Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2392 E. 2023/752 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2392
KARAR NO : 2023/752

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2016 (Dava) – 31/01/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/195 Esas – 2020/25 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2020 tarihli 2017/195 Esas ve 2020/25 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, üyeliğin tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, kooperatife borcunun bulunmadığını, kooperatife ait … ili, … ilçesi, … Köyü, … ada … parselde kayıtlı No:… … blok D:… nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümü müvekkilinin kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, davalı kooperatifin piyasaya borçlarından dolayı hakkında icra takibi başlatıldığını, İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2005/9041 E sayılı dosyasında Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün dosyasının 2012/1428 Tal.sayılı dosyası ile bağımsız bölümün girdiği satışla 3.kişiye devredildiğini, kooperatif ve tapu malikleri tarafından Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/394 E sayılı dosyası ile satışların iptali yönüne dava açıldığını, davanın reddedildiğini ve Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, böylece müvekkilinin meskeninden olduğunu, manevi zarara uğradığını acı çektiğini, yaklaşık 20 adet dairenin bu şekilde satıldığını bildirerek müvekkiline ait bağımsız bölümün cebri icrada satıldığı tarihteki ve dava tarihindeki güncel piyasa değerlerinin tespiti ile davacının zararının lehe olan bedel esas alınmak suretiyle şimdilik 10.000,00-TL’nin tazminine ve bu bedele cebri satış tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz üzerinden faiz yürütülmesine; 20.000,00-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000,00-TL olan maddi tazminat talebini 75.000,00-TL artırmış, 85.000,00-TL bedelin tazminini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, zira ihale tarihinin 16.08.2013 olduğunu ve davacının kendisine isabet eden bağımsız bölümünü icra marifetiyle 3.kişiye ihale edildiğini, satış ilanın tebliği tarihi (21.06.2013) itibariyle öğrendiğini, maddi tazminat davasının belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davacı adına tahsis edildiği sırada dairenin tapu üzerinde İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2005/9041 E. sayılı haczinin mevcut olduğunu, hacizli olarak tapuyu devraldığını, bunu bilmesine rağmen bu yönde maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edebilecekleri miktarın en fazla ihale neticesinde satışa esas olan değer olduğunu, İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2005/9041 E. sayılı dosyasından … İnşaatın alacaklı konumunda bulunduğunu ve icra dosyasına kooperatifçe borçlu olunmadığının tespiti açısından İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/449 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, kooperatifin iyi niyetli hareket ederek ihale neticesinde dairelerin satılan ortaklara iş bu daireler yerine kooperatifteki boş olan başkaca dairelerin tahsis edilmesi yoluna gidildiğini, örneğin 27.04.2016 tarih 5 nolu karar ile evi satılan …’ye … Blok … nolu daire, …’e B Blok … nolu daire ve …’a … nolu daire yine 05.05.2016 tarihli 6 nolu yönetim kurulu kararı ile …’a … Blok … nolu dairenin tahsis edildiğini; aynı şekilde … ada … parselde kayıtlı … Blok … Apartmanın da sıfır nitelikte hiç kullanılmamış 10 adet boş taşınmaz bulunduğunu ve bu dairelerin ihalede evi satılan üyelere teklif edildiğini, bu husus da davacının kooperatife başvurması haline kendisine de boştaki dairelerinden verilerek tahsis yapılabileceğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN: Davanın KABULÜNE, 85.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline…” ve ”…MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN: Davanın KISMEN KABULÜ ile; 10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, Fazlaya ilişkin (10.000,00-TL) istemin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu edilen taşınmazın ihale ile satıldığı tarihin 16.08.2013 olduğunu, davacının da bu ihale yolu ile yapılan satıştan haberdar olup Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2012/1428 Talimat sayılı dosyasından gönderilen taşınmaz satış ilanının davacıya 21.06.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, dosyada murise kıymet takdiri tebliğ edildiği gibi satış ilanı tebliğinin de yapıldığını, satışa ilişkin her aşamada davacıya da icra dosyasından tebligat yapıldığını, Türk Borçlar Kanunun tazminat isteminde zamanaşımını düzenleyen 72. maddesi “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” şeklinde olduğunu, davacının ıslahtan önceki davayı 2016 yılında açtığını, davacının değil eşinin kooperatif üyesi göründüğü ancak tapunun davacı adına çıkarıldığı belirlenmiş olup bilirkişi raporundaki bu belirlemeye göre davacı ile kooperatif arasında bir üyelik ilişkisi bulunmadığına göre yerel mahkemenin zamanaşımının reddine ilişkin gerekçesinin hatalı olduğunu, maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden zamanaşımı iddiaları dikkate alınarak satışın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra açılan iş bu maddi-manevi tazminat davası zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararında ıslah tarihi dikkate alınmadan tüm miktar için dava tarihiden itibaren faize hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ıslah dilekçesinde manevi tazminata dair herhangi bir talebi olmamasına rağmen, yerel mahkemenin kararında 10.000,00-TL manevi tazminata hükmettiğini, davacıların murisinin icradan satılan kooperatif taşınmazını üzerindeki hacizlerden haberdar olarak aldığını, davacı ihale yolu ile yapılan satıştan haberdar olup taşınmazı ihaleden satın alması imkânı olduğunun da aşikâr olduğunu, aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla; ihalede taşınmazın satıldığı bedelden daha yüksek bir bedele hükmedilmiş olması da hatalı olup kooperatif açısından taşınmaz ihale bedeli kadar yarar sağlamış olup bu itibarla davacıya daha yüksek bir maddi tazminat ödenmesinin haksız ve usulsüz olduğunu, davaya konu taşınmazın değerinin çok yüksek bir bedel olarak hesaplandığını, kooperatif davaya konu taşınmazın satılması neticesinde 34.250-TLlik bir yarar sağlayabildiğinin ortada olduğu, bu durumda taşınmazın sahibi üyeye bu bedelden daha fazla bir miktar tazminat ödemesi halinde kooperatifin ve tüm üyelerinin zararına olacağının aşikar olduğu, taşınmaz 34.250-TL bedel üzerinden satıldığına göre bu bedelden daha yüksek bir maddi tazminata hükmedilmiş olması da usul ve yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, taşınmazın bedeli 85.000-TL olarak belirlenmiş olup ihale neticesinde yapılan satışta taşınmazın 34.250-TL ye satıldığını, mahkemece 85.000-TL bedele itibar edilerek hüküm kurulmuş olmasının da hatalı olduğu, söz konusu icrada satışı yaptıran akdem inşaat yönünden kooperatifin borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası ikame etmiş olduğunu ve yargılamanın halen devam ettiğini, bu davanın da bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif ortağı olan davacıya konut tahsis edilmediği iddiasına dayalı, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Davalı kooperatifin ortağı olan davacı adına ferdileşme yolu ile tescil edilen … Blok D:…’de yer alan bağımsız bölüm sayılı taşınmazın, kooperatifin dava dışı üçüncü kişilere olan borcu nedeniyle yapılan icra takip dosyası kapsamında cebri icra ile yapılan satışı neticesinde davacının elinde çıktığı sabittir.
Kooperatif ile kooperatif üyesi arasında üyelik ilişkisi devam ettiği sürece tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere ortaklığa sıkı sıkıya bağlı taleplerde zamanaşımı işlemez. Ortaklıkla yapışık olmayan talepler yani sadece aidat tahsili gerekipte karşılığında tapu ve benzeri edim beklenmeyen hallerde TBK’da öngörülen zamanaşımı süresi işler. (Yargıtay 23. HD’nin 05.06.2018 tarih ve 2016/6803 E. – 2018/3527 K. Sayılı ilamı) Eldeki dava, tahsis hakkına dayalı olup zamanaşımı söz konusu olmadığından davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Bir yapı kooperatifinin ortağına karşı asıl sorumluluğu parasal yükümlüğü karşılığında anasözleşmeye uygun oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat emsal bir konutun veya işyerinin dava tarihi itibari ile rayiç değeridir. ( Yargıtay 23. HDB’nın 28.02.2018 tarih ve 2015/9265 E. – 2018/589 K .sayılı ilamı )
Dosyanın yapılan incelemesinde, davacıya konut tahsisi yapılmadığı ve davalı kooperatifin elinde tahsis edilecek daire bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi tarafından benimsenen bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin piyasa koşulları ile dosya kapsamına uygun ve makul olduğu anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
3-) 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117. ( 818 sayılı BK’nun 101.) maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden ihtarname yok ise dava / takip tarihinden itibaren oluşur. Davacı tarafından davalıya yönelen bir ihtarname sunulmadığından davalı ancak dava tarihinde temerüte düşecek ve bu tarihten önce alacağa faiz yürütülemeyecektir. Öte yandan, ıslah ile artırılan kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.( Yargıtay 23. HDB’nın 15.06.2016 tarih ve 2015/8355 E. – 2016/3681 K. Sayılı ilamı ) Bu durumda ıslah ile arttırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
4-) Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır. (Bkz. Prof Dr. Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, yirminci baskı, S.202-208) Aynı Yasa’nın 114/2. maddesinde ise, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyasen sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, sözleşmeye aykırı bir davranış sebebiyle kişilik hakları zarar gören kişinin manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Ancak, her borca aykırı davranışın da kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olması gerekmektedir (Aynı yönde Yargıtay 11. HD’nın 24/10/2019 tarih ve 2018/5385 Esas – 2019/6709 Karar sayılı ilamı). Kooperatif üyeliği kapsamında üzerinde haciz olan taşımazı ferdileşme ile kooperatiften edinen davacının, taşınmazının cebri icra yolu ile elinden çıkması nedeniyle konut sahibi olamaması doğrudan doğruya manevi tazminatı gerektirecek ölçüde davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığından manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığının kabulü ile talebin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de; dosyanın tefrik edildiği dosyanın dava dilekçesinde davacı olarak görülen …’un, …’a vermiş olduğu vekalete istinaden davanın açılmış olduğu, kooperatif kayıtlarına göre de …’un, kooperatif üyesi olduğu, dava konusu taşınmazın ferdileşme sonucu … adına kaydedildiği anlaşılan davacı …’un gerekçeli karar başlığında gösterilmediği, yalnızca davacının vekalet verdiği vekil …’un davacı olarak gösterilmiş olduğu anlaşılmış ise de, bu husus kaldırma nedeni yapılmamış ve eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile,Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/01/2020 tarihli 2017/195 Esas ve 2020/25 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“A)MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN:
Davanın KABULÜNE,
85.000,00-TL maddi tazminatın 10.000,00-TL’sinin dava tarihi olan 06.04.2016, bakiye 75.000,00-TL’sinin ise ıslah tarihi olan 19.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden alınması gereken 5.806,35-TL nispi harçtan, davacı tarafından yatırılan 68,31-TL peşin harç, 1.281,00-TL ıslah harcı toplamı 1.349,31-TL’nin mahsubu ile, eksik 4.457,04-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 1.349,31-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Maddi tazminat talebi yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 11.850,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 1.032,90-TL müzekkere, tebligat, bilirkişi ücreti olmak üzere takdiren toplam 1.064,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B)MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN:
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90-TL nispi harçtan, davacı tarafından yatırılan 170,77-TL peşin harcın mahsubu ile, eksik 9,13-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Manevi tazminat talebi yönünden; dava reddolunduğundan davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 31,50-TLposta masrafı toplamı 180,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04/05/2023