Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2344 E. 2023/473 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2344
KARAR NO : 2023/473

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/08/2017 (Dava) – 10/07/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/892 Esas – 2020/319 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2020 tarih ve 2017/892 Esas – 2020/319 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü … idaresindeki … plakalı aracın müvekkili şirkete ait sürücü … idaresindeki … plakalı araca çarparak hasarlandırdığını, kazayı takiben müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/1 Değişik İş sayılı dosyası ile tespitinin yapıldığını, araçta KDV dahil 7.675,90 TL hasar 5.000 TL değer kaybı tespit edildiğini, ayrıca aracın 15 günde tamir edileceği bu süre içinde 1.350 TL ikame araç bedeli hesaplandığını, müvekkilinin aracının tamir edildiğini, tamire ilişkin 7.259 TL ve 750 TL olmak üzere toplam 8.009 TL ödeme yapıldığını, müvekkiline ait aracın 2015 model henüz 15.529 km de bir araç olduğunu, aracın değişen ve tamir gören parçaları nedeniyle değer kaybına uğradığını, ayrıca aracın 15 gün serviste kaldığını, davalı … şirketine başvuruda bulunduklarını, herhangi bir cevap alınamadığını, davalı sürücünün kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 8.009 TL tamir masrafı, 5.000 T değer kaybı, 1.350 TL ikame araç bedeli zararına kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline, hasar tespitine ilişkin yapılan 385,50 TL mahkeme masrafı ile 440,00TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada kusur durumunun gerçeği yansıtmadığını davacı aracının müvekkili şirkete ait aracın kör noktasında bulunduğunu, müvekkili şirkete ait aracın uzun ve geniş bir araç olduğunu, bu tip araçların sağından geçmeye çalışmanın tüm trafik mevzuatına aykırı bir durum olduğunu, bu nedenle davacı sürücü …’ın davaya dahil edilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla değer kaybından bahsedilmek için aracın önceki kazalarının değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca ZMMS poliçesi genel şartlarına göre hesaplama yapılması gerektiğini, değer kaybının belirlenmesi için bir çok kriterin incelenmesi gerektiğini, ayrıca aracın modeli ve yaşı, kullanım şekli onarım değişim gören parçaların ne kadarlık bir kısmın araç üzerinde değer kaybına sebep olacak nitelikte olduğu aracın yetkili bir serviste orijinal parçalarla onarılıp onarılmadığı, aracın daha önce bir kazaya karışıp karışmadığı gibi kriterlerin incelenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, trafik sigortası genel şartları A.1 maddesine göre davacının maddi zararını kanıtlaması gerektiğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının kusur oranında gerçek zararı ödemekle yükümlü bulunduğunu, ZMMS genel şartları A-3 maddesinde teminat dışı kalan haller kısmında 36 ayını doldurmuş araçların teminat dışında bırakıldığını, dolayısıyla davacı tarafın değer kaybı taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, ikame araç zararından sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının şirket olduğunu, şirket aracının kim tarafından kullanıldığını, kullanan kişinin şirketin yetkilisi ya da temsilcisi olup olmadığı, bu anlamda aracın kiralanıp kiralanmadığı şirketin şirket aracına ilişkin olarak kendi sorumluluklarını yerine getirip getirmediğinin araştırılması gerektiğini, kazada kendisinin herhangi bir kusuru olmadığını olay anında hızının olmadığını, dava dışı …’nın kendisini geçmek için hızlandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı tarafça, davacının maliki olduğu sürücüsünün … olduğu … plakalı aracın, davalı şirkete ait, diğer davalı … yönetimindeki … plakalı araç ile 09/03/2017 tarihinde trafik kazasına karıştığı, kaza sonrasında oluşan hasar bedeli ve değer kaybının tüm davalılardan, ikame araç bedeli ve yapılan masrafların davalılar … ve davalı … Şti’den tahsili gerektiğinden bahisle davalılar hakkında mahkememize dava açıldığı, … plakalı aracın davalı … şirketinde 28/11/2016-28/11/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS sigorta poliçesi ile sigorta kapsamına alındığı, kaza tarihi itibariyle poliçe limitinin araç başına maddi 33.000,00 TL olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olan bilirkişi raporuna göre, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’in tam %100 kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsü …’ın kusurunun olmadığı, davacıya ait araçta dosyaya sunulan delillere göre 8.009 TL hasar meydana geldiği, otomobilde meydana gelen hasarlar göz önüne alınarak 12.000 TL değer kaybı oluştuğu, günlük 75 TL olmak üzere 1.125 TL ikame araç bedeli ödenebileceği, bu tespit ve değerlendirmelere göre davacıya ait … plakalı otomobilde 8.009,00 TL hasar, tamir sonunda 12.000 TL değer kaybı, tamir süresi içerisinde 1.125 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 21.134 TL zarar meydana geldiği, davacının davayı açmakta hukuki yararının olduğu, davalıların kusurları oranında zarardan sorumlu olduğu kanaatine varılarak, değer arttırım dilekçesi de gözetilerek…” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 12.000,00TL değer kaybı ve 8.009,00 TL hasar bedelinden ibaret toplam 20.009,00 TL maddi tazminatın, davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 03/08/2017 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 09/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 1.125,00 TL ikame araç bedelinin dava tarihi olan 03/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu kazanın meydana gelişinde müvekkili sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, raporda müvekkili sigorta şirketine sigortalı aracın sürücüsüne izafe edilen kusur oranını kabul etmediklerini, raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, dolayısıyla eksik inceleme sonucu oluşturulan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, kusur durumları yönünden özellikle davacıya ait araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki aracın, müvekkili şirketçe sigortalı olan aracın kör noktasında bulunduğunu, uzun ve geniş bu tip araçların sağından geçmeye çalışmanın tüm trafik mevzuatlarına aykırı olduğunu, bu sebeple salt kusurlu tarafın müvekkili şirketçe sigortalı araç sürücüsüne yüklenmesinin yerinde olmadığını, bu haliyle söz konusu kazanın gerçekleşmesindeki %100 kusur oranının müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsüne izafe edilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, meydana gelen kazada tarafların kusurunun belirlenmesinde hayati önemi olan hususların dikkate alınarak kusur durumunun bilimsel bir şekilde ortaya konması gerektiğini, trafik kazası tespit tutanağında; araç durumu ile ilgili tespitler, sürücü davranışları ve durumu ile ilgili tespitler, kaza yerindeki ipuçları ve bulgularının belirlenmesi ve tespit edilmesi, (fren izi vb.), asıl-tali yol tespiti ile görüşe engel olabilecek unsurların belirlenmesi, kazanın meydana gelmesinde sürücü davranış ve hareketlerinin kurallara uyumu veya ihlalinin tespiti, “ilk görünüş karinesi” ve ” kazadan kaçış oranı” veya olasılığının tutanakta belirtilmesi, trafik kazası tespit tutanağı bilgilerinin eksiksiz ve doğru bir şekilde doldurulması, asli, tali veya diğer kusur durumları ile yeterli incelemeyle tespit edilmiş, salt tanık beyanlarına dayanmayan illiyet bağı tespitleri bulunması gerektiğini, kusur durumunun tespiti için dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun eksik incelemeye dayalı tespitler içerdiğini, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu bakımından, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 maddesi uyarınca sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine göre temin ettiğini, poliçede meydana gelen riziko hallerinde azami poliçe teminatlarının belirtildiğini, fakat poliçelerde gösterilen ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu azami limiti gösteren meblağların muaccel ve maktu meblağlar olmadığını, ancak sigortalının uğradığı gerçek zararı karşılamak için ihdas edilmiş meblağlar olduğunu, zarar veren aracın neden olduğu riziko sebebi ile sigortalıya ait şeylere verilen zarardan ötürü sigorta şirketince poliçede gösterilen üst limit meblağın tamamını değil, üçüncü kişinin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödeme yapılması gerektiğini, davacının maddi zararını kanıtlaması gerektiğini, davacının bu davada oldukça fahiş bir miktar talep ettiğini, bu şekilde müvekkili şirket aleyhine zenginleşeceğini, bilirkişi raporunda yapılan değer kaybı yönünden yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığını, kazadan kaynaklı olarak ana parçalarda değişen parça bulunmadığını, bu nedenle sol marşbiyelin değer kaybı tespitinde hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, boya uygulanan aksamların, sol ön çamurluk, sol ön kapı, sol arka kapı, sol arka çamurluk olmak üzere toplam 4 parça aksam olduğunu, bilirkişi tarafından 7 parça olarak hesaplama yapıldığını, ancak diğer üç parçanın hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davaya konu aracın piyasa rayicinin 72.000 TL olarak belirlendiğini, bilirkişi raporunda tespit edilen piyasa rayiç bedelinin fahiş olduğunu, araç ikame bedeli yönünden müvekkili şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/11 D.İş dosyası için yapılan gider ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini, davacının, müvekkili şirkete ihbar yükümlülüğünü usulüne uygun yerine getirmediğini, yapılan harcamaların sorumlusunun müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretine hak kazanılmasına sebebiyet vermediğini, değişik iş dosyasında belirtilen tespitlere yerel mahkeme kararına birebir etki etmediğini, eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, olaydaki kaza durumunun gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın şirkete ait aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, bu aracın olay esnasında davalı … şirketine ait aracın kör noktasında bulunduğunu, davalı … şirketine ait aracın uzun ve geniş bir araç olduğundan bu tip araçların sağından geçmeye çalıştığını, dava konusu kazada davacı şirkete ait araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, bilirkişinin değerlendirme yaparken asli kusur yükleyen hükümleri göz ardı ettiğini, bu nedenle kanunun ve yönetmeliğin asli kusur saydığı harekette bulunan hem de yasak saydığı amir hükümlerini ihlal eden davacının ve davacı tarafa ait aracın sürücüsünün ilgili kanunun sorumluluk hükümleri uyarınca sorumlu tutulmaları gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, dosyadaki değer kaybı ve hasar bedeli tespiti açısından bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmenin de yanlış olduğunu, eksik inceleme ile rapor hazırlandığını, söz konusu aracın değer kaybından bahsedebilmek için aracın daha önce bir kazaya karışıp karışmadığının, önceki kazaların da değerlendirilmesi gerektiğini, aracın modeli, yaşı, kullanım şekli ve tamir gören parçalarının değer kaybına ne miktarda etkili olduğu, aracın yetkili serviste orijinal parçalarla onarılıp onarılmadığı gibi değer kaybının belirlenmesi için bir çok kriterin incelenmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak karşı araç zorunlu trafik sigortacısı, işleten ve sürücüden araç hasar bedeli ve değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılar sigorta şirketi ve … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kazayı yapan sürücülerin açıklamalarından da anlaşıldığı gibi davalı sürücünün sağa manevra yaptığı sırada sağ şeritte ilerleyen davacı aracını fark etmeyerek onun şeridine girdiği ve çarptığı, bu ani gelişen durumda davacı sürücüsünün alabileceği herhangi bir önlemin bulunmadığı, bu sebeple davacı aracına herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği, hasar bedelinin ekspertiz raporu, delil tespiti dosyasında alınmış bilirkişi raporu, tamir faturaları ve araç fotoğrafları tetkik edilerek belirlendiği, oto ekspertiz raporunda tespit edilen bedel ile mahkemece hükmedilen bedel ile arasındaki farkın porya rulmanı ve işçilik ücretinden kaynaklandığı, porya rulmanı ancak araç tamir edilip kullanılmaya başlandıktan sonra fark edilebileceğinden bu bedelin de hasar bedeline eklenmesinin yerinde olduğu, araçtaki değer kaybının daha önceki varsa kazaları ve emsalleri araştırılarak Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde tespit edildiği anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayır esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve sigorta şirketi vekillerinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/892 Esas – 2020/319 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davalı … istinafı yönünden; alınması gerekli 1.366,81 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 270,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.096,81 TL istinaf karar harcının davalı … şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalı … istinafı yönünden; alınması gerekli 1.443,66 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 370,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.073,66 TL istinaf karar harcının davalı …’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023