Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2401 E. 2023/759 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2401
KARAR NO : 2023/759

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2016 (Esas ) – 16/06/2020 (Karar)
NUMARASI : 2016/1293 Esas – 2020/286 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarihli 2016/1293 Esas ve 2020/286 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 47128504/0 nolu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile 11.10.2008 – 11.10.2009 tarihleri arasında davalı … adına sigortalı olduğunu, sigortalı aracın 08.03.2009 tarihinde alkollü sürücü …’un sevk ve idaresinde iken, yolun sağında park halinde bulunan … plakalı araca arkadan çarpmak suretiyle asli ve tam kusuruyla …’ın yaralanmasına ve … plakalı aracın arkadan aldığı darbe nedeniyle önünde park halinde bulunan … plakalı araca arkadan çarpması neticesinde araçlarda maddi hasara sebebiyet verdiğini, dava konusu kazada yaralanarak sakat kalan …’ın maluliyet tazminatı talebiyle müvekkili şirkete müracaatı üzerine açılan hasar dosyası kapsamında yaptırılan aktüer incelemesi sonucunda hazırlanan aktüer raporu ile tespit edilen 63.002,00-TL maluliyet tazminatı ile birlikte … için yapılan diğer sağlık ve diğer giderleri için yapılan harcamalar toplamı olarak 66.928,60-TLnın 16.10.2015 tarihinde ödendiğini, sigortalı araç sürücüsü …’un yapılan alkol testinde yasal sınırın kat kat üzerinde 1.22 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, bu durumun kazaya ilişkin düzenlenen Kaza tespit tutanağı ve alkol raporu ile sabit olduğunu, kazanın oluş şekli, dosyada mübrez deliller ve sürücünün aldığı alkol oranının yüksekliği birlikte değerlendirildiğinde, kazanın, sürücünün aldığı alkol ile illiyetli olduğu ve alkolün kazanın meydana gelmesinde münhasıran etkisi olduğunu, bilindiği üzere; Trafik Sigortası Genel Şartları’nın “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının İşletene Rücu Hakkı” başlıklı B.4- maddesi ve KTK hükümleri uyarınca ödediği tazminatı sigortalısından rücu etme hakkına sahip olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 66.928,60.-TL’nin ödeme tarihi olan 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davaya konu trafik kazası 08/03/2009 tarihinde meydana gelmiş olduğundan yasanın aramış olduğu dava dava tarihinin ise 26/01/2016 olmakla kanunda öngörülen dava zamanaşımı süresi sonrasında açılmış olduğundan ZAMANAŞIMI def’inde bulunduklarını, zamanaşımına/hak düşürücü süreye uğrayan alacak isteminin reddine karar verilmesini, … plakalı aracın davacı … Sigortaya sigortalı olduğunu, davacının maddi tazminat taleplerinden sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, sürücünün alkollü olmasının tek başına sigorta şirketince yapılan ödemenin teminat dışı kalmasını gerektirmeyeceğini, kazanın salt alkolün etkisi altında meydana gelmesi gerektiğini, müvekkili tarafından dava dışı şahsa 18.000,00.-TL ödeme yapıldığını, (9.000 maddi, 9.000 TL manevi tazminat) bu ödeme ve anlaşmayla birlikte birbirlerinden karışılıklı olarak herhangi bir alacak ve haklarının kalmadığını, ayrıca hastane faturasından bahsedilmekle tedvai giderleri 6111 s.lı yasa gereği SGK tarafından karşılanması gerekirken ve hatta bu yönde SGK’ ya ihbar edilmesi yerine ödeme cihetine gidilmesinin yerinde olmadığını, dava dışı … tarafından işbu davanın davacısı sigorta şirketi aleyhine ANKARA 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/60 E. slı dosyası ile maluliyetten kaynaklanan alacak davası açılmış olup işbu davanın davacısı tarafından söz konusu davanın müvekkiline ihbar edildiğini, şuan da huzurda görülen davanın davacı yan tarafından açılması tamamen kötü niyet belirtisi olup, reddi gerektiğini, olayın oluş şekli, dava dışı karşı yanın aracını park ettiği yer itibarı ile kusurlu olduğunu, kokoreçalmak için aracını cadde üzerine bıraktığını, davacının kusur oranında ödeme yapması gerektiğini, ceza dosyasında alınan kusur raporlarının dava için bağlayıcı olmadığını, konusunda uzman kişiden rapor alınması gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında kazanın salt davalının alkollü olması nedeniyle meydana geldiği, dolayısıyla sigorta şirketinin ödemiş olduğu tazminat miktarını kendi sigortalısına rücu edebileceği anlaşılmakla bilirkişi raporlarındaki hesaplamalarda dikkate alınarak…” gerekçesiyle; ”…Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 61.521,81-TL alacağın 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyadaki mübrez 30.09.2015 tarihli aktüer raporunda %16 maluliyet oranı üzerinde hesaplama yapılmış olup hükme esas alınan 24.12.2018 tarihli aktüer raporunun işbu rapor ile çeliştiğini, ilk derece mahkemesince bu çelişki giderilmeksizin hüküm tesis edilmiş olmasının son derece hatalı olduğunu, hükme esas alınan 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplama hatalı olup ödemenin dayanağı olan aktüer hesabına aykırı olarak düzenlendiğini, dosyada mübrez ve müvekkili şirketin başvuru üzerine ödemiş olduğu tazminatın dayanağı niteliğinde olan aktüer raporda yapılan hesaplama incelendiğinde malul kalan …’a %16 oranında maluliyet oranı ve %100 kusur oranı ile ödeme yapıldığını ancak bişirkişi raporunda tazminat hesabının %12 maluliyet oranı üzerinden gerçekleştirildiğini, ödemeye dayanak maluliyet hesabı incelendiğinde malul kalan …’a %12.1 maluliyet oranı üzerinden hesaplamanın yapılmış olmasının anlaşılamadığını, bu hususta bilirkişi raporuna itiraz edilerek çelişkinin giderilmesi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine sevk edilmesi talep edilmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesince itirazlarının yok sayıldığını, kaldı ki 13.11.2017 tarihli bilirkişi heyet raporu ve 14.02.2018 tarihli bilirkişi raporu ile haklı davalarının zaten kanıtlandığını belirterek İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarih, 2016/1293 Esas ve 2020/286 Karar sayılı ilamının ilgili Hukuk Dairesi tarafından incelenerek aleylerine olan kısımlar yönünden ortadan kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama ile talepleri yönünde karar verilmesine, istinaf masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece zamanaşımı itirazları dikkate alınmadığını; davaya konu trafik kazası 08.03.2009 tarihinde meydana gelmiş olduğu, dava tarihinin ise 26.01.2016 olmakla 08.03.2011 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesine göre; tazminat isteminin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını, kazanın meydana gelmesinde müvekkili sürücünün herhangi bir kusuru bulunmayıp, olayda hatalı bir şekilde ve yolun güvenliğini sağlamadan, hiçbir tedbir ve önlem almadan, aracı caddenin sağında duran … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kaza tesbit tutanağında da … plakalı aracın sağ şerit içerisinde olduğu, yola park ederek trafik kurallarını ihlal ettiği ve vaki kazada kusurlu olduğunun yazıldığını bu durumun ilk derece mahkemesinde alınan 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporunun 3. sayfasındaki kaza yeri krokisinde de açıkça görüldüğünü, ayrıca …’ın ifadesinde aracın dükkanın önüne tedbirsiz ve hiçbir önlem almadan, adeta yolun ortasına park ettiğinin açıkça anlaşıldığını, yine … ifadesinde “… … Caddesi … Kavşağı’nı geçtim ve cadde üzerinde aracımı sağa çektim ve kokoreç siparişi verdim…” demiş olup ifadesinden, aracın cadde üzerinde park edildiğinin sabit olduğunu, kaldı ki, karşı yanın aracını kurallara aykırı olarak park etmiş olması sebebi ile söz konusu trafik kazasının meydana geldiğinin tanık …’ın 07/12/2017 tarihli beyanında da sabit olduğunu, Yerel Mahkemece olay yerinde keşif yapılması talepleri irdelenmeyip dikkate alınmadığını ayrıca Yerel Mahkeme tarafından yeniden/ek rapor alınması talepleri gerekçelendirme yapılmaksızın reddedilmiş olup itirazlarının karşılanmadığını, eksik tetkikle tanzim olunan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, karar verilirken de bu eksik incelemenin esas alınmış olması sebebiyle istinaf talepleri kabul edilerek ilk derece mahkemesinin 16.06.2020 tarihli kararının ortadan kaldırılarak talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini, 16.06.2020 tarihli kararda kazanın salt davalının alkollü olması nedeniyle meydana geldiği yazılmış olup bu hususu kabul etmediklerini, sadece alkolün promil miktarına bakılarak alkolün etkisinin saptanmasının mümkün olmadığını, işbu davaya konu kazanın meydana gelmesinde alkolün münhasır bir etkisi bulunmadığını, Mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişiler aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarından olayın meydana geldiğinin saptanması gerektiğini, bu sebeple, davaya konu vaki olayda park halindeki araç sürücülerinin de kusurlu olduğu hususları davanın niteliği itibari asıl irdelenmesi gereken hususlar olup, bilirkişi raporunda tazminat hesabı yönünden dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler dikkate alınmaksızın eksik tetkikle hesaplama yapıldığını ve işbu bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, maluliyet oranını kabul etmediklerini ve bu yöndeki daha önceki itiraz ve beyanlarını tekrar ettiklerini, ayrıca müvekkili tarafından dava dışı …’a, 18.000,00 TL ödeme yapılmış olup taraflar arasında yapılan sulh sözleşmesi ve ibranamede yazılı olduğu üzere maddi tazminat olarak (işgücü kaybı, tedavi gideri ve mahrum kalınan kar) 9.000,00 TL olarak belirlendiğini ve bu ödemenin anlaşma ile birlikte yapıldığını, tüm maddi ve manevi tazminat kalemlerinin ayrı ayrı ödendiğini ve ibralaşılmış olmakla tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak herhangi bir hak ve alacakları kalmadığını belirterek müvekkilin telafisi imkansız zararlara duçar kalmasının önlenmesi açısından, ilamın icraya konulması halinde tahsili mümkün olduğundan mağduriyete sebebiyet vermemek için yargılama sonuna kadar tehir-i icra kararı verilmesine, kararın ortadan kaldırılarak talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleriyle ücreti vekâletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sigortacının dava dışı kişiye ödemiş olduğu tazminatın alkolllü araç kullanma nedeniyle rücuen tahsiline yönelik tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar, davacı vekili ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
1-6502 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanunun 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin tüketici olduğu, 3/l bendi gereğince ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi olduğu tanımı yapılmıştır.
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur. Dolayısıyla mahkeme önüne gelen davada, ilk önce dava şartı niteliğinde bulunan görevli olup olmadığını incelemeli, görevli değilse görevsizlik kararı vermeli, görevli olduğu kanaatine varırsa ilk itirazları inceleme aşamasına geçmelidir.
Somut olayda; dosyada sigortalı araç ruhsatının sayfa suretinin eksik olduğu, aracın niteliğini gösteren sayfasının bulunmadığı, kazaya karışan sigortalı aracın ticari olarak kullanılıp kullanılmadığının tespitine yönelik aracın ruhsat bilgilerinin dosyaya temin edilerek, mahkemenin davaya bakmaya görevli olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği, aracın ticari amaçla kullanılmadığının tespiti halinde davalının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici tanımına gireceği ve davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekeceği, bu husus değerlendirilmesi için kararın kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.
2- Kabule göre de, davalının 29/04/2010 “Sulh Sözleşmesi ve İbraname” başlıklı sözleşme kapsamında yapmış olduğu ödemeye ilişkin araştırma yapılmadığı, davalının bu yönde beyan ve itirazlarının kararda değerlendirilmediği, belirtilen hususun değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından, kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/06/2020 tarihli 2016/1293 Esas ve 2020/286 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacının ve davalının sair itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023