Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2314 E. 2023/572 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2314
KARAR NO : 2023/572

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/08/2018 (Dava) – 12/03/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/926 Esas – 2020/223 Karar

DAVA : Rücuen Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayalı)

BAM KARAR TARİHİ : 05/04/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2020 tarihli 2018/926 Esas ve 2020/223 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Şti.’nin maliki bulunduğu işyerinin müvekkili tarafından yangın sigorta poliçesi kapsamında 14.03.2018-14.03.2019 tarihleri arasındaki rizikolar için sigortalandığını, sigortalı tarafından yeni satın alınan ve eski bir deri fabrikası olan binada, 2018 yılının Mart ayı sonu itibariyle tadilat çalışmaları başlatıldığını, pencere doğramalarının, idari bina dış cephesinin, mekanik, elektrik ve aydınlatma tesisatı ile bina içerisindeki eski deri makinelerinin sökülmesi ve taşınarak hurdaya çıkarılma veya bertaraf edilmesi işlerinin, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Menemen/İzmir bölgesindeki tehlikesiz atıkların toplanması ve ayrılması için düzenlenen belge kapsamında davalı … Şti. tarafından üstlenildiğini, davalı şirket tarafından üstlenilen işin yerine getirilmesi sırasında, 30.04.2018 tarihinde, davalı şirket çalışanlarının dikkatsizliği nedeniyle çıkan yangın sonucunda sigortalı bina ve içerisindeki emtialarda hasar meydana geldiğini, itfaiye yangın raporunda yangının çıkış nedeninin; “Yangın yerinde yapılan tetkikte yangın başlangıcının, fabrikanın ikinci katında deri işleme makinelerinin tahliye amaçlı, … şirketi adına … tarafından sökümü esnasında kullandığı oksijen kaynağının petrol türevi, tiner gaz v.b. gibi yanıcı maddelere teması sonucu parlama oluşmasıyla yangının çıktığı” şeklinde açıklandığını, davaya konu olaya tanıklık eden … ‘in de davalı şirketin sorumluluğuna işaret ettiğini, yapılan hasar ihbarı sonucu, hasar dosyası üzerinden düzenlenen ekspertiz raporunda hasarın oluşumuna ilişkin olarak; “…yangının fabrika binası birinci katı arka tarafında yer alan eski bir deri işleme makinesinin … firması tarafından oksijen kaynağı ile kesimi esnasında makine içindeki yağın parlaması sonucu çıktığı, makine dişli kutusu içindeki yağın parlayarak alevli bir şekilde yandığı ve sandviç çatı panellerine sirayet etmesi sonucu yangının büyüdüğü, işyerinde oluşan toplam zararın 190.884,02-TL olduğu” yönünde görüş ve kanaat belirtildiğini, müvekkilinin olay nedeniyle 13.06.2018 tarihinde sigortalısına 190.884,02-TL sigorta tazminatı ödediğini, müvekkili halef olduğundan davalıya rücu hakkı doğduğunu, davalı şirket yüklendiği işi gereği gibi yerine getirmediğinden davaya konu zarardan sorumlu olup zararı tazminle mükellef olduğunu, bunun yanı sıra, TBK’nın 49. maddesi ve TBK’nın 116.maddesi hükümleri uyarınca da davalı şirketin sigortalı işyerinde oluşan zararları tazminle mükellef olduğunu, rücu ihtarından sonuç alınamaması üzerine işbu davanın açılması zarureti doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 190.384,02-TL sigorta tazminatının ödeme tarihi olan 13.06.2018’den itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesi sunmadığı, ancak sonradan sunduğu beyan dilekçesinde özetle; belirsiz ve tahminler üzerinden hazırlanmış olan ekspertiz raporu doğrultusunda açılmış olan bu davanın reddi gerektiğini, tahminlere dayanmak suretiyle deri makinesinin içindeki yağın yandığı iddia edilerek müvekkili şirketin kusurlu bulunduğunu, müvekkili şirket … Şti. ile anlaşarak binada bulunan eski deri makinelerin sökülmesi, taşınarak hurdaya çıkarılması ve bertaraf işleri konusunda anlaştıklarını, bunun üzerine müvekkili şirketin çalışanlarının olay yerine gelerek işlemlere başladıklarını, makinelerin sökümünün oksijen kaynağı ile yapıldığını ve bu işlemin müvekkili şirket tarafından yüzlerce kez uygulandığını, bugüne kadar hiçbir sorun yaşanmadığını, olay günü müvekkili şirketin çalışanı olan … ‘ın, makinenin içinde bulunan yağları ve yanıcı maddeleri boşalttıktan sonra işleme başladığını, kısa bir süre sonra da yangın çıktığını, yanında bulundurduğu yangın tüpü ile müdahale ettiğini, ancak yangını engelleyemediğini, yangından sonra müvekkili tarafından yapılan araştırmalar sonucunda müvekkili şirkete deri makinesi olarak bildirilen makinenin altından borular geçtiğini öğrendiklerini, normal bir deri makinesinin altından boru geçmeyeceğini, boruların içinde de kurumuş boya kalıntılarının olduğunu, bahse konu fabrikanın haciz işlemi sebebiyle faaliyetine son verilmiş olduğu için içinde bulunan boyalar boşaltılmadan makinelerin durdurulmuş olduğunu, 4 yıl önce faaliyete son verilmiş olup boruların içindeki boyaların kuruduğunu, ancak işveren olan … ‘nın, müvekkili şirkete bu konuda hiçbir şekilde bilgi vermediğini, deri makinesinde boya kalıntılarına rastlanmasının mümkün olmadığını, işveren olan … ‘nın, müvekkili şirkete sadece deri makinesi diyerek eksik ve hatalı bilgi verdiğini ve işbu yangına sebebiyet verdiğini, deri makinesinin altından geçen boruların yangına sebebiyet verdiğini, … ‘ın bütün yağları boşalttığını, bu nedenle bilirkişinin “deri makinesinin içindeki yağın yandığı” yönündeki tahmininin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin olay yerine yangın tüpü de götürdüğünü, bu hususun da eksper tarafından gözardı edildiğini, boruların içindeki boyaların kurumuş olması nedeniyle işbu boyaların boşaltılmasının da mümkün olmadığını, kaldı ki müvekkili şirketin borularda kurumuş boya olabileceğini tahmin etmesinin imkansız olduğunu, müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bütün personellerine gereken eğitimi verdiğini, bununla beraber oluşan gerçek zararın çok üzerinde hesaplama yapıldığını, HMK’nın 176. ve 177/1. maddelerinde, her iki tarafın da tamamen ıslah edebileceğinin belirtildiğini, buna dayanarak toplanmasını istedikleri delillerinin (tanık, bilirkişi, yemin isticvap ve diğer her türlü delil) toplanması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tanık … ‘ın talimatla ifadesinin alındığı, davacı … şirketinin sigorta poliçeleri, Kobi yangın sigorta poliçesi, hasar ekspertiz raporu, hasar dosyası, dekontlar, ödemenin yapılmasına yönelik gönderilen yazı, ihtarname, itfaiye yangın raporu, 28/05/2018 tarihli Kobi yangın sigorta poliçesi hasar ekspertiz raporu, mahkemece alınan elektrik mühendisi, sigorta bilirkişi ve yangın uzmanından alınıp ekspertiz raporu ve sigorta poliçesi ile örtüşen rapor doğrultusunda yapılan değerlendirmede; davalı şirketin, eski deri işleme makinesinin içerisindeki yağı tam olarak boşaltmadan oksijen kaynağı ile makineyi kesme işlemine başlamış olması ve makine çevresinde oluşabilecek bir yangın için gerekli söndürme cihazlarını ve tedbirlerini almamış olması sebebiyle meydana gelen yangından dolayı tam kusurlu olduğu, sigortalı işyerinde yangın nedeniyle meydana gelen zararın 234.577,80-TL olduğu, sigorta poliçesinde ‘Beher hasarda, hasar bedelinin %10-%90 sigortalı-sigortacı koasürans uygulanacak olduğu, koasürans sonrası 5.000,00-USD tenzili muafiyet uygulanacağı’ belirtilmekle ve bu bedeller zarar miktarından düşülmekle, 190.884,02-TL zarar bedeli bakımından, TTK 1472 uyarınca sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketinin zarar sorunlarına karşı halefiyet prensibi gereği dava açabileceği anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE, 190.884,02-TL’nin ödeme tarihi olan 13/06/2018’den itibaren avans faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Belirsiz ve tahminler üzerinden hazırlanmış olan ekspertiz raporu doğrultusunda açılmış olan davanın reddi gerekmekte iken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, raporda bilimsellikten uzak, tahminlere dayanmak suretiyle deri makinesinin içindeki yağın yandığı iddia edilerek müvekkili şirketin kusurlu olduğu değerlendirmesi yapıldığını, rapora karşı süresi içerisinde itiraz edip yerel mahkemeden keşif yapılarak yeni bir rapor hazırlanmasını talep etmelerine rağmen bu taleplerinin değerlendirilmediğini, müvekkili şirketin çalışanı olan … ‘ın, makinenin içinde bulunan yağları ve yanıcı maddeleri boşalttıktan sonra kesim işlemine başladığını, bir süre sonra da yangın çıktığını, yanında bulundurduğu yangın tüpü ile müdahale ettiğini, ancak yangını engelleyemediğini, raporda gerekli söndürme ekipmanlarının hazır edilmediği söylenmiş ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, hemen müdahale ettiklerini, ancak alevin çatıya sıçramasıyla yapacak bir şeylerinin kalmadığını, yangından sonra müvekkili şirket tarafından yapılan araştırmalar sonucunda müvekkili şirkete deri makinesi olarak bildirilen makinenin altından borular geçtiğini öğrendiklerini, normal bir deri makinesinin altından boru geçmeyeceğini, boruların içinde de kurumuş boya kalıntılarının mevcut olduğunu, fabrikanın haciz işlemi sebebiyle faaliyete son verilmiş olduğu için makinelerin içinde bulunan boyalar boşaltılmadan makinelerin durdurulmuş olduğunu, ancak işveren olan … ‘nın, müvekkili şirkete bu konuda hiçbir şekilde bilgi vermediğini, deri makinesinde boya kalıntılarına rastlanmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda her ne kadar makineye gelen bir boru hattı olmadığı söylenmiş ise de yerinde inceleme yapılmaksızın, sadece internet sitesi bilgilerinden hareketle bu şekilde kanaat kurulmuş olmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, normal şartlarda bu tip makinelerin altından boru geçmediğini müvekkilinin de bildiğini ve söküm işlerini bu bilgi doğrultusunda gerçekleştirdiğini, ancak yangının çıktığı iş yerinde normalden farklı olarak makine altında borular olduğunu, bu borulardan ve dolayısıyla içerisindeki kurumuş kalıntılardan müvekkili şirketin haberinin olmadığını, ayrıca olay yerinde bulunan makine ile bilirkişinin raporda göstermiş olduğu makinenin aynı olmadığını, müvekkili şirket çalışanı … ‘ın bütün önlemlerini alarak makinenin içindeki bütün yağları boşaltığını, bu nedenle bilirkişinin ‘deri makinesinin içindeki yağın yandığı’ yönündeki tahmininin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin deri makinesinin altındaki borularda kurumuş boya olabileceğini tahmin etmesinin imkansız olduğunu, bu nedenle müvekkili şirkete atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, çalışanlarının da gerekli tecrübeye sahip kişiler olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yangın sigortası nedeniyle ödenen bedelin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin, davalı vekilinin istinaf itirazları kapsamında incelenmesinde; davadışı sigortalının fabrikasında davalı şirket çalışanları tarafından hurdaya çıkarma işlemleri yapılırken çıkan yangına ilişkin olarak, dosyada mevcut itfaiye yangın raporunda ve ekspertiz raporunda, yangının çıkış sebebinin; davalı şirket çalışanının işlem yaptığı makine içindeki yanıcı maddeleri boşaltmadan iş yapması ve yangının büyümemesi için gerekli tedbirleri de almamış olmasının gösterildiği, mahkemece alınan ve içerisinde elektrik mühendisi/yangın uzmanı ve sigorta bilirkişi bulunan heyet raporunun da aynı doğrultuda olup, raporun hüküm tesisine ve denetime elverişli olduğunun görüldüğü, dosya kapsamındaki fotoğraflar, gerekçeli raporlar ve tüm dosya kapsamı uyarınca yangının, basiretli bir tacir olarak davranması gereken davalı şirketin uzmanlığındaki işe dair gereken özenin gösterilmemesi ve öngörü çerçevesinde gerekli önlemler alınmadan iş yapılması nedeniyle meydana gelmiş olduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun görülen mahkeme kararına yönelik davalı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/926 Esas – 2020/223 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 13.039,28-TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.259,82-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 9.779,46-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç, teminat ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/04/2023