilmesine karşılık hasar tespit listesinde bu mallar için 19.788,10 TL belirlendiğini, ancak ekspertizin ariyet mal olarak yaptığı ayrımın Yangın Sigortası Genel Şartlarının A.2/2.2 bendine aykırı olduğunu, işyerindeki tüm eşyaların sigorta teminatı içinde olduğunu, Emtia Bedeli tespiti; Ekspertiz raporunda emtia bedelinin 1.000 TL olarak tespit edildiğini, davacı şirkete ait mizan kayıtlarında alkollü içecek, meşrubat, çerez ve diğer yiyeceklerin değerinin 60.000 TL olduğunun görüldüğünü, poliçe ile 51,409,84 TL’ye kadar teminat altına emtia klozunun davalı tarafça ödenmemesinin davacının zarar uğramasına neden olduğunu, Kira Kaybı konusundaki değerlendirme; Ekspertiz raporunda kira kaybına ilişkin klozun ‘’hasarın gerçekleşmesi sonucu peşin ödenmiş kiranın işlemeyen günlerine ait olan kısmı’’ olarak düzenlenmiş olması ve peşin ödenen kiranın bulunmaması sebebiyle ödeme yapılamayacağının belirtildiğini, oysa kiralayana kira bedelinin senet ve çekler ile ödendiğini, TTK’na göre çek ve senetlerin peşin ödeme aracı olduğunu, sigorta şirketinin poliçeye göre 6 aylık kira bedelinden sorumlu olup poliçe limit dahilinde kira kaybından sorumlu olduğunu, İş Durması konusundaki değerlendirme; Poliçede ‘’İş Durması’’klozunun, işyerinin tamamında ve tümüyle durması halinde sigortalıya ödenecek hasar bedelinin %10’u oranında olduğunu, yukarıda belirtilen hasar tutarları eksik hesaplandığından iş durmadı klozu için yapılan hesaplamanın da hatalı ve eksik olduğunu, ayrıca poliçe ile teminat altına alınan yangın söndürme, altyapı temizliği, alt işyeri, yangın mali sorumluluk teminatlarının hesaplamaya dahil edilmediğini, ekspertiz tarafından belirlenen zarar bedellerine KDV uygulanmadığını, sigorta teminatının malın değerinden başka KDV’yi de teminat altına aldığını, dolayısı ile davalının zarar miktarına uygulanacak KDV ilavesinden de sorumlu olduğunu, ekspertiz raporunda yangın sonucu enkaz halinde olan molozlar için sovtaj indiriminin yapılmasının, üstelik bunun herhangi bir veri ile mukayese edilmeden afaki olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, ekspertiz raporunda yapılan tespitlerin gerçek değerin çok altında yapıldığını, bu bedelden %30 oranında fahiş eskime payı düşüldüğünü, tespit edilen bedele poliçeye aykırı olarak KDV’nin dahil edilmediğini ve davacı şirketin taleplerinin uygun bulunduğu hallerde dahi davacının talebinden daha az rayiç bedellerinin belirlendiğini ileri sürerek, davacının uğradığı zararın tam ve kesin olarak belirlenmesi halinde artırılmak üzere ve davalı tarafça yapılan ödeme mahsup edilmek şartı ile şimdilik 100.000,00 TL’nin, sigorta alacağının muaccel olduğu 17.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete 133539676 nolu poliçe ile 24.10.2016-24.10.2017 tarihleri arasında sigortalı olan taşınmazda 03.03.2017 tarihinde yangın meydana geldiğini ve davacı tarafça iş bu yangın nedeni ile oluşan hasarın tazminin talep edildiğini, sigortalı taşınmazda oluşan yangının itfaiyenin müdahalesi ile kısa sürede söndürüldüğünü, yapılan inceleme sonucu düzenlenen 03.03.2017 tarih ve 1457 kayıt nolu Yangın Raporunda işyerinde ve eşyalarda oluşan toplam hasarın 400.000 TL olduğunun değerlendirildiğini, raporda yangının elektrik kablolarında aşırı yıpranma, ısınma, kablo bağlantılarındaki ark v.b. nedenlerden kısa devre yapması sonucu çıkmış olabileceği kanaatine varıldığını, yapılan ekspertiz incelemesi ile işyerindeki toplam hasar miktarının 339.962,34 TL olarak belirlendiğini, hasarın teminat dışında olmasına karşılık davalı şirket tarafından … (lütuf ödemesi) kapsamında davacıya ödeme yapılmasına karar verildiğini, bu kapsamda da ekspertiz tarafından belirlenen hasar bedelinin ödendiğini, her ne kadar davacı tarafça 219.425,47 TL sigorta tazminatı ödendiği beyan edilmekte ise de beyan edilen tutarın eksik olduğunu, zira davacı şirket hakkında davalı şirkete haciz ihbarnamelerinin geldiğini, bu yüzden sigorta tazminatının bir bölümünün icra dosyalarına ödendiğini, buna göre İzmir 9.İcra Müdürlüğü’nün 2016/14769E. Sayılı dosyasına 13.06.2017 tarihinde 13.735,21 TL. İzmir 16.İcra Müdürlüğü’nün 2017/4841 E. Sayılı dosyasına 13.06.2017 tarihinde 106.801,66 TL ve davacı sigortalıya da 16.06.2017 tarihinde 219.425,47 TL ödeme yapıldığını, bu itibarla 39.962,34 TL tutarındaki sigorta tazminatının dava konusu poliçe kapsamında ödendiğini, davalı şirketin bu poliçedeki tüm yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdiğini ve poliçeden kaynaklanan başkaca sorumluluğunun kalmadığını, davacı tarafça ekspertiz raporunda yer alan hususların tamamının davalı şirket lehine yorumlandığını, davalının en az bedelle kurtarılmaya çalışıldığını öne sürülmesine karşılık sigorta şirketinin davalı şirketten bağımsız bir ticari işletme olduğunu, sigorta eksperinin hukuken yetkilendirilmiş bağımsız ve tarafsız bir eksper olduğunu, sigorta eksperleri tarafından hazırlanan raporların olup davacı tarafın hasar bedeli olarak öne sürdüğü miktarların ise soyut ve gerçek zararın üstünde olduğunu, bu durumun davacı şirketin cirosundan da anlaşıldığını, zira ekspertiz raporu ve eklerinde dava konusu işletmenin 2016 yılı cirosunun 300.000 TL,2017 yılı cirosunun ise sadece 8.500 TL olduğunun tespit edildiğini, aynı şekilde davacı şirketin vergi levhasından da 2014 yılı için 560 T, 2015 yılı için ise 10.823 TL matrah beyan edildiğinin görüldüğünü, ayrıca işletmenin bir kısmının 3. Kişiye kiraya verildiğini tespit edildiğini, bu miktarlarda cirosu ve kar beyanı olan bir işletmenin davacı tarafın öne sürdüğü tutarlarda emtia ve demirbaşa sahip olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira davacı şirketin sermayesini aşar miktarda yatırım yapabilmesinin hukuken de fiilen de mümkün olmadığını, ihtilaf konusu hususların bilirkişi incelemesi ile değerlendirmeye açık konular olduğunu, öncelikle uzman bilirkişi heyeti marifeti ile hasar bedeli, hurda değeri, zarar miktarı, sigorta bedeli, sigorta değeri,eksik sigorta, aşkın sigorta ve poliçe özel koşulları ile belirlenmiş muafiyetler bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini savunarak, davalı şirket tarafından yaptırılan ekspertiz raporunun davaya esas alınmasını, bu taleplerini kabul edilmemesi halinde sigortalı taşınmazda meydana gelen zararın hasar bedeli, hurda değeri, sigorta bedeli, sigorta değeri, eksik sigorta, aşkın sigorta ve poliçe özel koşulları ile belirlenmiş muafiyetler konusunda uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile tespitine, sigorta değerini ve oranla zararın bilirkişi aracılığı ile tespitini yapılmasına, buna göre eksik ve aşkın sigorta bedelinin geçersiz olduğunun tespitine ve zararın geçerli sigorta oranına göre hesaplanarak karar verilmesine, davanın kısmen ve tamamen kabulüne karar verilmesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini, davanın kısmen ve tamamen kabulüne karar verilmesi halinde davalı şirketin sorumluluğunun azami poliçe limiti ile sınırlı olmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…dosya içinde bulunan icra dosyaları, teklif, ibraname, ekspertiz raporu, işyerinin internet sitesindeki fotoğrafları, kira sözleşmesi, sigorta poliçesi birlikte değerlendirildiğinde, mahkememizce 29/05/2019 tarihli kök rapor ve bu kök rapora yapılan itiraz sonucunda alınan 29/05/2019 tarihli kök raporun, itiraz doğrultusunda alınan 12/09/2019 tarihli raporda, davacının … … … Cad. No: … … AVM içerisinde yer alan, 2004 nolu işyerinde, 02/03/2017 tarihinde yangının meydana geldiği, davacının işlettiği işyerinin, davalı sigorta şirketi nezdinde “İşyerim paket” sigorta poliçesi bulunduğu, poliçede yangın hasarlarının teminat kapsamına alındığı, yangın sonucu meydana gelen hasar ve zarar tutarlarının, davacının 2016 yılı ticari defterleri ile davalının yaptırdığı ekspertiz incelemesi sonucu alınan ekspertiz raporu ve 26/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile birlikte 517.961,96-TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta şirketince, dava konusu yangın, sigorta teminatı kapsamında kabul edilerek 339.962,34-TL nin davacının alacaklarına ödeme yapıldığı, bakiye alacağın 177.999,62-TL olduğu, davalıya tazminat ödemesinin 16/06/2017 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, bu tarihten itibaren 177.999,62-TL’nin davalı tarafından, davacıya tazminat ödemesinin yapıldığı 16/06/2017 tarihinden itibaren, ticari faiz ile davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, her ne kadar davacı, talebinde, kira giderini de talep etmiş ise de, yapılan bilirkişi incelemesinde 2016 yılı ticari defterlerinin sonunda, davacı şirketin kira borcu olarak 133.070,01-TL borcu kaldığı tespit edilmiş, yangın tarihi itibariyle peşin ödenen bir kira gelirinin bulunmadığı anlaşılmış, kira kayıtlarına ilişkin poliçede yer alan özel hüküm gereği, yangından önce (yangın sonrasına ait peşin kira ödemesi yapılmamış olduğundan) davalının kira kaybı zararlarından sorumlu olmadığı kaanatine varılarak…” gerekçesiyle Davanın KISMEN KABULÜ ile, 177.999,62-TL’nin, davacıya tazminat ödemesinin yapıldığı 16/06/2017 tarihinden itibaren, ticari faiz ile davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece 27/12/2018 tarihli duruşmada dosyadaki zararın hesaplanması için dosyayı yeni bilirkişi heyetine tevdi ettiğini ve taraflarına taleplerini arttırmak için iki hafta süre verdiğini, 09/01/2019 tarihli dilekçe ile yerel mahkemenin dava konusu taleplerini arttırmak için iki haftalık süre verilmesine yönelik kararından rücu edilmesi için talepte bulunulmuş ise de yerel mahkemece işbu karara yönelik olumlu olumsuz karar vermemesi nedeniyle arttırım talebinde bulunma gerektiğini, zararın tam olarak tespit edilmediği sabit olmasına rağmen yerel mahkemece iki haftalık süre verilmesi ve yerel mahkemenin işbu kararından rücu etmemesinin usule aykırı olduğunu, müvekkili şirkete ait işyerinde 02.03.2017 tarihinde meydana gelen yangın nedeniyle davalı sigorta şirketi ile yapılan İşyerim Paket Poliçesi kapsamında meydana gelen zarar nedeniyle maddi tazminat istemli dava açıldığını, söz konusu poliçe ile teminat altına alınanlar; dekorasyon demirbaş, elektronik cihaz, emtia, yangın söndürme masrafı, zararın önlenmesi masrafları, alt yapı temizliği masrafları, enkaz kaldırma, alt işyeri masrafı, kira kaybı, iş durması, yangın mali sorumluluk, eksik sigorta uygulaması ve Axa Sigorta Yardımı olarak belirlenmiş ve İşyerim Paket Poliçesi 50.000,00 TL emtia, 50.000,00 TL dekorasyon ve 1.075.000,00 TL’de demirbaş ve elektronik cihaz olarak tanzim ve imza edildiğini, İşyerim paket poliçesi ile sigortalanan işyerinde sigorta edilen şeylerin değerinin 1.075.000,00 TL olduğunun belirtildiğini, poliçenin 24.10.2016 tarihinde tanzim edildiğini, hasarın ise 02.03.2012 tarihinde, yani sigortadan 4,5 ay sonra gerçekleştiğini, buna göre sigortalanan işyerinin tamamının zayi olduğu göz önüne alındığında zayiatın 517.961,96 TL olarak hesaplanmasının sigorta müessesesinin ruhuna aykırı olduğunu, bu haliyle sigortalanan emtianın, 4,5 ay sonra neredeyse poliçe bedelinin yarısında az olacak şekilde teminat altına alındığını, tamamen yanarak yok olan iş yeri bakımından teminat altına alınan sigorta değerinin, yarısı oranına yaklaşık tekabül eden hasar değeri tespitine yer verilen bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, yapılan yargılama sonucunda hükme esas alınan rapor yanında diğer raporlarda da sigorta eden lehine olan enflasyon klozunun değerlendirilmeye alınmamasının müvekkili şirketin mağduriyetine neden olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, enflasyon klozuna ilişkin değerlendirme yapılmaması, demirbaş değerlerinin itiraza konu olan ekspertiz raporundaki bedellerden daha düşük bedelde belirlenmesi, elektrik tesisatının bedelinin eksik belirlenmesi, 1.175.00,00 TL olarak sigorta edilen işyerinin tamamının zayi olmasına rağmen hangi gerekçe ile 1/2 oranında hesaplama yapıldığının belirsiz olması nedeniyle itirazda bulunulduğunu, bilirkişi raporuna itirazların sunulmasından sonra garabet bir bilirkişi raporu düzenlenerek müvekkilinin davalı sigorta şirketine karşı borçlu olduğunun tespitinin yapıldığını ve bu rapor nedeniyle hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmesine yönelik talep ettikleri şekilde hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu alınmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece, yangın sonucu meydana gelen hasar ve zarar tutarlarının davacının 2016 yılı ticari defterleri ile davalı müvekkil şirketin yaptırmış olduğu ekspertiz incelmesi sonucu alınan ekspertiz raporu ve 26.06.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile birlikte 517.961,96-TL olarak hesaplandığını, davalı müvekkili şirketce dava konusu yangının sigorta teminatı kapsamında kabul edilerek 339.962,34-TL ödeme yapıldığını, bakiye alacağın 177.999,62-TL olduğunu, tazminat ödemesinin 16.06.2017 tarihinde yapıldığı gerekçeleri ile hüküm kurulduğunu, gerekçeli kararda 26.06.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile birlikte 517.961,96-TL olarak hesaplandığı ve bakiye alacağın 177.999,62-TL olduğu belirtilmiş ise de; 26.06.2018 tarihli bilirkişi raporu ile toplam hasar 465.305,58-TL ve bakiye alacağın ise 125.343,24-TL olarak başka bir heyetten alınan 29.05.2019 tarihli ikinci kök rapor ve bu rapora itirazları üzerine alınan 12.09.2019 tarihli ek rapor ile toplam hasarın 517.961,96-TL ve bakiye alacağın ise 177.999,62-TL olarak tespit edildiğini, gerekçeli kararda hükme esas alındığı belirtilen bilirkişi raporu tespiti ile müvekkil aleyhine hükmedilen tazminat tutar miktarının birbiri ile çeliştiğini, müvekkilinin sorumluluğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, Yerel Mahkemece 26.06.2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alındı ise bakiye alacağın 125.343,24-TL olarak tespiti ile bu tazminat tutarı üzrinden hüküm kurulması gerekeceğini, diğer yandan alınan 26.06.2018 ve 29.05.2019 tarihli iki kök rapor arasında çelişki bulunması sebebi ile 12.11.2019 tarihli celse 1 no’lu ara karar ile raporlar arasındaki çelişkiler giderilecek şekilde ve her iki raporun kök ve ekleri ile taraf itirazları da irdelenmek sureti ile dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdiine karar verildiğini, her iki tarafın itirazları da değerlendirilerek alınan bilirkişi heyet raporu ile, önceki raporlara yönelik tüm itirazlarının haklı bulunarak davacı tarafın toplam hasarının 192.411,18-TL olduğu ve müvekkili şirket tarafından 339.919,25-TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın müvekkilden talep edebileceği bir alacağın bulunmadığını, davacı tarafa 147.508,07-TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini,ancak her iki tarafın itirazları üzerine önceki raporlar arasındaki çelişkinin ortadan kaldırılması için alınan 20.02.2020 tarihli üçüncü bilirkişi heyet raporunun hükme esas alınmama sebebi ve dosya kapsamında üç ayrı heyetten alınan bilirkişi rapor tespitlerinden müvekkili yönünden en aleyhe tespit olan 177.999,62-TL tazminat miktarından müvekkilin sorumluluğuna gidildiği yani neden bu raporun hükme esas alındığı kararda hiçbir şekilde gerekçelendirilmeksizin hüküm kurulduğunu 26.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda emtia hasar miktarının 1.000,00-TL; 29.05.2019 tarihli kök ve 12.09.2019 tarihli ek raporda 50.000,00-TL ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan 20.02.2020 tarihli raporda ise emtia hasarının 1.000,00-TL olarak kabul edildiğini yerel mahkemece kararda 26.06.2018 tarihli raporun hükme esas alındığının belirtildiğini ancak 29.05.2019 kök ve 12.09.2019 tarihli ek rapor tespitleirne göre hüküm kurulmuş olduğundan, emtia hasarının da 50.000,00-TL olarak kabul edildiği kanaatinin oluştuğunu, 26.06.2018 tarihli birinci kök rapor ile davacıya ait muavin kayıtlarının incelenmesi neticesinde Ekim ve Kasım aylarında alımların çok düşük olduğu, toplam 2.284,35-TL meşrubat ve 3.021,66-TL alkollü içecek alındığı, yangın gününde davacı işyerinde 40-50 şişe kadar bira türü hasarlı içeceğin bulunduğunun tespit edildiğini ve emtia için 1.000,00-TL hasar tespiti yapıldığını, davacı işyerinin 2017 yılı öncesinde küçülmeye gittiğini, işletmenin bir kısmını da 3. şahsa kiraya verildiğini, ayrıca dava konusu işletmenin 2016 yılı cirosunun 300.000,00-TL ve 2017 yılı cirosunun ise sadere 8.500,00-TL olarak tespit edildiğini, davacı şirket vergi levhasından da benzer şekilde 2014 yılı için 560,00-TL ve 2015 yılı için 10.823,00-TL matrah beyan edildiğini, bu miktarlarda cirosu ve kar beyanı bulunan bir işletmenin, daha önemlisi 2016 ekim-kasım aylarında toplam yaklaşık 5.300-TL emtia alımı yaptığı defterlerinden anlaşılan davacı şirketin olay tarihinde bilirkişi raporu ile 2016 defterleri üzerinden farazi olarak tespit edilen 50.000,00-TL tutarda emtiaya sahip olmadığını, ayrıca, bilirkişi kök raporunda 2016 yılı defterlerinde, diğer kalemlerin yanında 600.05 peyzaj ürünleri satış hesabında 730.794,00-TL yurtiçi satış kaydı yapıldığının belirtildiğini, 2017 yılı itibariyle davacı işyerinin işletmesini küçülttüğü, işyerinin bir kısmını kiraya verdiği ve yalnızca küçük bir kafe işletmesi olarak faaliyetlerine devam ettiğini, olay tarihi 2017 yılı itibariyle davacı şirketin peyzaj ürünleri satışı yapmadığı ve bu alanda faaliyet göstermediğinin açık olduğunu, yerel mahkemece çelişki giderilmeksizin ve gerekçelendirilmesizin hatalı hesaplamalar ve teminatlar arasında meydana gelen kaymalar neticesinde müvekkili şirket aleyhine en çok sorumluluk doğuran bilirkişi raporunun ve rapor tespitinin hükme esas alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işyerim sigorta poliçesine dayalı olarak sigortacıdan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı, çıkan yangın neticesinden işyerindeki zararın tahsilini talep etmiş, davalı ise yaptığı ödemeler ile yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunmuştur. Mahkemece bilirkişi heyetinden 26.06.2018 tarihli rapor alınmış, bu rapora itirazlar üzerine başka bir bilirkişi heyetinden 29.05.2019 tarihli asıl ve 12.09.2019 tarihli ek rapor alınmış, yine itirazlar üzerine ve birinci ve ikinci heyet bilirkişi raporları arasında çelişki olması sebebiyle bu kez ilk iki rapordaki bilirkişilerden farklı olacak şekilde teşekkül eden üçüncü bir bilirkişi heyetinden itirazların karşılanması ve çelişkinin giderilmesi amacıyla 20.02.2020 tarihli rapor alınmış, ancak bu rapor da ilk iki rapordan farklı bir sonuca ulaşmış, mahkemece sonuç olarak 12.09.2019 tarihli ek rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Öncelikle her iki rapor arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle üçüncü bir bilirkişi raporu alındıktan sonra mahkemece gerekçeleri açıkça ortaya konulmadan ikinci bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması hatalı olmuştur. Bunun yanı sıra itibar edilen bilirkişi raporuna taraflarca yargılama sırasında yapılan itirazlar da gereğince karşılanmamış, bu rapor ile dosya arasına alınan diğer raporlar ile de arasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin tespitlerde, ciddi çelişkilerin mevcut olduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, taraf iddia, savunma ve delillerinin, bilirkişi raporlarına yönelik ciddi itirazlarının, özellikle hangi zararların poliçe kapsamında olduğunun tespitinden sonra ( kdv, dekorasyon ve demirbaş tanımı, enflasyon klozu, ödendiği iddia edilen 2017 yılına ait kira bedeli vs. Gibi ) bu zararların raporlardaki çelişkileri giderecek şekilde net miktarlarının ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti amacıyla işinde ehil ve dosyadaki bilirkişilerden farklı olacak şekilde bir heyetten rapor alınması ve oluşacak sonuç çerçevesinde tarafların yargılama sırasındaki kazanılmış haklarına da dikkat edilerek bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün istinaf eden davacı ve davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/763 Esas – 2020/329 Karar kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; taraflarca yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talep halinde ilgili taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/06/2023