Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/235 E. 2021/301 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/235
KARAR NO : 2021/301

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2016/1536 Esas- 2017/1525 Karar

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1536 Esas- 2017/1525 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; raportör hakim tarafından hazırlanan rapor, dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, davacının, davalı kooperatifin ortaklarından olduğunu, davacının kooperatifin 12/11/2016 tarihli toplantısına katıldığını, toplantıda 07/09/2016 tarih ve 9 numaralı yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığının, öncesinde de 63.800,00 TL borçlu olduğunun ve ödenmesi gerektiğinin bildirildiği iki ihtarın gönderildiğinin söylendiğini, müvekkilinin kendisine tebliğ edilmiş hiçbir belgenin olmadığını beyan ettiğini, davacının …. adresinde ikamet ettiğini, kooperatif yönetimince ihtar ve ihbarların gönderildiği ifade edilen … adresinin davacının ortağı olduğu şirketin işyeri adresi olduğunu ve müvekkilinin yerleşim yeri olmadığını, müvekkillinin yerleşim yerinin kayıtlarla sabit olduğunu ve kooperatif yönetimince bunun bilindiğini, kötüniyetle ve Tebligat Kanunu’na aykırı olarak yapılan tebligatların geçersiz olduğunu, Kooperatif Anasözleşmesi gereğince çıkarma kararının 10 gün içerinde tebliğ için notere tevdii edilmesinin zorunlu olduğunu ancak davacı hakkındaki çıkarma kararının 07/09/2016 tarihinde alındığı ve notere tebliğ için 05/10/2016 tarihinde verildiğini, müvekkilinin sahibi olduğu şirketin davalıdan alacaklı odluğu ve bu alacakları için İzmir 6. İcra müdürlüğü’nün 2014/12909 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, itiraz üzerine açılan İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1354 sayılı itirazın iptali davasının derdest olduğu, yine İzmir 18. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10885 sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, alacaklarla ilgili hiçbir ödeme yapılmadığını, davacının davalıya borcu var ise alacaklarından mahsubunu istediğinin davalı kooperatif yönetimince de bilindiğini belirterek, davalı kooperatif yönetim kurulunun davacının ortaklıktan çıkarılmasına dair 07/09/2016 tarih ve 9 numaralı çıkarma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili, davalı kooperatifin 13/09/2014 tarihinde yapılan genel kurulunda kayıtlı bütün üyelerin 01/01/2015 tarihine kadar ödemelerini toplam 114.000,00 TL’ye tamamlamaları yönünde karar alındığını, davacının kooperatif üyesi olduğunu ve aynı zamanda sahibi olduğu …’nin de kooperatif inşaatlarını üstlenen müteahhit firma olduğunu, davacının genel kurul kararına rağmen borcunu ödemediğini ve 63.800,00 TL bakiye borcunun kaldığını, gönderilen ihtara rağmen borç ödenmeyince davacı ısrarla alacaklı olduğundan bahisle dava açtığından kooperatif yönetim kurulunun 07/09/2016 tarihli 9 sayılı kararı ile davacının üyelikten çıkarılmasına karar verildiği ve bu kararın kooperatifçe bilinen davacı adresine noter marifetiyle gönderildiğini, davacının çıkarma kararının tebliğinden sonra yapılan 12/11/2016 tarihli Genel Kurul Toplantısı’na katıldığını ve bu toplantıda söz alarak çıkarma kararının yasalara uygun olmadığını, ihtarların kendisine tebliğ edilmediğini bildirdiğini, davacının genel kurulda itiraz hakkını kullandığına göre Ana sözleşmenin 14. Maddesine göre ayrıca böyle bir iptal davası açma hakkının olmadığını, ihtarnamelerin davacının kooperatifçe bilinen adresine gönderildiğini ve yetkili daimi işçisine tebliğ edildiğini, tebligat adresinin davacının icra takibi başlattığı icra dosyasında ve İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış olan dava dilekçesinde belirtmiş olduğu adresle aynı olduğunu, davacının işbu dava dilekçesinde belirtmiş olduğu adresin kooperatife hiç bir zaman bildirilmediğini, davacının kooperatiften alacaklı olduğunu iddia ettiğini, bu sebeple birikmiş borcunun olmadığını savunduğunu, oysa müteahhit şirketin alacağı ile davacının şahsi borcunun birbirinden farklı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kooperatif üyesi olan davacıya gönderilen 63.800 TL aidat borcunu ödemesi için kendisine gönderilen noter ihtarnamelerinin usulüne uygun olmadığı, kanunda öngörülen süre şartlarına uyulmadığı, bu nedenle usulüne uygun tebliğ edilmeyen ihtarnamelere dayanarak davacının ihracına ilişkin alınan kararın usulsüz olduğu kanaatine varılarak, denetime ve hüküm kurmaya el verişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacıya yapılan ihtarnamelerin usulüne uygun olduğunu, davacının kooperatife bildirdiği adreslere tebliğ yapıldığını, sonuç olarak ihraç kararında herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığını, davacının halen üzerine düşen borcu ödemediğini, son olarak davacının genel kurul toplantısına katılarak ihraç kararına itiraz ettiğini, ihraç kararına itiraz ettiğinden bu durumda ancak genel kurul kararına karşı dava açabileceğini, bu sebeple davanın usulen reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kooperatif ortaklığından çıkarılmaya dair ihraç kararının iptali davasıdır.
Davacı, ihraç için kendisine yapılmış bir tebligat bulunmadığını ileri sürmüş, davalı ise tebligatların davacının belirttiği adreslere yapıldığını savunmuştur.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun detaylı inceleme içerdiği, dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, Kooperatifler Kanunun 16.ve 27. maddeleri ile ana sözleşmenin 14. Maddesine göre parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortakların ihraç edilebilmesi için ortağa 10 gün ve 1 ay süreli iki ihtarname keşide edilmiş olması gerektiği, davalının borcun ödenmesi için 10 gün süre içeren iki adet noter ihtarnamesini davacıya gönderdiği, söz konusu ihtarların incelenmesinde ikisinin de 10 gün süreyi içerdiği, kanunun belirtmiş olduğu bir ay sürenin verildiğine dair ihtarlarda herhangi bir hususun olmadığı, yani mahkemenin gerekçesinde de belirttiği üzere süre şartına uygunluğun bulunmadığı, bunun yanı sıra genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde çıkarma kararına karşı davacının itiraz ettiğine dair herhangi bir beyanının bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1536 Esas- 2017/1525 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına
5- İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6- Kullanılmayan gider avansının HMK 333. mad. gereğince istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/04/2021