Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2305 E. 2023/516 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2305
KARAR NO : 2023/516

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2018 (Dava) – 10/07/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/29 Esas – 2020/432 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 29/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 29/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2020 tarihli 2018/29 Esas ve 2020/432 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/09/2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı ve yaralamalı trafik kazası neticesinde müvekkilinin yaralandığını, dava dışı …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracıyla yaptığı kazada, trafik kazası tespit tutanağına göre tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise … plakalı araçta yolcu konumunda bulunduğunu, kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin şikayeti olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, kaza sonrasında müvekkilinin yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, 45 gün boyunca bilinci kapalı bir şekilde yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğünü, sağlığında telafisi güç ve imkansız zararlar doğduğunu, rahatsızlığının halen devam ettiğini, işbu dava anında dahi kaza öncesindeki sağlıklı halinin oldukça uzağında olduğunu, başvuruları üzerine Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi tarafından düzenlenen engelli sağlık kurulu raporunda, müvekkiline meydana gelen kazaya bağlı olarak vücut fonksiyonlarını kaybetmesinden dolayı %25 oranında maluliyet verildiğini, davalı … AŞ. Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, hasar dosyasının oluşturulduğunu, ancak başvurularının olumlu ya da olumsuz olarak sonuçlandırılmadığı gibi yeniden rapor istendiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle ciddi olarak psikolojik sorunlar yaşadığını, tanıklarının da bu durumu net bir şekilde ortaya çıkaracağını, yapılacak olan bilirkişi incelemeleri nedeniyle belirsiz alacak davası olarak davayı ikame zorunluluğunun doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve poliçe limitlerini geçmemesi koşulu ile, şimdilik 1.000-TL tutarındaki sakatlık tazminatı adı altındaki maddi tazminatın kaza anından itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı …’den tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 25/04/2016-2017 tarihlerinde geçerli olmak üzere trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, ancak her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, ayrıca menfaat karşılığı olmadan yapılan hatır taşımasına dair değerlendirme yapılarak hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını, davacının yolcu taşıma aracı olmayan motorsiklette seyahat ettiğini, kask ve diğer koruyucu ekipmanın kullanılmamış olması nedeniyle de zararın artmasında müterafik kusuru bulunduğunu, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını, davacının maluliyetinin kesinleşmediğini, dolayısıyla müvekkili şirketin ödeme yapmak istese dahi şu an için davacının zararının belirlenebilir olmadığını, bu yönüyle temerrüt tarihi olarak maluliyet raporu ile aktüerya hesabının kendilerine tebliğinin kabul edilmesini talep ettiklerini, davanın dayanağının ticari olmadığını, haksız fiil kaynaklı olması nedeniyle ticari faiz taleplerinin de reddine karar verilmesini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Dosya içerisine gelen bilgi ve belgelerde Celal Bayar Üniversitesi’nin 07/08/2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporunda engel oranının %25 olduğunun belirtildiği, yine Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nin 06/03/2017 tarihli engelli sağlık kurulu raporunda kişinin engel oranının %0 olduğunun belirtildiği, davacının iş göremezlik oranının belirlenmesi için tüm evraklar bir bütün olarak ATK’ya gönderilerek alınan 26/02/2020 tarihli raporda; davacının vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde tazminat talebinin niteliği tam anlaşılamadığından 21/11/2018 tarihli 2 nolu celsede tazminat talebinin niteliğinin sorulduğu, davacı vekilinin imzalı beyanında tazminat taleplerinin sürekli iş göremezliğe ilişkin olduğunu bildirdiği, ATK’ ca düzenlenen raporda davalının sürekli iş göremezliğinin bulunmadığı anlaşıldığından DAVANIN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Kararın eksik inceleme neticesinde verildiğini, bozulması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu tarafından sunulan raporun yargılamanın esası noktasında kabulü mümkün olan son rapor olmadığını, zira dosya kapsamında görüleceği üzere müvekkilinde kazaya bağlı olarak kafa travması oluştuğunu, 45 gün bilinci kapalı şekilde yattığını, yargılama yeteneğinin yetersiz olduğunu, endişeli ve sinirli bir yapısı, yani postravmatik stres bozukluğu olduğunun dosya kapsamındaki raporlar ile de tespit edildiğini, Adli Tıp Kurumu raporunda da müvekkilinin duygulanımının depresif olduğu, dikkati sürdürmesinin zayıf olduğu, standardize mini mental test yeteneklerinin düşük seviyede olduğunun belirtildiğini, yapılan bu tespitlere rağmen müvekkiline engelliğe neden olacak mahiyet ve derecede psikopatoloji düşünülmediğine dair kanaatin hatalı olduğunu, müvekkilinin işbu dava sürecinde dahi kaza öncesindeki sağlıklı halinin oldukça uzağında olduğunu, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi tarafından kazaya bağlı %25 oranında engelli sağlık kurulu raporu verildiğini, bu raporun mahkeme dosyasına da sunulduğunu, sundukları bu rapor ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasında büyük bir tutarsızlık bulunduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekeceğinin açık olduğunu (Yargıtay 17. HD 2014/19844 E. – 2017/2798 K.), ayrıca önemle belirtmekte yarar olduğu üzere; raporu düzenleyen uzman heyeti incelendiğinde, heyetin adli tıp uzmanları ile radyoloji uzmanı, ortopedi uzmanı ve nöroloji uzmanlarından oluştuğunun, heyet içerisinde psikiyatri uzmanı olmadığının görüleceğini, bundan dolayı müvekkilinin maluliyetinin tespiti noktasında eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, bu hususta yeni bir rapor aldırılması taleplerinin de mahkeme tarafından kabul görmediğini (Yargıtay 17.HD 2014/16657 E. – 2017/817 K. sayılı ilamı), heyet içerisinde psikiyatri uzmanı bulunmaması nedeniyle müvekkilinde kazaya bağlı olarak oluşan birçok hususun ATK tarafından göz önünde bulundurulmadığını, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nun son rapor merci olmadığını, Adli Tıp Genel Kurulu ya da üniversitelerin ana bilim dalı başkanlıkları tarafından önerilecek olan uzman doktorlardan oluşan bir heyetin vereceği raporun çelişkileri gidereceğinin açık olduğunu, ayrıca bildirmiş oldukları tanıkları dinlenmeden hüküm tesis edildiğini, tanıkların müvekkilini çok yakından tanıyan kimseler olduğunu, müvekkilinin psikolojik değişimine/yaşadığı stres bozukluğuna bizzat şahit olduklarını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı sakatlık iddiası ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenmesi gerekmekte olup, somut uyuşmazlıkta mahkemece ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporun da bu yönetmeliğe göre düzenlenmiş olduğu, davacı vekilinin itirazının aksine heyette ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı bilirkişinin de bulunduğunun görüldüğü, dosya kapsamındaki diğer engelli sağlık kurulu raporlarının belli süreli ve nitelikleri farklı raporlar olup, işbu maluliyete dayalı davada hükme esas teşkil edecek nitelikte olmadığı, bu nedenle raporlar arasında çelişki olduğundan da bahsedilemeyeceği, ATK raporunda davacının durumunun ayrıntılı olarak -muayenesi de yapılarak- değerlendirilmiş olduğu ve sonuç olarak kazaya dayalı kalıcı bir araz olmadığının tespit edilmiş olduğu, dava dilekçesindeki talebin kalıcı sakatlığa ilişkin bir talep olup, davacı vekilinin 21.11.2018 tarihli duruşmadaki beyanında da bu yönde açıklamada bulunduğu anlaşılmakla, usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülemeyen mahkeme kararına ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/29 Esas – 2020/432 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/03/2023