Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2303 E. 2023/466 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2303
KARAR NO : 2023/466

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018 (Dava) – 22/06/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/46 Esas – 2020/297 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2020 tarihli 2018/46 Esas ve 2020/297 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araçla kendi şeridinde seyir halinde iken, arkadan gelen davadışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, ilk önce müvekkilinin aracına sol arka kısmından çarptığını, daha sonra savrularak şeridinden çıkıp davadışı … plakalı araca çarptığını, müvekkilinin aracının sağ taraftaki kaldırıma çıkarak durabildiğini, bu şekilde üç araçlı kazanın meydana geldiğini, kazaya tüm kusuruyla sebep olan …’in kullandığı … plakalı aracın, … Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu trafik sigortasıyla ve diğer davalı … Sigorta AŞ tarafından da genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalandığını, davalı … şirketlerinin zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/156 D.İş. sayılı dosya ile delil tespiti yaptırıldığını, müvekkilinin aracında; 77.035,33-TL hasar ve 10.000-TL değer kaybı olduğunun bildirildiğini, hasar bedeli likit alacak olmadığından fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarının saklı olduğunu, 2018/156 D. İş sayılı raporunun, davalı … şirketlerine tebliğ edildiğini ve sigorta şirketlerinin rapora itiraz ettiğini, ayrıca 15.10.2018 tarihinde davalı … şirketlerine ait mail adresine başvuru yapıldığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, … plakalı araçta oluşan hasar ile ilgili fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 40.000-TL maddi tazminatın, sigorta şirketlerine müracaat tarihinden (15.10.2018) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak kendilerine verilmesine, D.İş sayılı tespit dosyasında sarf edilen yargılama masrafının da davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile istemini 57.500-TL’ ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın, diğer davalı … Sigorta AŞ.’ne ZMM trafik sigortası ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi olan 2018 yılı itibariyle teminat limitlerinin araç başına maddi hasarlarda 36.000-TL olduğunu, aynı aracın müvekkilince de 15.03.2018-2019 tarihleri arasında kasko sigorta poliçesi içerisinde verilen ihtiyari mali mesuliyet sigorta teminatlarını kapsar şekilde teminat örüntüsüne alındığını, bu poliçe ile 3. kişilere verilen zararların zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limiti üzerinde kalan kısım olmak şartı ile, 150.000-TL olduğunu, kazaya karışanlar tarafından kendi aralarında maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı tutulduğunu, hasarla ilgili olarak müvekkili şirket ve karşı taraflar yokluğunda İzmir 6. SHM 2018/156 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırdığını, müvekkili şirket tarafından itirazların yapılarak tekrarlandığını, … plakalı aracın kiralık araç olduğunu, sigortalı tarafından her kiralamasının Emniyet Müdürlüğü KABİS sistemine bildirildiğini, kazanın iddia edilen saat ve tarihte gerçekleşmediğini, … plakalı aracın, kaza sırasında sürücü olduğunu iddia eden … tarafından, aracın sahibi olan …’den (… Rent A Car firması sahibi) 05.09.2018 tarihinde kiralanıp 07.09.2018 tarihinde saat 18:10′ da sağlam bir biçimde geri …’ye teslim edildiğini, araç sahibi olan … tarafından müvekkili şirkete verilmiş imzalı beyanın mevcut olduğunu, zaten aracın kiralanma tarih ve saatinin kısa adı KABİS olan kiralık araç bildirim sistemine de kaydolduğunu, … plakalı aracın, 08.09.2018 tarihinde yani kazadan 1 gün önce dava dışı … isimli kişiye kiralandığını ve bu kişi tarafından da aracın 27.09.2018 tarihi saat 17:36′ da kiralama şirketine teslim edildiğini, bu konuda da …’ın müvekkili şirkete yazılı beyanının olduğunu, kaldı ki KABİS sisteminde de mevcut olduğunu, dolayısıyla kazanın olduğu 09.09.2018 tarihinde, kazaya karıştığı iddia edilen aracın … kullanımında olmadığını, kira ve sigorta konusu olan … plakalı araçta GPS bulunduğunu, GPS incelemesiyle sabit olduğu üzere araç … elinde iken, kaza tarihi 09.09.2018 ve saat 19:56′ da Konak İzmir adresinde olduğunu ve araç hızının da “0” olduğunu, yani aracın, kaza tarih ve saatinde ne kaza yerinde ne de hareket halinde durduğunu, üstelik aracın bulunduğu yerden ertesi gün 10.09.2018 tarihinde kalktığını, GPS sistem kayıtları incelendiğinde bu iddianın ispat edilmiş olacağını, bu nedenle kazaya karıştığı iddia edilen taraflar arasında tutulan trafik tutanağının gerçeği yansıtmadığını, bu hususta taraflar bakımından cezai ve hukuki şikayetlerin yapılması hakkının saklı tutulduğunu, … plakalı araca dair trafik sigorta poliçesinin celbinin talep olunduğunu, aracın … elinde iken 06.09.2018 tarihinde olduğu düşünülse dahi aracın 06.09.2018 tarihinde kaza saati olabilecek saatte yine kaza mahallinde olmadığı, bu tarih ve saatte de durur vaziyette olduğunun anlaşıldığını, dolayısıyla kaza tespit tutanağındaki tarihin hataen yanlış yazılmış dahi olsa bu tarihin de kaza yeri ile uyumlu olmadığını, üçlü şekilde araç kazası meydana geldiğini, hatta araçlardan birinin kaldırıma, bir diğerinin de şarampole devrildiğini, araçlarda büyük hasar meydana gelmesine rağmen tarafların hiçbirinin kaza ile ilgili resim çekmediğini, bunun hayatın olağan akışına çok aykırı olduğunu, KTK m.97 gereği, eldeki dava açılmadan önce, kazanın varlığını da ispatlar belgeler ile müvekkili şirkete müracaat edilmemiş olduğunun sabit olduğunu, müracaat tarihinin başlangıç tarihi olmayacağını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı araç ile müvekkili nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile 10.03.2018-10.03.2019 tarihleri arasında sigortalı olan … plakalı aracın çarpışması neticesinde maddi hasar ve değer kaybının talep edildiğini, sigortalının talebi üzerine şirketin yapmış olduğu araştırma sonucu olay yerinde çekilmiş fotoğrafların olmadığının ve hasar uyumsuzluğunun söz konusu olduğunun tespit edildiğini, davacının taleplerinin bu gerekçe ile kabulünün mümkün olmadığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesinin önem taşıdığını, sigortanın bir zenginleşme aracı olmayıp üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını ödemesinin esas olduğunu, müvekkili şirketin poliçe sorumluluğunun 36.000-TL ile sınırlı olduğunu, davacının ancak dava tarihinden itibaren işleyecek olan faizi talep edebilmesinin mümkün olduğunu, zira müvekkili şirketin herhangi bir temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, aracın değer kaybına konu herhangi bir parça ve aksamının bulunmadığının görüldüğünü beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Dosyanın incelenmesinde, davalı … Sigorta A.Ş.’ye dava dilekçesinin 02/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 18/01/2019 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu, davalı … Sigorta A.Ş. ‘ye dava dilekçesinin 09/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve vekilinin 24/01/2019 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu, her iki davalı vekilinin de HMK’nun 127. maddesinde öngörülen iki haftalık yasal cevap verme süresi geçtikten sonra cevap dilekçesi sundukları ve delillerinin toplanmasını talep ettikleri, davacı vekilinin 31/01/2019 tarihli dilekçe ile davalıların süresinden sonra vermiş oldukları cevap dilekçelerine itiraz edip muvafakat etmediklerini bildirdiği anlaşıldığından; davalıların ek cevap süresi verilmesine dair bir karar bulunmadığı halde dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürenin dolmasından sonra verdikleri cevap dilekçesinde ileri sürdükleri hususların nazara alınmadığı, delillerinin değerlendirilmediği, HMK 128. maddesi gereğince dava dilekçesinde ileri sürülen hususların tamamını inkar etmiş sayıldıkları, dosyada mevcut 18/04/2019 tarihli kök rapor ile 31/07/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; … Rent A Car sahibi …’nin … plakalı araç sürücüsü …’e 05/09/2018 tarihinde KABİS sistemine kaydederek aracı kiraya verdiği ve sürücü …’in de bu aracı 07/09/2018 tarihinde kendisine teslim ettiği, bu nedenle 09/09/2018 tarihinde… plakalı aracın sürücüsü …, … plakalı araç sürücüsü … ve kazaya karışan diğer … plakalı araç sürücüsü …’in müşterek olarak imzaladıkları maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağındaki tarihte kazanın meydana gelemeyeceği, kazada … plakalı araç sürücüsü …’ın asli derecede %100 oranında kusurlu olduğu, diğer iki araç sürücüsünün kusursuz olduğu, … plakalı aracın kaza öncesi 2.el piyasa rayiç değerinin 120.000 TL olabileceği, sovtaj (hasarlı) değerinin 62.500 TL ve araçtaki hasar bedelinin de 57.500 TL olabileceği, aracın pert total işlemine tabi tutulması gerektiği, bu nedenle de değer kaybı meydana gelmeyeceği görüş ve kanaatininin bildirildiği, bilirkişinin kendisine verilen görev hususlar dışında yorum yapmak suretiyle kazanın tutanakta belirtildiği tarihte meydana gelmediğine ilişkin değerlendirmesinin, mahkemece değerlendirilmesi gereken hususlara ilişkin olup, belirtilen husustaki yorumunun nazara alınmadığı, ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi’nin 08/01/2020 tarihli raporunda; sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’un kusursuz olduğu, dava dışı üçüncü kişinin kusursuz olduğu, davalı taraf sürücüsü …’in hasarın tamamı olan 57,500-TL’den sorumlu olduğunun belirtildiği, davacının davalı şirketlere yaptığı başvurunun 15/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından davalıların temerrüt tarihi bu tarihten itibaren sekiz iş günü olarak belirlenerek faiz başlangıç tarihi olarak esas alındığı, toplanan deliller ve dosyada mevcut kusur ve hasar bedeline ilişkin birbiri ile çelişmeyen bilirkişi raporları dosya kapsamıyla birlikte değerlendirilerek; meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda tam ve asli kusurlu bulunan … plakalı aracın … Sigorta A.Ş.tarafından zorunlu trafik sigortası ile sigortalanmış olduğu, … Sigorta AŞ. tarafından da genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalandığı ve kazanın her iki poliçenin teminat süresi içerisinde meydana geldiği, davacının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı ve kullandığı araçta kaza nedeniyle 57.500 TL tutarında hasar meydana geldiği, dava öncesinde başvuruya rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığı, davalı … Sigorta AŞ’nin aracın zorunlu mali mesuliyet poliçesini düzenleyen şirket olup, dava konusu araçta meydana gelen zarar miktarından zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limiti olan 36.000 TL ile sorumlu olduğu, zorunlu trafik sigortasının limitini aşan şekilde zarar meydana geldiğinden, teminat limitini aşan kısmının ise ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olan davalı tarafından karşılanması gerektiği, bu nedenle hasar bedelinin 21.500 TL’sinden de kasko sigortacısı davalı … Sigorta A.Ş’nin sorumlu olduğu kanaatine varılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE, 36.000-TL (poliçe limiti ile sınırlı olarak) hasar bedeli tazminatının temerrüt tarihi olan 26/10/2018’den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, 21.500-TL hasar bedeli tazminatının temerrüt tarihi olan 26/10/2018’den itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı … Sigorta AŞ’den alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
DAVALI … SİGORTA AŞ. VEKİLİ TARAFINDAN, “…Yargılama sırasında, gerek müvekkili şirket ve gerekse … Sigorta AŞ. tarafından cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere; kazanın iddia edilen tarih ve saatte gerçekleşmediğini, aracın kaza sırasında sürücü olduğunu iddia eden … tarafından 05.09.2018 tarihinde kiralanıp 07.09.2018 tarihinde saat 18:10′ da sağlam bir biçimde teslim edildiğini, bu konuda araç sahibi olan … tarafından müvekkiline verilmiş imzalı beyanının mevcut olduğunu, ayrıca aracın kiralandığı tarih ve saatin, kısa adı KABİS olan, resmi olarak tutulması zorunlu kiralık araç bildirim sistemine de kaydolduğunu, sigortalı … plakalı aracın, 08.09.2018 tarihinde yani kazadan 1 gün önce dava dışı … isimli kişiye kiralandığını ve bu kişi tarafından da aracın 27.09.2018 tarihi saat 17:36′ da kiralama şirketine iade edildiğini, bu konuda da …’ın müvekkili şirkete yazılı beyanının mevcut olduğunu, kaldı ki yine KABİS sisteminde mevcut olduğunu, mahkemenin bu kayıtları celp etmediğini, dolayısıyla kazanın olduğu 09.09.2018’de aracın …’in kullanımında olmadığını, kazanın tutanak tarihinde olabilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca … plakalı araçta GPS bulunduğunu, GPS incelemesinde sabit olduğu üzere, araç dava dışı … elinde iken, 09.09.2018 tarihi ve saat 19:56′ da bu şahsın adresinde olup ve araç hızının da ‘0’ olduğunu, yani aracın kaza tarih ve saatinde hareket halinde olmayıp durduğunu, üstelik aracın ertesi gün 10.09.2018 tarihinde yerinden kalktığını, GPS sistem kayıtları incelendiğinde bu iddia ispat edilmiş olacak ise de mahkemece bu kayıtların getirtilmediğini, taraflar arasında tutulan trafik tutanağının gerçeği yansıtmadığını, asla iddianın kabulü anlamına gelmemek kaydı ile aracın … elinde iken 06.09.2018 tarihinde kaza olduğu düşünülse dahi, 06.09.2018 tarihinde kaza saati olabilecek 21:02’de yine kaza mahallinde olmayıp durur vaziyette olduğunun anlaşıldığını, dolayısıyla kaza tespit tutanağındaki tarihin hataen yanlış yazılmış kabul edilse dahi, bu tarihin de kaza yeri ile uyumlu olmadığını, bu halin, dosyadaki bilirkişi incelemesi ile de tespit edildiğini, ancak mahkemenin bu incelemeyi dikkate almadığını, dosya daha sonra Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş ise de Adli Tıp Kurumunun, sanki kaza gerçekmiş gibi kusur değerlendirmesi yaptığını, ATK raporundaki incelemede kazanın yer ve zamanı hakkında bir inceleme yapılmadığını, davacının davasını ispat etmekle mükellef olduğunu, yani kaza tarihinde hem aracın elinde olduğunu ve hem de kaza mahalli ve saatinde orada olduğunu ispat etmesi gerektiğini, mahkemece, resmi kayıtlar sabit iken, aksi kabul ile davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, hukukun hiç kimseye haksız kazanç elde etme imkanı tanıyamayacağını, ayrıca, zarar gördüğü iddia edilen … plakalı aracın ZMM trafik sigortasının mahkemece celbini talep etmelerine rağmen getirtilmediğini, bu halin davacı aracının ne kadar süredir trafik sigortası olmadan seyrettiğinin ispatı bakımından da önemli olduğunu, aksi halde kazanın davacıya ait … plakalı aracın ZMM trafik sigortası yok iken gerçekleşmesinin söz konusu olacağını ki, bu halde de tarafların yasal mevzuat gereği kendi aralarında trafik tutanağı düzenleme imkanlarının olmadığını, bu durumda kaza tutanağının geçersiz olacağını, ancak bu delilin de toplanmadığını, 3’lü şekilde araç kazası meydana gelip büyük hasara rağmen tarafların hiçbirinin kaza ile ilgili resim çekmediğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yanın kendi aracında kasko olup olmadığının da araştırılması ve var ise bu kasko şirketine de davacının bir müracaatının olup olmadığının sorulmasının talep edildiğini, asla davanın kabulü anlamına gelmemek üzere KTK m.97 gereği eldeki dava açılmadan önce, kazanın varlığını da ispatlar belgeler ile müvekkili şirkete müracaat edilmemiş olduğunun sabit olduğunu, müracaat tarihinin faiz başlangıç tarihi olamayacağını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI … SİGORTA AŞ. VEKİLİ TARAFINDAN, “…Kazanın, tutanakta belirtilen tarihte gerçekleşmediğini, illiyet bağı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü kararının hatalı olduğunu, kaza tespit tutanağı üzerinde … plakalı aracı … isimli kişinin kullandığının yazıldığını, oysa böyle bir kazanın meydana gelmesinin mümkün olmadığını, şöyle ki; aracın … tarafından aracın sahibi olan …’den (… Rent A Car Firması sahibi) 05.09.2018 tarihinde kiralandığını ve bu aracın 07.09.2018 tarihinde saat 18:10’da sağlam bir biçimde kiralayan …’ye teslim edildiğini, 27.03.2015 tarih ve 6638 sayılı kanun ile 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununda yapılan düzenlemeler ile araç kiralama şirketlerinin kiralama kayıtlarının veri girişlerini online olarak yapmaları amacı ile Kiralık Araç Bildirim Sisteminin (KABİS) kullanıma sunulduğunu, aracın kiralandığı kişi ve tarih bilgilerinin resmi olarak KABİS’e de bildirildiğini, KABİS kayıtları ile de sabit olduğu üzere sürücü …’in 07.09.2018 tarihinde aracı iade ettiği ve aracın ertesi gün 08.09.2018 tarihinde … isimli şahsa kiralandığını, adı geçen şahsın aracı 08.09.2018-27.09.2018 tarihleri arasında kiralık olarak kullandığını, kiracı …’ın, aracın hiçbir şekilde kendisi dışında biri tarafından kullanılmadığını ve kazaya karışmadığını bildirdiğini, ayrıca GPS kayıtlarında aracın, kaza tarihinde belirtilen güzergahta olmadığı, kaza tarihi olarak gösterilen tarihte kiracı …’ın oturduğu evin önünde olduğunun tespit edildiğini, GPS kayıtlarına göre aracın hareket halinde de olmadığını, davacıya ait araçta zarar oluştu ise dahi bu zarar ile kaza arasındaki illiyet bağının ispatlanmadığını, bu nedenle ispatlanamayan davanın reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan ATK raporunun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, mahkemece alınan 18.04.2019 tarihli kök raporda ve 31.07.2019 tarihli ek raporda ‘maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağındaki tarihte kazanın meydana gelemeyeceği…’ nin açıkça belirtildiğini, hükme esas alınan 08.01.2020 tarihli ATK raporunda ise itiraz ettikleri hususlarla ilgili hiçbir değerlendirme yapılmaksızın yalnızca kusur ve zarar miktarı yönünden inceleme yapıldığını, oysa asıl hususun, sigortalı aracın böyle bir kazaya hiç karışmadığı olduğunu, önceki bilirkişi raporları ile iddiaları bilirkişilerce de tespit edilip doğrulanmışken mahkemece tüm bu hususların göz ardı edilerek yalnızca ATK raporuna göre hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan ZMM ve İMM sigorta şirketlerinden hasar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı … şirketleri vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı … şirketlerinin istinaf itirazlarının, kazanın gerçek olmadığına, kaza tespit tutanağında belirtilen tarih ve saatte bu kazanın meydana gelmiş olamayacağına yönelik olduğu görülmekle, bu hususta yapılan değerlendirmede; mahkemece davalıların süresinden sonra davaya cevap verdikleri ve bu nedenle süresinde delil de sunmadıkları kabul edilerek, davalıların toplanmasını talep ettikleri delillerin toplanamayacağına hükmedilmek suretiyle, dosya kapsamı itibariyle karar verildiği görülmektedir. Davalıların, süresinde cevap dilekçesi ve delillerini sunmadıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan ATK raporu ve mevcut delillere göre, kazanın ve hasarın gerçek olmadığına yönelik bir tespit bulunmadığı gibi, kaza tespit tutanağı ile uyumlu bulunan davacı aracındaki hasar bedelinin usule uygun şekilde hesaplandığı ve buna göre hüküm tesis edildiği, yine temerrüt tarihinin tespiti bakımından anlaşılmakla, her iki davalı şirket vekilinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … Sigorta AŞ. vekilinin ve davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin ve davalı … Sigorta AŞ. vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/46 Esas – 2020/297 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davalı … Sigorta AŞ.’den alınması gereken 2.459,16-TL istinaf karar harcından peşin alınan 614,80-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.844,36-TL’nin bu davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
b-Davalı … Sigorta AŞ.’den alınması gereken 1.468,66-TL-TL istinaf karar harcından peşin alınan 367,15-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.101,51-TL’nin bu davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç, teminat ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023