Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2304 E. 2023/453 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2304
KARAR NO : 2023/453

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2020
NUMARASI : 2019/840 Esas – 2020/239 Karar

DAVA : Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklı Tazminat

BİRLEŞEN İZMİR 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2019/94/1217 ESAS KARAR SAYILI DOSYASINDA

DAVA : Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklı Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/04/2019

BAM KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2020 tarihli 2019/840 Esas 2020/239 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı aracın 07/01/2019 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, davalı … şirketinin kazada kusurlu olan … plakalı aracı zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/6 D.İş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda hasar bedelinin 82.500 TL tutarında olduğunun bildirildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 15.000 TL hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dosyanın İzmir 5.ATM’nin 2019/94 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi talebinde bulunduklarını, esasa yönelik olarak da açılan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın sigorta şirketine başvuru sonrasında ibraz etmesi gereken belgeleri süresi içerisinde ibraz etmediğini, kabul anlamına gelmemek şartıyla müvekkilinin kusur oranında ve poliçe limiti ile sorumluluklarının sınırlı olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; 07/01/2019 tarihinde, müvekkiline ait ve …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan, …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçların çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkiline ait araçta oluşan hasarın belirlenmesi amacıyla İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/3 D. İş sayıl dosyası ile tespit yaptırıldığını, mahkeme tarafından yapılan tespit neticesinde alınan bilirkişi raporuna göre, araçta 121.248,70 TL hasar tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hak ve talepler saklı kalmak kaydıyla, araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 40.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tespit giderleri ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili birleşen davada cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde 30.01.2018/2019 başlangıç ve bitiş tarihli 0001-0210-22587710 no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki maddi zararlara ilişkin teminat limitinin ise kaza tarihi itibariyle kişi başına 36.000,00-TL, kaza başına ise 72.000,00-TL olduğunu, dosyanın önce kusur bilirkişisine tevdii edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri dahilinde olduğunu, zamanaşımına uğramış davanın reddine, arabuluculuk dava şartı’nın sağlanmaması halinde davanın 6102 sayılı TTK’nın 5/a maddesi gereğince usulden reddine, KTK md. 97 kapsamında dava şartı yerine getirilmeden ikame edilen davanın usulden reddine, davacı yanın dava konusunun tamamen ve açık şekilde belirli olduğunu iddia etmesine rağmen davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasından dolayı davacının belirsiz alacak davası açmakta menfaati bulunmadığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca davanın esasa girilmeden doğrudan ve usulden reddine, iddia edilen teminat yönünden KTK md. 97 kapsamında dava şartı yerine getirilmeden ikame edilen davanın usulden reddine, taleplerinin kabul edilmemesi halinde ZMSS’den kaynaklı haksız davanın cevap dilekçesindeki sair nedenlerle esastan reddine ve yine İMM’den kaynaklı talebin de aracın öncelikle zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamında olduğu görüldüğünden ve henüz bu teminatın dolduğu banka dekontu ile “kesin” olarak tespit edilmediğinden motorlu kara taşıt araçları ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartları gereği esastan reddine, poliçe kapsamında teminat verilmeyen hasar tespit masrafına ilişkin talebin reddine, kabul anlamına gelmemek kaydı ile araç hasarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına ve bakiye teminat limitine göre hüküm kurulmasına, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…davacı tarafça açılan asıl davanın kabulü ile 45.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, Davacı tarafça açılan birleşen davanın kabulü ile 77.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı asıl ve birleşen dava davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Asıl ve birleşen dava davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinafa konu kararda hukukun yanlış uygulandığını, açık kanun maddeleri gözetilmeden hüküm kurulduğunu, huzurdaki uyuşmazlığa asıl davada ve birleşen davada dava tarihi 18.04.2019 olduğunu, iki dava 01.01.2019 tarihinde sonra ikame edildiğinden işbu davalar kapsamında 6102 sayılı ttk’nın 5/a maddesine göre arabuluculuk dava şartının mevcut olduğunu, bu durumda, huzurdaki uyuşmazlıkta arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, asıl ve birleşen dava yönünden istinafa konu uyuşmazlıkta, trafik sigortası içerisinde ihtiyari mali mesuliyet klozundan dava öncesi müvekkil şirkete hiçbir başvuruda bulunulmadığından bu teminat bakımından huzurdaki davada “dava şartı” yerine getirilmediğini, birleşen dava yönünden; müvekkil şirketçe hasar ihbarının alınmasının akabinde eksper atamasının gerçekleştirildiğini, araçta meydana gelen hasarın objektif olarak belirlenebilmesini, hasar incelemesinin usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için, karşı yanla iletişime geçilerek aracın gösterilmesini, araç hasarının belirlenebilmesi için gerekli evrakların sağlanmasının talep edildiğini ve fakat bu talebin karşısında karşı yan 6102 Sayılı TTK’nın 1446 ve 1447. maddeleri kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sigortalı araç ticari araç olmamasına ve bireysel kullanıma özgülenmesine rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkil şirket aleyhine avans faize hükmedilmesinin kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, söz konusu kararın Yüksek Mahkemece kaldırılmasını, davanın reddine ilişkin yeni bir hüküm oluşturulmasını, masraf ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasını talep etmek mecburiyetinin ortaya çıktığını, istinafa konu uyuşmazlıkta asıl dava ve birleşen dava yönünden arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden ilk derece mahkemesinin kaldırılmasını ve davanın usulden reddine dair hüküm kurulmasını talep ettiklerini, dava konusu edilecek olay ile ilgili dava ikame edilmesinden önce sigorta şirketine müracaat edilmesini ve bu hususun belgelenmiş olmasının gerektiğini, istinafa konu asıl dava ve birleşen dava dosyalarında, karşı yan müvekkil şirkete başvuru aşamasında trafik sigortası içerisinde “ihtiyarı mali mesuliyet klozundan da talepte bulunduğunu açıkça belirtmediğini, asıl dava ve birleşen davada dava öncesi trafik sigorta içerisindeki ihtiyarı mali mesuliyet klozundan müvekkil şirkete hiçbir başvuruda bulunulmadığından huzurdaki davada ihtiyarı mali mesuliyet teminatı yönünden “dava şartı” yerine getirilmediğini, bu durumda, bu teminat bakımından asıl davada ve birleşen davada hüküm kurulan meblağa ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın dava şartı noksanlığından reddinin gerektiğini, birleşen dava yönünden; müvekkil şirketçe hasar ihbarının alınmasının akabinde eksper atamasının gerçekleştirildiğini, araçta meydana gelen hasarın objektif olarak belirlenebilmesini, hasar incelemesinin usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için, karşı yanla iletişime geçilerek aracın gösterilmesini, araç hasarının belirlenebilmesi için gerekli evrakların sağlanmasının talep edildiğini ve fakat bu talebin karşısında karşı yan 6102 Sayılı TTK’nın 1446 ve 1447. maddelerinde belirtilen kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu durum ekte sunulan ihtarname ile de sabit olduğunu, karşı yan 6102 Sayılı TTK’nın 1446 ve 1447. maddeleri kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyerek, müvekkil şirketçe ihbarın objektif, usulüne uygun olarak değerlendirmesine olanak bırakmadığını, dolayısıyla müvekkil şirketçe yapılan hasar ihbarı usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilmediğini, araç sigorta şirketinin atamış olduğu ekspere gösterilmediği gibi, belge taleplerinin de cevapsız bırakıldığını, TTK.’nın 1447. maddesi hükmünde de görüleceği üzere, kanun net bir şekilde sigorta ettirenin “rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süre içinde sağlamak zorunda” olduğunu belirttiğini, karşı yan bu sorumluluğunu yerine getirmeyerek hasar incelemesi yapılmasını olanaksız bıraktığını, müvekkil şirkete yapılan hasar ihbarı usulüne uygun gerçekleştirilmediğini, sigorta ettiren karşı yan TTK.’nın 1446 ve 1447. maddeleri kapsamındaki yükümlülüklerine yerine getirmekten kaçındığını, işbu sebeplerle huzurdaki istinafa konu uyuşmazlıkta, birleşen dava yönünden dava şartı olan sigorta şirketine başvurunun usulüne uygun gerçeklememesi nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ilişkin yeni bir hüküm kurulmasını talep ettiklerini, sigortalı araç ticari araç olmamasına rağmen itiraza konu hükümde avans faize hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığını, poliçe ayrıntısında görüldüğü gibi, sigortalı araç gerçek kişi kullanımına özgülenmiş olup ticari araç niteliğinde olmadığını, bu durumda, avans faize hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mağdur aracın müvekkil şirket ile arasındaki ilişki ticari bir nitelik arz etmemekte ve tazminat talebinin de haksız fiilden kaynaklandığını, KTK’nın tazminatın biçimi ile ilgili borçlar kanunun haksız fiil hükümlerine yollama yaptığını ve borçlar kanununda düzenlenen haksız fiil sorumluluğunda uygulanacak faizin yasal faiz olduğunu, ayrıca müvekkil şirketin işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiş olduğu dikkate alındığında başvuru sahibi vekilinin avans faizi isteminin haksızlığının ortada olduğunu, bu nedenle, avans faiz talebinin reddi gerekmekte iken kabulünün hukuki dayanağının bulunmadığını, bu durumda, istinaf incelemesinde avans faize ilişkin hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istediklerini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava; trafik kazasından kaynaklı hasar bedeli tazminatının tahsil istemine ilişkindir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm asıl ve birleşen davanın davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Davacılar; zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinden, trafik kazasında hasara uğrayan araçları nedeniyle hasar bedeli istemektedir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinde; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”düzenlemesi yapılmış, ayrıca, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş, 6325 sayılı HUAK’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemelere göre, 01.01.2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurulup, anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Açıklanan nedenlerle davacı, zarara neden aracın zorunlu/ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen davalıya karşı eldeki davayı açtığına göre uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği, TTK.nın 5/A maddesi gereğince 01.01.2019 tarihinden sonra açılan davada dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurunun zorunlu olduğu, davacı tarafından arabuluculuğa başvuru yapılarak anlaşamama son tutanağının mahkemeye dava açılırken dava dilekçesi ekinde sunulduğunun anlaşılmasına göre, davanın esasına girilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin başvuru dava şartının yerine getirilmediğine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davalı … şirketine dava tarihinden önce başvuru yapıldığı, davalının başvuruya istinaden olumlu veya olumsuz bir cevap vermediği, davalı … şirketine başvuru şartının tamamlanabilir dava şartı niteliğinde bulunduğu dikkate alındığında, başvuru şartının yerine getirilmiş olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da esastan reddi gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin usulüne uygun hasar ihbarında bulunulmadığına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Dosyanın yapılan incelemesinde; dava konusu trafik kazasının 07/01/2019 tarihinde gerçekleştiği, davalı …’ne ise 11/02/2019’da başvurulduğu; hasar dosyasındaki ekspertiz raporuna göre, sigortacısı davalı tarafından görevlendirilen ekspere gerekli bilgi ve belgelerin davacı tarafça verilmediği, aracın gösterilmediği bu nedenle, tespitin yapılamadığı, ancak delil tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde, bu hususları ve yukarıda alıntılanan yasal düzenlemeleri ileri sürerek, davacının tazminat talebinin teminat dışı olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, davalı tarafça ileri sürülen itirazlar konusunda herhangi bir değerlendirmede de bulunulmamış ise de davalı usulüne uygun ihbar yapılmaması hususunu somut delillerle kanıtlayamamıştır.
Bu nedenle, davalı vekilinin, bu yöne ilişen istinaf itirazmarı başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
4-Davalı vekilinin hükmedilen tazminata avans faiz yerine yasal faiz işletilmesi gerektiği yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde ise;
Somut olayda, asıl davada davacıya ait bulunan … plakalı araç hususi nitelikte bulunduğundan asıl dava yönünden hükmedilen tazminata yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Birleşen dava yönünden davacı ticari şirket olup, ticari şirketlerin tüm işlerinin ticari iş olarak kabulü zorunlu olduğundan, hükmedilen tazminata avans faizi uygulanmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Bu itibarla davalı vekilinin faizin türüne yönelen istinaf itirazlarının asıl dava yönünden kabulü gerekmiştir.
Açıklanan tüm maddi ve hukuk nedenlerden ötürü, davalı vekilinin istinaf itirazlarının dört numaralı bentte belirtilen sebeplerden ötürü kabulü ile kararın HMK nın 353/1/b/2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2020 tarihli 2019/840 Esas – 2020/239 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
” 1-Davacı tarafça açılan asıl davanın KABULÜ İLE 45.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine,
2-Alınması gerekli 3.073,95 TL harçtan peşin alınan 256,17 TL ve talep arttırım harcı olan 513,00 TL olmak üzere toplam 769,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.304,78 TL nin davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından işbu dava nedeniyle sarf edilen 819,97 TL harç, 530,00 TL yargılama gideri, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/6 değişik iş sayılı dosyasında yapılan masraflar 1.388,90 TL olmak üzere toplam 2.738,87 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca, takdir ve tayin edilen 6.650,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde taraflara re’sen iadesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davalıdan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davacı tarafça açılan birleşen davanın KABULÜ İLE; 77.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine,
2-Alınması gerekli 5.259,87 TL harçtan peşin alınan 683,10 TL ve talep arttırım harcı olan 632,00 TL olmak üzere toplam 1.315,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.944,77 TL nin davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından işbu dava nedeniyle sarf edilen 1.365,90 TL yargılama gideri, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/3 değişik iş sayılı dosyasında yapılan masraflar 1.488,90 TL olmak üzere toplam 2.854,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca, takdir ve tayin edilen 10.810,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde taraflara re’sen iadesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davalıdan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline, ”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-İstinaf edenin diğer istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,
C-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında davalı … şirketinden alınan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … şirketinden alınan 148,60 TL başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf incelemesi esnasında davalı … tarafınca yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL istinaf yargılama giderinin asıl dava davacısından alınarak davalı …. şirketine verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 16/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.