Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2312 E. 2023/442 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2312
KARAR NO : 2023/442

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2017 (Dava) – 13/03/2020 (Karar )
NUMARASI : 2017/79 Esas – 2020/226 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2020 tarihli 2017/79 Esas ve 2020/226 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/09/2013 tarihinde müvekkilinin kaldırımda yürüdüğü sırada davalı …’ın yönetimindeki … plakalı motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybederek müvekkiline çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, davalı sürücünün kazanın oluşunda % 100 oranında kusurlu olduğunu, ceza yargılamasının İzmir 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/672 Esas ve 2016/428 Karar sayılı dava dosyasında yürütülerek 22/03/2016 tarihinde karara bağlandığını, davalı sürücünün adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar verildiğini, ceza dosyasında iki tane kusur raporu aldırıldığını, 16/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu bulunduğunu, itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 15/01/2016 tarihli raporda ise terditli olarak davalı sürücü …’ın asli derecede tam kusurlu, plakası belirsiz araç sürücüsünün kusursuz olduğu, diğer bir ihtimalde ise davalı sürücünün tali derecede tamamen kusurlu olduğu, plakası belirsiz araç sürücüsünün hatalı manevrasının asli derecede etken olduğu görüşünün bildirildiğini, davalı …’ın 11/09/2013 tarihinde verdiği hazırlık ifadesinin olaydan 7-8 saat sonra alındığını, bu davalının ceza mahkemesinde daha farklı ifade verdiğini, ceza yargılaması sırasında verdiği 3 ifadesinde de farklı beyanlarda bulunduğunu, ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmediğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun sürücü …’ın asli derecede tamamen kusurlu olduğu, plakası belirsiz araç sürücüsünün kusursuz olduğu yönündeki tespitinin isabetli olduğunu, 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca davalı … şirketine yapılan başvuruya 27/12/2016 tarihli yazı ile olumsuz yanıt verildiğini, 21/05/1988 doğumlu olan müvekkilinin 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olduğunu, halen 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müzik Ana Sanat Dalı’nda yüksek lisans eğitimi almakta olduğunu, pedagojik formasyon alan müvekkilinin halen sözleşmeli olarak kamuya ait okulda ve özel bir okulda öğretmenlik yaptığını, ayrıca özel bir alışveriş merkezinde haftanın belli günlerinde konser verdiğini, ayrıca özel ders verdiğini, tazminata esas kazanç tutarlarının asgari ücretin çok üzerinde olduğunu, aynı zamanda viyolonsel sanatçısı olan müvekkilinin ayağındaki kalıcı sakatlık nedeniyle enstrüman kullanırken ayakta durmakta zorlandığını ve dayanılmaz ağrılar nedeniyle tam performans gösteremediğini, ayağına takılan platin nedeniyle dayanılmaz ağrılarının olduğunu, müvekkilinin bekar olduğunu, sanata olan düşkünlüğünün meyvelerini almaya başlayacağı ve evlilik yapabileceği bir çağdayken bu kaza nedeniyle iş gücü kaybına uğradığını, hem fiziksel hem de ruhsal yönden acı çektiğini belirterek davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesine, 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı … şirketinin manevi tazminat dışındaki maddi tazminattan sorumluluğu yoluna gidilerek) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 01/10/2019 tarihli değer artırım dilekçesi ile; 20.815,11 TL’si geçici iş göremezlik, 1.592.469,93 TL’si sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.613.284,00 TL maddi tazminat alacağından davalı … şirketinden sulhe dayalı olarak tahsil edilen 250.000,00 TL mahsup edildikten sonra kalan 1.363.284,00 TL maddi tazminat alacaklarının kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan … ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı … şirketinden tahsil edilen 250.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 10/09/2013 ile sigorta şirketine başvuru tarihi olan 03/01/2017 tarihleri arasında işlemiş 74.650,00 TL faiz alacağının aynı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı motosikletin müvekkili nezdinde 19/09/2012-18/09/2013 vadeli trafik sigortası ile sigortalı olduğunu, davacının başvurusunun kalıcı sakatlığının bulunmadığı gerekçesiyle ve haklı nedenle reddedildiğini, davacının kazanın oluşunda % 25 oranında kusurlu olduğunu, bu hususun tazminatta indirim sebebi olduğunu, kusur durumuna ilişkin raporun aldırılması ve yine iş göremezliğin varlığı ile oranına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu tarafından rapor düzenlenmesi gerektiğini, zarar hesabının aktüerler siciline kayıtlı kişiler tarafından yapılması gerektiğini, davacının kazadan dolayı SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinden kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini ancak dava tarihinden itibaren sorumluluğun söz konusu olabileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin sanık olarak yargılandığı ceza dosyasında iki ayrı rapor aldırıldığını, son olarak Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 15/01/2016 tarihli raporun seçenekli olarak hazırlandığını, gerekçeli kararda bu iki ihtimalin değerlendirildiğini ancak her iki ihtimalin taraflarca ispat edilemediği hususunun ifade edildiğini, mağdurun ağır derecede yaralı olmasının mahkeme için bir artırım nedeni sayıldığını ve bu nedenle sanığın asli ya da tali derecede kusurlu olmasından ziyade mağdurun raporu esas alınarak artırım hükümlerinin uygulandığını, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların ve ifadelerin yanıltıcı olduğunu, davacı tarafın ileri sürdüğü gibi müvekkilinin motor üzerindeyken davacıya çarpmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, böyle bir durum olsaydı müvekkili ve davacı açısından daha ciddi fiziksel hasarların oluşacak olduğunu, kusur durumunun ceza mahkemesinin kararı ile belirlenemediğini, bu nedenle maddi ve manevi tazminat istenmesinin hukuka uygun olmadığını, BK’nın 50. maddesi uyarınca zarar görenin zarar verenin kusurunu ve zararı ispat yükümlülüğünün bulunduğunu ancak davacının bunu ispatlayacak durumda olmadığını, istenen manevi tazminat miktarının davacının zenginleşmesine sebebiyet vereceğini, davacı hakkında Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen raporda sakatlık durumunun % 0 olarak belirlendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davalı … tarafından yasal süre içerisinde davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”….Davacının, davalı …Ş. hakkında açtığı maddi tazminat davasının ödeme nedeniyle konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 20.815,00 TL iş göremezlik tazminatı ve 1.342.469,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.363.284,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, 74.650,00 TL işlemiş faizin (10/09/2013 kaza tarihi ile 03/01/2017 sigorta şirketine başvuru tarihleri arasındaki) davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, Davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KABULÜ ile; 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara esas alınan bilirkişi raporunun aynı olayla ilgili olarak İzmir 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/672 e. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile çeliştiğini, dosya hakkında hazırlanan 04.07.2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde davalı müvekkili …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, bilirkişi ek raporunda önceki raporda bir değişiklik yapılmadığının belirtildiğini, bilirkişi raporundaki tespitin aksine, davalı müvekkili …’ın İzmir 32.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/672 E. sayılı dosyasında verdiği ifadesinde “ Ben yolun sağ şeridinden ilerliyordum. Araç sol tarafa doğru yanaşınca bana yol verdiğini düşündüm. Yoluma devam ettim. Ben sağ taraftan yoluma devam ederken önümdeki araç sağ tarafa doğru direksiyonunu kırıp benim önüme doğru gelince ben de arabaya çarptım. Daha doğrusu araç sağa doğru dönünce benim motosikletime çarpmış oldu.” şeklinde beyanda bulunduğunu, olayın görgü tanığı …’in de beyanlarında kazaya plakası belirlenemeyen aracın sebep olduğunu olayı gören çevredekilerin bildirdiğini beyan ettiğini, müvekkili davalı …’ın beyanları tanık … tarafından da doğrulandığı, bilirkişi raporunda belirtilen müvekkili davalının sol şeritten seyrettiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığını, kişilerin kazanın yarattığı heyecan ve korku ile hatalı beyanlarda bulunabileceği bir gerçek olup bilirkişi heyetince davalı müvekkilinin İzmir 32.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/672 E. sayılı dosyasında verdiği ifadesini ve bunu doğrulayan tanık ifadesini görmezden geldiği, aynı olayla ilgili olarak İzmir 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/672 E. Ve 2016/428 K. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, plakası belirlenemeyen aracın sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, iki rapor arasında kusur yönünden çelişki bulunmakta olup söz konusu çelişkinin giderilmesi gerekirken dosya incelenmeden rapor hazırlandığını, kaldı ki gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olayların ve yasak eylemlerin varlığının taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıdığını, davacı herhangi bir işte çalışmadığı halde çalışıyormuş gibi gösterilerek üstelik TÜİK verileri esas alınarak hesaplama yapıldığını, kişinin bir mesleğe mensubiyetini belirlemek için öncelikle bu meslekten gelir elde etmesi gerektiğini, davacı müzisyenliği meslek olarak yapıp bu meslekten para kazandığına dair belge sunamadığı gibi SGKda da hiçbir kaydı bulunmadığını, gerekçeli kararda davalı tarafın hesap bilirkişi raporuna itiraz etmediği belirtilmekte ise de, hesap bilirkişisi raporuna dosyada uyap sisteminde de kayıtlı olan 01.11.2019 tarihli dilekçe ile itiraz ettiklerini, yapılan bu hatadan, mahkeme kararının eksik inceleme sonucu verildiğinin belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davacının davalı …Ş. hakkında açtığı maddi tazminat davasının, ödeme nedeniyle konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına; davalılar … ve … yönünden ise maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiş olup karar, davalılar … ve … vekilince istinaf edilmiştir.
1-Dosya kapsamında maluliyetin tespitine yönelik Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 12/12/2017 tarihli kök 07/04/2018 tarihli ek raporun kaza tarihi itibarı ile yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiği, davalıların maluliyet raporu yönünden istinaf itirazının bulunmadığı, bu nedenle maluliyet raporunun davacı lehine kesinleştiği anlaşılmıştır.
2-Kusur raporu yönünden yapılan itirazın değerlendirilmesinde; kusurun tespitine yönelik İTÜ öğretim üyeleri tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 25/12/2017 tarihli bilirkişi heyet kök raporunun ve itiraz üzerine alınan 04/07/2019 havale tarihli ek raporun,oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli, dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davalıların itiraz gerekçesi olarak sunduğu hususların ve ceza yargılaması sırasında alınan raporun da irdelenerek düzenlendiği, belirlenen kusur oranının Dairemizce de oluşa uygun bulunduğu; mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf eden davalılar vekilinin itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
3-Davalılar … ve … vekili, dosya kapsamında alınan 16/09/2019 tarihli aktüer rapora karşı süresinde içerisinde itiraz dilekçesi sunmuş ise de; itiraz dilekçesinde tazminat hesaplama yöntemi ve davacının hesaplamaya esas alınan geliri yönünden itirazlarının bulunmadığı, rapora sadece hesaplamaya esas alınan kusur raporu yönünden itiraz edildiği, bu nedenle istinaf itirazına konu hususların davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşıldığından davalıların bu yöne ilişkin itirazların esastan reddi gerekmiştir.
4- Kabule göre de; mahkemece, “…Yine davacı vekili, davalı … şirketinden tahsil edilen 250.000,00 TL’nin 10/09/2013 kaza tarihinden davalı … şirketine başvuru tarihi olan 03/01/2017 tarihine kadarki dönem için işlemiş 74.650,00 TL faiz alacağının da davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş olup, davacı vekilinin işlemiş faize yönelik maddi tazminat davası yönünden; davalı … tarafından ödemesi yapılan 250.000,00 TL için kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren başvuru tarihi olan 03/01/2017 tarihine kadar ki dönemde yasal faiz oranı üzerinden istenebilecek işlemiş faiz miktarı mahkememizce 74.650,00 TL olarak hesaplanmış olduğundan, hesaplanan bu miktar davacı vekilinin istediği miktar ile de örtüştüğünden, 74.650,00 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir,…” şeklinde karar verilmiş ise de; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde sadece hesaplanacak tazminata faiz işletilmesi talep edildiği halde, davacı vekilinin 01/10/2019 tarihli değer artırım dilekçesi ile, diğer taleplerinin yanında ayrıca davalı … şirketinden tahsil edilen 250.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 10/09/2013 ile sigorta şirketine başvuru tarihi olan 03/01/2017 tarihleri arasında işlemiş 74.650,00 TL faiz alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmesi üzerine mahkemenin talebi kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Bu konuda, davalılar tarafından yapılmış istinaf itirazı bulunmamakta ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırı olup, bu hususun dairemizce resen gözetilmesi gerektiği, diğer taraftan taraflar arasında düzenlenen 26/09/2019 tarihli ibraname, sulh sözleşmesinde davacı tarafa 60.000,00 TL faiz ödemesi yapılacağının kararlaştırıldığı, dolayısı ile mükerrer faiz talep edilemeyeceği anlaşıldığından, Dairemizce, resen HMK 353/1-b-2.maddesi uyarınca yerel mahkemenin kararının kaldırılarak kaza tarihi ve sigortaya başvuru tarihleri arasında işlemiş 74.650,00 TL faize ilişkin hükmün karardan çıkartılmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine; Dairemizce, resen HMK 353/1-b-2.maddesi uyarınca yerel mahkemenin kararının kamu düzeni açısından yukarıda belirtilen nedenle kaldırılmasına verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzeni yönünden KISMEN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2020 tarihli 2017/79 Esas ve 2020/226 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacının, davalı …Ş. hakkında açtığı maddi tazminat davasının ödeme nedeniyle konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
b-Davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 20.815,00 TL iş göremezlik tazminatı ve 1.342.469,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.363.284,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
c-Davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KABULÜ ile; 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
ç-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ve kabul edilen maddi tazminat ile manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan toplam 97.224,53-TL nispi ilam harcından, peşin alınan 208,35-TL ve sonradan tamamlanan 4.911,00-TL tamamlama harcının düşülmesi ile kalan 91.815,18-TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazineye gelir kaydına,
d-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı, 208,35 TL peşin harç ve 4.911,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 5.150,75 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
e-Davacı her ne kadar 859,71 TL’si posta-tebligat gideri, 1.900,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.759,71 TL yargılama gideri yapmış ise de davacı vekili ile davalı … arasında düzenlenen 26/09/2019 tarihli ibraname, sulh anlaşmasında davacıya maddi tazminat, faiz ve icra vekalet ücreti yanı sıra 3.785,16 TL tutarında yargılama giderinin ve ayrıca vekalet ücretinin ödendiği anlaşıldığından, yargılama gideri yönünden ve ayrıca maddi tazminat isteğiyle ilgili olarak vekalet ücreti yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına,
f-Maddi tazminat üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 83.127,69 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
g-Manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
h-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalılar … ve …’ ın diğer istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalılar … ve … tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde anılan davalılara iadesine
4-Davalılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/03/2023