Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2343 E. 2023/477 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2343
KARAR NO : 2023/477

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2018 (Dava) – 13/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/1095 Esas – 2020/109 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarihli ve 2018/1095 Esas – 2020/109 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.03.2018 tarihinde saat 14:30 sıralarında, müvekkili …’a ait ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç İzmir ile Bornova ilçesi İstanbul Caddesi üzerinde, Manisa istikametine giderken gelişen bir acil durum nedeniyle müvekkili aracını 3 şeritli yolda sağ şeridin en sağ kısmına çekerek durduğu ve dörtlülerini yaktığı, bu esnada davalı …’e ait ve onun sevk ve idaresindeki sürekli şerit değiştirerek ilerleyen … plakalı aracın müvekkiline ait araca arkadan gelerek sol yan kısımdan çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kaza sonucunda müvekkilinin aracı önemli derecede hasarlandığı, onarım süresince aracı kullanamamaktan kaynaklı zararı oluştuğu, ayrıca iş bu kaza neticesinde müvekkilinin aracında değer kaybı oluşmuş olup hasar ve değer kaybının tespiti için İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/68 D.iş dosyası ile tespit yaptırıldığı, müvekkili davalıya iş bu zararın tazmini için her ne kadar başvuruda bulunulmuşsa da herhangi bir ödeme yapılmadığı, iş bu trafik kazasında müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığı, bununla birlikte son derece kusursuz olan ve kazanın olacağını öngöremeyecek şekilde trafikte hareket eden müvekkilinin aracının darbe alması sonucu aracında meydana gelen hasarın, araca değer kaybı yaşattığı, kaza sonrasında müvekkilinin hasara uğrayan aracını hemen otomobil tamircisine bıraktığı, aracın onarım süresi boyunca kullanamadığı ileri sürerek, fazlaya ilişkin ve HMK 107. Maddesi gereği somutlaşacak alacaklar yönünden talep arttırım hakkı saklı kalmak kaydıyla maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle müvekkiline ait …plakalı araçta meydana gelen ve karşılanmayan hasar bedeli için 3.000,00 TL, değer kaybı bedeli için 500,00 TL, ikame araç bedeli için (sigorta şirketi sorumlu tutulmamak üzere) 300,00 TL, çekici bedeli için 200,00 TL bedel olmak üzere toplam 4.000,00-TLbedelin zararlandırıcı olayın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalılardan tazminine ve tespit dosyasında yapılan 900,00-TL bedel ve vekalet ücreti ile bu davadaki giderlerin yargılama giderleri olarak ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili sunmuş olduğu 29.11.2019 tarihli dava değerinin arttırılmasına ilişkin dilekçe ile hasar bedeli olarak 11.991,60 TL, değer kaybı bedeli olarak 3.000,00 TL, ikame araç bedeli olarak 500,00 TL (sadece sigorta şirketi dışındaki davalı sorumlu olmak kaydıyla), çekici bedeli olarak 200,00 TL olmak üzere toplam 15.691,60 TL’nin davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı …A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta poliçesi hazırlanış tarihi itibariyle araç başına maddi 36.000,00 TL olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin bu teminat ile sorumlu olduğu, söz konusu kaza neticesinde müvekkili sigorta şirketi tarafından davacının aracında meydana gelen hasar sebebiyle 03.09.2018 tarihinde 5.074,50 TL hasar ödemesi yapıldığı, sigortalının kazadaki kusur ve hasar durumuna göre değerlendirme yapılmasının gerektiği, iş bu kazada tarafların %50 – %50 oranında kusurlu olduğu, davacı tarafından talep edilen araç mahrumiyet bedelinin müvekkili şirketin sorumluluğu içerisinde olmadığı, müvekkili şirketin doğrudan hasarlardan sorumlu olduğu, ayrıca dava konusu kaza haksız fiilden kaynaklanmış olup, ticari iş olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle uygulanması gerek faizin yasal faiz olduğu savunarak, açılan davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen, davalı tarafça esasa cevap süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…her ne kadar bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda duruşmada dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının esas alınması halinde dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı taraf sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, aksi halde kök raporda belirtildiği üzere tarafların %50-%50 oranında kusurlu oldukları belirlenmiş ise de, her ne kadar duruşmada dinlenen davacı tanıkları dönüş yapacakları yolu kaçırmaları sebebiyle davacı araç sürücüsünün aracı sağ tarafa çekerek dörtlüleri yaktığı ve aralarında konuştukları sırada sigortalı araç sürücüsünün arkadan gelip çarpması neticesinde kazanın meydana geldiğini bildirmiş iseler de, kaza tespit tutanağının incelenmesinden içeriğinde davacı araç sürücüsünün sağ şeritten geri geri ilerlediği sırada kazanın meydana geldiğinin belirtildiği ve kaza tespit tutanağının her iki sürücü tarafından imzalandığı, ayrıca kazanın oluşumuna ilişkin yol durumuyla ilgili fotoğrafların incelenmesinden davacı taraf araç sürücüsünün seyrettiği ve yolu kaçırması nedeniyle durduğu yolda emniyet şeridinin bulunmadığı, yine yolu kaçırması nedeniyle yolun sağına park ettiği bildirilen aracın etrafına uyarıcı işaret levhası konulduğuna dair bir delilin dosyada bulunmadığı, bu nedenle davacı taraf aracının yolu kaçırması nedeniyle yolun sağına yanaşarak geri geri geldiği esnada arka taraftan gelen davalı sigortalı araç sürücüsünün çarpması nedeniyle kazanın meydana geldiğinin kabulü ile kök raporda belirtildiği şekilde her iki taraf sürücüsünün olayda %50-%50 oranında kusurlu olduğunun kabulünün dosya kapsamı kazanın oluşuna uygun olduğu düşünülmekle, bilirkişi raporundaki bu görüşe itibar edilerek tarafların olayda %50 – %50 oranında kusurlu oldukları yönündeki görüş hükme esas alınmıştır. Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda tarafların %50-%50 oranındaki kusur durumlarına göre yapılan hesaplamada dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta KDV dahil toplam 17.066,10 TL’lik hasar meydana geldiği, davalı tarafa ait araç sürücüsünün %50 kusuru dikkate alındığında davacının talep edebileceği hasar tazminat tutarının (17.066,10 TL x %50=) 8.533,05 TL olduğu, ancak bu tutardan davalı … tarafından davadan önce yapılan 5.074,50 TL’lik ödemenin mahsubu ile davacının talep edebileceği bakiye tazminat tutarının (8.533,05 TL – 5.074,50 TL=) 3.458,55 TL olduğu, yine kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS Sigorta Poliçesi Genel Şartları Ek-1’deki değerlendirmeye göre yapılan hesaplamada davacıya ait araçta 463,50 TL değer kaybı meydana geldiği, davalının %50 oranındaki kusuru dikkate alındığında bu hesaplamaya göre davacının (463,50 TL x %50=) 231,75 TL araçtaki değer kaybına ilişkin tazminat talep edebileceği, ancak Yargıtay kararları dikkate alınarak yapılan hesaplamada davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2.el piyasa rayiç değerinin 30.000,00 TL, tamir edildikten sonraki değerinin ise 27.000,00 TL olması nedeniyle talep edebileceği araçtaki değer kaybına ilişkin maddi tazminat tutarının (30.000,00 TL – 27.000,00 TL=) 3.000,00 TL olduğu, yine davacı tarafça talep edilen KDV dahil 200,00 TL’lik çekici ücretinin olayın oluşuna uygun olduğu, ancak davalı tarafın %50 oranındaki kusur oranı dikkate alındığında (200,00 TL x %50=) 100,00 TL çekici ücreti talep edilebileceği, yine davacıya ait araçta oluşan hasarın 10 iş günü içerisinde giderilebileceği, kaza tarihinde benzer nitelikteki donanım ve teknik özelliklere sahip aracın günlük kiralama bedelinin 50,00 TL olması nedeniyle davacı tarafın talep edebileceği ikame araç bedelinin 500,00 TL olduğu ancak davalının %50 kusuru oranında hesaplama yapıldığında sonuç olarak davacının 250,00 TL ikame araç bedeli talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı…” gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜNE, 3.458,55 TL araçtaki bakiye hasar tazminatı, 1.500,00 TL araçtaki değer kaybına (davalı … 231,75 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) ilişkin tazminat ve 100,00 TL çekici ücreti olmak üzere toplam 5.058,55 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 23.03.2018 tarihinden (davalı … yönünden 18.05.2018 tarihinden itibaren faiz işletilmek kaydıyla) itibaren yasal faiz işletilerek davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine, 250,00 TL araç ikame bedeline ilişkin maddi tazminatın kaza tarihi olan 23.03.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararını kabul etmediklerini, 16.11.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; hasar tazminatının 11.991,60-TL, değer kaybı bedelinin 3.000,00-TL, ikame araç bedelinin 500,00-TL, çekici ücretinin 200,00-TL olarak takdir edildiğini, ek rapora yönelik olarak 29.11.2019 tarihli dilekçe ile talepleri yönünden davayı ıslah ettiklerini, yerel mahkeme gerekçeli kararında davacı tanıkları da dinlendikten sonra hazırlanan ek bilirkişi raporuna değinmeden hüküm kurduğunu, ayrıca kararını davacı tanıklarını dikkate almadan verdiğini, hükmün sadece davalı tarafın iddia ve tanıklarına dayanarak verildiğini, mahkeme nezdinde düzenlenen bilirkişi kök raporunda salt davalı araç sürücüsü beyanlarına itibar edilerek müvekkilinin geri geri gittiği kanaatiyle değerlendirme yapıldığını, bu değerlendirmeleri kabul etmediklerini, her ne kadar davalı araç sürücüsü müvekkilinin geri geri gittiğini iddia etmişse de bu hususun gerçekliğinin bulunmadığını, davalı araç sürücüsünün olay günü agresif şekilde araç kullandığını, müvekkilinin olay günü acil gideceği yeri tespit edebilmek için güvenlik şeridi olmaması nedeniyle aracı en sağ şeride çekerek dörtlü ikaz lambalarını yaktığını, davalı araç sürücüsünün ise makas atarak sürekli şerit değiştirdiğinden duran aracı fark edemediğini, bu yönüyle müvekkiline izafe edilen %50 kusuru kesinlikle kabul etmediklerini, %50 kusur nedeniyle davalıların sorumluluklarının düşük hesaplandığını, bu yönüyle bilirkişi tarafından tanıkları dinlendikten sonra hazırlanan ek raporda “kural ihlali nedeniyle davalının %100 oranında asli ve tam kusurlu” olduğuna davacının ise kural ihlalinde bulunmadığından kusursuz olduğu kanaatine varıldığını, hazırlanan bu ek raporun davalı yanın %100 oranında kusurlu olduğu kanıtlanmış olduğu halde hükmün salt davalı tanıkları ve kök raporda dayandırılarak kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, maddi hasarlı trafik kazasında müvekkilinin hiç bir kusurunun bulunmadığını, davalının kaza tespit tutanağında her ne kadar müvekkiline ait aracın sağ şeritten geri geri gittiği yönünde beyanda bulunmuşsa da bu iddiaları kabul etmediklerini, bu hususun yargılama esnasında tanık anlatımları ile ispatlandığını, kaza tespit tutanağında tanzim edilenin aksine müvekkilinin aracıyla geriye doğru gitmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kaza meydana geldikten sonra müvekkil ve yolcular araçta şok halinde iken davalı yan araca gelerek “geçmiş olsun sizi fark edemedim” şeklinde beyanda bulunarak kusurun kendinde olduğunu kabul ettiğini, kaza tespit tutanağında da gerçeğe aykırı beyanda bulunan davalı yanın beyanlarını kabul etmediklerini, şerit ihlali yapan ve kavşakta geçiş kurallarına riayet etmeyen … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, trafik tespit tutanağından anlaşılacağı üzere davalı araç sürücüsünün hatalı davranarak şerit değiştirme kural ihlali yaptığını, sürüş mesafesine ve hızına dikkat etmediğini ve müvekkilinin aracına çarptığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak karşı araç zorunlu trafik sigortacısı ve işletenden araç hasar bedeli ve değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacının istinaf itirazlarının kusur yönünden olduğu anlaşılmakla dosyanın yapılan incelemesinde; kazaya karışan araç sürücüleri tarafından birlikte tanzim edilen Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağında davalı … plaka sayılı araç sürücüsü … kazanın oluşumunu “Bornova-Manisa yolunda sağ şeritte ilerlerken … plakalı araç sağ şeriftten geri geri geliyordu. Bu nedenle araca çarptım. Emniyet şeridi olmayan 3 şeritli yolda araç geri geri gelirken kaza oldu. Ben sağdan geri geldiğini görünce orta şeride kırdım. Ama kurtaramayıp yandan çarptım” şeklinde, davacı … plaka sayılı araç sürücüsü … ise, “Aracımla İstanbul Caddesi, Manisa istikametine giderken yolu kaçırdım. Sağ şeritte durdum. Arkadan gelen A aracı aracımın sol yan kısmına çarptı. Çarpmanın etkisiyl bariyerlere çarptım” şeklinde tanımladıkları, buna göre kazanın oluşumunun, davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile kaza mahalli İstanbul Caddesi, Manisa istikametine doğru seyir halinde iken yolu kaçırması nedeniyle sağ şeritte durup geri geri geldiği sırada aracının sol yan kısımlarına Bornova – Manisa yolunda sağ şeritte ilerleyen davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile araç sağ şeritten orta şeride kırmasına rağmen aracın sağ ön kısmı ile çarpması şeklinde meydana geldiği, bu durumda davacının seyir halinde iken dikkatini gereği gibi yola ve seyir yönüne verip görüş mesafesinin açık olduğu iki yönlü yolda yolu kaçırması nedeniyle sağ şeritte durup geri geri gelerek 2918 sayılı yasanın 84/i madesinde belirtilen (Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama) kuralını ihlal etmesi nedeniyle % 50 oranında, davalı sürücünün ise hızını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak” kuralını ihlal nedeniyle %50 oranında kusurlu olduğu sabittir. Davacı her ne kadar mahkemede dinlenilen tanıklarının beyanlarına itibar edilmemesinin haksız olduğunu, olay anında geri geri gelmediğini savunmuş ise de yerel mahkeme gerekçesinde gerekçeleri ile tanık beyanlarına ve davacı iddialarına neden itibar edilmediğinin açıklandığı, davacı ve davalı arasında tutulan tutanakta davacının açıkça dönüş yolunu kaçırması sebebiyle aracı sağ şeride çektiğini belirttiği, bu durumda kaçırdığı dönüş yoluna giriş yapabilmek amacıyla geri geri gelmesi gerektiği, bu sebeple davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1095 Esas – 2020/109 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023