Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2367 E. 2023/847 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2367
KARAR NO : 2023/847

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/01/2020
NUMARASI : 2017/182 Esas – 2020/26 Karar
DAVA : Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/01/2020 tarihli 2017/182 Esas ve 2020/26 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kooperatife bir borcu olmadığını, kooperatife ait … köyü, … ada, … parselde kayıtlı N: …, … Blok, … nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümü kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, davalı kooperatifin piyasaya borçlarından dolayı hakkında icra takibi başlatıldığını, İzmir 4. İcra Dairesinin 2005/9041 Esas sayılı dosyasında Karşıyaka 3. İcra Dairesi dosyasının 2012/1428 Tal.sayılı dosyası ile bağımsız bölümün girdiği satışla üçüncü kişiye devredildiğini, kooperatif ve tapu malikleri tarafından Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/394 E sayılı dosyası ile satışların iptali yönüne dava açıldığını, davanın reddedildiğini ve anılan davanın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, böylece müvekkilinin meskeninden olduğunu, manevi zarara uğradığını acı çektiğini, yaklaşık 20 adet dairenin bu şekilde satıldığını bildirerek müvekkiline ait bağımsız bölümün cebri icrada satıldığı tarihteki ve dava tarihindeki güncel piyasa değerlerinin tespiti ile davacının zararının lehe olan bedel esas alınmak suretiyle şimdilik 10.000,00-TL’nin tazminine ve bu bedele cebri satış tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz üzerinden faiz yürütülmesine; 20.000,00-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının kendisine ait olduğunu bildirdiği dairenin İzmir 4. İcra Dairesinin 2005/9041 E. sayılı dosyası üzerinden konulan haciz nedeniyle kendisinin kooperatife borçlu olmamasına rağmen icra marifetiyle satış yapılması nedeniyle dairenin bedelini talep ettiklerini bildirmesi yanında bir de bu satış nedeniyle uğradığını iddia ettiği manevi zarara ilişkin 20.000-TL manevi tazminat talep ettiğini, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, dava konusu ihale tarihi 16/08/2013 olduğunu, davacının kendisine isabet eden bağımsız bölümün icra marifetiyle dava dışı üçüncü kişiye ihale edildiğinden, satış ilanının tebliği tarihi itibariyle haberdar olduğunu, Karşıyaka 3. İcra Dairesinin 2012/1428 Talimat sayılı dosyasından gönderilen ve ekte iş bu gönderiye ilişkin tebligat zarfından birer suret sunulan taşınmaz satış ilanı, davacıya 21/06/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, Türk Borçlar Kanunun, tazminat isteminde zamanaşımını düzenleyen 72. Maddesi “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” şeklinde olduğunu, davacının maddi tazminat talebinde bulunduğu miktarın dava dilekçesinden anlaşılamadığı gibi bu hususta dava açarken yatırılmış bir harçta olmadığından davacının maddi tazminat taleplerinin dinlenmesi imkanı olmadığını, davayı kabul anlamında gelmemek kaydıyla davacının taşınmaz için talep ettiği bedeli bilmemesinin imkanı olmadığını, belirsiz alacak davası olarak kabulünün imkanı olmadığını, davacının İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 05-9041E sayılı dosyası üzerinden konulan haciz gereği yapılan satışa ilişkin olarak ilgili hacizden tamamen habersizmiş gibi davranmasının dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiğini, kooperatifçe üyelerine daireler tahsis edildiğini ve dairelerin davacı üye üzerine tapuda tahsis edilirken tapu kaydı üzerinde İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 05-9041 E. sayılı haczi mevcut olduğunu, bunun yanında davacının, İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 05-9041E sayılı dosyasından yazılan talimat gereğince Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 12-1428 Tal. sayılı dosyasından yapılan satıştan da haberdar olduğunu, dosyada davacıya kıymet takdiri tebliğ edildiği gibi satış ilanı tebliği de yapıldığını, satışa ilişkin her aşamada davacıya da icra dosyasından tebligat yapıldığını, bu hususun ilgili satışlara ilişkin kooperatifin açtığı Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/394 Esas sayılı ihalenin feshi dosyasında da incelenerek tebligatlarda eksiklik bulunmadığı mahkemece tetkik edildiğini, açık arttırma suretiyle yapılan satışa davacının sahibi olduğunu bildirdiği … C blok 5 nolu dairesinin satıldığını bildirmekte ise de taşınmazın açık arttırma ilanından da görüleceği üzere C blok 5 nolu daire satışta bulunmadığını, davacının da ihaleye girmek suretiyle evini ihale bedeli ile almasının da mümkün olmadığını, bunun yanında İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 05-9041 Esas sayılı dosyasında …’ın alacaklı konumunda olup iş bu icra dosyasına kooperatifçe borçlu olunmadığının tespiti açısından da menfi tespit davası ikame edildiğini, davanın halen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/449 esas sayılı dosyasında devam ettiğini, tüm bunların yanında kooperatifin son derece iyi niyetle hareket ederek ihale neticesinde daireleri satılan ortaklara, iş bu daireler yerine kooperatifteki boş olan başkaca dairelerin tahsis edilmesi yoluna gidildiğini, örneğin 27/04/2016 tarih 5 nolu karar ile evi satılan …’ye B blok 10 nolu daire, …’e B blok 29 nolu daire ve …’a 7 nolu daire tahsis edildiğini, yine 05/05/2016 tarihli 6 numaralı yönetim kurulu kararı ile de …’a B blok 11 nolu daire tahsis edildiğini, aynı şekilde … ada … parselde kayıtlı … blok … apartmanında sıfır nitelikte hiç kullanılmayan halen 10 adet boş taşınmaz mevcut olup bu boştaki daireler de ihalede evi satılan diğer üyelere teklif edildiğini, aynı şekilde davacının da iş bu boşta bulunan dairelerden kooperatifçe kendilerine tahsis edilmesi mümkün olup bu hususta kooperatif yönetimine başvurmaları halinde kendilerine de boştaki dairelerden verilerek tahsis yapılabileceğini, bu nedenlerle iş bu davasının reddi ile yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “.. maddi tazminat yönünden: davanın kabulüne, 85.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline… manevi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; 10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin (10.000,00-TL) istemin REDDİNE,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının dikkate alınarak iş bu maddi-manevi tazminat davası zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararında ıslah tarihi dikkate alınmadan tüm miktar için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacı 10.000-TL maddi tazminat talepli açtığı davasını ıslah ederek tazminat miktarını 75.000-TL arttırdığını, buna rağmen yerel mahkeme toplam 85.000-TL yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verdiğini, hâlbuki 75.000-TL için ıslah tarihi esas alınarak faiz işletilebileceğini, davacının ıslah dilekçesinde manevi tazminata dair herhangi bir talebi olmamasına rağmen, yerel mahkeme kararında 10.000,00- TL manevi tazminata hükmettiğini, davacı taraf ıslah dilekçesinde maddi tazminata ilişkin olarak dava değerini 10.000,00-TL’den, 85.000,00-TL olarak ıslah ettiklerini bildirdiklerini ancak manevi tazminata ilişkin ıslah dilekçelerinde herhangi bir taleplerinin bulunmadığını, ıslaha rağmen yerel mahkeme, manevi tazminat talep edilmişçesine 10.000,00-TL manevi tazminata hükmettiğini, işbu kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacı icradan satılan koop. taşınmazını üzerindeki
hacizlerden haberdar olarak aldığını, davacı ihale yolu ile yapılan satıştan haberdar olup taşınmazı ihaleden satın alması
imkânı olduğunu, davacı taşınmazı kooperatiften teslim alırken üzerinde İzmir 4.İcra Dairesinin 2005-
9041E sayılı dosyası üzerinden konulan haczin mevcut olduğunu, taşınmaz üzerindeki haczi bilerek tapuda
teslim aldığını, artık bu aşamadan sonra haczi bilerek devraldığı tapunun ilgili haciz nedeniyle satılmış olmasına dayalı olarak maddi ve manevi tazminat talep edilmesi dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, mezkur taşınmaz 34.100,00-TL karşılığı 3. kişiye ihale edildiğini, davacının da ihaleye girmek suretiyle taşınmazı ihale bedeli miktarınca almasının mümkün olduğunu, yine evi satılan kooperatif üyelerinden ihaleye girmek suretiyle evlerinin düşük bedelle alan üyelerin de mevcut olduğunu, davacının
maddi tazminat taleplerinin kesinlikle kabul anlamına gelmemek şartı ile davacının en fazla talep
edebileceği miktar işbu ihale neticesinde satışa esas olan değer olduğunu, aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla; ihalede
taşınmazın satıldığı bedelden daha yüksek bir bedele hükmedilmiş olmasının da usul ve yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kendisinin tapuda gayrimenkulü devir alırken taşınmaz üzerinde İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2005-9041 E. Sayılı dosyasının haczi bulunduğunu bilen davacı, bu aşamadan sonra ilgili haciz nedeniyle zarara uğradığı iddiasının dinlenmesi mümkün olmadığı gibi bu sebeple açılan manevi tazminat taleplerinin de kabulünün mümkün olmadığını, davaya konu taşınmazın satılması neticesinde 34.100,00-
T’lik bir yarar sağlayabildiğini, bu durumda taşınmazın sahibi üyeye bu bedelden daha fazla bir miktar tazminat ödemesi halinde kooperatifin ve tüm üyelerinin zararına olacağını, taşınmaz 34.100,00-TL bedel üzerinden satıldığına göre bu bedelden daha yüksek bir maddi tazminata hükmedilmiş olmasının da usul ve yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kendisinin tapuda gayrimenkulü devir alırken taşınmaz üzerinde İzmir 4.İcra Müdürlüğünün 2005-9041E. Sayılı dosyasının haczi bulunduğunu bilen davacı, bu aşamadan sonra ilgili haciz nedeniyle zarara uğradığı iddiasının dinlenmesi mümkün olmadığı gibi bu sebeple açılan manevi
tazminat taleplerinin de kabulünün mümkün olmadığını, davaya konu taşınmazın değerinin çok yüksek bir bedel olarak hesaplandığını,

taşınmazın bedeli 85.000-TL olarak belirlenmiş olup ihale neticesinde yapılan satışta
taşınmaz 34.100,00-TL’ye satıldığını, aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/485 E sayılı dosyasında emsal nitelikte aynı muhitteki dairenin satış
bedeli 73,220-TL olarak belirlendiğini, yine emsal nitelikte Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/183E sayılı dosyasında aynı kooperatifteki taşınmaz yönünden 22.03.2017 dava tarihi itibariyle taşınmazın 75.000-TL olduğunu, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/640E sayılı dosyasında aynı kooperatifteki taşınmaz yönünden 02.03.2017 dava tarihi
itibariyle taşınmazın 80.000-TL olduğunun belirlendiğini, Mahkemece 85.000-TL bedele itibar edilerek hüküm kurulmuş olmasının da hatalı olduğunu,
daire içine yapılan imalatların kooperatifi bağlamasının mümkün olmadığını, Daire içine yapılan
imalatlar davacının kendi zevkine göre olup kooperatifin bu imalatlar yönünden davacıya borçlu
olduğunun düşünülemeyeceğini, söz konusu icrada satışı yaptıran … yönünden
kooperatif borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası
ikame etmiş olup yargılamasının halen sürdüğünü, bu davanın da
bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, bunun yanında, İzmir 4 İcra müdürlüğünün 2005-9041 e sayılı dosyasında … alacaklı konumda olup iş bu icra dosyasına müvekkil kooperatifçe borçlu olunmadığının tespiti açısından da menfi tespit davasının ikame edildiğini, davanın halen İzmir 4 Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/449 e sayılı dosyasında devam ettiğini, izah edilen nedenlerle, istinaf taleplerinin kabulü ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/182 e.-200/26 K sayılı kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatif üyesi davacının, davalı kooperatif tarafından taahhüt ve tahsis edilen konutunun, davalı kooperatifin borcundan dolayı satışı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın maddi tazminat taleinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
1- Davalı kooperatifin ortağı olan davacı adına ferdileşme yolu ile tescil edilen B Blok D:32’de yer alan bağımsız bölümün, kooperatifin dava dışı üçüncü kişilere olan borcu nedeniyle yapılan icra takip dosyası kapsamında cebri icra ile yapılan satışı neticesinde davacının elinden çıktığı sabittir.
Kooperatif ile kooperatif üyesi arasında üyelik ilişkisi devam ettiği sürece tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere ortaklığa sıkı sıkıya bağlı taleplerde zamanaşımı işlemez. Ortaklıkla yapışık olmayan talepler yani sadece aidat tahsili gerekipte karşılığında tapu ve benzeri edim beklenmeyen hallerde TBK’da öngörülen zamanaşımı süresi işler. (Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 05.06.2018 tarih ve 2016/6803 Esas, 2018/3527 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır) Eldeki dava, tahsis hakkına dayalı açılmış olup, zamanaşımı söz konusu olmadığından, davalı kooperatif vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Bir yapı kooperatifinin ortağına karşı asıl sorumluluğu parasal yükümlüğü karşılığında anasözleşmeye uygun oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat emsal bir konutun veya işyerinin dava tarihi itibari ile rayiç değeridir. ( Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 28.02.2018 tarih ve 2015/9265 Esas 2018/589 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır. )
6098 sayılı Borçlar Kanununun 117. ( 818 sayılı BK’nun 101.) maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. Borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden ihtarname yok ise dava / takip tarihinden itibaren oluşur. Davacı tarafından davalıya yönelen bir ihtarname sunulmadığından, davalı ancak dava tarihinde temerüte düşecek ve bu tarihten önce alacağa faiz yürütülemeyecektir. Öte yandan, dava belirsiz alacak davası şeklinde açıldığından hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi mümkündür. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması ise yerindedir. Bu itibarla, davalı vekilinin maddi tazminata yönelen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmektedir.
2.-Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile TBK’nın 58. maddesi daha kapsamlıdır.
Kişilik hakları, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
Somut olayda, hacizli taşımazın ferdileşme sonrası davacıya isabet etmesi ve cebri icra yolu ile satılması nedeniyle konut sahibi olamayan davacının kişilik haklarına saldırı gerçekleşmeyeceği anlaşıldığından, 4721 Sayılı TMK’nın 24. vd maddelerindeki manevi tazminat şartları bulunmadığından, mahkemece manevi tazminatın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince kooperatif üyesi olup ödeme borcunu eksiksiz yerine getirmesine rağmen kendisine konut tahsis edilmemesi nedeniyle zarara uğrayan davacının maddi tazminat davasının taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 85.000,00-TL üzerinden kooperatifin daha önce temerrüte düşürülmemesi nedeni ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, manevi tazminat talebinin ise yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca açıklanan yönlerden davalı vekilinin maddi tazminata yönelen istinaf itirazlarının esastan reddi ile manevi tazminata yönelen istinaf başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının manevi tazminat yönünden kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2020 tarihli 2017/182 Esas – 2020/26 Karar sayılı kararının maddi tazminata yönelen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin kararına yönelen ESASTAN KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2020 tarihli, 2017/182 Esas 2020/26 Karar sayılı kararının manevi tazminat yönünden HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 85.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 21.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacının manevi tazminat davasının REDDİNE,
c-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 179,90-TL harcın davalıdan tahsiline,
d-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 5.806,35-TL harçtan, peşin alınan harçlar toplamı 1.711,96-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.094,39-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
e-Davacı tarafından sarf edilen 99,71-TL peşin harç, 1.281,00-TL ıslah harcı, 170,77-TL tamamlama harcı, 217,75-TL yazı ve tebliğ gideri, 950,00-TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 1.167,75 -TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre( %81 kabul) 945,88-TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Davalı tarafından sarf edilen 112,40-TL yargılama giderinden, davanın kabul ret oranı nazara alınarak, taktiren 91,04-TL kısmının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
g-Manevi tazminat yönünden yapılan ayrı bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
ğ-Maddi tazminat talebi yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 11.850,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
h-Manevi tazminat talebi yönünden; dava reddolunduğundan davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

ı-Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
i-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf kanun yolu aşamasında yapılan harç ve yargılama masrafları;
a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine,
b-Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 148,60-TL ve tebligat ve posta gideri 32,50-TL olmak üzere toplam 181,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 17/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.